Yaygın olarak Blair Witch başlığı altında incelenen, ve aslında cadının kendisinden çok daha geniş bir çerçeveye sahip olan olaylar, günümüzde Burkittsville diye bilinen bir bölgede geçer. Kuzey Washington’da yer alan bu bölge, geniş bir orman ve ormanın dışına yakın bir bölgede kurulmuş olan küçük bir kasabadan ibarettir.
 

Tüm olayların geçtiği bölgede, yazılı tarih başlamadan önce bir kızılderili kabilesi yaşıyordu. Salishan diye adlandırılan bu kabile, kendilerine has bir dil kullanıyor ve “ilkel” denebilecek çerçevede bir hayat sürüyordu. Kabilenin insanları doğaüstü güçlere inanıyorlardı. Aralarında gerekli özelliklere sahip olan ve gerekli aşamalardan geçmiş kimselerin bu güçlerle temasa geçebiliyordu.

Kızılderililere göre, ormanda barınan çok kötü ve çok büyük bir güç vardı. Hecaitomix adı verilen bu karanlık ve bedenden bağımsız varlık, normal insanların asla nail olamayacağı birçok güce sahipti. Kızılderililer, kendisine ve gücüne saygı duyduğu için onların orman civarında yaşamasına izin veriyordu.
 

Hecaitomix, dünyaya ve ormana ne zaman geldiği kesin olarak bilinmeyen karanlık bir varlıktır. Zamanın sınırlarına tabi değildir; geçmişte, şimdide ve gelecekte aynı anda vardır. Hecaitomix’in bu özelliği, hüküm sürdüğü ormana da hakimdir. İnsan silüetine benzeyen ve Twana (Tuadhu) adı verilen büyülü ahşap figürler doğru kullanıldığında, orman içerisinde değişik zaman ve mekanlara gitmek mümkün olmaktadır. Aynı figürler, Hecaitomix veya etkisindeki varlıklar tarafından ormandaki kişileri şaşırtmak/ele geçirmek/kontrol etmek amacıyla da kullanılmaktadır.

1634 yılında beyazların ortaya çıkmasıyla birlikte söz konusu bölgede The Blair Town kurulur. Küçük ve mütevazi bir yer olan Blair Town, klasik bir Amerikan kasabasının özelliklerini taşır.

 

1785 yılında, Elly Kedward olayı yaşanır. Edward Kelly adıyla da anılan Elly Kedward, mistik konularda uzmanlaşmış bir simyacı ve Elizabethan okültistti. Bu tarihlerde büyüyle uğraştığından şüphe duyulan herkes cadı damgası yediği ve idam edildiği için, çalışmalarını gizlice sürdürüyordu. Bu gizlilik, günün birinde bir grup çocuğun Elly Kedward’ın kanlarından aldığını söylemesiyle bozuldu. Cadılıkla suçlanan Elly Kedward, mahkemece idama mahkum edildi. Soğuk kış gecesinde, bir arabaya bağlanarak ormanın ortasına bırakılan Elly Kedward’ın cesedi, ertesi gün olması gerektiği yerde bulunamadı.

1786 Kasımı’nda, Elly Kedward’ın yakalanmasından tam bir sene sonra, kendisini suçlayan çocuklar ve ormana götüren kişiler (kısaca idamına karışmış olan herkes) bir anda ortadan kayboldular. Olayı “cadının laneti” diye yorumlayan kasaba halkı, korku ve panik içerisinde Elly Kedward’ın adını bir daha ağızlarına almamaya yemin ederek kasabayı terk eder.

Gerçekte, olayların arkasında ormanda hakimiyetini sürdüren Hecaitomix vardır. Elly Kedward’ın gücünü ve intikam arzusunu kendi hesabına kullanmayı planlayan Hecaitomix, kadının kontrolünü ele geçirir. Belki bir anlaşma, belki de cadının güçlü arzusu sonucu, idamın birinci yıldönümünde olaya aktif olarak karışan çocuk ve yetişkinler, ruhları Hecaitomix’in karanlık egemenliğinde tutsak olmak üzere ele geçirilirler.

Bu sırada, olanları duyan bir cadı avcısı, Jonathan Prye, kasabaya gelir ve şerif, papaz ve Ashgaya adlı yaşlı bir Salishan şamanının yardımıyla Hecaitomix’in gücünü bir süreliğine de olsa kırmayı başarır.

1809 Kasımı’nda, The Blair Witch Cult adındaki el yazması kitap ortaya çıkarılır. Çok kötü ve hırpalanmış durumda olan kitabın çok küçük bir kısmı okunabilmiştir. Okunabilmiş parçalar;
 

. . .was the Shape of the Prisoner, which was whipped with Iron Rods, to compel her thereunto.

. . .about Sun Rise, he was in his Chamber assaulted by the Shape of this Prisoner : which look’d on him, grinn’d at him, and very much hurt him with a Blow on the side. . .and. . .Shape walked in the Room where he was, and a Book strangely flew out of his Hand, into the. . . six or eight Foot from him.

. . .he wak’d on a Night, and saw plainly a Woman between the Cradle and the Bed-side, which look’d upon him. He rose, and it vanished : tho’ he found the doors all fast. . .he saw the same Woman, in the same Garb again ; and said, In God’s Name, what do you come for? He went. . .The Child in the Cradle gave a great Screech, and the Woman disappeared. Blood was. . .

. . .with the doors shut about him, he saw a black Thing jump in at the window, and come and stand before him. The Body was like that of a Monkey, the Feet like a Horse, but the face much like a Man. The Day after, upon inspection, Hair of Horse lay in. . .

. . .did in the holes of the said old Wall, find several Poppets, made up of Sticks and Rags and Hogs-bristles, with headless. . . She was indicted for Bewitching of several Children in the Neighbourhood, the Indictment being drawn up, according to the Form in…pleading, Not Guilty… That the Shape of the Prisoner did oftentimes very grievously Pinch them, Cloak them, Bite them, Prick them with Pins and Bleed them… That it was Elly Kedward, or her Shape, that grieviously tormented them, by Biting, Pricking, Pinching and Choaking them. This poor Child is Bewitched ; and you have a Neighbour living not far off, who is a Witch.

…but besides this, a Jury of Women found a preternatural Teat upon her Body : But upon second search, within 3 or 4 hours, there was no such thing to be seen.

…that she had seen the prisoner at…and that it was this Kedward, who persuaded her to be a Witch. She confessed, that the Devil had Relations with Kedward and…

 

1824 yılında, terk edilmiş Blair kasabasının bulunduğu bölgeye Burkittsville adında (günümüzde hala varolan) yeni bir kasaba kurulur. Kasaba ilk kurulduğunda, 194 kişilik nüfusuyla oldukça küçük bir yerleşim birimi olma özelliğini taşır.

1825 Ağustos’unun bir günü, Burkittsville halkından 12 kişilik bir grup olağan işlerini yapmak üzere ormana giderler. Ne var ki, bu gezi bir trajediyle sonuçlanacaktır. Tappy East Creek diye anılan yerde, 10 yaşındaki Eileen Treacle‘yi sudan aniden fırlayan bir yaşlı kadın eli yakalamış ve nehre çekmiştir. Olaya kendi gözleriyle şahit olan 11 kişinin tüm aramalarına rağmen, Eileen’in bedeni bulunamamıştır.

Eileen’in kayboluşundan sonraki 13 gün boyunca, nehir nereden geldiği belli olmayan yağlı ahşap figürleri (Twana’lar) ile kaplı kalır. Kasaba halkı olaya mantıklı bir açıklama getiremez. Çubuklardan yayılan yağlar nedeniyle nehir suyu “içilebilir” olma özelliğini uzun bir süre için kaybeder.

1886 yılı Mart ayında, Robin Weaver adlı 8 yaşındaki kız çocuğu ortadan yok olur.

Robin Weaver, kasabanın biraz dışındaki bir çiftlikte büyükannesiyle birlikte yaşayan bir kızdır. Büyükannesi gibi, kendisinin de hisleri çok güçlüdür. Tüm kasabanın sevdiği bir kızdır.
 

5 kişilik bir arama ekibi, Robin’i bulmak üzere ormanın derinliklerine doğru yola çıkarlar ve geri dönmezler. Hem Robin, hem de Robin’in peşinden giden ekip için iyice endişelenen kasaba halkı, yeni ekipler oluşturup ormana yollarlar, ancak bir ekip dışında hiçbiri birşey bulamaz.

Ormana yollanan ekiplerden bir tanesi, Coffin Rock adı verilen yerde, kaybolan ekibi korkunç bir halde bulur. Adamlar, elleri ve ayaklarından şeytan yıldızı oluşturacak şekilde birbirlerine bağlanmış, bağırsakları dışarı dökülmüş ve vücutlarına garip şekiller kazınmış bir halde dev bir kayanın üzerinde yatmaktadır. Gördükleri manzara karşısında şok geçiren ekip, hızla kasabaya koşup gördüklerini anlatırlar. Kasaba halkı Coffin Rock’a geldiğinde, cesetleri olması gereken yerde bulamazlar.

Olaylardan bir süre sonra, Robin Weaver kendiliğinden kasabaya geri döner ve olaylar hakkında hiçbirşey anlatmaz.

Robin Weaver kaybolmadan bir süre önce, halen devam etmekte olan iç savaşta yaralanmış bir asker, Lazarus, Robin ve babanesinin evine ulaşmış ve orada kendine gelmiştir. Uyanmadan önce rüyasında Robin’i görmüştür; Robin, kendisine ormandaki yaşlı bir kadının kendisini çağırdığını ve oraya gitmek zorunda olduğunu söylemiştir. Kendisini hayatını kurtarması karşılığında Robin’in büyükannesine karşı sorumlu hisseden Lazarus, küçük kızı karanlığın etkisinden kurtarmak üzere ormana gider. Büyükannenin sezgilerine güvenen Lazarus, ormana giden arama ekiplerinden özellikle uzak durur.

Daha önce Jonathan Prye’a yardım eden Ashgaya adlı şaman, Lazarus’a da yardım eder. Lazarus, geçirdiği sayısız tehlikeden sonra Robin’e ulaşır. Robin, bir Schnellgeist tarafından parçalanan ve bir tür ritüel için uygun şekilde hazırlanan bir grup adamın ortasında durmaktadır. Hecaitomix’in karanlığının hükmettiği varlıklardan biri, bu ritüelin sayesinde Robin’in bedenini ve ruhunu ele geçirip maddesel boyuta direkt geçiş yapmayı planlamaktadır. Lazarus, şamanın direktifleri doğrultusunda gerekenleri yapar ve Robin’i kurtarır.

Burkittsville’deki olaylarda önemli bir role sahip olacak olan Rustin Parr, 1903 yılında doğar. Rustin 9 yaşındayken, kardeşi Dale bir av kazasında ölür ve ailesi, olaylardan ve ortamdan uzaklaşmak amacıyla Burkittsville’ye taşınır.

Çok küçük yaşlardan itibaren psikolojik sorunları olan Rustin Parr’ın kardeşini kafasına sopayla vura vura öldürdüğü söylenmektedir. Rustin’in problemi bir çocuk olduğunu bilen ve iki çocuğunu birden kaybetmek istemeyen ailesi, olayın bir av kazası olduğunu söyleyerek yaşadıkları yerden derhal uzaklaşırlar.

Parr ailesi’nin 1913 yılında kasabaya taşınmasının ardından Rustin Parr, 1925 yılında ormanın içlerinde bir ev inşa eder. Nehrin kıyısında bulunan 3 katlı ev, kasabadan 4 saatlik yürüyüş mesafesi uzaklığındadır. Rustin, amcasının dükkanında çalışmaya birkaç sene daha devam eder, ancak zaman geçtikçe, kasabaya daha az gelmeye başlar. Teyzesinin ölmesi ve amcasının Baltimore’a taşınması üzerine, insanlardan zatep çok hoşlanmayan Rustin’in kasabaya gelmek için pek sebebi kalmaz.

Rustin, o günden itibaren tüm zamanını ormandaki evinde geçirmeye başlar. Ormanın ve hayvanların arasında huzurlu bir yaşam sürmeye devam eder. Sadece yılda 2 kez, erzak almak üzere kasabaya inmektedir.

1940 – 1941 yılları arasında, kasabadaki 8 çocuk birer birer kaybolur.

 

Emily Hollands, 13 Kasım 1940
11 Mayıs 1933 yılında doğan Emily, babası Paul, annesi Kimberly ve abisi David ile birlikte yaşamaktaydı. Paul, çok sağlam insan ilişkileri olan biriydi ve Emily kaybolduğunda katilin yakalanması için; katil yakalandıktan sonra ise idamı için elinden gelen herşeyi yaptı.

Kyle Brody, 5 Aralık 1940
Kyle, olaylardan canlı kurtulan tek çocuktur.

Terra Shelly, 8 Ocak 1941
8 Ocak 1931 yılında doğan Terra, çiftçi bir ailenin kızıydı. Annesi Joanne ve babası Terrance’ın tek çocuğuydu. Terra, oldukça iyi bir öğrenciydi.

Steven Thompson, 20 Şubat 1941
20 Ocak 1930 doğumlu olan Steven, Todd ve Linda çiftinin 7 çocuğundan dördüncüsüydü. Yerel kilisede oldukça aktif olan Todd’un Skyesville’nin çok küçük bir kasabasında bir dükkanı vardı.

Michael Guidry, 5 Mart 1941
4 Nisan 1934 doğumlu olan Michael, ebeveynleri Robert & Teresa ve abisi Joel ile birlikte yaşamaktaydı. Michael, Rustin Parr olayından sağ kurtulacak tek kişi olan Kyle Broady’nin en iyi arkadaşıydı.

Eric Norris, 13 Mart 1941
17 Temmuz 1929 doğumlu olan Eric, babası Jefferson ve annesi Norris ile birlikte yaşamaktaydı. Elanie adındaki ablası, evlenecek yaşa geldiği anda evlenmiş ve Burkittsville’den uzak bir yere taşınmıştı. Eric, Kyle Brody’i de tartaklayan bir okul kabadayısı idi. Bir keresinde Kyle’ın köpeğini çalmış ve geri vermemişti.

Julie Forsyth, 2 Nisan 1941
19 Aralık 1932 doğumlu olan Julie LeAnn, babası Joshua, annesi Victoria ve kardeşleri Stanley & Carla ile birlikte yaşamaktaydı. Forsyth ailesi pek zengin sayılmazdı, küçük bir tarlada geçimlerini sağlamaya çalışarlardı.

Margaret Lowell, 20 Mayıs 1941
16 Ağustos 1931 yılında doğan Margaret, Peter & Virginia çiftinin sekizinci ve son çocuğuydu. Peter ve Virginia, yerel okulda öğretmenlik yapmaktaydı.

 

 

25 Mayıs 1941 tarihinde Rustin Parr, beklenmedik bir anda kasaba meydanına gelir ve “I’m finally finished!” diye bağırır. Yakalanan Rustin Parr, gözaltına alınır. Bu sırada, kaybolan 2. çocuk olan Kyle Brody ortaya çıkar. Verdiği ifadeyi gözönüne alan polis, Rustin Parr’ın evine girer ve bodrum katında diğer 7 çocuğun cesedini bulur. Cesetler, bağırsakları deşilmiş ve vücutlarına çeşitli ritüalistik desenler kazınmış haldedir. Benzer desenler, evin duvarlarında da yer almaktadır.

Öldürülen 7 çocuğun hiçbirinin birbirini tanımıyor, ancak kurtulan tek çocuk olan Kyle’ın hepsini tanıyor olması ilginç bir noktadır. Babasından dayak yiyerek büyümüş ve küçük hayvanlara işkence eden rahatsız bir çocuk olan Kyle’ın, ölen çocukların her biriyle geçmişte küçük veya büyük problemleri olmuştu.

Olayların ardından Kyle, kendisinden önce kaçırılmış olan Emily’nin nasıl ve nerede kaçırıldığı konusunda polise ayrıntılı ifadeler vermiştir. Yani Kyle, Emily’nin kaçırılmasına şahit olmuş, ancak kendisi kaçırılana kadar aradan geçen 22 gün boyunca konu hakkında hiçbirşey söylememiştir.

 

17 Temmuz 1941 tarihinde, Rustin Parr’ın mahkemesi gerçekleştirilmiştir. Kyle Brody’nin mahkemede verdiği ifade, Rustin Parr’ın suçlu bulunması ve idam edilmesinin temelini teşkil etmiştir:
 

Savcı: Now where was that, in the room, what part of the room?
Kyle: By the front door.
Savcı: Just inside the front door?
Kyle: (Assenting) Inside the room by the front door.
Savcı: Alright, Kyle. And what happened then?
Kyle: He told me to stand in the corner and face the wall. I could hear Emily screaming. He was cutting her. I looked. He was cutting a symbol on her face.
Savcı: You’re doing really well, Kyle. You’re doing just fine. Could you point out to me the man who did that to Emily? Could you point him out to me?
Kyle: (Hesitating)
Savcı: It’s alright, Kyle. Look, your parents are right there. (By the Court) Should we recess? Kyle?
Kyle: (pointing) That’s him sitting there.
Savcı: Let the record note that Kyle Brody has identified the defendant, Rustin Parr. Now Kyle, what happened after that?
Kyle: He tied her up in the corner. I was facing the wall. He started to hurt her then.
Savcı: Go on, Kyle, you’re doing just fine.
Kyle: Sometimes he would come up to me: Do you hear her? Do you hear the woman’s voice? I would cry and tell him to leave her alone, but he wouldn’t listen.
Savcı: Do you know who he was referring to?
Kyle: No.
Savcı: Did you ever see a woman out there?
Kyle: No.
Savcı: Alright, Kyle, what happened then?
Kyle: After a few days he killed her. He cut her open, and after he took everything out of her, he left with her and I never saw her again. When he came back he told me not to be sad, he’d bring someone else back soon.
 

Rustin Parr, suçunu inkar etmek bir yana, şöyle bir açıklama getirmiştir:

“Bir süredir evimde yalnız kalıyordum. Zaman içinde, rüyalarımda yaşlı bir kadının hayaleti belirmeye başladı. Bana bazen anladığım, bazen de anlamadığım bir dilde birşeyler söyleyip duruyordu. Bir süre sonra, yaşlı kadının silüetini ormanda görmeye başladım. Evimin penceresinden baktığımda onu görüyordum. Dışarı çıkıp peşinden koştuğumdaysa ortadan kaybolmuş olduğunu görüyordum.

Yaşlı kadın hayaleti, bana gittikçe daha da yaklaşmaya başladı. Artık gündüz veya gece, evimin içinde ve etrafımda geziniyor, benimle sürekli konuşuyordu – anladığım veya anlamadığım dillerde. Bir süre sonra, bana bir takım emirler vermeye başladı. Kafamın içindeki sesi o kadar dominanttı ki, karşı koymak mümkün değildi. Verdiği emirler, en başta bir hafta mahzende uyumak gibi aptalca şeylerdi. Zaman geçtikçe başka şeyler istemeye başladı – tanımadığım bir alfabede duvarlara birşeyler yazmak gibi.

Biraz daha zaman geçtikten sonra hayalet, benden çocuk kaçırmamı istedi. Bunu yapmak istemedim. Çocukları severim ve onlara zarar vermek istemiyordum. Kadın, bana dediklerini yapmazsam peşimi hayatım boyunca bırakmayacağını ve kafamın içini o korkunç sesiyle dolduracağını söyledi. Bana hiçbir şans bırakmadı. Dediklerini yaptım. Çocukları kaçırdım. Mahzende, vücutlarına bana yapmamı söylediği şeyleri yaptım.

Çok, çok pişmanım. Çok üzgünüm. Ama, en sonunda bu kabus ve kafamın içini dolduran o korkunç ses bittiği için huzurluyum.”
 

Rustin Parr, 22 Kasım 1941 tarihinde asılarak idam edilir. Evi ise, kızgın kasaba halkı tarafından yakılarak yerle bir edilir.
 

Rustin Parr’ın idamından sonra, doğaüstü kötü güçlerle savaşan gizli bir örgütün üyesi olan Doc Holliday, olayın ayrıntılarını araştırmak üzere kasabaya gelir. Ashgaya adlı şaman Holliday’e yardım eder ve Holliday olayların arkasında yer alan gerçekleri ortaya çıkarır.

Ashgaya’dan aldığı Twana’nın yardımıyla zaman içinde bir kayma da yaşayan Holliday, Rustin Parr’ın evinin duvarlarını ve mahzenini ev yakılmadan önceki haliyle inceleme şansını elde eder. Her yer, Rustin’in herhangi bir şekilde öğrenmiş olması imkansız olan Transitus Fluvii (ölü bir cadı alfabesi) dilinde yazılmış yazılarla doludur.

Bu çok ilginçtir, çünkü Rustin Parr İngilizce okuma yazması bile olmayan biridir.

Holliday, geçmişte Blair Cadısı’ın idamı ardından kasabaya gelmiş olan cadı avcısı Jonathan Prye ile de karşılaşır ve ondan bir takım faydalı bilgiler alır.

 

Rustin Parr’ın idamından bir süre sonra, zaten problemli bir çocuk olan Kyle Brody akli dengesini iyice yitirmeye başlar. 16 Temmuz 1947 tarihinde Kyle tutuklanır, ve ailesi kefaret için istenen küçük ücreti bile ödemez. Aylar sonra, 3 Ekim 1947 tarihinde, hakim Clyde Bianca Kyle’ı serbest bırakır.

İki sene boyunca ortadan kaybolan Kyle, Florida’da tekrar ortaya çıkar. 1 Ağustos 1956 tarihinde, şiddet ve polise karşı koyma suçlarından tutuklanır. 21 Aralık 1956‘da, bu kez sarhoşluk, çevreye rahatsızlık verme (açık alanda bir süs havuzuna işerken yakalanmıştır) ve polise direnme suçlarından tekrar tutuklanır. Kyle’ın Burkittsville’de da arandığı ortaya çıkar ve buraya getirilir.

27 Aralık 1956 tarihinde Baltimore’a getirilir. Yapılan incelemede akli dengesinin yerinde olmadığına karar verilerek 15 Ocak 1957 tarihinde MSICI’ya sevk edilir.

Ablasının çabaları sonucu Mart 1961‘de daha serbest bir hastane olan Reston Hills GA’ya geçiş yapsa da, kendisiyle başa çıkılamadığı gerekçesiyle 2 Haziran 1966‘da MSICI’ya geri gönderilir.

15 Mart 1969 yılında, White Enamel adlı belgesel çekilir. Bu belgesel, akıl hastanelerindeki durumu konu almaktadır. Belgesel, Kyle Brody ve odasıyle ilgili 2 görüntü içermektedir; bu görüntüler, Blair konusunda çok önemli bir takım noktaları gözler önüne sermiştir.

İlk görüntüde, Kyle elindeki kağıda birşeyler yazıyordur. Kamera Kyle’a doğru zoom yapar ve Kyle’ın Transitus Fluvii dilinde birşeyler yazdığı görülür (Rustin Parr’ın duvarında görülen yazılar). Artık kaybolmuş ve çok zor olan bu alfabeyi, Kyle kurallarına uygun bir biçimde sağdan sola doğru yazarak ustalıkla kullanmaktadır.

İkinci görüntüde Kyle, kendi kendine sürekli olarak “Never Given” demektedir.

12 Mart 1971 yılında Kyle Brody, taş zemine sürte sürte keskinleştirdiği tahta bir kaşık ile bileklerini keserek intihar eder. Gardiyanlar, ifadelerinde Kyle’ın son zamanlarda rüyalarında gördüğü yaşlı bir kadından bahsettiğini, ve intihar ettiği gece odasında kendi kendine çığlık çığlığa “Never Given!” diye bağırdığını söyler.

 

20 Ekim 1994 tarihinde, Montgomery College öğrencisi olan 3 kişi, Michael Williams, Joshua Leonard ve Heather Donahue Blair Cadısı hakkında bir belgesel hazırlamak üzere Burkittsville’ye gelirler.
 

Michael Williams
23 Ocak 1973 tarihinde Washington’da dünyaya gelen Michael Williams, Louis ve Lorraine çiftinin oğludur. 5 yaşındayken anaokulunda en iyi ressam ödülünü alan Mike, o günden beri Rockville lisesinde “Okulun En Başarısız Çocuğu” sıfatından başka hiçbirşey kazanamamıştır.

Üniversitenin kendisi için uygun bir ortam olmadığına karar veren Mike, 19 yaşında St. Petesburg’a “The Old Kensico” adlı teknenin yapımında çalışmaya gider. Teknenin kaptanı, Mike’ın üniversiteye gitmeyi denemesi gerektiğini düşündüğü için 3 ay sonra onu işten atar ve evine geri gönderir.

Kaptanın sözünü dinleyen Mike, Montgomery College’a gitmeye başlar; bir yandan da kız arkadaşı Jeniffer’ın babasının benzin istasyonunda çalışır. Mike, aynı zamanda üniversitenin radyosunda arkadaşı Phil ile “The Whisky Hour” adlı bir program hazırlamaktadır. 22 yaşına gelmiş olan Mike, programda yakalamış olduğu başarının keyfini sürmektedir.

Bu süre zarfında Sound Editing konusunda dersler alan Mike, Joshua Leonard ile tanışır. Birbirini seven Mike ve Josh, iyi arkadaş olur ve gelecek planları yapmaya başlarlar. Benzin istasyonu için bir reklam filmi çeken ikili, ortaya başarılı bir iş çıkarır.

Mike, 1994 yılının Ağustos sonuna kadar Josh’tan haber alamaz. Sonunda Josh, yeni bir projeyle ortaya çıkar ve Heather Donahue ile Blair Witch hakkında bir belgesel çekmeyi planladığını ve kendilerine katılıp katılmayacağını sorar. Mike, teklifi kabul eder.

Joshua Leonard
Joshua, film kariyerine 9 yaşında yerel spor müsabakalarını ve aile toplantılarını görüntüleyerek başlar. Lise yıllarında, kendi TV Show’u olan “MD. Skunk”un senarist ve yönetmenliğini yapar; program, kısa sürede Rockville geçnliğinin favorisi haline gelir. Program, kaykay teknikleri, punk rock konserleri, araba yarışları gibi konular içermektedir.

Joshua, ilerleyen yıllarda Montgomery College’e gider ve orada birçok çekim tekniği öğrenir. O yıllarda, en son TCI firmasında çalışmaktaydı ve Laugh Factory Comedy Club And Restaurant için çektiği “Nuns With Guns” adlı spotu henüz bitirmişti.

Heather Donahue
Heather Donahue Upper Darby’de doğmuş, ve kısa süre sonra Baltimore’a büyükannesinin yanına yerleşmiştir. Heather, büyükannesinden civarda dolaşan savaş hayaletleri ve cadıların hikayelerini dinleyerek büyümüştür.

Büyüdükten sonra dinlediği hikayelerin kökenlerini araştırmaya karar veren Heather, Rockville’de yer alan Montgomery College’e gider ve filmcilik üzerine eğitim almaya başlar. Birçok düğün ve organizasyonda kameramanlık yaparak para biriktiren Heather, Blair Witch efsanesi hakkında bir belgesel hazırlamak için gerekli hazırlıklara başlar.
 

25 Ekim 1994 tarihinde, Joshua’nın arabası Black Rock Road’da boş bir şekilde bulunur. Bunun üzerine polis arama çalışmalarını başlatır. Ancak, helikopterlerin ve köpeklerin de katıldığı 10 günlük operasyon sonuçsuz kalır. Heather’ın annesi Angie, iyice endişelenerek Buck Buchanan adlı bir dedektiften yardım ister.

5 Kasım 1994 tarihinde, 33.000 saatlik arama sonuçsuz kalır ve polis ekipleri geri çağırılır. 3 gencin tek bir izi bile bulunamamıştır. Bunun üzerine Heather’ın annesi Angie, kişisel çabalarıyla arama çalışmalarını sürdürür. Birkaç ay süren bu çalışmalar da sonuçsuz kalır.

16 Ekim 1995 tarihinde, Marylan Üniversitesi Antropoloji bölümünden profesör David Mercer ve öğrencileri, bir araştırma yapmak üzere ormana gider. Ekip, ormanda, 100 yıllık bir kulübenin kalıntılarının altında bir çanta bulur. Çantada, Heather’ın günlüğünün yanı sıra film kutuları, kasetler 2 kamera vardır.

Bu çantanın, 100 yıllık bir kulübenin altına, kulübeye hiçbir zarar verilmeden gömülmüş olması mümkün değildir. Olayda Hecatomix’in karanlığı ve Twana’ların rolü olduğu tahmin edilmektedir.

15 Aralık 1995 tarihinde, bulunan belgeler gençlerin ailelerine gösterilir. Ancak, deliller herhangi bir suçlama için yetersiz olduğundan, 1 Mart 1996 tarihinde dava tekrar kapanır.


16 Ekim 1997 tarihinde Heather’ın annesi, kulübenin altında bulunan kalıntıları ve kasetleri
Haxan Films adlı film şirketine verir. Söz konusu kasetler, “Blair Witch” filminin temelini teşkil edecektir.
 

Not: Bu filmin yapımcıları, senaryonun kurgu olduğunu dile getirmiştir…

 


 


Referanslar:
Blair Witch Project The Movie: Part I
Blair Witch Project The Movie: Part II: “Book Of Shadows”
Blair Witch Project The Game: Volume I: “Rustin Parr”
Blair Witch Project The Game: Volume II: “The Legend Of Coffin Rock”
Blair Witch Project The Game: Volume III: “The Elly Kedward Tale”
http://www.blairwitch.com
http://www.rustinparr.com
http://blairwitch.godgames.com
http://www.blairwitchfanclub.com
http://www.actionnewssix.com
http://blairwitch-hunt.com
http://www.ritual.com
http://www.blairhunt.com
http://www.blairwitch.co.uk
http://www.burkittsvillemd.com
http://www.theblairwitchfiles.com

Kerem Köseoğlu