Aşk, bu illüzyon evreninde şüphe götürmeyen tek gerçek.
Hem korktuğumuz hem kaçtığımız hem de içten içe çekildiğimiz ve nihayetinde eve dönüş yolculuğunda mutlaka uğramak durumunda olduğumuz tek halet-i ruhiye.
Aşk halinin ödevleri vardır. Bu halden kurtulmak değil, bu hali inkar edip başka şeylerle zihni oyalamak değil, kendini verebildiğin kadar aşka vermek, veremediğinde nedenlerini sorgulamak, aşk okyanusuna mecnun misali dalabilmeyi göze almaktır.
Çünkü aşk, ego zihnin senaryolarından farkındalıklarla saflaştıkça yaratıcınla, usta sanatçınla kavuşmaya götürür seni. Gerçekte istediğimiz de, aşkla tutuştuğumuz da O’dur aslında. Diğeri sadece bize aşkı hatırlatan, zihnin geçmiş öykülerinden ibarettir. Kıymetlidir, çünkü senin sınavın varlığını onun aracılığı ile koşulsuz teslim edebilmektedir. Yaratıcıya duyduğumuz aşkla birlikte aynı zamanda O’na kavuşma arzusudur. Birleşme arzusu, Bir olma arzusu. Aşkın içinde arzu vardır.
Zihin arzuyu ve aşkı birbirinden ayırıp birini terbiye etme yoluna gitmiş diğerini kutsal saymıştır. Oysa arzu aşkın odunudur, alevleri tutuşturan coşturan yakıttır arzu. Biri tuzak, diğeri kutsal değildir. Arzular rüzgar gibidir, rüzgar ateşi harlandırır.
Aşkın uyarıcısı olan diğeri üzerinden kendinle olan ilişkini, onun yaklaşımları üzerinden kendini nasıl algıladığını gör. Aşk’ın karşısında duruşunu, geçmiş hatıralarının etkilerini, ebeveynlerinle olan aşk sürecinde izlediğin ilişki ve iletişim modelini, zihninde aşkı algılama hallerine bak. Aşk’a dair zihnindeki hatalı tüm programlarını formatla, kutsal olan ve değişmeyen öz programa geri dön. O zaman aşk senden buram buram yayılan ve an’dan diğer an’a hesapsızca ve ayrıştırmadan paylaştığın bir mucizeye dönüşecek.
Sana bir de uygulama önereyim:
Sırt üstü uzan, dizlerini kır ve ayak tabanların yere basacak şekilde sabitle. Omurgan zemine düz olsun ve ağırlığını iyice yere verdiğini hisset. Kolların iki yanda, avuç içlerin yukarı bakacak şekilde aç. Gözlerini kapa.
Öylece kal. Nefesini izle, nasıl nefes aldığının önemi yok. Yavaşla, yavaşla. Ve sonra sağ elini sakral çakrana (genital bölgene), sol elini kalp çakrana (göğsüne) koy. Nefesini izlemeye devam et. İki merkez arasındaki bağlantıyı hisset. Sağ elin arzularında, sol elin aşk da nefes alıyor ve veriyor. İki merkez arasında bir çember olduğunu imgele, sürekli hareket eden. Arzuların aşka, aşkın arzuya karıştığı. İç içe geçtiği ve arzulanan ile aşık olunan arasında hiçbir fark kalmadığı o çemberin içinde kal. Nefesinle izle. Bunu hissedeceğini biliyorum. Giydir ikisini bir birine, bağla. Arzularını bağışla. Aşklarını bağışla. Bastırdığın, ifade etmekte zorlandığın, kendine sınır koyduğun tüm arzu ve aşk dolu haller için bağışla seçimlerini. Ve kal böylece. Ta ki sürecin tamamlandığını ve dolduğunu hissedene dek…