Bölüm 1: Bali’de Her Ziyaret Başka Bir Ruhsal Çağrı
“Bali nasıldı?” diye soruyor dostlar. “Bu sefer ki Bali nasıldı?” sorunun esası. Çünkü hiçbiri birbirinin aynısı olmuyor. Anın ruhu farklı, gelen dostlar farklı… Sanki o vakitte, Dünya’nın o bölgesinde olmamız için toplanıyoruz bir araya da birlikte çıkıyoruz seyre…
Geçen seneki Bali seyahatimiz ile bu sene bambaşka idi ve bunu belirleyen biz değildik. Anın ruhu ve akış buralara getirdi bizi.
Mesela Çin takviminde “Yılan Yılı”na Bali’de gireceğimizden oraya gittiğimizde oldu haberimiz. Yine bir sabah “Hadi Ganeja’yı ziyaret edelim” dediğimizde o günün Balililer için gün boyu Ganeja’ya dua edilen özel bir vakit olduğunu yolda öğrenmemiz gibi. Bunlar takvime bakarak ayarlanmıyor. Şu tarihte gidelim diyoruz ve öğreniyoruz ki tam da vaktinde oradayız.
Yılan yılına giriş de Bali’de bizim için tam bir deri değiştirme süreci oldu. Önceki derimizi orada bıraktık ve yenilenmiş olarak geri geldik.
*****
Bali’yi elinde programla günbegün gezmeyeceksin. Oraya gideceksin ve anın ruhunu takip edeceksin. Yanında da adayı avcunun içi gibi bilen bir yerel rehberin olacak. Çünkü Bali’yi kesinlikle nette okuyacağınız bloglar ya da videolar ile tanıyamazsınız. O kadar çok rota ve yer var ki Konya’nın yedide biri büyüklüğünde adada. Düşünün bizim yerel rehberimizin gitmediği yerler var halen ki 48 yaşında… Netten okuyacağınız yerler ise evet en popülerleri ama öyle noktalar var ki yalnızca yerellerin bildiği… Hepsini ziyaret etmek için belki uzun süre orada kalmanız lazım ama enerjileri de çok güçlü olduğu için bazı alanların her gün bir yer görelim diyemiyorsunuz. Hele ki Batılı zihinler için anlaması kolay bir yer değil, hele ki sadece turist olarak gitmişseniz.
Ama bir de gönlünüzde o bağlantının niyetiyle gitmişseniz, hele de özel bir niyazınız varsa ve de yanınızda adayı iyi bilen yol göstericileriniz varsa tatil diye düşündüğünüz bu süreç öyle bir yolculuğa dönüşüyor ki adaya ayak basan sen ile dönüşteki sen aynı olmuyorsun, olamıyorsun…
İşte bunun adı da ne tatil oluyor ne de tur… “Seyahat” veya belki de “Ziyaret” çok daha manalı oluyor.
Bölüm 2: Letafet, Kutsiyet ve Hürmet: Adanın İncelikli Ruhu
Bali’yi en güzel anlatan kelimeler: Letafet, kutsiyet, hürmet olurdu bizce. Adanın her yanına sinmiş letafet ve zarafet. Sadece bölgelerini ve evlerini birbirinden güzel heykeller, resimler, oyma işleri ile güzelleştirmemişler; ruhları da çok saf, çok naif, çok zarif Balililerin. Marketteki kasiyerler bile o kadar zarifler ki para alıp verirken mesela, siz kendinizi daha kaba bulabiliyorsunuz o zarafet karşısında.
Ada zaten “Sunak” anlamına geldiği ve binlerce yıldır kutsal ada olarak kabul edildiği için her yanı nice kutsal mekanlarla dolu, mekan değil sadece yoldaki ağaçlar bile kutsal kabul edilip saronglara (ibadet örtüsü) sarılmış. Ama daha da önemlisi insanların birbirlerine olan davranışları çok hürmetli. Adada 70 günümüz geçti, zorlu bir trafikleri var; ama birbirine bağıran çağıran kavga eden Balili hiç görmedim. Bizim kavga başlatacağımız yerlerde karşılıklı gülüyorlar, hatta ağzımı bozdurma diyeceğimiz noktalarda kahkahalar atıyorlar. Adada sıkıntılı tipler yok mu? “Başka adalardan gelenler var ve onlar içmeyi bilmiyorlar mesela ve sorun çıkarabiliyor” diyor rehberimiz…
Bu kadar güzel ve güvenli olduğu için de Batılılar gelip yerleşiyor adaya. Tabii Julia Roberts’ın “Eat Prey Love” filminin etkisi de yok değil. Batılı kadınlar hemen bir Ketut arıyorlar da adanın her yeri Ketut dolu, çünkü 3. doğan çocuklara verilen ad Ketut. 🙂 Filmdeki Ketut ise vefat edeli yıllar olmuş. Ama işin aslı filmde izlediğimiz esasında orada olanların yanında çok basit kalıyor.
İşin ilginci de doğma büyüme Balililer’in mesela benim tanıştıklarımda bayağı doğuştan gelen şifa yetilerinin olmasıydı. Mesela kaldığımız villada bir yardımcımız vardı, kadın gündüz harika hizmet ederdi; ama bir ritüel alanı açılmaya görsün, anında başka birisi olur ve sizdeki negatif enerjiyi sezer, kimi zaman alır ve dönüştürürdü. Keza bizim rehberimiz… Bitkilerin şifasından, enerji dönüşümlerine, dualara ritüellere bilmediği bir şey yok gibi…
Hatta bu seferimizde daha önce hiç anlatmadığı kadar Hinduizm anlattı. O kadar detay detay anlattı ki bir ara dur yahu çeviri yapacak kafa kalmadı bile dedim. 🙂 Ama işte anın ruhu ve grubun o anki akışı…
Bölüm 3: Şifacılarla Karşılaşmak: Niyet, Enerji ve Dönüşüm
Rehberimizden bize bir kayropraktik bulmasını rica ettik grubumuzdaki bir dostumuzun sorması üzerine. Daha önceki seferlerimizde de istemiştik ama o vakit nasip olmamıştı. Fakat bu sefer bulundu o kişi. 🙂
Balililerde doğuştan geliyor bu şifa olayı ve yerel halk ile çalışan şifacılar var. 2012 yılında ilk kez bir Balili şifacıyla tanışıp çalışmıştık ve o kadar farklıydı ki hissi. Nitekim kayropraktik olarak bize bulduğu kişi de aslında teknik üzerinden güçlü bir enerji çalışması yapıyordu. Yanında da bir asistanı vardı kj o da zaten yıllardır yerellerle çalışan bir şifacıydı.
Gelmeden haftalar önce bir konuda niyet vardı ve üzerinde çalışiyorduk nice vakittir. İlginç olan çalışmalar tamamlandıktan sonra anlatmış olmama rağmen konuyu bana kendilerinin anlatmalarıydı.
Farklı konularda farklı etkileri olan nice şifalı çeşme var Bali’de. Bunlara doğrudan giriyorsunuz. En meşhuru Tirta Empul’dur ki en çok oradan fotolar görürsünüz. Ama bu sefer rehberimizden bizi farklı bir çeşmeye götürmesini rica ettik, o da çok güzel bir alana götürdü bizi.
Hem şifacılar hem de çeşme enerjisi birleşince çözülüm güçlü oldu. Tabii bizi de biraz yatırdı ve dinlendirdi bir iki gün. 🙂 ama çok şükür ki grubumuz da sürecin içinde oldukları için gayet güzel akış yaşandı.
Düşünüyorum da şimdi o Balili şifacıları kaldırıp buraya getirsek olur mu diye? Olmaz elbette. Çünkü onlar adayla bütünleşik çalışıyorlar. Adanın enerjisiyle uyumlular ve bu topraklarda aynı uyumu yaşayamayabilirler. O yüzden doğrudan orada çalışmak daha anlamlı ama bu niyetle de gitmek gerekiyor oralara. Çünkü sadece şifacılar değil, onlarla tanışana kadar ziyaret ettiğimiz yerler de bu sürecin adımlarıydı. En başından beri bizden ötesi bir kuvvenin planıydı sanki ve biz kendimiz seçtik zannettik ama belki de buradaki biz, daha büyük Biz’in planına uyduk sadece.
Gelecek sefere böyle olur mu? Bilinmez. Ama eminiz ki Biz’im için o anın ruhuna uygun bir plan mutlaka vardır. Yeter ki biz her daim bilinçli, farkında ve bağlantıda olalım.
Bir başka seferde yeniden kavuşmak üzere…