Hava serin..

Hava bulutlu..

Bulutlar da gökyüzüne puro dumanı üflenmiş gibi asılı kalmış..

Gene de, tüm o bulutları dele dele bir güneş doğdu bu sabah.. Geç de olsa.. Yine ve yeniden..

Papatya gibi açtı beton yığınlarının arasında..

 

Biliyorum korkuyorsun.. Ben de korkuyorum..

 

Biliyorum neden sustuğunu.. Gururlusun. Yardım edin diyemiyorsun..  Ben de diyemezdim.

 

Biliyorum..

 

Biliyor musun neden böyle şeyler yaşandığında bir yerlere sığmaya – sığınmaya çalıştığımızı?

 

Hani böyle her doğal afet olduğunda sürekli dinlerden, inançtan, ibadetten konuşuyoruz ya.. Biz, olmuş, pişmiş, yetişkin (!) (?) insanlar..

 

Hani teslimiyet?.. Diyorum.. Bu konuşmalar her geçtiğinde.. Nerede kalbimdeki teslimiyet?..

 

Çaresiz olmaya da teslimiyet.. İstesen de istemesen de bir teslimiyet..

 

Biliyor musun?

 

Çaresizlik de sensin.. Belirsizlik de.

 

İki değil on iki elin de olsa yetemeyeceğin yerdesin..

 

Biliyorum her sabah bir boşluğa uyanıyorsun.. Sanki o deprem hiç olmamış gibi kalkmak istiyorsun.. Ama olmuyor..

 

Şimdi ne olacak? İlacın evde kaldı panik haldesin.. Kimliğin, arabanın anahtarı, takıların.. Evlilik albümün..

 

Şimdi ne olacak?..

 

Hani çok iyi bildiğimiz bir laf vardır “Su akar, yolunu bulur”..

Çocuklara çiçek ol dediğimiz gibi hadi gel su olalım..

 

Tam da şimdi su olup yolumuzu bulalım..

Beraber çözeceklerimiz de var, senin kendi dinginliğinde aydınlanacakların da..

 

En kötü ne olur, bundan da kötü neler olur.. Buna da bakabilirsin.. İyi diye bir şey varsa iyinin iyisi nasıl olura da bakabilirsin..

 

Sana iyi gelecekse..

Ben evimi kaybettim.

Bir dönem ailemi kaybettim.

Kendilerine daha çok zarar vermelerinden yıllarca endişe ettim.

Okulumu bıraktım..

Yapamadım.. Gücüm yoktu.

Ölümden döndüm.

Bedenimi kapattım.

Kayboldum…

Kaç defa dizlerimin üzerine çöküp yalvardım biliyor musun?

Şimdi mi? Belki senin harika dediğin bir yerdeyim..

 

Bana sorarsan; hala olmak istediğim yerde değilim.

Sadece artık ona daha yakınım..

 

Başına her şey gelebilir. Yara alır ve devam edersin. İzi kalır. Hayat devam eder. O izleri unut demiyorum. Bak ve geçtiğin yolu hatırla. Senin temelini güçlendiren şeyler o aldığın yaralar..

 

Sıfırı bir’in neresine koyduğun önemli.. “O” senden hiç vazgeçmedi.

Ne Yusuf boşuna kuyuya atıldı. Ne Yunus balina tarafından yutuldu. Ne de İsmail babası İbrahim’in önüne kurban olmaya boşu boşuna yattı.

 

Doğduğunda çıplaktın. Hatırla. Giydirildin. Ölüme bile hazırlanacaksın.. Bırak kaybettiğin tek şey maddiyat olsun. Hepsi olur, hepsi gelir.

 

Çünkü bu sefer YALNIZ DEĞİLSİN..

 

Yanında çok yakınında çok güzel insanlar var sadece gözünün içine bakıyorlar iyi ol diye.. Yanındayım diyorlar sana. Duy onları..

 

DUY BİZİ!!!

 

Belirsizliklere, çaresizliklere, karanlığa ışık olanlar var.. ve de hep olacak..

Hiç olmadı diyelim; senin içinde o ışık illaki yanacak…

 

Çünkü senin en büyük tamircin, en güçlü terapistin, en sağlam cerrahın gene sensin...

 

Sadece bırak, teslim ol o çaresizliğe ve bak ne çareler nasıl büyük bir güçle gelecek.

 

Çünkü nefes varsa umut var..

Umut varsa; nefes de var…

Duygu Sayılgangil