Önceki yazımda (Tanrı’nın Telefon Numarası) söz ettiğim gibi bu 2. mektubumun konusu ‘Yogiler Mutfakta’ olacak.
Bu konuyu sizlerle mutlaka paylaşmak istedim, çünkü yemek hayatımızda birincil öneme sahip. Yediğimiz yemek hayatımızı düşündüğümüzden de fazla etkiliyor. Bu mektubu Yogi ve aynı zamanda aşçı olan Mr. Atom Prakash’ın konuşmasından derledim.
Yogilerin hayatında yemek sadece bedenlerini değil, ruhlarını da destekleme fonksiyonu taşır. Niçin yiyoruz? Yaşamak için. Ama biliyoruz ki; bazıları yemeği o kadar çok sever ki neredeyse yaşamlarını sadece yemek için sürdürür. O Tür insanlar yemeklerimizi enerji alabilmek için yediğimizi unutmuşlar. Bedenimiz yeteri kadar enerji alırsa, sağlıklı ve dinç kalır. İnsanın hayatında mutlu olması için sağlık ve enerji mutlak şarttır.
Vejetaryenlik Nedir?
Meditasyonla ilgilenen insanlar ve yogiler için vejetaryenlik en iyi diyettir. Buradaki en önemli faktör Ahimsa’dır (sanskr. Bilinçli olarak kimseye zarar vermeme, kozmik yasalarından biri). Et yemek demek hayvanı onun rızası olmadan onu öldürüp, etini yemek demektir. Yani bu tür bir yemek acı ve korkuyu içerir. Bu yemeği yerken, tüm bu vibrasyonlar vücudumuza geçmekte.
Vejetaryenliğin bir başka önemli sebebi ise, insan vücudu et yemek için uygun olmamasıdır. İnsanın bağırsakları çok uzun olduğu için, yemek orada çok yavaş ilerliyor ve oksijen eksikliğinden dolayı et çok çabuk çürüyor. Dolayısıyla kana çeşitli toksinler karışıyor. Bu da insanın bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Böylece toksinler aynı zamanda zihni de kapatıyor. Ayurveda’da yemek 3 türe ayrılıyor.
Tamsik: et, balık, yumurta, alkol, tütün, uyuşturucu maddeler. Yogiler bu tür maddelerden uzak duruyor, çünkü bunlar insana çok enerji kaybettiriyor. Daha doğrusu vücudun bu maddeleri dönüştürmek için harcadığı enerji, bu maddelerin organizmaya verdiği enerjiden çok daha fazladır. Ayrıca alkol, tütün ve uyuşturucu maddeler bağımlılık yaratır. (Temiz vejetaryen diyetinde soğan ve sarımsak kullanılmaz, çünkü bu iki madde duyu organlarımızı ateşlendirir. Ancak duyu organlarımız ‘serin’ olduklarında ‘yukarıyla’ tam anlamıyla temas edebiliriz)
Rajvik: Çay, kahve ve çok miktarda baharat kullanıldığında aklımızı dilimizin kölesi haline getiriyor. Amaç ise aklın efendisi olmaktır. Mantar da ayrıca tavsiye edilmiyor. Rajvik yemekler çoğu insan tarafından yenilen fazla miktarda olmayan ‘normal’ yemeklerdir.
Sattvik: Taze meyve, sebze, tahıl, kuruyemiş, fasulyegiller, kutuyemiş, süt ve süt ürünleri. Tüm bu gıdalar dünyada bol miktarda bulunmakta. Çok yemek yemek ayrıca tavsiye edilmiyor. İnsanlar fazla yemeği duygusal bağımlılıktan dolayı yer. Bu durum bedenimizi çok zorladığından, beden hastalanır. Aynı şekilde, yetersiz yemek de hastalığa yol açar.
Raja Yoga’da açlık asla yol olarak tercih edilmez. Yemeğin miktarı dikkatlice ayarlanır. Besindeki tüm maddeler çok iyi denge içinde olmalıdır.
Yemek yaparken bilinç durumu çok önemlidir. Yemekte sadece kaloriler değil vibrasyonlar da mevcut. Bu vibrasyonlar önceden sözünü ettiğimiz 3 nitelikte bulunuyor – tamsik, rajik ve sattvik. Ve bunlar da insanı doğrudan etkiliyor.
Yemek pişirme öncesinde mutfak dikkatlice temizlenmeli. Mutfakta bulunan çok miktarda çöp ya da çeşitli objeler yüksek bilinç halini düşürür.
Mutfak, gereksiz konuşmalar yeri değildir. Orada özenle korunan iyi bir atmosfer şarttır. Bu atmosfer huzur vadisi olmalıdır.
Yemek yaparken aklımızdan geçen her düşünce yemeğe dahil oluyor. Aşçı eğer kızgın, endişeli ya da stresli ise – bütün bunlar yemeğe geçer. Onun için, yemek hazırlama esnasında huzur vibrasyonu ile durmamız şarttır. Yemek yaparken mutluluk içinde olmak ve Yüce kavramlara konsantre olmak hayatımızı daha sağlıklı hale dönüştürür.
Hindistan’ da bir deyim var: “yemek Tanrı’dan yemek hazırlamak da Tanrı için”
Yemek yaparken yemeğin kimin için hazırlandığını düşünmek yerine Tanrı’yı düşünmek en temiz vibrasyonlarla yemeği doldurmak demektir. Masa hazırlarken, insanlara yemek sunarken, aynı zamanda bu yemeği Tanrı’ya sunduğumuzu düşünmemiz gerekir.
Yemeği evde hazırlamak ve yemek daha çok tavsiye edicidir.
Yogiler yemeği tabağa koyduklarında 0,5 dakika konsantre olup, yüksek bilince dönüp ancak o zaman yemek yemeğe başlarlar. Karınları aç bile olsa yemeği hırsla ve aceleyle yemezler.
Yemek esnasında insan kızgın yada sinirli ise organizma bu yemeği rahat kabul edemez ve kısa zamanda tepkisini gösterir. Koşuşturarak yemek yemek de tavsiye edilmez, bu tarz yemek hem yemeğe hem de organizmaya saygısızlıktır. Mutluluk içinde alınan yemek tüm ferment ve enzimleri en iyi şekilde çalıştırır. Tüm bunlar bedensel yemeğe dair tavsiyelerdir.
Ruh gıdalarına gelince; ruh gıdalarının da üç türü vardır:
Tamsik: olumsuz düşünce ve sözler, dedikodular ve küfürler.
Rajvik: rutin, günlük konuşma ve düşünceler.
Sattvik: yüksek duygu ve düşünceler.
Beden için yemek nasıl şartsa, ruhsal gıda da ruhumuz için mutlaka şarttır. Eğer bedenimizi sattvik yemeklerle ve ruhumuzu sattvik temiz düşüncelerle doyurursak, o zaman hem bedenimiz, hem de ruhumuz mutlu ve tatmin içinde bulunur.
Bu arada, bana gelince, ben 18 yıldır et ve tavuk yemiyorum. Balığı hamilelik zamanında arada bir yemek zorunda kaldım. Şimdi ise neredeyse hiç yemiyorum. Bazen yumurta yerim. Çay, kahve ve kola türü yapay içecekleri tüketmiyorum. İçki ve sigara da hiç kullanmam. Mutsuz olduğumda yemeği ne yerim, ne de pişiririm. Sonuçta beslenme tarzım sattvik olanına çok yakındır. Ve bunun faydalarını her an hayatımda görebilirim. Hayatımdan bir anekdotla bu mektubumu bitirmek istiyorum.
6-7 yıl önce, Ankara Üniversitesi’ndeki konservatuar kurucu öğretim elemanı iken, bir vesile ile kapsamlı bir kan tahlili yaptırmam gerekiyordu. Sonuç alacağım gün rektörlükten beni çağırdılar. Rektör’ün odasına girdiğimde, Tıp Fakültesi Dekanı ve bir kaç profesör, ayrıca da tıp doktoru olan Rektör Yardımcısı beni karşıladılar ve hepsi bana garip garip bakmaya başladı. “Anjelika, biz senin kan tahlil sonuçlarını inceledik ve seni buraya çağırmaya karar verdik” dediler. “Eyvah, herhalde kötü bir şeyler çıktı” diye panikledim. Onlardan biri dedi ki: “ Anjelika, senin kanındaki veriler 11 yaşında bir çocukta olması gereken veriler!!! Bu nasıl olabilir? Sen ne yapıyorsun bunun için? Böyle nasıl kalabilirsin bu yaşta?”. Sonra onlardan biri geldi yanıma ve elimin derisini inceledi. Ben de nasıl bir hayat ve yemek tarzını benimsediğimi anlattım bu beylere…
Sizlerle de bu hikayeyi paylaşmak istedim. Kitaplarda okuduğumuz tavsiyeleri hayata geçirmek zordur, bunlar çoğu zaman kitap sayfalarında kalır ve oradan bir türlü gerçek hayata yansıyamaz. Ben ise hayatımda bunları uyguladığım için belki birilerine örnek olabilir ve bazı değişiklikleri yapmaları için biraz da olsa ışık tutabilirim.