Medyada yer alan haberlerde okumuşsunuzdur; Avrupa Konseyi Parlamentosu’nun girişinde, tarihe damga vurmuş 20 ismin yer aldığı bir sergi açılmış. Sergi salonuna da oy sandıkları konulmuş. Bu 20 ismi görüp, sergi gezinizi tamamladıktan sonra da oyunuzu veriyormuşsunuz ki oy pusulasındaki soru da şuymuş: Size göre insanlık tarihinin 21’inci yüzyıla ulaşmasında en önemli köprü görevini kim görmüştür? Bu noktada, bu isimler kimler ve neler yapmışlar; bir daha hatırlatmak istiyorum.

Her biri birbirinden şahane…

Listedeki ilk tanıdık isim Konfüçyüs. Üzerinden “Konfüçyüs der ki…” esprileri yapılabilecek kadar tanınan bir Çinli Bilge. M.Ö. 5. ve 6. yüzyıllar arasında yaşadı ve ahlak, adalet, ilişkiler ve dürüstlük üzerine görüşleri, binlerce yıldır dünyayı etkilemeye devam ediyor. Bir diğer isim Büyük İskender’i ise duymayan yok herhalde. Makedonyalı büyük fatih, Makedonya’dan Hindistan’a uzanan büyük bir imparatorluk kurmuş, Eski Yunan uygarlığının Doğu’ya yayılmasında ve sonucunda Hellenizm’in ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Listede üç büyük seyyahın adı da yer alıyor. Bunlardan Marco Polo, yaptığı Uzakdoğu ve Afrika gezilerini anlattığı kitabıyla, pek bilinmeyen bu kültürlerin Avrupa’da tanınmasını sağladı. Ferdinand Magellan ise gemiyle dünyayı dolaşan ilk insandır. (Gerçi yolun yarısında ölmüştür ve yolculuğun kalanını Juan Sebastián Elcano adlı denizci tamamlamıştır.) Son seyyah ise bizim Evliya Çelebi. 40 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nu gezen Evliya Çelebi, gördüklerini 10 ciltlik “Seyahatname”sinde toplamıştı. Listede bizden sayılabilecek bir diğer isim de Mohandas Gandhi. Gerçi hoş “pasif direniş”le İngilizler’i dize getiren büyük Hintli liderin bizimle ilgisi nerede diyeceksiniz? Eh bizde de –adı aslı kadar tarihte kalıcı olası- Gandi Kemal var değil mi?

Matbaanın mucidi Johannes Gutenberg, büyük İslam filozofu İbn-i Rüşd, icatları; yapıtları ve şifreleriyle her daim popüler Leonardo da Vinci ve Alman doğabilimci Friedrich von Humboldt önceki yüzyıllardan listeye dahil olmuş isimler. Yakın zamanlara geldiğimizde ise Alman doktor-filozof Albert Schweitzer, Norveçli şair Henrik Arnold Wergeland, olimpiyatların babası Pierre de Coubertin, Kızılhaç’ın kurucusu Jean Henri Dunant ve meşhur “Fulbright kursu”yla tanınan, Birleşmiş Milletler’in kurulmasına önayak isimlerden ABD’li senatör James William Fulbright’ı listede görebiliyoruz. ABD’li Afro-Amerikan hakları hareketinin büyük ismi Martin Luther King, Jr. ve Senegal’in ilk cumhurbaşkanı; şair Leopold Sedar Senghor da listede siyahileri temsil ediyorlar.

Aslında bu isimler , hangi kriterlerle belirlendi merak konusu. Tabii ki yer alan her isim başlıbaşına bir değer ama yapılan seçimler, insanın kafasını karıştırmıyor değil. 20 kişilik listede sadece 3 kadının yer alması da manidar hani. Listedeki ilk kadın Eleanor Roosevelt, ABD’nin Başkanı Franklin D. Roosevelt’in eşi ve kuzeni. Başkan Truman döneminde Birleşmiş Milletler temsilciliği yapmış ve insan Hakları Bildirisi’ne büyük katkılar sağlamıştır. Bir diğer isim ise Huda Shaarawi. Kendisi Mısırlı bir kadın hakları savunucusu. Son isim de Rahibe Teresa. Asıl adı Agnes Gonca Boyacı olan Arnavut bir Katolik. 1910’da o zamanlar Osmanlı kontrolünde bulunan Üsküp’te doğuyor. (O da bizden yani) 18 yaşında rahibe olmaya karar veriyor ve sonradan da Hayırsever Misyonerler Cemaati’ni kuruyor. Yaptığı hayırsever çalışmalardan ötürü de 1979’da Nobel Barış Ödülü’nü alıyor.

Esas soru şu…

Bunca değerli merhumu andık, ama niye? Bu insanların hepsi çok değerli çalışmalarda bulunmuşlar ve insanlığın bugününe katkıları olmuş. Ama benim size soracağım ise şu: O sergide 21. bir resim daha olsa ve o resimde de siz olsanız, sizi tanıtan metinde ne yazardı? Siz, insanlık için ne yaptınız ve bu dünyadan ayrıldıktan sonra, nasıl hatırlanmanızı isterdiniz?

Eğer bu soruya henüz verebilecek bir yanıtınız yoksa, ama o metni doldurmak istiyorsanız; yaşamınızın insanlığa hizmet yönünde akmasına niyet edin. “Ben, insanlık için faydalı bir şeyler yapacağım, şu anda ne yapabileceğimi bilmiyorum, ama yapacağım” cümlelerini kendinize düstur edinin ve bakalım sonrasında nasıl bir hayatınız olacak… Bu dünyadan ayrılırken, ardınızda güzel eserler bırakmanız dileğiyle…

Hasan 'Sonsuz' Çeliktaş

18 Kasım 1976'da Mersin'de doğdu. Toros Koleji'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü'ne girdi. Fakültesini çok sevdiğinden mezuniyeti sonrasında oradan ayrılamadı ve asistan kadrosunda eğitim hayatına devam etti. 2005'te ise İzmir'e yerleşti. 2001 yılında "Sonsuzlukotesi" mail grubunu kurmasıyla başlayan yazarlık hayatı, önce 2002'de sonsuzlukotesi.com'u, daha sonra da 2004'de derKi.com'u kurmasıyla devam etti. Bir yandan da Cosmopolitan, Esquire, Yeni Aktüel, Zodiac, Akşam Brunch gibi dergilerde ve Akşam Gazetesi'nde serbest yazar olarak yazıları yayınlandı. 2011'de ise Anadolu topraklarından doğup Amazon.com'da yayınlanan ilk Türk Spiritüel dergisi "The Wise"ı oluşturdu. Halen yazmaya devam ediyor. Duru Sonsuz ile Özün Dünya'nın babası sıfatıyla onlara rehberlik yapmaya çalışıyor...