
Hasan 'Sonsuz' Çeliktaş
Ufak Bir Not…
Buyrun okuyun, geçen gün İstanbul’da Limonlubahçe’de otururken yazmıştım bunu… Tanrılarım, tanrıçalarım, meleklerim, koruyucularım, insanlarım, işçilerim, ışıklarım, dışlananlarım, hatta kendisini “ben” olarak nitelendiren “Ben”le henüz kucaklaşamayanlarım; Kendinizi nasıl nitelendirmiş olursanız olun sizden tek bir ricam var; tek ufak bir rica “tanrınız” olarak… Bana bir kere şans…
En Uzun Yol Arkadaşıma…
Bu milyonlarca yıla dayanan bir hikaye hatta yaratılış öncesine kadar diyebilirim. Bu iki büyük ruhun birbirlerine sevgiyi, aşkı, dostluğu, kardeşliği, paylaşmayı, acıyı, kaybetmeyi ve en sonunda da affetmeyi öğretişinin hikayesi: bu annemle benim hikayem.. Herşey yaratılış öncesi başladı. Bizler birbirlerinin gözlerinde birliği gören muhteşem bütün…
Şüphesiz Şüpheliyim
Bu kadar senedir “kendini tanıma yolu”nda yürümeye çalışıyorum, onca olay geldi başıma ve mucizevî bir sürü destek ve ispat da… Ama hala, ara sıra kendime sorduğum olmuyor değil: “Bunları yaşadığından emin misin?” diye. Konumuz, bu yolda yürümeye başladığımız andan itibaren yanımıza takılan öğretici bir dost:…
Ben’deki Sen…
Az önce yarınki anma töreni için son hazırlıkları tamamladık. 8 sene once dersime ilk girdiği andan itibaren beni ve birçok arkadaşımı derinden etkilemiş çok büyük bir insanın fotoğrafları arasında seçim yapıyordum törendeki sinevizyonda göstermek üzere.. 8 sene once ağzından çıkan her kelimeyi dikkatle dinlediğim o…
Tanrı’nın Irmağında…
Bölüm 1 Gözlerimi açtığımda Tanrı bana gülümsüyordu. Halen o nehir kenarındaki taşın üzerinde oturuyordu ve ben de dizlerinde uyuyakalmıştım. – Hoşgeldin Hasan. – Sanırım biraz içim geçmiş. – Senin için zaman zaman yorucu oluyor hayat değil mi, sevgili küçüğüm. Arada biraz dinlenmen; soluklanman gerekiyor. Hadi…
Ben Değersizim…
Kabullenmesi zor bir durumdu benim için bu duygu, açıkçası. İlk defa çok açık ve net biçimde yüzüme söylenince de sarsıldım. Hani kitaplarda okuruz, birileri söylerken “tabii, tabii” diye onaylarız, orada olduğunu hep bilgi olarak biliriz de … karşınıza çıkıp gözlerinizin içine bakınca, inanın söylediğiniz kadar…
İyi Gün Dostu Olmak…
Dostluk, yüklendiği anlamlar açısından nereye çekerseniz oraya gidebilecek bir kelime. En yakın arkadaşınız olabileceği gibi, birinin metresini de dost olarak nitelendirir bizim halkımız ve sizi reddeden kızlar da dostluk teklif eder. Aslında çok ama çok değerli bir kavramdır: dostluk. “Karagün dostu olmak” diye bir deyiş…
En Güzele…
Bu benim realitem, bu benim inancım, bu benim gerçeğim ve bu benim hayatımı yönlendiren niyet. Ben herşeyin en güzeline layık olduğumu bilen, sonsuz sevilen ve sonsuz seven çok değerli bir ruhum ve biliyorum ki hayatımın her anında evren, bana bu temel düşünceme gore yanıt veriyor….
S.ktir Git
Heh, heh, heh, başlığı görünce dumur oldunuz, öyle değil mi? Muhtemelen “Neler oluyor yaw?” diye de sordunuz, kendinize. Eh, bir kısmınız da “hoşgörüyle karşılamayı öğrenmeyi” öğrenmeliyim, diye düşünmüştür. Neyse, sizi fazla merakta bırakmadan açıklayayım bu başlığı: Hayatınızda çok büyük değişim yaratabilecek potansiyelde olan iki kelime…
Eşruhumsun Sen Benim… (mi acaba?)
“Eşruhlar” deyince, direk Ramtha geliyor aklıma. Ramtha’nın kırmızı kaplı kitabı. Benim milli olduğum kitap diyorum ben ona. (İlk defa içimdeki Tanrı’yı hatırlatmıştı da…) O kitapta rastlamıştım ilk defa “eşruh” kavramına ve hemen de bir eşruhum olduğuna inanmıştım: O zamanlar ki aşkım Ayça’ydı ve son da…
Olabilirliğin Olabilirliği…
…Fakat şu var ki tam olması gerektiği zamanda, o yapılması önerilen şey gelip beni bulur ve bir anda sanki suyun kaldırma kuvvetini baştan keşfetmiş gibi mutlu olurum. İşte “olabilir” kelimesi de ilk defa beni duşta yakaladı. Hayatımda en nefret ettiğim şeylerden biri de birinin karşıma…
Ayrılık Acıtır
Hayatımda ilk büyük terk edilişimi 1998 Şubatı’nda yaşamıştım. Benim için çok ağır bir dönemdi ve ilk olmasına rağmen, son olmayacaktı kesinlikle. Günlerce ağlamıştım, ama o günler, bana harika şeyler de kazandırdı. Konumuz, hemen hepimizin yaşadığı ve yaşamaya korktuğu bir olay: Terk edilmek ve sonrasındaki ayrılık…
Teveccühünüz Efendim…
Kendimden nefret ediyorum. Evet, yanlış duymadınız, kendimden nefret ediyorum ve hatta aynada kendimi görmeye bile tahammül edemiyorum. Sokaklarda yürürken, karşı kaldırımdan, aralarına girmek istediğim insanlar geliyor, ama ben kendimden utandığım için kaldırım değiştiriyorum. Sevgi mi, aşk mı… Onlar da ne? Benim bunlara hiçbir zaman hakkım…
In God We Trust
Her şey, 29 Mayıs 2000 gecesi ev sahibimin aramasıyla başlamıştı: “Evi satmayı düşünüyorum, boşaltın lütfen” dedi telefonda bana. Donakalmıştım ve ardından gelecek olaylar dizisi, bana hayatımın belki de en zorlandığım günlerini yaşatırken, bir yandan da koca bir deneme içine girecektim. Bu denemenin sonucunda çok büyük…
Karanlık…
Bunun anlatması uzun ve zor bir hikaye olduğunu biliyorum, aslında yaşadıklarımı aktarırken bir sürü şey ortaya dökülecek ve dökülmesi de lazım. Sanırım bu insanoğlunun en derin korkularıyla, reddettiği bilinçaltıyla ve belki de geçmiş yaşamlarıyla bağlantılı… Başlıyorum… Herşey 1 hafta önce başladı sanırım, Mersin’de caddede yürüyüp…
Varolmak
Az önce içime bir sıkıntı girdi ve dışarı çıktım. Dışardayken sürekli şunu sorguluyordum kendi içimde “VAROLMAK” nasıl birşey, daha doğrusu varolduğunu yaşayıp, hissetmek nasıl birşey? Bugüne kadar hep hedeflerim oldu benim ve hep bu hedeflere ulaşmak için çabaladım durdum. Hedeflerimi elde ettiğimde ise yeni hedefler…
Ben… :)
Ben, Bu evrene tüm varlığımı akıtan ve onu tüm varlığımla dolduran ben; Ben, Doğadaki herşeye hayat veren ben; Ben, Evrenleri döndüren, varolan herşeye varlığını üfleyen,gelmiş geçmiş gelecek ve herşey olan ben; Tüm varlığımla sizinleyimleyim artık, beni hissedeceksiniz emin olun. Her ne kadar gelişim biraz zorlu olsa da ve…
Huzur İstiyorum…
Bu konuları hep ileri düzey bilgi olarak nitelendirmiştim, hatta bunlarla ilgilenenleri de yüksek titreşimli insanlar olarak… Şu anda ne yüksek titreşim var, ne alçak. Ne beyaz var, ne siyah, ne de gri. Hatta bunları kelimelere dökmeye çalışmak bile boş kalıyor…. Site, master tez önerisi vs….
Ya Kıyamet Böyle Birşey ise…
Bundan 1 sene önce inanılmaz güzel bir rüya görmüştüm. Bu rüyayı aktarmak istiyorum sizlere… Deniz kenarında bir partideyiz. Yaklaşık 20-25 kişi falan var. Birden denizin içinden muazzam büyüklükte meşaleler yükseliyor. Her biri yaklaşık 200-300 metre boyunda ve en az 20 metre kalınlığında meşaleler bunlar ve bir…
Yolculuk
“Az önce ölümümü gördüm” başlıklı yazının devamı olarak yazdığım ve hayatımın çok zorlandığım bir döneminde Tanrı’yı nasıl yanımda hissettiğimi anlatan bir yazı. Yol arkadaşım bugün kafasını koltuğundan kaldırdı ve birkaç gündür ilk defa gittiğimiz yola baktı. Kırgınlığı ve yaşadığı yorgunluk sanırım azalıyordu yavaş yavaş. Son…