Dünya’dan uzaklaşıp hayal kurmaya çalışırken, kendimi uçsuz bucaksız bir çemberin ortasında buluyorum; ve bu koca çember etrafımı saran kapılardan oluşuyor. Aklım, hayalimi bulabilmek için kapıların ardına teker teker bakmamı söylüyor ve tam karşımdakinden başlıyorum.
Kapıyı açar açmaz kendimi sonsuz bir denizde Kolomb’un gemisinde buluyorum, eski kocaman bir yelkenli ve yanında da benzer diğerleri. Üstümüzden sür’atle geçen bir martı dikkatimi çekiyor. Evet , evet bu o, Martı Jonathan , uçuşundan belli diyorum! O sırada denizden garip sesler duyuyor, bakıyorum; bir balina şirin mi şirin. Bu da Mobidik olmalı diyorum kendi kendime, tam denize onun yanına atlayacakken kapı kapanıyor ve ben hayal çemberime geri dönüyorum.
Hemen ikinci kapıyı açıyorum, karşımda bir çizgi şehir. Girip yürümeye başlıyorum; Temel Reis, Safinaz, Kabasakal, Arı Maya, Atom Karınca, Jetgiller, Fred, Barni, Tontonlar, Alice, Heidi, Tom ve Jerry, Donald Duck, Candy, Clamentine, Morton , hepsi beni selamlıyorlar. Bu hayale de ben ısınamayıp bu kapıyı kapatıyorum.
Üçüncü kapıyı açtığımda bu sefer denize düşerken buluyorum kendimi… Suya daldığımda fark ediyorum ki içinde nefes alabiliyorum. Her yanda rengarenk balıklar, biri elimi tutuyor aniden; dönüp bakıyorum, deniz kızı Eftelya. Ben, onun güzelliğine dalmışken bir yunus çıkıyor ortaya, sanırım bu da Flipper. Çok endişeli,
sanki bizi oradan uzaklaştırmak istiyor gibi… Bir ses hızla bize yaklaşıyor, bakıyoruz ki dev köpek balığı Jaws ağzını açmış üzerimize geliyor. Eftelya birden yok oluyor; ben tam Jaws’ın ağzına düşecekken Flipper’a tutunuyorum, beni çekip kaçırıyor. Gözümü bir kumsalda açıyorum, nereye geldik diye bakınırken , kocaman bir şehir ve bir de tabela görüyorum: Atlantis’e Hoşgeldiniz! Kıyıda da Herkül ve Zeyna bana el sallıyor.
Onların burada ne aradıklarını düşünmekten vazgeçip bu kapıyı da kapatıyorum!
Bir kapı daha denemek istiyor ve açıyorum: O da ne? Karşımda kocaman bir Elma , hüngür hüngür ağlıyor! Sarılıp boynuma , bana “Seni Seviyorum!” diyor ve ekliyor Nazım Ustamıza nazire edercesine “Abi elmalar da sever!”. Bu kapıyı da kapatıp geçiyorum çemberimin ortasına ve düşünüyorum;
“eksik olan ne?”
Ve farkına varıyorum ki hayalimdekilerin tümü başkalarının hayallerinin ürünleri !!!
Hani; BENİM Hayallerim Nerede?
Düşün ki çocukluğundan beri onlarca masal , öykü dinlemişsin;
Onlarla büyümüş, hayallerini hep onlarla süslemişsin;
Kimi zaman Superman, kimi zaman Sinbad olmayı istemişsin;
Ve bugün farkına varıyorsun ki, kendi hayallerini kurmayı hiç becerememişsin !
Hayal nedir? Hayal gücü ne demektir, bir düşün önce? Sınırları kişiye özel, sonsuz, içine aklınıza gelen gelmeyen herşeyi alan bir yerdir bence! Onu tarif etmek, ona sınırlar çizmek, onu küçültmez mi sizce? Bırakın akıl denen makinemiz çalışsın ve üretsin delice!
Haydi ! Salalım ipin ucunu !!!