Onun dikkatini çektiniz ve o artık sizin.
Ona aşık oluyorsunuz (evet, olan bu) ve şanslı olduğunuzu düşünüyorsunuz.
Ya bu sevgi bahçesini sulamak veya yoluna gitmek arasında bir karar aşamasında onduğunu biliyorsunuz. Biliyorsunuz ki, bunu yakında size söyleyecek, çünkü o nasılsa öyle, kendisi.
Birden bir şeyler söyleme veya yapma gereksinimi hissediyorsunuz- ama ne?
Aklınızı kurcalayan, zihninizde dolanan soru; Onu yaşamımda nasıl tutarım?
Eğer doğru kişi iseniz, yanıtı basit. Eğer değilseniz, yanıtı: Tutamazsınız.
- Kişisel gelişiminiz sizin elinizden gelen en yüksek önceliğinizdir.
O kendisini eksiksiz, tam bir kişidir ve eksiksiz tam bir kişi ister. Sizin daha iyi bir yarınız veya çeyreğiniz veya üçte biriniz olmayacaktır. Kendisi üzerinde çalışan, kendisini geliştiren birine gerek duymaktadır. Bunun anlamı, bir kaç “kişisel gelişim” kitabı okumaktan çok daha fazlasını yapmanız gerektiğidir. Bir rehberlik hizmeti alırken, çocukluğunuzu, dikkat ve özenle ayrıntılı bir şekilde didik didik etmek zorundasınız. Huzursuzluk içerisinde dikkatle ve yavaşça hareket etmenin ne anlama geldiğini bilirsiniz, tıpkı bir arabayı dar bir alana park etmek gibidir. Tüm bu çalışmaları yapmış olduğunuz için kendinize şefkat ve sevgi duymaktasınızdır, ve tabii ona da. (Başkalarına da, ama şu an tüm konumuz gerçekten sadece o.)
- Duygusal yakınlığın en az fiziksel yakınlık kadar önemli olduğunu anlamalısınız.
Beni yanlış anlama, siz bir aradayken, ona dokunmanı ister. Sık sık. Kucaklamanı, sarılmanı, onu öpmeni, okşamanı, ona masaj yapmanı, mutfakta, giriş kapısında, arabada, her yerde. Onun elini tut. Onun hiç beklemediği anlarda arkasından sarıl ve ensesinden yumuşacık öp.
Ama bunlar kadar önemlisi, onu ara ve mesaj at. E-posta ve fotoğraflar gönder. Yaşamını, yaşamına ilişkin şeyleri onunla paylaş ve o kendisine, o kendi yaşamına ilişkin şeyleri paylaştığında buna uygun karşılık ver. Onunla akşam yemekleri boyunca, veya ateşin karşısında, veya birlikte dolaşıp, parkta otururken uzun sohbetlere dal. Yaşanlarınız, en az bedenleriniz kadar birbirinin içine geçsin. Onu mesaj veya soru yağmuruna tutma ve boğma; kendine ait bir alana gereksinimi var ve senin dışındaki konularla da ilgilenmek zorunda, ama ona, onun kişiliğine ve yaşamına, onun teninden daha fazla ilgi gösterdiğini de bilmek ister. Bu ona, istendiğini hissettirecektir.
Onunla her seviyede derinlemesine bağlanman gerekiyor.
- Onu olduğu kişi olduğu için kabullen.
Onun en içteki, en derindeki varlığını öğrenmeye çabala ve onu her hali ile her şekilde kabul et. Eleştirme, ya da onu değiştirmeye çalışma ama kendini keliştirmesine içtenlikle yardımcı ol. Beklentilerini düşürmesini bekleme. Beklentileri yüksek olabilir ama gerçekçidir. Düzensizce doğal, kendiliğinden, o an içinden nasıl gelmişse o şekilde davranacaktır ancak, aynı zamanda, düşünülebilecek her sonucu planlayacaktır. O uygulanabilir, yaşanabilir olanla lanet olası olmayacak olan arasındaki dengede olacaktır. Zaman zaman ne istediğini ya da ne istemediğini kesin olarak bilecek, bazen de kararsız ne yapacağınız bilemez halde senin onu aramanı bekleyecektir.
Ona katlan. O da senin için aynısını yapacaktır.
- Ona açık ol. Onunla birlikte olmak istiyorsan, onunla ol.
Eğer birlikte bir şey yapmak istiyorsan bunu ona söyle. Bu, onun kabul edeceği anlamına gelmese de, aklından geçeni ifade etmekte cesaretsiz davranma. Nasıl hissettiğini ona söyle. Kendinden emin ol ve kutsal olan herşeyin sevgisi adına, asla pasif-agresif olma. Onun bu saçmalıklara ayıracak zamanı yok. Aşırı sakıngan, çekingen davranma. O bir porselen bebek değil ve ilişkiler kırılmadan bükülmeyi öğrenmeyi gerektirir. Senin şeffaf olmana gereksinim duyar.
Şimdi, eğer onu yaşamında tutmak istiyorsan, en azından bu söyleyeceğim şeyi bir irdele; kendine sor bakalım:
Gelişim benim önceliğim mi? Eğer değil ise, bunu önceliğim haline getirebilir miyim? (Eğer evet ise…)
Bu fiziksel ve duygusal bağlantı üzerinde çabalamak, çalışmak istiyor muyum? (Eğer evet ise…)
Ondan, benim onda olduğunu düşündüğüm veya olmasını istediğim gibi değil de, gerçekten olduğu gibi hoşlanıyor muyum? (Eğer evet ise…)
Bunu ona söyle.
(Çeviri: Ahmet Rahmi Görkey)