Bazı takıntıları olan bir insan suretinde tuhaf bir yaratığım ben. Yüzüme bakmayın anlamazsınız. Sadece kriz anlarında pençelerimi kendime saplar ve her saçmalığımın hesabını sadece kendimden sorarım ben. Susmanın en altın kuralı olduğuna eğitildiğimden beri susmakla konuşmak arasında hayat savaşı veririm. Annem bir gün ben konuşurken ya düşüncesine karşı olduğum biri tarafından bıçaklanacağımı ya da gidecek 10. Köy olmadığı için birinden birini seçmem gerektiğini öğreneceğimi düşünür. İşte hep böyle takıntılı durumlardan kaçıp kurtulmak istesem de başaramadım yıllardır. Heyhat siz beni ne sandınız diye ortalarda asarım keserim edalarında zavallı bir kız çocuğuyum aslında. Ruh yaşım hayat yaşımdan maraton hevesiyle ilerilere koşsa da ben yine de ruhumun “benle” her kesiştiği noktada koluna asılıp “dur, gitme, koşma, nereyeeee?” diye yapışsam da ruhumun içimden geçerliliği sayesinde asla bu savaşı kazanamamışımdır. Daha önce bahsettim mi bilmem ama “arka plandakilere” olan ilgim çocukluğumdan beri hep arka sırada oturup sınıfa “hakim” olma ve onları gizli gizli, sessiz sessiz inceleme ve tanıma aşkıma bağlı olarak bugünlere kadar geldi. Kim ilkokul 2. Sınıfta öğretmenine “siz benim birey olduğumu unutuyorsunuz örtmenim, lütfen beni ön sıraya oturtmayın. Ben arkadan da sizi görebiliyorum” demiştir ki aranızda. Vardır muhakkak benim gibi bir yerlerden olur olmadık anlarda çıkanlar aslında. İnsan taa o yaşlarında büyüdüğünde ne olacağını belli ediyor aslında. Ben hala ne olacağına karar verememiş bir bumerang olarak gidip gidip başladığım noktaya dönüyorum. Müzik mi Okul mu? Müzik mi Üniversite mi? Müzik mi Psikoloji mi? Müzik mi İngilizce mi? Müzik mi aşk mı? vs. gibi  “Tülin ve Caner” kararsızlıklarında gidip gelirken biri beni hayatın tam ortasına fırlatıyor ve ben geri dönüyorum. Nereye mi? Müzik denen saçma sapan, lüzumsuz, boş, anlamsız, imkansız, lanetli bir aşka yani… İnsan bir adama aşık olmak yerine neden gider üc-bej tane abuk sabuk notaya, es’e, sol anahtarına falan aşık olur ki? Sıcacık bir yatakta şöyle güzel bir adama sarılıp uyumak varken neden gidip de ince belli bir gitara sarılıp uyur ki? Ya da neden insan hayatın her türlü şansını elinin tersiyle itmesine rağmen yine de çıldırmış gibi “müzik müzik müzik” diye kendi kendini yer ki?

 

Şimdi siz bunu düşüne durun ben sizi bu girdabın içinden abuk bir bilmece bahanesinin arkasına saklanarak kurtarayım : en başta ne dedim… İnsan tabii ki de bunları yapmaz… Ben bir CANAVARIM!!! Notayla besleniyorum…

 

Anlatmak istediğim şeyi birazdan okuyunca yukarıda yazdıklarımın ne alakasız ya da ne kadar alakalı olduğunu anlayacaksınız. Farklı 2 canavardan bahsedeceğim size. Aykut Gürel ve Cihan Okan’dan.

 

Evet “ne alaka” diyen sesleri duyuyorum oradan. Ben size söylemiştim yazdıklarımla bir alakası yok diye. Ama siz de insan değil bir canavarsanız anlarsınız ne demek istediğimi. Onlar birer canavar. Bugüne kadar dinlediğiniz bir çok şarkının bir yerinden kocaman bir dilim koparan canavarlar. NOTA GÖLÜ CANAVARLARI!!! Bize geri kalanı dinlemek kaldı ama doyduk mu arkadaşlar ?

 

Hep beraber: “E-VEEETTT DOYDUUUUKK!” Teşekkürler korom. Neyse devam edelim. Şimdi ben bunu yazmayı aklıma koyduğumda binlerce şarkı, albüm geçti aklımdan. Yoruldum. Bu kadar iş yapan insanları düşünürken yoruldum. Aykut Gürel’le başlayalım derim. Önce en yakından… Seden Gürel’den… Son albümle başlayalım. (Off uzun bir yazı olacak galiba, özür dilerim…)

 

Bir Kadın Şarkı Söylüyor. Burada ki 2 parça dışında hepsinin düzenlemesi Aykut Bey’e ait. (Ben Seden-Aykut Gürel’e hala nasıl hitap edeceğimi bulamadım. Bu beni derin bir bunalıma sürüklüyor. Abi olmaz, Abla olmaz, Teyze dersek hayata erken veda sebebimiz olacak, Seden – Aykut gibi bir deyim ise vur dedik öldürdün gibi oluyor bende Aykut Gürel’e Bey, Seden Gürel’e de hanımım diyorum, ne yapalım varsa öneriler açalım hemen bir anket. Sezen’e Sezen diyoruz artık, kurtuluş yok. Ona teyze falan demekkkk… Aman aman  düşünüyorum da SEZEN TEYZE, SEZEN ABLA falan… Ne yaptınız arkadaşlar… Hayat henüz güzel. Eceli getirmeyin kendi ellerinizle…) (Kes şu parantezleri Çisel öffff…) Evet Aykut Gürel’i konserlerde hep utangaç adam diye dikte ettiren Sezen’in ne demek istediğini de (yanlış hatırlamıyorsam) Fatih Erkoç’la Yankılar Programında ya da YORUMSUZ’da (ki bunu hatırlayamadığım için utamıyorum kendimden, öğrenip düzelteceğim) (öğrendim Yorumsuz’muş) Seden Gürel ve Orkestrası içerisinde gördüğümde anlamıştım. Çünkü Aykut Gürel “en arkada” elinde “ince belli gitarı” öyle görevini yapan bir memur gibi bizi doyuruyordu yine notalara. Ah keşke herkes işini böyle doğru ve güzel yapsaydı. Severek yapsaydı. Seden Gürel’de en önde ama “arkasında bıraktıklarını” içinde gizleyerek şarkılarını söylüyordu. Aykut Gürel’e her söz verildiğinde utangaç halleriyle cevap veriyordu. Ben çok etkilenmiştim her ikisinin de mütevazılığından. Aykut Gürel bundan önceki Seden Gürel albümünde de en çok “Hesaplaşma” ile sarsmıştı beni. Ben aşktan daha çok hayata dair şarkılara daha çok daha çok daha çok vuruluyorum. Çok güzeldi çok… İsimlerini yazarsam her şarkının okumaktan vazgeçersiniz o yüzden özetin özetini yazıyorum şimdilik. Sonra Seden Gürel’in Aklımı Çelme albümünde de Yarın Ağlarım diye bir şarkı vardır. Sözler Seden, Müzik Aykut Gürel. Bu şarkıyı dinleyin ve konuşalım sonra. Al bana hayata dair bir şarkı daha! Aykut Gürel’i tanımak için Seden’le başlayın bence. Notalar iki kişinin aşkıyla nasıl pişirilir görmek için… Doymak isteyenlere tabii.

 

Balık hafızamda kalan Aykut Gürel “işlemelerini” yazayım biraz size. Belki “aaaa evet süperdir o şarkı” dediklerimiz olacaktır. Nilüfer’le…Bırak beni diye bir şarkı var ki bu albümde tekrar tekrar dinlediğim bir şarkıydı. Sözler Şehrazat ve düzenleme Aykut Gürel. Bence her daim beraber çalışmalılar. Şehrazat Devri’ne girersek çıkamayız. Sonraya… Ama kadın baştan aşağı yürek!!!

Veee Hasret Çığlıkları vardı o albümde. Bu iki şarkıyı da dinlemelisiniz. Olur mu olur mu albümünde de Bir garip yolcuyum’da  Aykut Gürel düzenlemesini yapmıştı o şarkının. Bu arada vokalleri de var bazı albümlerde Aykut Gürel’in. Örneğin Seden Gürel’in Muhtemelen albümünde çokça var. Işın Karaca’da Kan Tutmuyor’da da var. Sezen’in Deliveren’inde var. Ne diyorum biliyor musunuz ya Sezen ya da Seden bir konserlerinde Aykut Gürel’e şarkı söyletmeliler. Duymak istiyorum sesini! Çaktırmayın ben konser sırasında “AYKUT! AYKUT! AYKUT!” diye bağıracağım : )

Bu arada Aykut Gürel’i en sonda bir şarkının yanında yazacağım. Zaten ne demek istediğimi “bu şarkının benimle alakasını bilenler” mutlaka anlayacaklar. Ama en sonda!!!

 

Sezen Tarihçesine bakılınca zaten Aykut Gürel’siz  olmamış ki hiç bize en dokunanlar. Ve tabii ki ONNO TUNÇ var. (hadi hep beraber bir selam çakalım yukarı) Onu anlatmak için çok çabaladım ama hep bir ağlama krizine yenilmekten o kadar korkuyorum ki… Ama başaracağım. Hiç tanımadığım halde rüyamda onunla nasıl konuştuğumu anlatacağım size. (ki bu yazıyı yazdıktan bir süre sonra Onno Tunç ile ilgili yazdığım yazım yine derki’nin Ağustos sayısında yayınlandı)Ve biliyorum ki aslında hiçbir ağlama seansı o rüyaların uyanışındaki ağlama seanslarına benzemeyecek!!! Ama ben onu hiç gitmiş saymadım ki… Neyse…

Yarası Saklım’da Aykut Gürel. (tabii ki Sezen yorumunda, Hülya Avşar değil hırrrrr )

Ve ve ve Yalnızlık Senfonisi’nde…

Keskin Bıçak’ın düzenlemesi, Vokali! Deliveren albümünde çokça Aykut Gürel var. CD’nin son şarkıdan sonrasını da dinleyin. (Ayrıca vokal konusunda bir ayrıntı daha Gülümse albümünde Hadi Bakalım’da, Herşeyi Yak’ta Seden Gürel’in de vokalleri var.) Sarı Odalar CD’sinde de Aykut Gürel ismi hemen gözümüzün önünde. Levent’in Aşkla albümünde de… Metin Özülkü’de, Ebru Gündeş’in Ahdım olsun ve Kaybedenler’inde (ki bunları bir de sahibinden dinleyin siz, sözleri Sezen’e ait), Aşkın Nur Yengi’de ve Yaşar Gaga’da. Belki çoğunuz Yaşar’ın kasetini dinlememiş olabilir. Ama bir çok şarkıda ismi var Aykut Gürel’in. Aşk Acıtır ve Aşıksın Gidiyorsun’da… Keşke dinleyebilseniz hepiniz. Ellerine sağlık sayın Gürel : )!!!

 

Aslında saydığım tüm bu şarkılarda, Seden’in de Sezen’in de albümlerinde bir çok “arkada kalan” var. Ben kimsenin bilmediklerine, kimselerin keşfetmediklerine daha meraklıyım aslında. Gerçi bu isim hiç de öyle arkada kalmış değil ama “neye ne kadar değer veriliyor bu ülkede” diye başlayan nutukların tamamen arkasında durarak yazmak istedim. Dediğim gibi siz okumaktan sıkılmadığınız sürece size “arkada kalanlar yazıseli” yapacağım. Aykut Gürel ismi bir kaç gündür devamlı dinlediğim şarkılarda çokça takıldı gözüme. Bu kadar ortalara atmak her düşündüğünü ne kadar doğru bilmem ama içimden geldi ve yazdım işte. Türkiye’de isminin bir yerlere kazınması gereken çok insan var çünkü! Aykut Gürel şimdilerde Sezen’le çalışmıyor bildiğim kadarıyla ki yanlış biliyorsam da birileri beni düzeltsin lütfen ama Aykut Gürel hep üretmeli. Daha çok üretmeli. Durmadan! Biz daha yıllarca aynı keyifle yaşamalıyız. Daha yüzlerce “Hesaplaşma” istiyorum ben. Yüzlerce “SEVGİLİYE”, yüzlerce Keskin Bıçak, yüzlerce YALNIZLIK SENFONİSİ istiyorum.

Koskocaman 2 sayfa oldu yazdıklarım. Cihan Okan’ı da anlatmak istemiştim aslında. Başka zamana kalsın o zaman. Gerçi AŞK ERTELENMEZ ama… Aşık olduğum bir adamı anlatacağım size bir dahaki sefere. Gerçekten çok masum bir aşkı. Bir insan sese aşık olmaz ama canavarlar olabilir. Evet resmen itiraf edebilirim ben Cihan’a aşık bir kadınım. Yıllardır…

 

VE SİZE SONDA YAZACAĞIM ŞARKI İŞTE…

 

“SİZİN ALINIZ AL İNANDIM,

SİZİN MORUNUZ MOR İNANDIM,

BEN TAM KENDİME GÖRE

BEN TAM DÜNYAYA GÖRE

AMA SİZİN ADINIZ NE

BENİM DENGEMİ BOZMAYINIZ…”

 

Bu şiir Turgut Uyar’a ait. Müzik Aykut Gürel… Düzenleme Aykut Gürel…

İşte her gün en az bir kere dinleyerek güne başladığım ve bitirdiğim şarkının emektarları. Herşeyden önce anlamı “büyük ve özel” olduğu için, bu şarkı için teşekkür etmek istedim Aykut Gürel’e…

 

Umarım üretenler hiç tüketilmezler,

Canavarlar fani midir ki?

Çisel Onat