Benim de aralarında bulunduğum, tamamını erkeklerin oluşturduğu bir toplantıda, söz dönüp dolaşıp hastalığa gelmişti. Orada bulunan erkeklerin hemen hepsi, karılarının hastalıklarından söz etmeye başladı. Öyle ki; herkes lafı bir birinin ağzından alıyordu. “Sorma benimki de…” “Geçenlerde bizim hanım…” diye başlayıp sırayla eşlerinin hastalıklarını anlatıyorlardı. Anlatanların bir kısmı karısının hastalığına üzüldüğünden söz ederken, büyük çoğunluk eşlerinin hastalandığına çok fazla inanmadıklarını, bir kısmıda mahsus yaptıklarını, abarttıklarını söyledi. Çoğu durumdan bıkmıştı. Toplantıdaki en yaşlı erkek: “Beyler, anlamadığım birşey var. Sürekli kadınlar hastalanıyor ama hep erkekler önce ölüyor. Bu çelişki değil mi?” diye söyleyince herkes, belki de daha önce hiç düşünmedikleri bu konuya hak vermişti.
Gerçekten de erkekler hep önce ölüyor. Yapılan istatistikler de erkeklerin kadınlardan ortalama sekiz yıl daha önce öldüklerini söylüyor.
Kadınlar neden böyle çok hastalanıyorlar?
Kadınlar sık hastalanmalarına rağmen, neden daha uzun yaşıyorlar?
Erkekler neden az hastalanıyor?
Az hastalanan erkekler, neden erken ölüyor?
Kadınlar hastalıklarını abartıyor, erkekler gizliyor olabilir mi?
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; kadınlar, aslında söyledikleri kadar çok hastalanmıyorlar. Hastalanmış gibi yapıyorlar. Ya da hastalıklarını abartıyorlar.
Kadın neden hastaymış gibi davranıyor?
1- Kadının bilerek, isteyerek veya görev dağılımı sonucu üstlendiği ev işlerinden kaytarmak için: Kadın, bilerek ve isteyerek veya görev dağılımı sonucu olarak üstlendiği işlerden neden kaytarmak istesin ki? diye düşünebilirsiniz. Hepimizin zaman zaman başına geldiği gibi, kadınlar da bazen, ev işlerini yapmayı istemeyebilir. Üstlenmiş olduğu bu iş için “Bugün canım istemedi” demek, görevini yerine getirmemek sayılacağından; bu duruma düşmek istemeyen kadın, nedeni hemen anlaşılmayan, kolay bir hastalık icat eder. “Başım çok ağrıyor…” “Çok halsizim…” “Başım döndü…” “Bir tuhafım…” Bu durumlarda duyduğumuz bahanelerden bazılarıdır.
2- İlgi çekmek için (Kocasının ya da çocuklarının kendisiyle ilgilenmesi için): Hasta olduğunu iddia eden kadınlar, kocası ya da çocuklarının “Git, yatak odasında yat, dinlen” ya da “ilaç iç.” tekliflerini genellikle reddederler. TV karşısında biraz uzanmanın kendisine iyi geleceğini söyleyerek bu pozisyonda güzel bir uyku çekerler. Yanındakiler o uyurken ses etmemek için olağanüstü çaba gösterir, TV’yi açmazlar. Sözde hastalıklarında yeterince ilgilenmeyen baba ve çocuklar, ise kara listeye yazılır.
3- Dinlenmek için: Herhangi bir nedenden dolayı (çalıştığı iş, ev işleri vs.) yorgun olan kadın, yorgun olduğunu söylemek yerine, hasta olduğunu söylemeyi tercih eder. Bunun nedeni; yorgunluk durumunda bir süre dinlenmeden sonra işe devam etme durumu olacaktır. Oysa hastalıkta iyileşeceği zamana kendisi karar verir.
4- Kocayı suçlamak için: Bir çok kadın hastalıklarını, eşini suçlamak için kullanır. Eşinin kendisiyle yeterince ilgilenmediği, beslemediği, bakamadığı, tedavi ettirmediği için hastalandığını îma ederek, eşinin suçluluk duymasını ve bunu telafi etmesini bekler. Bunun için de olmadık bir hastalık icat eder.
5- Tartışmadan kaçmak, suçunu kapatmak için: Haksız olduğu bir tartışmada, tartışmayı göze alamayan kadın, hastalanır! Hasta bir kadınla tartışmak için kişinin zalim olması gerekir! Erkekler bu durumu ne kadar bilseler de tepki koymaz; kendilerini yer bitirirler.
Elbette kadınlar hastalanır, ciddi hastalıklar geçirir. Hastalananların bir bölümü, bu hastalıklar yüzünden yaşamını yitirir. Fakat kadınların önemli bir bölümünün de bu yollara başvurdukları bir gerçektir.
Aslında kadınlar, erkeklerden daha fazla hastalanmıyorlar. Saydığım nedenlerden “hastaymış gibi” yapıyorlar. Ya da basit hastalıkları abartıyorlar. En küçük bir ağrı veya belirti için çok büyük tepkiler veriyorlar.
Mesai arkadaşlarımdan bir bayanın, kocasına sık sık hastalık numarası yaptığını, kendi ağzından dinlemiştim. Kayınvalidesi geldiğinde, hastalık numarası yaparak odasına kapandığını kahkalarla anlatmıştı.
Kadınların bir çoğunun sık sık bayıldığını bilirsiniz. Tartışma, kavga, veya herhangi bir olumsuz durum olduğunda pat diye bayılırlar (Hep de yumuşak yerlere düşerler). Ayıltmak için koşanlar, ayıltıp koluna giren, pervane olan insanlar, uzak olmadığımız şeylerdir. Erkeklerin niçin çok az bayıldığı, açıklanmamıştır.
Kadınların hastalıklarını abarttığı bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. 02. 07. 2002 tarihli Sabah Gazetesi’nde yer alan “Kadınlar Ağrıyı Abartıyor” başlıklı bilimsel haber, kadınların aksi görüşlerini çürütür nitelikte.
“Kadınlar ağrıyı abartıyor”
Uzmanlara göre, kadınlar ağrılara çok dayanıksız… Çok duygusallar ve bu yüzden ağrının yerini bile tam anlamıyla anlatamıyorlar, hatta abartıyorlar.
Günlük işler ve iş hayatının yanı sıra çocukların bakımı derken kadınların büyük bir kısmı kronik ağrıların pençesinde kıvranıyor. Baş ağrısından eklem ağrılarına, kaslarda yanmadan sırt ağrılarına kadar birçok şikayet artık kronik hale geliyor. Amerika’nın dünyaca ünlü hastanelerinden Sloan Kettering’de görevli psikiyatri uzmanı Dr. Willam Breitbart, kronik ağrı çeken kadınların neden bir türlü uygun tedaviyi bulamadığını ise şu nedene bağlıyor: “Kadınlar çektikleri ağrıyı anlatırken erkeklere göre çok daha duygusal davranıyor. Belirtileri ve ağrının yerini tam anlamıyla anlatamıyorlar. Hatta abartıyorlar. Bir kadın 8 şiddetinde ağrı çektiğini söylüyorsa emin olun ki; ağrının asıl şiddeti 6’dır.
“Bir kadın 8 şiddetinde ağrı çektiğini söylüyorsa emin olun ki; ağrının asıl şiddeti 6’dır”. Bunu ben değil, Psikiyatri uzmanı Dr. William Breitbart söylüyor.