Bugün tango kursunda yine bildiğim bir şeyi idrak ettim 🙂 Bu aralar çok oluyor bu bana. Hocam kapalı pozisyondaki postülümü düzeltti. Çok dik duruyorsun dedi. Hayatta dik durmaya alışmışım; kendi işimi kendim yapmaya; kimseye ağırlığımı vermemeye. Zaten bu yüzden tangoyu çok zor öğrendim. Çünkü bence tangoda iki şey çok önemli: Biri teslimiyet, kendini akışa bırakabilmek; ikincisi de benden çıkıp biz olabilmek; bireyselliği bırakıp o bütünlüğü yaşamak.
Bugün hocamın düzelttiği şuydu. Kapalı tutuşta kadın gövdesinin üst kısmının yükünü erkeğe vermeli, yani altta bir çatı oluşmalı. Bu sayede hem kadının geri adımı kolaylaşıyor, hem de erkeğe adım atmak için alan açılıyor. Benim ilk tepkim ise öyle “Öne yük verirken nasıl geri adım atayım ben?” oldu. Oysa orada bir paylaşım var. Benim algıladığım şekilde yük vermek değil. Bir enerji paylaşımı dansı sağlayan. Ben onun karşısında dimdik durursam bana nasıl yön verebilir ki? Nasıl BİR olabiliriz?

İlişkilerde de dansta da iki insan karşılıklı geldiğinde birlikte bir şeyler yaşamak istiyorlarsa o birliği sağlamaları lazım. Tangoda ben tek başıma hareket edersem partnerim de tek başına o artık tango olmaz. O uyumu yakalayabilmek için BİR olmak, paylaşmak lazım. O yüzden duruş çatı şeklinde zaten. Üst kısımda artık tek bir insansınız. Adımlarda ise özgürlüğünüz var ama uyumlu olmanız gerekiyor.

Ben teslimiyeti tango ile idrak etmeye başladım ya da belki teslimiyeti anlamaya başlayınca tangoyu öğrenebilmeye başladım. Şimdi sırada birliği öğrenmek varJ Hocam başta iyi başlıyorsun ama bazen dikleşiyorsun yine diyor. Yılların alışkanlığı tabii. Birden bırakmak zor. Kapalı tutuşta genelde gözlerimi kapatıp kendimi enerjiye bırakmaya çalışıyorum. O kadar güzel bir his ki. Şarkı da güzelse bulutların üstünde gibi hissediyorsunuz bazen. Sizin ya da karşınızda kimin olduğunun bir önemi kalmıyor. Tek bir beden hareket ediyor sanki. Üstelik hiçbir adıma da ben karar vermiyorum. Gelen enerjiye göre adım atmam gerekiyor. Normalde hayatı kontrol etmeye çalışan biri için o kadar zor ki. Yapmayı başardığında ise gelen duygu huzur.

İlişkiler de aslında bu kadar huzurlu olabilir. Zorlaştıran bizleriz. Hep direnç gösteriyoruz. Kimimiz özgürlüğümüzün elimizden gitmesinden korkuyor kimimiz sevdiğimiz insanı kaybetmekten. Bu korkular yüzünden o BİRLİK halini kaçırıyoruz. Oysa kendimizi tamamen bırakabilsek; yüklerimizi paylaşsak; ayrı iki insan olduğumuz bilincini koruyarak ilişkinin içinde BİR olsak ve ona göre davransak; kontrol etmeye çalışmayı bırakıp teslim olsak ve bunu gurur meselesi yapmasak ilişkilerde hiç bir sorun kalmazdı. Bu tabii her iki taraf da bu bilince sahip olursa yaşanabilir. Ama şu da bir gerçek ki siz bunu yaşamaya hazır olduğunuzda yine hazır olan biri gelir karşınıza.

Zaten biz ne yaparsak yapalım olması gereken oluyor. Akıntıya karşı kürek çekmek yerine tango yapmak çok daha zevkli olmaz mi hayatla? 🙂 Tango tadında günler dilerim 🙂

İdil Göksel