17. yüzyılda Avrupa’da başlayıp sonraları neredeyse tüm dünyayı etkisi altına alan toplumsal yaşam ve örgütlenme biçimlerine gönderme yapar, modernlik kavramı. Geleneksel toplumlarda halkları ülke toprakları içerisinde olup bitenler ilgilendirirdi, şimdiyse bir Latin Amerika ülkesinin rejim değişikliğinden ekonomimizin nasıl etkileneceğini tartışıyoruz. Bu noktada küreselleşme kavramını anmamız, anlamlı. Modernizmin tetiklediği dönüşümler, küresel düzeyde bağlantı biçimleri kurulmasına neden oldu. Aynı olguyu yoğunluk açısından değerlendirirsek, günlük yaşamımızın en özel ve kişisel özelliklerine dek değiştiğimizi görürüz.
Giddens, bu hızlı, yaygın ve yoğun dönüşümü ekonomik, politik ve kültürel etkenlere bağlar. Sanayi kapitalizmi, bilimin üretim teknolojisinin geliştirilmesi amacıyla kullanımı ilk etapta sayılabilecek etkenlerden. Öte yandan bir asır önce televizyon, cep telefonu veya bilgisayardan bihaberken şimdi her gün saatlerce televizyon izliyor, cep telefonuyla konuşuyor ve bilgisayar kullanıyoruz.
Modernliğin görünen sonuçlarını, küreselleşmeden bağımsız olarak açıklamak mümkün değil. Bir ülkede olup bitenden, başka bir ülkenin etkilenme süreci olan küreselleşme, zaman ve mekân kavramlarını bambaşka noktalara getirdi. Bu yazının esas temelini oluşturan sibernetik mekân, gerçek bir mekân değil esasında. Oturduğumuz yerden, ömrümüz boyunca gidemeyeceğimiz ülkelerin insanlarıyla duygu ve düşüncelerimizi paylaşıyoruz. Bu paylaşım sürecinde karşılaşmalar ve fiziksel bir yakınlık olmadığından, etik sorumluluğun yok denecek kadar az olduğu, açık.
Dönüşüm devam ediyor. Şimdi her birimizin bir-iki msn, ICQ adresi, yonja-hi5 profili var. Msn’de biri size herhangi bir şey yazdığında bilgisayarınızdan duyduğunuz sesi, son zamanlarda her yerde duyuyorum; evde, sokakta, dışarıda yemek yerken bile. Sekiz-dokuz yaşında çocuklar parklarda arkadaşlarıyla oyun oynayacakları yerde saatlerce msn’de yazışıyorlar. Ya gençler? İnternet kafeler veya evlerinde bilgisayarlarının bulunduğu odalar, gençlerin habitatı oldu, farkında değil misiniz?
Modern ama yalnız birey
Modernizm, günlük hayatta insanlardan, insanlarla doğal yollardan iletişim kurmaktan zehirlenmiş, bu eksikliklerini sanal sohbet odalarında kapatmaya çalışan yeni bir insan türünü yarattı sonunda: “Msn kuşları”nı. Kendilerini msn listelerindeki insan sayısı üzerinden tanımlarlar. Aylardır görüşmedikleri “sözde msn arkadaşları”na sanal ortamda rastlayınca bir anda can ciğer kuzu sarması olurlar. Oysa ekran karşısındaki yalnızlıklarını tasvir etmek imkânsızdır. Zira modernizmin birleştirir görünürken ayrıştıran, yalnızlaştıran, kollektiviteye değil bireyselliğe vurgu yapan etkisidir söz konusu olan.
Elbette bu durum bize mahsus değil, küresel anlamda bütün dünya üzerinde iletişimin giderek daha yoğun biçimde sanallaşması, çarpıcı. Anneannelerimizin anlattığı komşuluk ilişkilerini, yıllardır oturduğumuz apartmanlarda kapı komşularımızla olan bağımızın sabahları merhaba demekten ileri gitmemesiyle kıyaslayın.
Modernizmin tabii ki pek çok olumlu tarafı da var. İletişim teknolojilerinin gelişmesi, hepimizin hayatını kolaylaştırdı ama diğer yandan aynı modernizm, günümüz insanını daha bireyci, daha yalnız, teknolojik aletlere daha bağımlı biçimde konumlandırıyor. Madalyonun bu tarafını da göz ardı etmemek gerek.