• Yazarlar
  • The Wise
  • Spiritüel Yolculuklar
  • derKi TV
Pazartesi, Haziran 16, 2025
  • Login
derKi.com
Advertisement
  • Ana Sayfa
  • ruh
    • ruhsallıK
    • mistiK
    • Sufi
  • beden
    • yuvadaKi
    • heKim
    • psikolojiK
    • şifacılıK
  • zihin
    • gündemdeKi
    • incelediK
    • kritiK
    • politiK
    • tarihteKi
  • astroloji
    • gökyüzündeKi
    • astrolojiK
  • yaşam
    • yaşamdaKi
    • ilişKiler
    • seferdeKi
    • GünlüK
  • Kütüphane
    • Kitaplık
    • öyKü
    • müziK
    • liriK
    • sinemadaKi
    • spiritüel filmler
  • derKi TV
    • anlattıK
    • sonsuz muhabbetler
    • var bi’ muhabbet
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • ruh
    • ruhsallıK
    • mistiK
    • Sufi
  • beden
    • yuvadaKi
    • heKim
    • psikolojiK
    • şifacılıK
  • zihin
    • gündemdeKi
    • incelediK
    • kritiK
    • politiK
    • tarihteKi
  • astroloji
    • gökyüzündeKi
    • astrolojiK
  • yaşam
    • yaşamdaKi
    • ilişKiler
    • seferdeKi
    • GünlüK
  • Kütüphane
    • Kitaplık
    • öyKü
    • müziK
    • liriK
    • sinemadaKi
    • spiritüel filmler
  • derKi TV
    • anlattıK
    • sonsuz muhabbetler
    • var bi’ muhabbet
No Result
View All Result
derKi.com
No Result
View All Result
Home ruh ruhsallıK

Karanlık Ancak Işığınızla Aydınlanacaktır

by Nimet Erenler Gülkökü
Ağustos 8, 2013
in ruhsallıK
0
0
0
SHARES
Whatsapp

Evrensel bir çağa girmiş olduğumuz bu döngüde, global anlamda insanlar adeta ikiye ayrılmış görünmektedirler: İyiler ve kötüler! Buna Agartha ve Shambhala ya da başka bir deyişle ışık ve karanlık güçlerin karşı karşıya gelmesi de diyebiliriz.

Dünya, gerek somut gerekse soyut değerler açısından inkâr edilemez büyük bir değişim içindedir. Yeryüzünde meydana gelen büyük çaplı depremler, tsunamiler, hortumlar, kasırgalar, volkan patlamaları, yanardağların harekete geçmesi, dünyanın manyetik alanındaki sapmalar ve bundan dolayı birçok hayvan türünün topluca telef olması, bozulan ekolojik dengeler, küresel ısınma ve yedi milyara varan insan nüfusu..

Dünyada izlediğimiz bu somut tezahürlerin yanında bir de soyut değerlerin çökmesi söz konusudur. Açıkça görülmektedir ki, insanlar gün geçtikçe artan kin, nefret, öfke, intikam, yok etme, tüketme gibi yakıcı ve yıkıcı bir enerjinin hükmüne girmişlerdir.

Pekiyi bu noktaya nasıl geldik? …Geldik mi?… Yoksa getirildik mi?

Bu durumda geçmişi bilmek çok önemlidir. Şimdi tarihte geriye, Âdem ve Havva’nın ilk yaratıldığı döneme gidelim. Onların bilinçlerini ilk kim ya da kimler işleyerek şekillendirdi? Acaba bunda, Aden Bahçesi’nde ortaya çıkan yılanın payı var mıydı?

Tanrılar ve insanların bilinçleri; mitoloji, teoloji, arkeoloji, sembolizm, ezoterizm içerikli bilimler üzerinden günümüze dek ulaşmış ve bizlere o günlerin bilinç seviyesi hakkında bilgiler vermektedir.

Yine bu bilgilerden yola çıktığımızda, hemen bütün kültürlerin mitolojisinin birbirlerine ne kadar çok benzediği de görülmektedir. Ortak noktalardan en önemlileri; tanrıların göksel olduğu, insanların tanrılardan korktuğu ve onun sözünden çıkmadıkları, onu yüce ve kutsal görmeleri ve ona biat ederek tapınma durumlarıdır. İnsan için tanrı yöneticidir; kul ise ona hizmet etmekle yükümlüdür. Çünkü gönüllü teslimiyet şartı, tanrılar tarafından ağzımızdan çıkan yeminle akde bağlanmıştır.

Şimdi kendimize şu soruyu soralım: Yaşamımızda aldığımız kararlar, düşüncelerimiz, anlayışımız, algımız, irademiz gerçekte bize mi aittirler? Ya da bunların ne kadarı kendimize aittir? Buna dair cevap bilinçli ve objektif değerlendirip bakabildiğimiz takdirde, canımızın ne kadar yakıldığı da görülebilecektir.

İşte yüzleri ve bilinçleri dünyaya döndürülen insan kendi bilincinden uzaklaştırılınca, yönetenlerin bilincinin hükmüne tabi olur. Yönetenler, toplumu ağırlıklı olarak görsel ve işitsel duyular üzerinden yönetir. Yazılı ve görsel medya, eğitim ve öğretim modelleri, yönetim şekilleri, inanç sistemleri, gelenek ve görenekler, radyo, televizyon, sinema, diziler, moda, edebiyat, sanat, sağlık, eğlence gibi seçenekler üzerinden bir bilinç oluştururlar.Ve bunları alışkanlığa dönüştürerek doğallaştırırlar. O nedenle de her zaman çoğunluk olan azınlığı etkileyeceğinden, çoğunluğu oluşturmak önemlidir. Şayet bunlar arasında sorgulayan bir bilinç var ise, kategorize edilerek dışlanır. Aidiyet bilinciyle yetiştirilen bir bilinç şekli, toplumdan dışlanmaktan çekinir ve hatta korku duyar.

İnsan yönetmenin en iyi yöntemi “Korku ve Haz” duyuları üzerinden bir bilinç oluşturmaktır. Bu cennet ve cehennem arasındaki ilişkiye benzeyen bir durumdur. O nedenle bize yüklenmek istenen bilinç düzeyi bunun üzerine oturtulur. Örneğin bir reklam filmi üzerinden konuyu ele alalım. Bu reklam, konut edindirme projesi üzerine olsun. En iyi plazalarda en konforlu şekilde ve krallara layık bir yerde yaşayacağınızı gösteren bu reklamı izlediğinizi düşünün. Bu görüntüler, görsel ve işitsel duyular üzerinden insanda önce sahiplenme içgüdüsünü tetikler ve beraberinde mutluluk hormonu salgılatır. Gayr-i ihtiyari bu reklamı izleyen kişi bunlara sahip olabilmek için olanaklarını gözden geçirir. Şayet alabilecek potansiyeli var ise imkânlarını biraz daha zorlamayı denemek isteyecektir. Şimdi aynı reklamı izleyen bir başka kişiyi ele alalım. Bu kişinin, içinde bulunduğu koşullardan dolayı buna sahip olması söz konusu bile olamasın. Dolayısıyla hayatı boyunca ne yaparsa yapsın asla sahip olamayacağı sonucuna ulaşır. İçi burkulur, stres hormonu salgılar, kendini şanssız görür, kadere boyun eğer, belki de derinden bir öfke duyar. Farklı görünen bu iki durumun ortak noktası ise, dışarıdan gelen bir uyaranın duyular aracılığıyla duyguları harekete geçirerek etkilemesidir. İnsanın sahiplenme duyusu hep almak eğiliminde olduğu için, bunu düzenleyen ve dengeleyen tek unsur gerçekte oluşturabildiğimiz benlik bilincimiz ve farkındalığımız olacaktır. Kısa bir dönem önce, kültürümüzde de gösteriş ve özendirmenin yanlış olduğu anlatılırdı. Bu çok önemli bir görgü kuralıydı. İşte bizim de içinde olduğumuz yaşamı sorgulayarak iyi ve kötüyü, yanlış ve doğruyu ayırt etme iradesini kullanıp kullanmamak elimizdedir. Şayet, bize giydirilen kabuk kimliğimizden sıyrılarak öz benliğimizde olan değerlerin oluşmasına ve yansımasına müsaade edersek, işte o zaman kişilik sahibi, benlikli biri olma yolunda bir adım atar ve insanlığın da bu bilinç seviyesinden faydalanmasına aracılık edebiliriz.

Tanrıların bin yıllar öncesi insan için yazdığı kaderi yaşadığımız günlerdeyiz. Ve bütün bunları biz, bize zerk edilen düşüncelerle yapmaktayız. Bu düşüncelerin bize ait olduğu yanılgısını ise gerçek sanmaktayız. Sorgulamadan, akıl süzgecinden geçirmeden, bilgi sahibi olmadan hareket edip, çoğunlukla da geleneksel ve içgüdüsel yaşamayı tercih etmekteyiz. Oysa ezoterik öğretiler bize, Yaratıcı’nın bizlere bahşettiği “cüzz-î irade”nin işletilmesini sürekli öğütleyip hatırlatmaktadırlar.

Sistem zaman zaman nüfus artışını gündeme alarak bunu özendirici teşviklerde bulunur. Oysa doğa kanunlarına göre üreme, ancak türün yok olma tehdidi durumunda önemlidir. Halbuki insan türü böyle bir tehdit altında değildir. Ayrıca önemli olan niceliksel çokluk mu, yoksa nitelikli olmak mıdır?

İnsan çoğaldıkça kötülükler de çoğaldı!

Yeryüzünde insanlar çoğaldı, hem de bu güne kadar hiç çoğalmadığı kadar! Tam yedi milyar nüfusa ulaştı. Ve bilim insanlarının açıklamaları, dünyanın kapasitesinin yedi milyar insandan fazlasını taşıyamayacağı yönündedir. İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan her şey ve bunun doğa ile olan uyumu önemli bir ilişkidir. Bu şuna benzer: Bir otobüsün belli bir koltuk sayısı ve bir taşıma kapasitesi vardır. Bu sayının üstünde yolcuyu taşıyabilir ancak bundan dolayı olası sakıncalar göz önünde bulundurulduğunda sağlıklı bir taşıma olup olmayacağı tartışmalıdır.

Bir Zen Ustası der ki; “Sizin size yapılmasını istemediğiniz bir şeyi size kimse yapamaz.”

Biz, bize yapılanları görmezden gelmişsek, yaşadıklarımızdan da biz sorumluyuz. Suçlu aramak yerine dönüp kendi içimize ve kendi bilincimize bakalım. Ve onu sorgulayalım, eleştirelim, yargılayalım ya da ödüllendirelim!

Tanrılar, kendilerine hizmet için yarattıkları “Lulu Amelu” ve onlara yazdıkları kaderle övünsünler! Ancak insan da kendi cüzz-î iradesi yoluyla kendi kaderini yazmakla yükümlü olduğunu unutmamalıdır. Ayrıca bu tekâmülünün de gereğidir.

Aydınlanma hareketi; bilgi, birikim, düşünme, merak, ilgi, anlama, kavrama, ilişkilendirme, sentez, analiz, tecrübe, uygulama gibi eylemlerin devamlılığı ile gelişir ve genişler. Bilinç, beden ve ruh ilişkisinde ayrılmaz bir ikili konumundadır. İçeriden ve dışarıdan gelen tüm uyarılar doğrultusunda ve bu uyarıları en iyi şekilde değerlendiren beynin belli merkezlerindeki etkinliğin bütünüdür. Bilincimizin tek bir hareket merkezi olmamakla birlikte, işletilebildiği oranda devrededir.

İşte içinde bulunduğumuz bu karanlık enerji karşısında pek çok şey çığırından çıkmıştır. Negatif ve yersel olan bu enerji; acı, keder, kaygı, korku, stres, huzursuzluk, güvensizlik, tatminsizlik şeklinde her yanımızdan bizi sarmalamıştır. Bu karanlıktan çıkma sorumluluğu her birimizin insanlığa borcudur. O halde farkındalıklı bir bilince ilk adım olarak yaptıklarımızla yetinmek yerine, yapmadıklarımızı yaparak başlayalım. Bilinçli bir birey olma amacıyla yola çıkan insan, bilinçli toplumları oluşturur.Ve ancak bilinçli bir toplumda, aydınlanmış bireylerin yaydığı ışık ile karanlık aydınlanacaktır.

Tags: karanlıkspiritüalizmspiritüel deneme
SendShareTweetPinSendShareScanShareShare

Nimet Erenler Gülkökü

Yazmak benim için hayatı anlama çabasıdır." diyen Nimet Erenler Gülkökü 1965 Nazimiye doğumludur. Şaman gelenekleri olan babaannesi onun ilk eğitmenidir. Dünyaya geliş nedenini ve yaşamı hep sorgulamıştır. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde okuyan Nimet Erenler Gülkökü; “Yaşam aynı zamanda bir okuldur ve bu okulun diploması, yalnızca bırakılan izlerden ibarettir!” diye tanımlamaktadır. O nedenle, öğrenimine devam etmektedir. 2002 yılında "Bir Zen Ustası"yla karşılaşması, bu öğreniminde oldukça önemlidir. Kendini bilme yolculuğunda öğrendiklerini öğretmek, öğretirken de öğrenmek suretiyle bilginin paylaşımına aracılık etmektedir. Bu birikimini özellikle kaleme aldığı makalelerinde, kitaplarında, sözlü aktarımlarında görmek mümkündür. İlgili olduğu alanlar; sosyoloji, felsefe, arkaik dönem, tarihi güzel sanatlar, edebiyat, felsefe, psikoloji, medeniyetler, sanat tarihi, sembolizm ve teoloji. İlk kitabı "Kur'an-ı Kerim'in Apocrypha'sı" 2010 tarihinde; İkinci kitabı "İnsanlığın Apocrypha'sı" ise 2012 tarihinde; Üçüncü kitabı olan "Bilinçteki Sıçramalar" adlı eseri de 2013 tarihinde yayınlanmıştır. Yazarın makaleleri, yazılı ve görsel medyada yayınlanmakta ve aynı zamanda yazar; televizyon ve radyo programlarına da konuk olarak katılmaktadır. Nimet Erenler Gülkökü'nün Türkçe makaleleri Kasım 2012 - Eylül 2014 arasında İndigo Dergisi'nde, ve 2015'in başından beri haber2e 'de yayınlanmaktadır. İngilizce makaleleri ise The Wise dergisinde yayınlanmaktadır. Kendisi aynı zamanda AAHEA kurumu tescilli Kişilik Psikolojisi Eğitimi almıştır.

Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir

ruhsallıK

Ölümsüzlerin Çağı Yaklaşıyor

Kasım 5, 2009
rabbin-arzi-genistir
ruhsallıK

Rabbin Arzı

Mayıs 23, 2022
ruhsallıK

Yuvarlağı Görebilmek

Aralık 28, 2008
Ölmesi Mümkün Değil, Çünkü Mitokondrisi Bende Kaldı...
ruhsallıK

Ölmesi Mümkün Değil, Çünkü Mitokondrisi Bende Kaldı…

Mart 11, 2017
ruhsallıK

“Kutsal” Olan ve “İnsan” Olan…

Ağustos 11, 2015
ruhsallıK

Helalleşmek

Haziran 1, 2015

Son Yazılar

  • Kefren Piramidi’nin Altında Gizli Bir Şehir mi Var?
  • Nefs: İçimizdeki ChatGPT
  • Başöğretmenimize…
  • Berlin’de Zamansız Güzelliğe Tanıklık: Nefertiti Büstü
  • Öyle Bir O Var ki…

Son Yorumlar

  1. Murat - “Mevlana Celaleddin Rumi” Dizisi Hakkında…
  2. eda - Vampirler: Efsanenin Ardındaki Gerçekler
  3. mujde - Yılancık Taşları
  4. Burakaan - Soyadlarımızın Kökeni
  5. Feriz çölmüoğlu - En Güzel Spiritüel Diziler (Bölüm 1: Az Bilinen Enfes Diziler)
derKi.com

© derKi, Wisdom of Anatolia Eğitim Turizm Ltd. yayınıdır.

Alt Menü

  • Ana Sayfa
  • ruh
  • beden
  • zihin
  • astroloji
  • yaşam
  • Kütüphane
  • derKi TV

Bizi Takip Edin

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • ruh
    • ruhsallıK
    • mistiK
    • Sufi
  • beden
    • yuvadaKi
    • heKim
    • psikolojiK
    • şifacılıK
  • zihin
    • gündemdeKi
    • incelediK
    • kritiK
    • politiK
    • tarihteKi
  • astroloji
    • gökyüzündeKi
    • astrolojiK
  • yaşam
    • yaşamdaKi
    • ilişKiler
    • seferdeKi
    • GünlüK
  • Kütüphane
    • Kitaplık
    • öyKü
    • müziK
    • liriK
    • sinemadaKi
    • spiritüel filmler
  • derKi TV
    • anlattıK
    • sonsuz muhabbetler
    • var bi’ muhabbet

© derKi, Wisdom of Anatolia Eğitim Turizm Ltd. yayınıdır.

Go to mobile version