Sıcak duştan yeni çıkmış taze bir kadın teninin kokusunu, dokusunu ya da lezzetini, kozmetiklerle taklit edebilir misiniz? Hangi solaryum güzeli, gerçek rengini kendi terinin yardımıyla ve yaz güneşi ışığında bulmuş, bronz ya da zeytin rengi bir vücuttan daha sağlıklı görünebilir? Hangi estetik müdahale, bir anneye 17 yaşının ince belini geri verebilir?
Bu yazıyı, kaşsız bir hanımefendinin, gece uğruna gündüzü harcama hesapsızlığına duyduğum üzüntüye binaen yazıyorum. Yirmilerinin başındaki bu genç hanım, akşamın sahte ışıkları makyajının altını çizebilsin diye, doğanın ona verdiği çizgileri silmiş. Sanıyor ki kaşlarını azaltmak, kaşlarının ağırlığından kurtulmak geçmişinden kurtulmak gibi, yarattığı balon karakterin yükselmesini sağlayacak. Ve yine sanıyor ki, evlenmek istediği adam, kaşsız hanımları da çekici buluyor…
Hanımlar uyanın… Biz Amerikalı teenagerlar değiliz… Sports Illustrated dergisinin bikini sayısından çok daha komplike bir güzellik anlayışımız var. Hanımefendi ayaktayken bikinide güzel durdu diye, hanımefendi uzandığında, derisinin altına, orijini belirsiz yaratıklar gibi sığışmış, bardak gibi görünecek göğüsler bizi çekmez. Sert yarım küre, şampanya-martini kadehi formunun diriliğini sağlayamaz.
Özel teknikler geliştirilip, bu tekniklere gururumuzu okşayacak “Türk lokumu” gibi isimler verilse de, Türkiye güzeliyken yere göğe sığmayacak bir haber spikerine, boksör emeklisi intibaı veren burun ameliyatları yanlış. Hadi o stüdyo ışıklarının, keskin burun hatları nedeniyle yaptığı gölgelere saklamış güzelliğini, hayatını ekrandan kazanmayan hanımlar burnunuz gibi kişiliğinizi keskinleştiren bir organı nasıl silikleştirirsiniz? Üstelik, burun ameliyatları, burun deliklerinin boyunu, ve genişliğini değiştirdiğinden, dinen de pek makbul sayılamayan bir hayvana benzeme riski varken?
Üç yüz otuz üç demeye gerek kalmadan, dudaklarını her an sürpriz öpücükler kondurmaya hazır Sezen Aksu dudaklarına benzetmek için silikondan medet ummak da yanlış. Çiğnenmemiş sakız sertliğindeki ilaveleri ikinci kez öpmek, ancak bir hanımın dudaklarını öpmeyi hızla geçilecek bir durak olarak algılayan skor meraklılarına cazip gelir. Öpmenin tarihsel gizemi ve bir mühür açma ritüeli olduğu, ve devamının gelip gelmemesinin değil de, o tekil anın büyüsünün kıymetli olduğu gibi eski fikirleri olan arkadaşlar, yumuşak ama doğal bir dokunuşu, elbette dolgun ama yapay bir görünüşe tercih edeceklerdir. Ama dudaklarla ilgili çok daha büyük bir reddiyem var: Koyu renk kalemle yapılan konturlar. Bazı profesyonel hanımlar bir de bu çerçeveyi kalıcı makyaj teknikleriyle dövdürüyorlar dudaklarına. Kendi içinde çelişkili bir tavır bu. Eğer dudaklarınızı büyütmek istiyorsanız, çizilecek kontur en fazla ruj kadar koyu olabilir. Rujdan koyu- evet dostum, bazen ruj bile sürmüyorlar- her türlü çizgi dudağı olduğundan da küçük gösterecektir.
Gerdirme diye bilinen, yaşı ilerleyen hanımların, göz çevresi kırışıklarını kulak arkalarında, boyundakileri de, boyunlarında sık gördüğünüz bantların ya da mücevherlerin arkasındaki dikişlerle yok eden ameliyatlara ise toptan karşıyım. Göz kenarı kırışıklıklarını, biz erkeklerin pek az bulabildikleri gülme ve gülümseme cömerti hanımların madalyası olarak algılıyorum. Bir kadının -ya da erkeğin elbette- gözlerinin bakış ve anlamını etkileyebilecek her türlü dış etkiden uzak durmasını, yılların artık oldukları insana yaptığı katkılara sahip çıkmak adına, talep ediyorum. Bu yüzden son yıllarda pek kullanılmasa da – bazen sarı saçlı Türk Sanat Müziği sanatçılarında mecbur kalıyorlar- gerdirme ameliyatlarına çok karşıyım. Fransız ve Güney Amerikalı doktorların deri altı kokteyllerine de. Çok zorunlu kalınırsa, o da sadece dudakların kenarlarındaki ve alt yanaklardaki derin izlerde kullanılmak üzere, hanımefendinin kendi dokularının kullanıldığı yeni tekniği öneririm.
Pekiyi, estetik müdahalelerin itici olmayanı yok mu? Var tabii. Liposuction, silikonsuz-kas müdahaleli- göğüs toplama ameliyatları, ayak bileği inceltme, su ve yosunlu terapiler vs. Bunların ortak yönü yapıldıklarının belli olmaması, doğallığı bozmamaları, hanımefendinin kişiliğini filtrelememeleri.
Dikkat ediyor musunuz, Pamela Anderson ve Merve İldeniz’le başlayan bir geri dönüş harekatı söz konusu. Bütün dünya “implant”ları dışarı atmaya başlıyor. Yapay güzelliğin modası çok hızlı geçiyor. İnsanları yontan heykeltraşlar, aslında zaten olması gerektiği gibi, mesleklerinin temelinde sağlığı güzelliğin önüne koyacaklar.
Son Çelişki: Hanımlar hem birbirlerine benzemeye çalışırlar, hem de erkeklerden bütün diğer kadınlardan farklı olduklarını duymak isterler. Best-seller romanlardan birinde Amerikalı bir yayıncı, İngiltere seyahatinde genç bir balerine aşık olur. Genç kadını şöyle tarif eder: “Doğu yakasındaki -ABD- bütün kadınlar ona benzemeye çalışıyordu.” Yok öyle bir kadın. Ve hiçbir erkek, bir kadını sadece böyle bir neden yüzünden sevmez. Sahip olunması zor bir mülke dönüşmekse amaç, bu erkeklerin fethetme içgüdülerini besleyecektir. Ama kaşlarını alan o genç hanım, gündüzü geceye kurban ettiğinden, hak ettiğine inanarak aradığı sevgiyi, güneş gözlüksüz gündüzlerini görmediği erkeklerde bulamayacaktır.