Güneş tutulmasını nasıl karşılayalım diyen insanlar güzel güzel düşünmüşler.

Ortaya iki ayrı güzel olduğu düşünülen yazı çıkmış. Yazıları ayrı ayrı paylaşanlar da vardı, onları gördüm ve sonra ikisini de aynı insanın paylaşımlarında alt alta gördüm.

Yazılardan biri her şey bana aittir, olandan ben sorumluyum diyor. Diğeri her şey dışardakinden geliyor beğenmiyorsan at gitsin diyor.

At gitsin demekle sorunlar çözülmüyor, sadece katlanarak üzerimize yayılıyor. O yüzden iki yazıyı da aynı kişinin alt alta yayınlamış olduğunu görünce sadece şunu söylemek istedim.

İnsan kendi içinde barışamıyor. Ruhu her şeyle bir bütün olmaya çalışırken, zihni her şeyi ayrıştırıp kendisinin diğerlerinden farklı ve üstün olduğuna kişiyi inandırmaya gayret ediyor.

Kişi bir ruhunun isteğine bir zihninin isteğine savrulup duruyor.

Oysa gerçek olan şudur kişi ruhu, zihni ve fiziksel bedenini aynı çizgide daima taşıyabildiğinde mükemmel sağlık içinde olur. Bunu hiç hareket etmeden yaparsa aynı zamanda hiçbir şeyin dönüşmediği bir noktada durur.

Oysa dünyada zaman ve mekanın varlığını sürdürmesi bizim içsel olarak dönüşebilmemizi sağlamak içindir. Zaman zihni, mekansa ruhu temsil eder.

Zaman durdurulamaz akar gider, mekan hareket ettirilemez durur ve içerir. İçine ne koyarsanız alır.

Zamanı olduğundan farklı hale getiremezsiniz. Oysa mekanı gerektiğinde genişletme imkanınız vardır.

Ya da şöyle de söyleyebiliriz: zihin (zaman) sürekli akıp gitse de bizi (sizi) başka yerler, başka insanlar, başka durumlarla karşılaşmaya zorunlu kılsa da ruh (mekan) her an dönüp sığınabileceğimiz kendimizi kendimizle başbaşa tutabileceğimiz bir alandır. Zihnimizin algısını, ruhumuzda dinlenirken kavrarız.

Kavradıklarımızı yine ruhumuzun enerjisi ile desteklenerek yeni şeylere dönüştürebiliriz.

Zamanı ve mekanı, zihni ve ruhu istediğiniz gibi yönetmekte özgürsünüz. Dışarıda hiçbir şey var olan her şey sizin içinizde oluyor; dışarısı içeride olan şeyin gerçekte nasıl göründüğünü, nasıl olduğunu size yansıtıyor.

Bence, ne silin ya da atın gitsin ne de tamamen üstlenin.

Bence daima soru soralım: bunu hangi içsel parçamı reddederek gördüm, bunu hangi içsel parçamı deneyimlemeyi reddederek deneyimledim, bu kişi bana İçimde olup göremediğim neleri göstermek için yaptı?

Örnek olarak, ben o yazıları gördüm ve böylece içimdeki bu bilgiyi görünür kıldım, içimdeki bu bilgi birimlerini görünür kılanlara şükür olsun

Zeynep Alan Sevil Güven