Keşke X olsaydı”, “keşke Y de olsa hayatımda”, “Niye kimse şu Z’yi yapmaz ki?” gibi laflar ederken bulduk mu kendimizi duralım!
Geçmişte olmuş bi şey için mi keşkemiz? Şu an hala eksikliğini duyuyor muyuz? Yoksa o zaman eksik olduğu için mi şu an eksik hissediyoruz?
farklı deil, “geleceği piç etmeye bugünden başlama sanatı” icra ediyoruz o zaman… Peki ama ne yapabiliriz?
— Önümde üç tarafı atlet bir tarafı etle çevrili yarımada gibi göbek var..! Hep geçen yaz oldu bu işte… yat yat yat şişersin bööle… öfff! öf!
— Zayıflamak için neler yapabilirsin, hiç bir fikrin var mı?
— Yaa abi, hareketsizlikten oldu bu…
— Sıkıntı veriyo mu harbiden?
— Dalga mı geçiyon?
— E hareket et o zaman..?
— Ya ama tek o deil, çok çukulata şeker yiyorum –
— Seviyo musun peki çukulatayı?
— Evet 🙂
— Göbeğinden fazla mı?
— Iıııh.. Hayır?
— E yeme o zaman…
— Abi o kadar kolay deil… biliyon işte… düşünce kalıplarıyla da ilgisi var… bir şeylerden korunma örtünme ihtiyacı falan…
— E o kalıpları ara bul o zaman, işine yaramıyosa niye hala taşıyon? Kalıp dediğin Sınırsız’ın devinim içinde bulunup Var’lığını deneyimlemek için kullandığı aparat diil mi? Yıldız şeklindeki kurabiyeyle Pikaçu şeklinde olanı aynı hamurdan yapılmıyo mu? Pikaçu yemeyi sevmiyosan niye Pikaçu kalıbıyla pişiresin ki??
Yani “bi işi yapmak için bildiğin kadarıyla eyleme geçme sanatı” icrası… Belki yanlış biliyodun, belki sonunda eline yüzüne bulaştırdın… (ne kadar “sonunda” olabilir ki? en fazla ölebilirsin, o da “press P1 or P2 to continue”den öte bi şiy deil, senden yeni jeton atmanı isteyen yok…) ama oturup da işlerin hallolmasını beklemektense yürümüş olduğunun bilinciyle huzurlu olursun… hem şu anda bi çözüm görünmeyebilir ama iki adım ilerde
köşede mendil satan çocuk yoluyla sana söyleyecekleri olabilir Hayatın… di mi?
not: zenci = zen ile ilgilenen