Dost olabilmek partnerle,
Birbirine açık ve şeffaf,
Olduğun gibi, olduğu gibi.
Kendini kendinden saklayabilir mi insan?
Ve sevgiliden saklanmak niye?
İlişkilerimiz bir nevi saklambaç oyunu gibi. Partnerimizden saklandığımızı düşünüyor olsak da kendimizi kendimizden saklıyoruz aslında. Tüm gizli alanlarımız, karanlık yönlerimiz, yüzleşmediğimiz gölgelerimiz çok güçlü sahte benlikler yaratıyor üzerimizde. Olduğumuzu sandığımız kişiyle, olduğumuz kişi arasında uçurumlar kadar farklar oluşuyor. Bu farklar yüzünden biz bile kendimizi anlayamazken sevgilimizin, eşimizin bizi anlamasını bekliyoruz. Anlaşılmadığımızda çılgına dönüyoruz, haksızlığa maruz kaldığımıza dair bir yığın kurban senaryoları üretiyoruz. Gitmekle tehdit edip, kalmakla ödüllendirdiğimizi sanıyoruz.
“İnsan” olma yolculuğu böyle bir şey işte, büyümek için önce çocuk olmak gerek. Yarım kalmış çocuklukların içinden ancak bilinçle ve anlayışla geçtiğimizde sarsılmaz güçlü ilişkiler kurabiliyoruz partnerimizle.
Uzun yıllar süren ilişkiler hakkında söylenecek çok şey vardır mutlaka. Bir ilişkinin uzun sürmesinin altında kazasız iletişim, iltifatlar, sonsuz sevgi dolu paylaşım, çatışmasız birliktelik yatmıyor. Hatta zaman zaman ortaya çıkan çatışmaların insanları geliştirdiği bilimsel bir gerçek. Bu çatışmaların hırpalama ve tüketme aşamasına geçmesine olanak tanımadan çözümlenmesi uzun bir ilişkinin sırrı bana göre. Tüketmeye başladığımızda tükeniyor olduğumuzun gerçeği vardır önümüzde. İnsan kendi gücünü yitirmeye başladığında yavaş yavaş tükenir. “İlişkiyi tüketmek” yerine “ilişkide üretmek” kavramını hayatımıza sokmak için önce ilişkileri nasıl idealize ettiğimizi görmeliyiz. Zihnimizin ilişkide model aldığı ve hayranlık duyduğu ilişki kalıpları vardır. El ele, göz göze, diz dize, yanak yanağa modellerinin hep bir süreklilik halinde olmasını talep ederiz. Bazen birbirleriyle saatlerce konuşan, sohbet edebilen çiftleri model alır zihnimiz, aldığı modelleri kendi içinde bulunduğu ilişkinin durumu ile kıyaslar, ilişkiyi doğal ve akışta olmanın dışına çıkmaya zorlar. Zihnimizin ilişkimize dair getirdiği tüm yargılar, arzular ve beklentiler ne yazık ki daima mutsuzluk getirir.