Maji oldukça hassas bir konudur. Onun kadar yanılgı ve yanlış tanımlamaya tabi olan çok az konu vardır. Bu yazımızda bu yanlışları kaldırıp hakkında doğru bilgiler vermeye çalışacağız.

Her şeyden önce okurların maji konusunda ön yargıları varsa, bunları bir kenara atmalarını davet ediyoruz, en azından bu yazı süresince. Çünkü bu sayfalarda majinin gerçekten ne olduğu ve insan yaşamındaki hayati rolünü yazacağız.

Asırlardır örtbas edilen gerçeklere deyineceğiz. Çünkü yaşadığımız çağda, istesek de, istemezsek de, bu gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkıyor. İyi de, kötü de olsa, sırlar ifşa ediliyor. Konu hiç de sanıldığı gibi karmaşık, hurafeli veya uçuk değil, tam tersine açık fikirli, uygar ve aydın insanlara hitap edebilecek bir konudur.

Gerçek maji din ve bilimi bağdaştıran, insanın temel gerçeklerini ortaya koyan, insan haysiyetini yücelten, yaratıcılığını ve özgürlüğünü onaran bir uğraştır. Bu yazımızda mümkün olduğu kadar akademik bir stil uygulamayacağız ve anlaşılır kılmaya çalışacağız.

Maji batı kökenli bir kelime olup, çoğu zaman büyü olarak tercüme edilir. Büyü kirletilmiş bir kelimedir ve batıl inançlar, karanlık uygulamalar, şarlatanlık, yerine getirilmeyen vaatler gibi akla hiç de hoş olmayan şeyler getirir. Son zamanlarda bazı Türkçe kitaplarda büyü kelimesine eski Şaman şan ve şöhretini uygun anlamları aşılama çabasına girilmiştir, ama yine de maji kelimesini tercih edeceğiz. Çünkü maji kelimesinin etimolojik kökenlerinde önemli anlamlar vardır.

Bunlara diğer yazılarımızda deyindik ve burada tekrarlayacağız: “Zerdüştlüğün rahiplerine Magiler denilirdi. Magiler astrolojik, ilahiyat, doğal şifa ve okült bilgileri, erdem ve bilgelikleriyle ünlülerdi. İncil’de üç Maginin İsa’nın doğumunu önceden bildikleri ve Betelam yıldızını takip ederek bir ahırda yeni doğan İsa’yı kutlayarak hediyeler getirdiklerini yazar…

Daha sonra Zerdüştlük, Magilerden dolayı Araplar tarafından Mecüsilik olarak adlandırıldı.

Günümüzdeki Maji kelimesi bu kökendendir. Bir ezoterik ekol olarak Maji’nin kökeni de Zerdüştlüğe ve hatta daha da öncelere dayandığı çoğu “modern” majisyen tarafından bilinmez. Ayrıca, maji kelimesini büyü olarak tercüme etmek doğru olmaz. Maji kelimesinin kökeni Hint-Avrupalı dillerde “yüce” veya “ulu” anlamına gelir. Sanskritçe’de “Maha” aynı anlama gelir, örneğin Mahatma (maha=yüce, büyük, atma=ruhsal varlık) büyük ruh, yüce kişi, Maharaja (maha=yüce, büyük, raja=kral) büyük kral anlamına gelir. Aynı şekilde Avrupa dillerinde Ma, Mag veya Maj kökü: Maj-esti, Mag-net, Mag-nificant, Ma-ximum, Mag-nate, Mag-istrate, Maj-or, Mag-ister, Ma-ster gibi başlıklı kelimler yücelik, erk ve asalet anlamlarını taşır.

Dolayısıyla bir kara majiden söz etmek etimolojik açıdan yanlış olur. Maji sadece insanı yücelten, laik olduğu düzeye getiren kutsal bir bilim olabilir.” ( Ezoterik Astroloji Bölüm 2). Magiler aslında Ari topluluklarında Zerdüştçülük’ten de eskidir. Magileri, Keldaniler’de, Orta Doğu’da Sabiler, Hindistan’da Magas, Greklerde Magos ve tekil olarak Magoi, Latince’de Magus ve tekil olarak Magi olarak bilinirdi.(4) Majiyi genel anlamda büyüden ayıran şey, majisyenin uygulamalarını kozmik bütünlüğün bilinci ve kozmik yasalara uyumluluk içinde yürütmesi. Kozmos (akılcı bir düzene sahip evren) insanın kişisel, ruhsal, bütünsel gelişmesini ön görür ve bu amaç uğruna başkaların hak ve özgürlüklerine dokunulmadığı sürece ona her türlü hakkı tanır. Büyücü ruhsal ve kozmik yasaları bilmez, elinde çalışan veya çalışmayan bazı formül ve teknikler vardır ve bunları kullanırken verdiği hasara değil, aldığı somut sonuca bakar. Eskiden, Maji belirli bir ezoterik öğretinin bir parçasıydı ve belirli kriterleri yerine getiren kişilere öğretilirdi. O zamanlarda maji öğretisi yoga gibi mürşitten müride, genelde inisiyasyon dereceleri bulunan loca sistemi içerisinde, ancak belirli sınavlardan geçmiş seçkin kişilere aktarılıyordu. Günümüzde ise, bir çok sırları açıklanmıştır, iyi veya kötü olsun, artık herkes oturup kitaplardan bile öğrenebilir ve uygulayabilir.

Ancak her hangi bir ilerleme kaydetmek için sıkı bir eğitim gerekmektedir. Bu da herkesin harcı değildir. Kişiliği gelişmemiş insanlar böyle sıkı bir disipline kolay kolay girmezler. Bencil insanlar kolay kolay özveride bulunamazlar.

Günümüzde maji konusunda ilerlemek isteyenler, konsantrasyon, imgeleme, meditasyon, zihin ve duygu kontrolü gibi bir çok konuda kendilerini geliştirmek için evlerinde kendi kendine veya aynı fikirleri paylaşan bir grup arkadaşla çalışırlar. Bu sıkı eğitimin bir sonucu olarak insan daha bilinçli ve duyarlı olabilmekte, sezgileri ve zekası daha da açılmakta, dolayısıyla her şeyi az çok olduğu gibi görebilmekte. Böyle bir kişinin güçlerini karanlık emellere kullanacağa görüşü biraz karamsardır. Bir araba hasar ve zarar getirebilir, ancak arabayı yasaklamak yerine sürücüler eğitilse, daha uyanık ve dikkatli bir konuma getirilse bu kazalar neredeyse sıfıra inmez mi?

Maji insana az bilenen zihinsel güçlerini kullanmasını öğretiyor. İnsanlar aslında her yerde bu zihinsel güçleri zaten kullanıyorlar. Zaman zaman bazen bilinçsizce etrafındakilere ve kendilerine bu güçlerle zarar verebiliyorlar. Bu konuda bilgilenmek insanı başkalarından ve hatta kendisinden korur. Günümüzde NLP, Ben Ötesi Psikoloji, Hipnoz, Pozitif Düşünce gibi bir çok yeni akımın değindiği esaslar ve fazlası binlerce yıldır ezoterik okullarda öğretilmekteydi. Son 150 yılda ortaya çıkan ve daha önce sır olarak saklanan bir çok ezoterik öğreti bazı kişilerce adapte edilip modern isimler altında iş adamları, satıcıları eğitmek üzere birçok seminer ve kursa malzeme olmuştur. Ancak ezoterik öğretilerin kapsamı bunlardan çok daha geniştir. Maji aslında hazır bir bilgi paketi değildir, bilgi o denli geniştir ki her şeyi birden öğrenmek mümkün değildir. Bunun yerine birçok temel teknik ve bilgiler verilmekle beraber, daha çok bilgi edinmenin, aydınlanmanın ve gelişmenin yöntemleri öğretilir. Gelişme için gerekli çalışmayı insan ancak kendisi yapabilir. Bu yöntemlerle insana gerekli ve istediği bilgiyi kazanır, ama kullanmak için hazır olmadığı bilgiyi sonraya bırakmalıdır, her şeyin bir zamanı vardır.

İşine yaramayan bilginin hamallığını yapmamalıdır. Bilgi derken telefon numaraları, kişisel sırlar, küçük hesaplar ve her türlü gereksiz bilgileri kastetmiyoruz. Gerçek bilgi kalıcı bilgidir, bizim bir parçamızı oluşturacak prensipler ve teknikleri içerir.

Dion Fortune Majiyi “Batı Yogası”(8) diye tanımlamıştır. Her toplumda kendi kültürüne uygun ruhsal ve psişik gelişme ve aydınlanma sistemleri gelişmiştir. Batı Tradisyonu, örneğin yoga gibi doğu sistemlere nazaran daha az tanınmaktadır. Çünkü tarih boyunca ağır baskılara maruz kalmış ve yer altına inerek, bir nevi gizli öğreticilik şeklinde varlığını sürdürmüştür.

Bu baskılar özellikle Hıristiyanlık tarafından uygulanmıştır. Örneğin, İslam da böyle bir baskı nispeten pek olmamıştır. İspanya’da Müslüman Endülüslüler altında gizemli Yahudi öğretiler gün ışığına çıkmıştır. Kabala okulları açılmıştı ve en önemli kitapları yayınlanmıştı. Hıristiyanlığın bu baskısı, (ki burada Hz. İsa’nın gerçek öğretileri değil Kilise örgütünü kastediyoruz) majinin diğer hermetik, ezoterik ve okült bilimler gibi kadim geçmişe sahip olmasından kaynaklanır. Hıristiyanlık kendi dini ideolojisini yaymak ve kilisenin kitleler üzerinde hakimiyetini pekiştirmek için kadim öğretilerin etkisini silmeye çalışmıştır. Onlar ne de olsa eski pagan dinleri ile yakın bir bağları vardı. Ayrıca dini ideolojisi Tanrısal vasıfları Tanrının oğlu olarak gördüğü İsa üzerinde toplamaya çalışmıştır. Oysa kadim öğretiler bu konuma insanı koymuştur. İnsanın küçük bir evren ve potansiyel olarak bütün tanrısal melekelere sahip olduğunu savunmuşlardır. Aslına bakılırsa, İsa konusunda günümüzde pek çok şey ortaya çıkmıştır, bunlar da pek çok farklı teze yol açmıştır, hatta bir görüşe göre İsa aslında bir majisyendi(9).

Majinin, günümüzde gerek pratisyenler, gerekse de teoriysenler arasında en popüler tanımı, Aleister Crowley tarafından verilmiştir: “Maji, irade doğrultusunda değişiklik yaratmanın Sanatı ve Bilimidir (1) (Magick is the Art and Science of creating change in confomity with will).” Bu tanım dışında “Her bilinçli fiil, majikal bir fiildir (Every intentional act is a magical act)” ifadesini eklemiştir. Yani bilinçli olarak özgür irademizle belirli bir amaca yönelik bütün faaliyetlerimiz majikal faaliyetlerdir. Bu, örneğin kendimize bir çay hazırlamak bile olabilir (Crowley’nin verdiği örnek). Bilinçsiz ve alışkanlıkla yapılan fiillerin “gerçek irademizden (true will)” kaynaklanmamaktadır. Değişiklik yaratmak insana özgüdür, örneğin şekilsiz bir taşı yontup bir sanat eseri yaratmak, tarihin akışını değiştirecek kararlar almak, zararlı bir alışkanlığa son vermek, yine bir yetenek kazanmak, her türlü engeli aşıp başarılı olmak vs. gibi. Ancak, insanlar çoğu kez yaşamlarını kendi haline bırakıyorlar, otomatik bir varlık gibi yaşayarak, hiç bir gelişme kaydetmiyorlar, Gurdjieff’in deyimi ile uyku” halindeler. İşte majinin amacı insanda farklı bir cevher yaratmak ve ona değişiklik yapmanın ve değişime uğramanın teknolojisini ve yollarını sunmaktır.

Bütün insanların kendilerini ele alıp bazı köklü değişiklikler uygulamaya ihtiyaçları vardır. Bu açıdan Maji doğu sistemlere göre daha akıcı, daha az inkarcı bir sistemdir. Doğu sistemlerin çoğunda inzivaya çekilip maddeyi ve bedeni ve dolayısıyla doğayı inkar etmek vardır. Sadece ruhun bulunduğu bir evren durgundur, en azından bizim bulunduğumuz mekan ve seviye açısından. Oysa ruh ve madde aralarında sonsuz karşılıklı ilişki içerisindedir. Batı Ezoterik Tradisyonunda özünde insanın kendisine fazla baskı uygulamadan, uygar insan modelinden uzaklaşmadan bir bütün olarak gelişmesi ön plandadır. Bu açıdan Majiyi küçümseyenler olmuştur. Kimisi nefsini yok etmek, yenmek gerektiğini bize söyledi. Peki insan nefsi onun bir parçası değil mi? İnsan bir parçasına karşı nasıl savaş açar? Nasıl kin ve nefret duyar? Bir arabanın içini açıp şu parça gereksiz, onu söküp atalım daha iyi işler denilebilir mi? İçimizdeki yüksek potansiyellerimizi açığa çıkardığımızda, zaten nefsimizde o bütün içerisinde doğru yerini bulur. Nefis kelimesi nefesten gelir, can ve yaşamdır. Majinin özünde Işığı maddeye indirmek, maddeyi erdemle aşılamaktır. İnsan nefsi düşmanı değildir, insan doğal olduğu sürece bir sorun yaratmaz, her parçası gerektiği yerde gerektiği şekilde işlevini görür. Nefisle güreşmeye kalkışırsan o canavarlaşır, o içinizde bir çocuk gibidir sadece onu daha yüksek, güzel ve ahenkli doyumlara yöneltmek gerekir. Majikal felsefede insan bir küçük evrendir, her parçası büyük evrenle ilintidir. Her parçasının bir bütün içinde yeri vardır ve her parçası kutsaldır, çünkü “insan Tanrı’nın suretinde yaratıldı”. Diğer yandan başkaları majinin güce dayandığını dolayısıyla “kötü” olduğunu söyleyenler var. Eğer güç kötüyse, güçsüz ve zayıf olmak iyi mı oluyor? Güçsüz olacaksanız o çok korktuğunuz kendi nefsinize nasıl karşı koyacaksınız? Güçsüz insan kendisine zarar verebilecek her türlü girişime karşı kapısını açık tutup teşvik etmiyor mu? Biz Cennette yaşamıyoruz, fizik ortamında fizik yasaları hakimdir. Her tarafımız doğa ile çevrili, biz de doğal varlıklarız, ona sırt çevirip pembe duvarla çevrili bir mekana kapanamayız. Görevimiz doğal, korkusuz ve gerçek birer insan olmak, içsel özgürlüğe kavuşmak, ruhsal yasaları yeryüzüne indirmek, kendi gelişmemize paralel olarak başkalarını da geliştirmek, böylece insanca yaşanabilecek gerçek değerleri yücelten bir toplumu oluşturmaktır.

Crowley’nin maji konusundaki kısa fakat mükemmel tanımını yakından inceleyelim. Çünkü her zaman olduğu gibi gerçek okült inisiyeler kelimelerini çok dikkatli kullanırlar ve onlara anlam içinde anlam yüklerler. İlk dikkatimizi çeken şey onun hem bir sanat, hem de bir bilim oluşudur. Sanat yaratma, ilham ve tezahür etmeyi içerir. Yani maji kuru bir bilim dalı değildir, uygulamaya koymak onun başlıca unsurudur. Bilim bilindiği gibi kanıtlanmış hipotezlerden ve varsayımlardan oluşmuş bir veri kümesidir. Gerçek bilimde ideoloji yoktur, pozitif bilim ve dolayısıyla negatif bilim diye bir ideoloji yoktur. Bunlar bazı akademisyenlerin ürettikleri batıl inançlardır. Eğer bir şey çalışıyorsa vardır, o kadar basit. Teorik açıdan mekanizmasını tam anlamayabiliriz, açıklamak için en uçuk bilim kurgu fantezileri aratmayacak türde teoriler üretebiliriz, ruhlara, meleklere, cinlere, psikolojik, parapsikolojik etkenlere bağlayabiliriz. Tek bildiğimiz şey bir şeyler çalışıyor ve arkasında bir sistem var, yüz yıllarca geçmişi olan geleneksel kaynaklar bunları belirli teorik ve felsefi çatılar altında sistemlere bağlamış. Bunlar belki de arkaik olabilir, ancak zaman zaman çok eski kaynaklarda dahi şaşılacak biçimde akılcı ve modern yaklaşımlara rastlamak da mümkündür. İnsan dehası her çağda parlamıştır. İnsan dehası teknoloji ile üretilemez, yüksek bir şuur haline tabidir. Maji’de diğer Hermetik bilimler gibi insan dehasını, insan potansiyelini ortaya çıkarmaya yöneliktir. Bunun dışında bazı modern görüşlere göre Majide “üzümü ye, bağını sorma” ilkesi geçerlidir. Yani bir şey çalışıyorsa ve ondan faydalanabiliyorsan, sebebinin ne önemi var. Maji çalışmasına çalışıyor, ama çalışma şekli biraz tuhaf, hayvanlar nasıl içgüdülerle doğa yasalara uyum sağlayabiliyorsa, insanlar da bir şekilde sezgileriyle görünmeyen alemlerden kaynaklanan psişik ve metafizik yasalara uyum sağlayabiliyorlar. Yeter ki o içsel pırıltının ona yön vermesine izin versinler. Bu hem o ünlü sırlardan biri, hem de majinin garip yanlarından biridir.

Maji Unsurları

Majinin esasları basittir. Ancak aletleri ve gereçleri karmaşık olabilir, çünkü bunlar irade gücünü ve konsantrasyonu desteklemek için üretilmiştir ve duruma, kültür ve çağa göre değişebilir.

Değişmeyen şey temel ilkelerdir. Esas dayanağı insan iradesidir. İnsanda özgür irade olup olmadığı tartışma konusu olmuştur. Pozitif bilim üzerine kurulmuş ideolojik görüşler düşünce ve duyguları kimyasal salgıların tayin ettiği, insanın determinist bir evrene tabi dış etkenlere tepki veren bir nevi karmaşık robot olduğu görüşü savunmuştur. Bu görüşe karşın insan davranışlarının tümü özgür iradeden kaynaklandığını savunan çeşitli görüşler de vardır.

Okült açıdan bakıldığında birinci görüş maalesef daha doğrudur. İnsanda özgür irade vardır, fakat kullanılması, kullanmayı bilmesi ve geliştirilmesi gerekir. Ancak iradesini özgürce kullanıldığında varlığından söz edilebilir, gerisi aldatmacadır.
İradeyi geliştirme yöntemleri okullarda öğretilmemektedir. Bazen yaşamdaki zor şartlar irademizi geliştirmeye zorlayabilir. Çünkü yaşam da bizi birer majisyene dönüştürmeye göre tasarlanmıştır. Çocukluktan itibaren öğrendiğimiz her şey bizi çevreye ve kendimize hakim olmayı öğretiyor. Hepimiz kör talihin, feleğin şamarını yemişizdir ve şüphesiz herkes gibi yemeğe devam ediyoruz. Her şey bizi kendi ayaklarımız üzerinde durmayı öğretiyor. Dolayısıyla, kendimizi geliştirmeye öğretecek gerçek bir okul buna dayılı olmalıdır. İster adına psişik gelişme, ister ruhsal tekamül diyelim veya başka bir şey diyelim, bu süreç ve meyveleri bize ve sadece bize aittir.

Hiç bir “guru”, “avatar”, “şeyh” vs. bunu elimizden almasına, gelişmemize sahip çıkmasına ve bir şekilde bizi borçlu kılmasına izin vermeyiniz. İnsanları bu maske altında sömürenler gerçek kara büyücülerdir. Ayrıca bilgi bir ticari meta olarak tutulamaz.

Hiç bir örgüt meditasyon teknikleri veya psişik gelişmenin telif hakkına sahip değildir. Temel prensipleri öğrendikten sonra siz de kendi çalışma yöntemlerinizi yaratabilirsiniz. Verdikleri yöntemler ve daha da fazlası binlerce yıldır açıkça bilinmekte ve klasik eserlerde verilen yöntemlerden alıntılardır.

Gerçek öğretmen sizin gelişmenizi ön plana alır. Bunun dışında, bir ağaç meyvelerinden tanınır, eğer bir kimse veya grup verici değilse ve gerekli durumlarda insanların gelişmesini katkıda bulunmak istemiyorlarsa, pırlantalarını paylaşmak istemiyorlarsa, o zaman ortaya çıkıp insanlardan özel ilgi ve yetki talep etmelerine hakları yoktur.

Başka bir yazımızda şöyle yazdık: “Eliphas Levi’ye göre majinin üç unsur vardır: 1) irade gücü, 2) astral ışık ve 3) tekabül. Bu üçlüye ileride Altın Şafak Cemiyeti dördüncü bir unsur olarak imgelemeye kattılar. İrade en önemli unsurdur. Örneğin, Levi’ye göre büyücülerin karmaşık ve bazen de son derece saçma reçeteleri iradelerini belli bir konu üzerinde yoğunlaştırma görevini görür. Astral ışık, Anton Mesmer tarafından ortaya atılan iradeyi hedefine götüren suptil manyetik alandır. Tekabül ise farklı şeyleri birbirine bağlayan suptil bağlardır. Bunlar genelde astrolojiktir. Yani belirli bir ot, tütsü, taş belirli bir gezegene bağlıdır. Dolayısıyla, belirli bir gezegenin etkisinden faydalanmak için, o gezegene bağlı tütsü, renk vs. kullanılır. Bu tabi ki yine bir bilgi değildir ve binlerce yıldır açık veya kapalı bir şekilde dile getirilmiştir, özellikle Aggripa ve Paracelsus’un eserlerinde.”(10) (Okült Diriliş ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti – Bölüm 1) Eğer bu yazıyı daha okumadınızsa, konuyu daha iyi anlamanız açısından bir an evvel okumanızı öneririm.

Altın Şafak Hermetik Cemiyeti (Hermetic Order of the Golden Dawn) üyelere derecelerine uygun dağıtılan “bilgi kağıtları” (“knowledge papers”) dışında bir de “Flying Roll” denilen yetkin üyelerin yazdıkları çeşitli araştırma raporları vardı. Bunların bir kısmı yakın tarihte yayınlandı(11), aralarında “İmgeleme Üzerine bazı Düşünceler” (“Flying Roll No. V – Some Thoughts on Imagination, by V.H. Frater Resurgam” (Bu yazının İngilizce’si sadece sitemizde bulunur) [Very Honoured Frater Resurgam HOGD üyesi Dr. Edward Berridge’in majikal adıdır]) yazısından aşağıda bazı alıntılar yapılmıştır, burada söz edilen Hayal Gücü için literatürümüzde kimi yerde “İmajinasyon”, kimi yerde “İmgeleme” kullanılmıştır. İmajinasyon imgeleme veya hayal gücü için başka bir addır. İmajinasyon kelimesinde maji kelimesini bulabilirsiniz

(i-maji-nasyon): “İnisiye olmayan kişiler Hayal Gücünü popular anlamda “hayal ürünü” ile eş anlamda olarak idrak ederler. Başka bir deyişle, gerçek dışı bir şey olarak. Ancak Hayal Gücü bir gerçeğin ifadesidir. Bir insan astralda ve hatta daha yüksek bir alemde bir şekil yarattığını hayal ediyorsa ve o şekil o alemde mekan eden zeki bir varlık tarafından bizim alemdeki çevre kadar somut olarak algılanıyorsa. Hayal gücünün yarattığı bu şeklin geçici bir varlığı olabilir. Bu önemli herhangi bir sonuca neden olmayabilir veya da canlandırılıp iyi veya kötü bir amaç için kullanılabilir.

“Majinin uygulanması için hem Hayal Gücü, hem de İrade Gücü faaliyette geçmelidir. İkisi de uygulamada eş değerdedir. Hatta en iyi sonuçları elde etmek için Hayal Gücü, İrade Gücünün biraz önüne geçmesi gerekir.

“İrade Gücü desteksiz bir akım gönderebilir. Bu akım tamamen etkisiz olmaz. Ancak sonucu muğlak ve kısa sureli olur, çünkü desteksiz irade sadece bir akım gönderebilir.

“Desteksiz Hayal Gücü bir şekil yaratabilir ve bu suret belirsiz bir sure için varlığını sürdürebilir. Ancak irade tarafından canlandırılmadığı sürece önemli herhangi bir işlem yapamaz. “Ancak bunların ikisi birleştirildiği zaman – Hayal Gücü bir şekil yarattığında – ve İrade Gücü o şekli yönetip kullandığında, harika Majikal sonuçlar elde edilir.”

Önemli majikal unsurlardan biri de bilgidir. “Bilgi güçtür”. Unutmamak gerekir ki Golden Dawn (Altın Şafak) evrakları eskiden gizli tutulurdu. Şimdi bunları açıp okumamız mümkün. Ancak o bilgiler eskiden inisiyelerin hazırlık derecelerine göre ve belirli bir düzen içerisinde basit şeylerden başlayarak verilirdi. Derece inisiyasyonları insanı bu bilgilere ehil kılmaya yönelikti. Kişide ruhsal aydınlanmayı geçekleştirmek için tasarlanmıştı. Yani modern terminolojide birer etkili psiko-dramaydılar. Halen uygulanmakta olan bu ritüeller çok etkili olduğu söylenir, Florida’da bit Amerikan Altın Şafak hermetik Cemiyeti fraksiyonun başkanı Chic Cicero, 0=0 Derece Neophyte inisiyasyonunda kendinden geçtiğini ve ritüel boyunca taşınması gerektiğini aktarmıştır. 5=6 Derece Adeptus Minor inisiyasyonu o denli etkiliymiş ki, bir çok aday ancak 6 ay sonra kendine gelebildiklerini söylenir. Her inisiyasyon bir yeniden doğumdur. Bir şeyler atılıyor, başka şeyler alınıyor. Neophyte inisiyasyonunda ritüelleri yürüten hirofantın, (Hierophant) adaya belirli bir astral tesir aşılaması gerekiyor. Dion Fortune bu inisiyasyon sırasında yıllar öncesinde bir hipnoz güçlere sahip biri tarafından ona negatif telkin göndermesinden kaynaklanan obsesyonu ve halsizliğinden kurtulmuştu(12).

“Flying Roll No. II”de (Web sayfamızın İngilizce bölümünde) W.W. Westcott şöyle yazmıştır: “Majikal güce sahip olmak istiyorsak, irade gücünden daha önce, arınmış beden, zihin ve duygu gerekir”, aynı “Flying Roll”de Florence Farr şöyle yazmaktadır: “Kendimizi cehalet ve karanlıktan arındırmadan, bu irade gücünü icra etmede tehlike vardır. Önce bilgeye sahip olmadan uygulamaktan kaçınmalıyız.”

Majinin ön gördüğü değişiklik geçici menfaatler yerine kendi üzerimizde tatbik edeceğimiz değişim ile birlikte evrenin iç boyutlarındaki enerji, ışık, bilgi kaynakları ile iletişim ve uyum sağlamaktır.

Gülüm Omay