Bir Cumartesi akşamı anneannemlerin evinde mutlu mesut kız kuzenlerime sataşıp, onları kızdırmakla meşgulken bir an anneannem tarafından mutfağa çağrıldım. Yüzünde şaşkın bir ifade vardı ve bana, “Yahu Hasan, lezbiyen diye birşey varmış demin gazetede okudum, ama anlamadım. Sanırım ayıp da birşey bu. Nedir biliyor musun?” diye sordu. Zaten kuzenlerimi kızdırmak için türlü hinlikler yapan bendenizin aklına yine binbir yanıt geldi o anda verilebilecek olan, ama en eğlenceli yanıtın doğrusunu söylemek olduğunu hissettim ve söyledim. “Anneanne bunlar kadınlarla birlikte olmaktan hoşlanan kadınlar” dedim ve kocaman bir “İiiiiiiiiiiiiii, çok ayıpppp, nasıl yapıyorlar ki bunlarrr, iiiiiiiii, tamam yanıt vermeeeee, çık hemennnnn, bir daha da ağzına almaaaa….” tepkisi aldım ben kahkahalar atarken. Benim sevgili anneannem önce dumur olmuş ve sonradan devreye “ayıp konu alarmı” girmiş ve yanından kedi geçmiş araba gibi “iiiiiiii” tepkisi vermişti.
Bu konuşmadan sonra aklıma çevremizde ne kadar çok bilmediğimiz cinsel tercih veya sözcük olduğu durumu takıldı. Sonra birçok arkadaş muhabbeti esnasında mesela “travesti ile transseksüel’in farkının ne olduğunu” tartıştığımızı da gördüm. Cinsel sözcükler denince direk akla “eşcinsel, gay, lezbiyen, travesti” gibi sözcükler gelirken mesela birçok kişinin kendi tercihi olarak belirlediği “heteroseksüel”liği bile bilmediğini gözlemledim. Derken “metroseksüellik” çıktı ve kafalar iyice karıştı. Bu “kim, kiminle, nerede, ne yapıyor” oyununun yanıtını ararken bir Pazar günü Hürriyet’te Tarık Devrim imzalı “Cinsel Sözlük Giderek Genişliyor” başlıklı haberde tüm bu sözcüklere kısaca değinildiğini gördüm ve çeşitliliği görünce içimden koca bir “yuhhh!!” çektim. Sonra da bu kavramları Tarık Devrim’in haberinden hareketle kendi yorumlarımı ve açıklamalarımı katıp sizlerle paylaşmayı ve kafanızdaki soru işaretlerini yorumlamayı kendime bir borç bildim. İşte boy boy, çeşit çeşit cinsel tercih sözcükleri:
Heteroseksüel
En yaygın ve bilinen seksüel tercihtir. Karşı cinsten hoşlanan insan türüdür. Bunlar bahar gelince üniversitelerin çimlerinde karşı cinsten homo-sapienleri kesip dururlar. Chat ortamlarında heteroseksüelliğini tattırabilecek partnerler ararlar. Günlük hayatın içinde deste deste vardır falan.
Homoseksüel
Bunlardan da günlük hayatın içinde deste deste vardır, ama heteroseksüeller gibi avuç avuç toplanmazlar, aradan ayıklanmaları gerekir. Toplumdan tepki alma oranları çok yüksek olduğu için çoğu kendilerini gizlemektedir. Kendi cinsini arzulayanlara verilen addır kısaca. Kadın cinsiyetinden olup sadece kadınları arzulayanlarına “lezbiyen” adı verilirken, erkek cinsiyetinden olup erkekleri arzulayanlara ise ne deneceği toplum içinde tam belli olmamış ve hatta bu ifadeyi içeren her türlü kelime hakaret kabul edilmişken imdada ingilizce “gay” sözcüğü yetişmiş ve hemen de kabul görmüştür. “Gay” aslında dışarıda kadın eşcinselleri de ifade etmesine rağmen, ülkemizde erkekler için kullanılmaktadır ve bu tercihi ifade edip cinayetlere sebep olabilecek sözcüklere oranla daha kabullenilir durumdadır. Kelimenin orijinal telaffuzu “gey” şeklinde iken halkımız arasında okunduğu gibi kullanılır ve yolda rastlanıldığında “Gaylara bak gaylara” şeklinde yorumlanmaktadır.
Biseksüel
Bu da medyada özellikle dünya çapında bir starımız için kullanıldıktan sonra tanınmış bir kelimedir. Seksüel olarak hem kendi cinsini, hem karşı cinsi arzulayan anlamına gelir. Bu kişilerin erkek olanlarına hemcinsleri yüzlerini buruşturarak bakarken, kadın olanlarına ise çoğu erkek nimet gözüyle bakar. Birçok erkeğin fantezileri arasında sevişen iki kadın arasına düşmek mevcutken, sevişen iki erkek arasına düşmek isteyen kadınlara pek rastlanmaz, rastlansa bile konunun taraflarından birisi olduğunu düşünmek delikanlı adamın moralini bozar falan. Edebiyatta da “yazın kadın teni insanı serinletir, kışın oğlan teni insanın içini ısıtır” gibi dizeler de bu tercihi taçlandırmıştır.
Heterofleksıbıl
Aha geldik zurnanın zırt dediği, adama “nasıl yani?” dedirten sözcüklerin ilkine. Heterofleksıbıl, heteroseksüel ama aynı cinsle ilişkiye de açık, eşcinsel kafa yapısına sahip erkek anlamına geliyormuş. Yani buna bir nevi “Pre-biseksüel” de denilebilir. Amcamın taş gibi karısı vardır, ama değişiklik arıyordur ve yan komşunun kocasını gördükçe hisleniyordur falan. Hatta işi abartanlar o kocanın da kendisine aynı hisleri beslediğini düşünen sinyaller attığını düşünür ve cesaretlenirler. Sonra birgün birlikte balığa çıktıktan sonra eve ağzı burnu dağılmış halde gelip, karılarına “ayağım kaydı, sandaldan düştüm de…” derler. Zaman içinde iki komşunun karıları da kocalarının neden konuşmadığını bir türlü anlayamaz. Ha bunun olumlu cevap almış versiyonları da “Far From Heaven”daki Dennis Quaid gibilerdir. Biseksüelden farkı nedir diye düşünürseniz, tam emin olmamakla birlikte sanırım bunlar düşünceyi henüz eyleme dökmemiş veya dökse bile sınırlarda gezinen tiplerdir diye açıklayabilirim.
Metroseksüel
Bu kavramı daha önceki yazımda açıklamıştım, o yüzden kısaca değiniyorum. Metroseksüellik bir cinsel tercihten öte erkeğin bakımlı olanına verilen ad. Bunun için de paralı olmaları şart tabii. Kolay mı öyle en iyi yerlerden giyineceksin, onca bakım malzemesi alacaksın, salonlara gideceksin vs. Kimisi aylık traş masrafından kurtulmak için saçlarını makasla kendi kesiyor veya küfrü basıyor berberine bir milyon zam yaptığı için bu ülkede. Metroseksüellik tartışmalarının alevlendiği şu zamanda çevremdeki erkeklerden gelen en yoğun tepki de şu bu bağlamda: “Paramız vardı da metroseksüel mi olmadık?”.
Retroseksüel
Bunlar da metroseksüellerin karşıtı olan erkek türüne verilen ad. Öyle bakımla, kaş aldırmayla, bakım setleriyle falan işi gücü olmayan; kendini doğal gelişim ve evrime bırakmış ve bu sürece müdahele etmeyi aklının ucundan geçirmeyen erkeklere deniyor. Ayrıca estetik anlayışı falan da hak getire. Eh bizde bunlardan bol bulunuyor, hatta isterlerse dış ülkelere bile ihraç edebiliriz lazım olduğunda. Hadi maddi güçsüzlükleri bir kenara bırakalım, en azından insan arada bir yıkanır, saçını başını düzeltir falan metroseksüel kadar ileri gitmese de. Neyse artık böyle tiplere ne ad verileceğini biliyoruz çok şükür.
Post-Gay
Tanımında „Eşcinsel ama bu kimliğin ötesine geçebilen, yaşamını, dünyasını eşcinselllikle sınırlandırmayan kişi“ olarak belirtilen, ama bu tanımı anlamak için bayağı zorlandığım, hatta nette araştırma yapmama neden olan kavram. Bu kişiler eşcinsel fakat bu tercihleri hayatlarındaki başat kimlikleri değil. Eşcinsel kimliklerini kabul etmek veya ettirmek gibi sorunları yok. Olanı kabul etmiş ve bunu bir sorun olarak görmeyen, kabul edip sorun olarak görmedikleri için de çevresinden gelebilecek tepkiler minumuma inmiş veya kabullenilmiş, hayatta cinsel kimlikten daha başka şeyler olduğunu görüp bu alanlara yönlenen kişiler. Bu tanıma uygun aklıma mesela Martina Navratilova, Elton John, Clive Barker, Anne Heche gibi isimler geliyor. Eşcinseller, ama kimin umurunda. (Maalesef eşcinselliği umursananlar da var anlamında bu cümle) Adamlar işlerini çok iyi yapıyorlar. Keza ülkemizde de böyle isimler mevcut. Ayrıca 35 yaş üstü, iyi bir mesleği olan bir kadınla ilişkiye girecekseniz mutlaka yanlarında bir post-gay arkadaş olacağını da bilin. (Eşantiyon gibi mazallah)
Testosteronik
Erkeklik hormonu ‘‘testosteron’’dan üretilen bu sıfat ‘‘erkeksi tarafı ağır basan’’ anlamında kullanılıyor. Yani bir nev’i „Erkek Fatma“ durumları.
Himbo ve Bimbo
Ulusal kanallarda yayınlanan ibişli, kuklalı ucuz çocuk programları adını çağrıştıran bu kavramlar „güzel ama aklı kıt insan“ anlamında kullanılıyor. Bu „güzel ama aklı biraz kıt“ insanların erkeğine Himbo, kadınına Bimbo deniyormuş. (Ay yazarken bile koptum yani, kavramlara bak hizaya gel) Yani „aptal sarışınlar“a ya da „kas yığınları“na verilen adlar da denilebilir. Neymiş arkadaşlar tekrarlayalım: Bundan sonra böyle tiplerle karşılaşırsak eğer „naber lan himbo“ ya da „naber kız bimbo“ diyebilirmişiz. Anlamını sorarlarsa „Edi ile
Büdü gibin sevimli birşey“ deyin geçin. Nasılsa zor anlar. („Seni gidi himbo seniiii“, „Haniymiş bimbom benim“ gibi versiyonlar da üretilebilir. Ben çok sevdim yav bunları)
Hasbian
Önceden lezbiyen olup, ancak şimdi tercihini erkeklerden yana kullanan kadın demekmiş. Eğer bu değişime katkı sağlayan bir erkek varsa ve adamımız bunu öğrenirse, kendini kral gibi hisseder mazallah. Bazı kadınların gönlünde bir gay’i heteroseksüel yapmak yatarken; bazı erkeklerinde hasbianlar yaratmak yatar. „Heyt beee, ben ne adamım ki lezbiyeni, hasbian yaptım beee“ diye de alemlerde övünür durur. Bunun bir örneği Kevin Smith’in „Chasing Amy“ filminde vardı. Kızımız Ben Affleck’e yağmurun altında ağlayarak „Ben lezbiyenim bunu kabul et“ diye bağırdıktan sonra dudaklarına yapışmıştı. Ama ne bilsin ki karşısında bir himbo olduğunu… Neyse izleyin ve görün. Nefis bir filmdir.
Triseksüel
Bunlardan birisi karşınıza çıkarsa ya anında ortamı terkedin ya da bir tarafınıza teneke çaktırın. Hey maşallah tanıma bak tanıma: “Üçüncü cins” olarak da tanımlanan eşcinseller de dahil her cinsten insanla ve hatta hayvanlar ve cansız objelerle de cinsel ilişki kuran kişi. Bizim oralarda öylesine „ölüyü diriyi şeeden“ de derler. Adam önüne ne çıkarsa allah yarattı demiyor demek. Dişi, erkek, kavun karpuz, evdeki oyuncak sıpa, elektrikli süpürge borusu, yan komşunun balkonundaki süt ineği, su aygırı vs. Tazmanya canavarının bir türlüsü yani. Allah korusun diyelim ve acil şifalar dileyelim.
Pomoseksüel
“Post modern seksüel”in kısaltılmışı. Heteroseksüel, homoseksüel gibi, insanların cinsel tercihlerini tanımlayan etiketleri kullanmayan, bunlardan uzak duran kişi. Mesela bu yazıyı okuyup da „Beni hiçbir terim yada tarifle sınırlandıramazsınız. Hem size ne, neysem ne?“ tepkisini koyan veya daha yumuşak ifadeyle bu kavramların onu ilgilendirmediğini söyleyen kişi.
Lezboseksüel
Metroseksüel kelimesinin de mucidi Londralı gazeteci yazar Mark Simpson’un son icatlarından birisi. Stil sahibi olmayan, kendisine bakmayan, pasaklı homoseksüel erkekleri tanımlamak için kullanılan kavrammış. (Bu Mark Simpson’un neden böyle bir kavram ürettiğini anlamak için www.marksimpson.com adresine girip resmine bakın lütfen)
Metrocloset
Aslında metroseksüel olan ama bunu herkesten gizleyen, çevresindekilere ben anamdan tüysüz çıktım deyip aslında ayda bir ağdacıya giden, solaryumlarda yanıp Bodrum tatilinde olduğunu söyleyen erkek modeliymiş. Yine bir Mark Simpson icadı. (Bizim oralarda „boş bakkal testislerini tartar“ gibisinden bir laf vardır. Londra’da bu özlü söz „boş yazar, seksüel kavram atar“ olarak da tercüme edilebiliyor demek)
Transseksüel ve Travesti
İşte birbirlerine çokça karıştırılan iki durum. Transseksüel, hormonal tedavi görüp ameliyat da olarak karşı cinse geçmiş kişi anlamında olmakla birlikte aynı zamanda kendisini karşı cinsten gören ve karşı cinse geçmek isteyen, ancak herhangi bir cerrahi ya da hormonal tedavi görmemiş kişi anlamına da geliyor. Yani kısaca halk arasında „dönme“ olarak nitelendirilen kişiler. Bu değişim erkekten kadına olduğu gibi, kadından da erkeğe şeklinde olabilir. Travesti ise Fransızca ‘‘tebdil gezmek’’ yani tanınmamak için kılık değiştirerek gezmek anlamına gelen bu sözcük, Türkçede kadın kılığına girip para karşılığı seks yapan erkek anlamındaymış. Sanırım aralarındaki fark yeterince açık.
Geldik bu son derece bilgilendirici ve faydalı yazımızın sonuna. Kafanız aydınlanmaktan çok daha da karışmış, hatta „ulan ben şimdi ne oluyom ki“ diye sorular soruyor olabilirsiniz canınız saolsun. Millet üretiyor duruyor biryerlerinden, bize de böyle çözüp anlama ve anlamlandırma çabası düşüyor sonunda. Horoza sormuşlar „Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?“ diye, o da „valla ben şeeder bırakırım, gerisine karışmam“ demiş. İşte bizim halimizde o hesap. Düşünüp duruyoruz neyiz falan diye, en güzeli horozun moduna girmek ve „ben şeederim, adını ne koyarsanız koyun“ deyip geriye çekilip, hayata mutlu mesut devam etmek.