Serçe Telaşı
Köyceğiz güneşi altın ışıklarını saçarak, taze bir güne doğru yükseliyordu. Daha yarısı bile ortaya çıkmıştı ama, ortalık nerdeyse tamamen aydınlanmıştı. Gecenin iç ferahlatıcı tatlı serinliği hala okaliptüslerin yapraklarında dolanıyordu. İlçenin çarşı içindeki, üç katlı konaktan bozma tek pansiyonda misafir olan ailenin tüm bireyleri giyinmiş, yavaş…
Zamanın Ötesinde Bir Masal…
Uzak diyarlarda, çok uzak bir zamanda, zamanın da dışında belki. Küçük bir çocuk vardı. İnsan suretinde, kendi aleminde, gezip dolaşan bir çocuk. Her daim AN’da yaşardı. Öncesi veya sonrası ile alakalı bir fikri yoktu. O AN’da ne yapıyorsa, tüm ilgisi ondaydı. Etrafında olup bitenlerden bihaberdi….
Konuşmamız Gerek…
Yokuşu tırmanıp yolun kenarına geldiğimde iyicene terlemiştim. Yanımda uzayıp giden asfalt dumanlı seraplı bir şeyler tüttürüyordu. Site sakinlerinin rahatça araç beklemesi için tozlu bir ağacın altına konmuş eski banka oturdum ve bu gerçek mi değil mi belli olmayan buğuyu izlemeye koyuldum. Zihnimi sıcaktan uzak tutmak…
Sadece Bir Elbise mi?
… Günlerden bir gün, bir fotoğraf çıktı karşısına. Bir elbise fotoğrafıydı bu. Mavili siyahlı bir kadın elbisesi. Ne var ki bunda da şimdi geldi cebime diye düşündü. Sonra fotoğrafın altındaki yorumlara baktı, şaşırdı. Sarı beyaz diyordu elbise için. Nasıl olur yahu işte bildiğin mavi siyah…
Son Fasıl
Sonbaharın, son günleriydi artık. Büyük meşe ağaçları yapraklarını neredeyse tamamen dökmüş, yapraklı çam ağaçları yalnız kalmıştı. Üşüyen ve rüzgarda savrulan ürkek güvercinler ile kıyıdaki kayalıklarda hep aynı tarafa doğrulmuş oturan martılar gelmekte olan kışın endişesine kapılmış kara kara düşünüyor gibiydiler. Kaldırımlara düşen yapraklar kıyı ve köşelerde öbekler yapmış, belediye…
Gündüz Düşleri
– Uyan hadi, kalk, bu saat olmuş, halen yatıyorsun. Yapman gereken işler var. Tanrım, neden bütün işleri ben yapmak zorunda kalıyorum? Kum dolu gibi yanmakta olan gözlerimi güçlükle açarak yerimden doğruluyorum. Karşımda Aynur ablam, bana çıkışıyor: – Bütün gün uyuyorsun, kalk hadi, bir işe yara,…
Son Cevap
Murray Templeton 45 yaşında, ömrünün en verimli çağındaydı. Vücudunun tüm kısımları düzgün çalışıyordu – bazı koroner damarları hariç, ki bu kadarı da yeterliydi. Sancı aniden gelmiş, dayanılmaz bi zirveye ulaşmış, sonra yavaşça azalmaya başlamıştı. Nefesinin yavaşladığını ve bir huzur hissinin yıkarcasına üzerini kapladığını hissedebiliyordu. Acının…
Son Soru
Son soru ilk kez 21 Mayıs 2061’de insanlık ışığa henüz yeni adım attığında soruldu. Sorulma nedeni beş dolarlık bir bahisti. Şöyle oldu: Alexander Adell ve Bertram Lupov, Multivac’ın iki sadık teknisyeniydi. Dev bilgisayarın soğuk, tıkırdayan, ışıkları yanıp sönen yüzünün arkasında ne olduğunu bir insan ne…
Bir Dostluk Öyküsü
Yıllardan 1963… Sonbahar… Dünya tarihinde önemli bir sonbahar. Kennedy vurulmuş, dünya bu suikastla donup kalmıştı. O sene aynı zamanda Ankara Koleji tarihinde de önemli bir dönüm noktasıydı. Yıllarca duvar arkalarından birbirlerini izlemiş, sokaklarda tanışmış; ama okulda ayrı binalarla ayrılmış kızlar ve erkekler artık eğitimde birleşecek,…
Ne Yaptın Yoldaş Li?
Geçenlerde Singapur’a gidip bir hafta kalan bir arkadaşımla görüştüm. Benim yazdıklarımı okuyup, ilginç tiplerle karşılaşacağını zannetmiş, fakat tura katıldığı için sadece turistik bölgeleri gezmiş. Ayrılmadan bir gün önce bir sahafta benim bir yazımda bahsettiğim “Singapur’un bilinmeyen yüzü… Yeni Revizyon ” kitabını tesadüfen bulmuş. Uçakta dönerken…
Cordoba’da Şafak Sökerken
Güneş, Cordoba köylerini yakıp kavuran kendisi değilmiş gibi, dağların ardında sessizce yitip giderken, La Teja köyünün bulunduğu vadiye de sisler arasında tatlı bir kızıllık çöküyordu. Aşağıda tarlalarıyla, bahçeleriyle uğraşan köylüler, yavaş yavaş evlerine dönme hazırlığındaydılar. Dışı keçeyle kapatılmış atlı bir araba, virajlı toprak yoldan ağır…
Av II
“Yağmurda Eriyen Adam” öykü kitabımda yer alan “Av” isimli öykümü, yıllar önce burada sizlerle paylaşmıştım. Bu karlı günlerde, sizlerle, doksanların sonunda yazdığım ikinci Av öyküsünü de paylaşmak istiyorum. Haydi, bürünün battaniyelerinize, çayınızı, kahvenizi yanınıza alın ve başlayın okumaya… “ İnsanlık tarihi kadar eski bir beslenme,…
Son
Önce, karşısında uzanan yeşil dağlara baktı; sonra, maviliğin o doruk noktosı, sonsuzluk hissi uyandıran, koca göğe. Öyle ki; sarhoş oldu çektiği nefesle. Kafasını aşağıya doğru eğerken, başı döndü, afalladı. Yüzünde ansızın bir gülücük belirdi, umursadıklarını artık umursamayan, belki de vazgeçmiş birinin, nedensizliğine, cevapsızlığına ve ölümüne…
Çöldeki Şekerler
Bir zamanlar, 1000 sene gündüz ve 1000 sene gece olan bir çöl ülkesi varmış. Gece olduğu dönemlerde hava serin olduğu için ülkenin ortasından nehirler akar, tatlı meltemler esermiş. Gündüz olduğunda ise Güneş bütün sıcaklığını gösterir, nehirleri kurutur ve havayı kavurucu derecede ısıtırmış. Gece dönemi…
Bir Çift Sır
Göremiyordum artık Lalin’i… O gece, sarhoşluğun bana verdiği salak bir cesaretle Lalin’e onu sevmek istediğimi söylemiş, ama o geceden sonra bir daha onunla görüşemeyeceğimizi hissetmiştim. Bara uğramıyordu. Bunu biliyordum, çünkü artık neredeyse her gecemi onu görme umuduyla sahne aldığı barda geçiriyordum. Evet o yoktu, buna…
Sonsuza Kadar
Derin bulutların üzerindeydim. Değişiyorlar, birleşiyorlar, uzuyorlar. Birbirlerinin içinden geçip dağılıyorlardı. Dev gibi bir tanesinin üzerindeyken, dağıldı beyaz bulutlar. Turkuvaz çıktı karşıma arasında turuncu dalgalar ince kırmızı çizgilerle sonsuza uzanan bir duvar, üzerinde beyaz kapılar. Uzayan bulutların üzerinde eğilirken ben sağa sola, anladım, ölmüştüm. Fantastik bir rüya değildi…
Uyuyan Güzel
Bu kadın İstanbul’un en ünlüsü. Amerika’dan bile özel müşterileri var. Her sene Washington’dan uçak bileti yollayıp, bütün masraflarını karşılıyorlarmış, çok iyi yani. Biliyorsun bana söylediklerini.”“Biliyorum ama yine de korkuyorum Maya anlayamazsın. Burada seninle oturuyoruz ama ben sakin değilim. Bu bekleme odasına benzeyen, tuhaf, kasvetli yerde”.Murat…
Bir Çift Anı
Ali, gözlerini zorla açık tutuyordu. İki gecedir doğru düzgün uyuyamıyordu ve şu an barın kapanması için önünde bilmem kaçıncı viskisini içmiş olan elemanın gitmesi gerekiyordu. Adamın gözlerine “s.ktir git“ ifadesiyle baktı ama adamın umrunda değildi. Adam anlamamış ve alkolden kızarmış gözlerle Ali’ye baktı; “Eee…
Benim Ellerim Kimlere göre Pisti?
Çalan saatin, o insanın içine işleyen tiz sesiyle uyandım. Bu sesin aceleci ve devamlılığını ara vermeden sürdüren hali, bir an için saati fırlatıp, bir şekilde yok etme isteğini uyandırdı içimde. Her ne kadar o an istesem de, hafta sonu uykumu son bulduran, iğrenç cismi,…