Bunu yazmamın sebebi açık sözlü ve fazla gerçekçi biri olmam belki de… Hayalleri hep reddeden, etrafındaki kadınları dikkatle izleyen ve çocukluğundan bu yana en yakın arkadaşlarını erkeklerden seçmiş biri olmam ya da… Açıkça söylemek şart ki; kadınlardan sıkılmış olmam aslında! Tüm modellerinden, özellikle de fedakâr, anaç, sadık, sessiz, çok konuşan, kıskanç, küçük kadın, namus budalası modelleri kastediyorum!

 

Fedakâr Kadın Modeli: İşte karşınızda hayatın en zavallı kadın modeli! Sabah erken kalkar kahvaltı hazırlamak için… Hiçbir değeri olmayan, hiçbir karşılık beklemeyen kadınlar bunlar… Sevgilisi, arkadaşı, eşi ya da çocukları için hep veren kadınlar! Bize de böyle öğretilmiyor mu? Erken kalkmak, sessiz olmak, hep ama hep vermek! Bu model kadınlar çok! Daha doğrusu çok olduklarını belli etmeyen bir topluluk! Hep geride. Hep gizlenen kadınlar… Annelerimiz mesela… Çoğumuzun ki hep bir eylem halindedir. Hep bir hazırlık, hep bir panik ve tedirginlik içindedirler ama asla seslerini çıkarmazlar. İtiraz etmezler, haklarını almazlar, ezilirler. Kendi kendilerini ezerler. Adam birine kızar kadından alır hırsını! Kadın susar, kendinden alır hırsını. Hücrelerinden! Kansere yakalan kadınlar hep fedakâr kadınlardır. Sevmiyorum onları! Kendinden önce karşısındakini, üstelik Onu hiç umursamayan birini düşünen kadınları! Ki bu kadınlar çocukları için bile fedakar olsalar dahi asla benim gözümde kabul göremezler. Kendini düşünmeyen biri karşısındakine hiçbir şey veremez. Bencillikten bahsetmiyorum, öncelikten bahsediyorum. Fedakar kadınlar cüretkar insanların her zaman kârı olurlar! Benim için gerçekten zavallılar!

Anaç Kadınlar: Ailenin “tek oğlu” asla “tek kızıyla” bir değildir! Bu toplumda erkeklerin bilek gücü her şeyi halleder gibi bakılır. “Başımda erkeğim olsun da nasıl olursa olsun!” “Kızım kocana karşı gelme, o evinin direği” “Kızım ben babana hep saygı duydum. Sen de kocana saygı duy!” Bu tür sözler belki de bugünlerde gerçek anlamını yitirdiği için böyle mide bulandırıcı geliyor bana! “Kızım şu masayı toplamama yardım et!” Neden Ali de yardım etmiyor dediğinizde hemen cevabı alıveriyorsunuz, “kızım o erkek, erkek adam masa toplar mı biz dururken!”… Ne kadar aşağılayıcı bir tavır. Bunu bize yapanlar annelerimiz! Bunu erkeklere yapanlar da annelerimiz! Hep kadınların erkeğe duyduğu tapınma duygusundan dolayı berbat oldu tüm ilişkiler. Hep onların yüzünden böyle sorumsuz ve yalnız ve bencil ve sadakatsiz yetiştirildi erkekler! Annelerimizin bitmek bilmeyen “erkek çocuk” saygısından dolayı değişti her şey! Aslında değişmedi de, hep öyleydi! Annesinin yemeklerini sayıklayan kocaman evli ve baba olmuş erkekler, annesinin şefkatini hayatına giren kadınlarda arayan ama doğalarına da aykırı davranamayan ve bu yüzden çelişkilerle, dengesizliklerle bir sürü hayatı mahveden erkekler! Boşanmaların en büyük sebebinin “erkek annelerinin” her zaman ilişkilerde, sofrada, yatakta bile olması ve her defasında annesine sığınan erkekler hep biz kadınların kurbanı oluyorlar aslında! Onları kendi ellerimizle kendimizden uzaklaştırıyoruz! Kadın onlar için anne ile başlıyor ve maalesef kadınların aşırı duygusal ve içgüdüsel yaklaşımları yüzünden erkekler bir türlü “erkek olamıyorlar!” Annelere değil bu laflarım, anlatmak istediğimi zor anlayacak insanlar biliyorum ama sözüm “kadınlara!” Annenin kutsallığının bir sürü inancı yıkıp geçmesine!!! Oysa biri bende annesini arıyorsa bu gerçekten tehlikeli demektir! Babasına benzeyen adamlarla evlenen kadınların durumunun da bundan “ASLA” hiçbir farkı yok! Konu kadın olduğu için sadece bu cinse dokunduruyorum! İnkar edemezsiniz, “hep annesi hep annesi bıktık artık” cümlesini kaç kadından duymuşsunuzdur kim bilir!

Sadık Kadınlar: Tek bir söz söylenebilir; aldatıldıklarında erkeklere sövmekte kesinlikle haksızdırlar! Bir gün “erkek çocuk annesi olduklarında” “ah oğlum eğer kötü kıza tutulursa ne yaparım ben” ya da çocuklarına bir kızın zavallı bir aşkla bağlı olduğunu ve oğullarının hep kendini alttan aldığını öğrendiklerinde “aslan oğlum benim” dememe yüzdeleri kesinlikle 0!

Erkek ya, elinin kiridir! Kızları kötü bir adama varırsa da, “aman kızım kocana karşılık verme, sabret, yuvanı yıkma!” dememe yüzdeleri de 0’dır!

Bir kadın bir erkeğe “anne ile sevgilinin” arasındaki ayrımı öğretebilecek kadar zeki ama bunu asla karşıdaki bir “kadın” olduğu için öğretmeyecek kadar da bencildir! Kadınlar bu yüzden sadıktır! Erkeklere değil, annelerinin ve toplumun dayatmalarına sadıktır aslında! Aldatan kadın namussuzdur, aldatan erkek çapkın! Hangisi doğru; ikisi de yanlış! Tek bir doğru var; kadın da erkek de insandır, hayvanlar bile birbirine insanlardan daha sadıktır! Öyleyse insan iradesiz ve ilkel kalmış bir yaratıktır!

Sadakat çok zor gösterilebilecek bir fedakârlıktır! Herkes bunu hak ettiğini savunur ama maalesef hak eden zor bulunur! Bunu bulamadan ölense çoktur!

Sessiz Kadınlar: Bu kadınları da sevmiyorum. Dolayısıyla bu yönümü de! Hiçbir dertlerini anlatmazlar, genelde anlattıkları şeyler karşılarındakine yetmez! Sorun yokmuş gibi davranırlar. Hayata karşı o kadar güvensizdirler ki artık onları üzen şeyleri de konuşmaktan zevk almazlar! İçlerine atarlar. İnsanı delirtirler. Sustukça uzaklaşırlar herkesten. Kimse onlara dokunsun istemezler! Kimse soru sorsun istemezler. Kendileri ile ilgili hiçbir soruyu sevmezler. Soru da sormazlar. Genelde hep neşelidirler! İyi oyunculardır! Kaçmazlar ama ortaya da çıkmazlar! Bilirler ki konuşsalar da boş! Anlayan çıkmaz! Herkes bir şekilde aynıdır onlar için! Kimseye bağlanmak istemezler. İyi dinleyicilerdir! Hep dinlerler. Ama biri onlara kalkıp da eee sen anlat dediğinde ne anlatayım ki aynı der geçiştirirler. Bu kadınlar aslında içinde fazla şey taşıyan kadınlardır ama asla fazla olanı göstermezler. Doğuştan değildir bu özellik, yaşananlar bu kadınları bir şekilde susturur. Erkekler çok konuşan kadınları sevmeseler de yine de susan bir kadın konuşan bir kadından beterdir! Bunu bilirler! Susan kadınlar her zaman yalnızdır! Sevmem bu kadınları! Ben de sessiz bir kadınım. Yani anlamlı olan şeyleri susarım!

Çok Konuşan Kadınlar: Bu kadınlar her şey hakkında konuşurlar ve aslında best of listelerinden hiç çıkmazlar! Aslında bu kadınları severim. Onlar kadar çok konuşup az şey biliyor olmayı isterdim! Çok hem de!

Kıskanç Kadınlar: Ne kadar inkar etseler de erkekler kıskanmayan bir kadını asla hayatlarına almazlar! Bu kadınları da severim! Paranoyak zekalı ve tehlikeli kadınlardır! Takdir ederim!

Küçük Kadınlar: Maalesef bugün etrafımızda gördüğümüz her kadın küçük kadındır! 15 yaşında hatta daha bile erken yaşlarda her şeyin tadına bakmaya çalışıp 30’un da bir sonraki modele dönüşen kadınlardır. Bkz. Histerik kadınlar…

Histerik Kadınlar: Hayatta bir çok şeye ya erken ya da çok geç sahip olup, kolaylıkla sahip olup hazmedemeyen ve hayatı boyunca sevgilisiz, ilgisiz ve yalnız kalamayan kadınlardır. Zararlıdırlar! Çok zararlıdırlar!!! Yalan söylemek, iftira atmak, saldırgan olmak onlara göre kolaydır. Asla normal bir ölümleri olmaz!

Namus Budalası Kadınlar: Bunlar hayatları boyunca bastırılmış dürtülerini kendilerini kandırarak kullanırlar. İçlerindeki gerçek kadını tanıyamazlar ve her şeyin iki bacak arasında olduğunu sanırlar. Raporlar alır ortalarda dolanırlar, evlenmeden asla olmaz diye her yerde konuşurlar, bir erkekle tanışır tanışmaz ilk sözleri “cinsellikleri” üzerine olur! Her yerde bakire olduklarından bahseder dururlar. Çarşaflarının içine deri iç çamaşırları giyenlerden hiçbir farkları yoktur aslında! Namus’un beyinde olduğundan haberleri yoktur. Ne yazık ki onlar bu kurallardan bahsederken zaten çoktandır tüm o kuralları ihlal etmişlerdir! Susup oturmayı bilmezler! “En yakın arkadaşım benim sevgilimle beraber oldu” dediğimiz o en yakın arkadaşlarımız bu tür modellerdir! Çok konuşandan korkulmalıdır!

Bu kadarına dayanabildim! Maalesef bu modellerden en çok tercih edilenleri sessiz kadın modelinin altında yazdığım modellerdir. Bunun da nedenini açıklamama gerek yok sanırım! Ama ne yazık ki kadın gibi kadın ya da adam gibi adam ve en doğrusu insan gibi insan olduğunuz zaman asla o modeller kadar değerli olamazsınız!

Bu bir kızgınlık anı yazısı değil asla! Bu ne yazık ki tamamen bu dünyada kısa yoldan ayakta durabilmek için olmak gereken modeller üzerine bir yazı! Olamayacağınızı bile bile üstelik!

Umarım bu ironiyi birileri tam anlamıyla anlayabilir!

Kadınları sevmiyorum! Güvenmiyorum da! Erkekler bana göre “tek” suçlu değiller! Onların bir sürü yandaşı ve öğreticisi var! Kadınlar! Hiçbir erkek arkadaşının saçını, giysisini, sevgilisini kıskanıp da kafasını fesat planlara yormaz. Erkekler doğasına uygun davranır. Kadınlarsa birbirinin doğasını kirletmek için yaşarlar! Tehlikelidirler! İki erkek kavga eder ve kavga bittiğinde her ikisi de yollarına devam ederler. Birbirlerinin arkasından ASLA KONUŞMAZLAR! Kadınlarsa her şeyi derinden planlar ve HİÇ SUSMAZLAR!

İki erkek birbirinin göbeğine bakıp kim daha çok bira içiyor diye gülüp eğlenirlerken, iki kadın birbirinin kusurlarını asla birbirine söylemezler! Kadınların en büyük düşmanı kendileridir!

Bkz. Bugün “hanımefendi” denilen kadınlar sabah programlarında onlara “hanımefendi” olma sıfatını kazandıran kadınlara (kadın=reyting kaynağı) gerçekten de “hanımefendi” gibi davranıyorlar! Görüyoruz!

Asil ve akıllı davranmayan, erkeği “tanrılaştıran” bir kadın ne hakla Onu lanetleyip, inkâr edebilir? Ne ekersen onu biçersin, unutmamak lazım, başınıza gelebilir!!!