Tarih boyunca teknolojiyi geliştiren erkek, uygarlığı geliştiren kadın olmuştur.

Kadınların ezildiği, aşağılandığı toplumlar uygarlık açısından geri kalmaya mahkum olmuştur.

Uygar insan, bilinç seviyesi gelişkin insandır.

Bilinçlendikçe İNSANLAŞIRIZ.

Toplumların gelişkinlik seviyesi kadına verdiği değer ve saygıyla ölçülür.

“Cinsiyet eşitliği olmaksızın insanlığın gerçek dönüşümü mümkün olamaz.

Kadın ve erkek arasındaki ilişki, insan deneyimi için öylesine temel bir ilişkidir ki, erkek egemen anlayıştan eşit partner ilişkisine geçiş, insanlığın uyum ve dengeli bir yaşam kurma potansiyeli için temel yapıtaşını oluşturur.

Cinsiyet eşitliği insanlığın evrimi için bir lüks değil, ön koşuldur.”

Bu sözleri “Geleceği Hatırlamak” kitabımdan alıntı yaptım.

Bu eşitlikle birlikte erkeğin kadın üzerinde kurduğu hâkimiyet, ezen/ ezilen ilişkisine dayanan ilkel toplumsal düzen sona erer. Bu eşitlikle birlikte kadınlar erkek egemen dünyada erkek gibi davranarak, erkek kurallarıyla oynayarak bir konuma gelme ihtiyacı duymaz. Kadın olmanın gücünü ve hazzını özgürce ifade eden kadınların erkeklerle el ele yürüdüğü bir dünyada, insanlığın gerçek liderlik, yaratıcılık ve bilgelik potansiyeli ortaya çıkar.

Günümüz dünyasında sosyo-kültürel boyutta geri kalmış toplumlar ile gelişkin toplumların kadın- erkek eşitliği seviyelerine bakın.

Bir toplumun uygarlık seviyesini kadın erkek eşitliğinin seviyesi belirler.

Bir erkeğin BİLİNÇ düzeyi kadının konumunu kendisinin arkasında mı yanında mı gördüğüyle bağlantılıdır.

Kadına yönelik şiddet birey olamamış kişilerden oluşan sürü bilincine sahip toplumlarda yüksek oranda görülür.

Gelişkin erkek kadının “içsel gücünü” tanıyan erkektir. Erkek, kadının içsel gücünü tanıdıkça kendi içsel gücünün de farkına varır… Ve artık dışsal gücünü (kas, para, konum, iktidar, silah vb.) hâkimiyet kurmak amacıyla kullanmaya ihtiyaç duymaz.  Kadının içsel gücünü tanıyan erkeğe, kadın her türlü desteği verir. Kadının desteğini alan erkek yatakta da, işte de, sokakta da vezir olur. Bu destekten mahrum erkek ise eninde sonunda rezil olur.

Kadın kendisini aşağı konumda tutmaya çalışan bir erkeğe asla destek vermez. Kendisini ezen erkekten intikamını almak için şeytanın bile aklına gelmeyecek yollar bulur ve bunu hiç çaktırmadan yapar.

Kadının gücünü tanımayan erkekten daha da vahim olan durum, kadının kendi gücünün farkında olmamasıdır.

İlkel erkek güçsüz erkektir. Kadının doğal gücünden korktuğu için onu ezerek kendi güçsüzlüğünü örtbas etmeye çalışır. Güçsüzlük insanı acımasızlaştırır. Bu acımasızlığını da fırsatını bulduğu anda gösterir.

Kas gücünü ve penisinin uzantısı olarak gördüğü silahını güç gösterisi olarak kullanan insan, ancak insanımsı bir yaratıktır.

Şiddet, zalimlerin ve güçsüzlerin işidir. Sevecenlik güçlülerden beklenir.

“8 Mart Kadınlar Günü” diye özel bir güne ihtiyaç duyulmayan, diğer 364 günü de kadınların ve erkeklerin birlikte yaşamı kutladığı pozitif bir gelecek umuduyla, Kadınlar Günü toplumun bir basamak daha bilinçlenmesine vesile olsun. Sevgiyle hoşça olun.

Nil Gün