Ben pek rüyalarımı hatırlamam, bunun sebebi çoğu zaman çok az uyuyor olmam, hiç sevmem uyumayı, hatta çok uyuyanı da. Bu yüzden hatırlamam gereken rüyalarda, rüyanın ortalık yerinde bir yerlerde uyanır tuvalete giderim ve rüyamı hatırlarım, dilimde ya rüyadan son bir kelimeyle ya da hatırlatacak ufak şeylerle. Uyur, tekrar devamını görürüm rüyamın. Böylece bilgi içeren rüyalarım aklımda kalır. Bunu şu yüzden yazıyorum, geçen cumartesi gecesi hemen hemen hiç uyumadım, bir ara birkaç saniyeliğine sızmışım, bambaşka bir âlemdeydim ve burada bir bayan beni gezdiriyordu.  Kalabalık insanlar ve karmaşa vardı, ben dingindim ve neler olduğunu anlamaya çalışıyordum, niye buradayım, neden bunlar bana gösteriliyor diye etrafı inceliyordum.  Beni gezdiren bayan güzellikle ilgili bir cümle söyledi, “evet işte bu, bunu yazmalıyım güzellik konusunda derKi’ye” diye uyandım ve her zamanki rutinimle tuvalete gidince rüyayı hatırladım, geri döndüğümde bir süre yattığım yerde oturdum, artık rüyamın her parçasını hatırlıyordum ve bunu nasıl yazacağımı düşündüm. Enteresan bir rüyaydı güzellik adına hiçbirşey yoktu ortamda insanlar acı çekiyor gibi kaos ve karmaşa vardı, sadece o bayanın söylediği, ertesi sabah hatırlamadığım cümle dışında bunu nasıl güzellikle bağdaştırıp da yazabilirdim ki?

 

 

Evet, bu ayki konumuz güzellik işte böyle başladı. Güzellik deyince hemen aklımıza neler geliveriyor değil mi? Çiçekler, doğa, sevgiliye duyulan aşk, kimi için bir ev, kimi için araba. Kim güzel? Ne güzel? Aslında kişiden kişiye de değişiyor.

 

Aslında çoğu zaman da güzellik tek başına bir kaos veya kaosa sebebiyet verebiliyor. Herkesçe tek tanımı olamayan, yapılamayan bir kavram. Nasıl mı? Mesela sevgilinizi aile bireylerinden birinin hiç de güzel bulmaması, hımmmmmm evde kaos ha! Hem de sizce çok güzel olan o kişi nasıl güzel bulunamaz hayret değil mi?

 

Öyleyse hadi biraz sizlerle yaradılışa bakıp, yaradılışın esaslarına inmeye çalışalım.

 

Nasıl dünyaya geliriz? Şimdi hepiniz doğum yolları ile diyeceksiniz biliyorum, evet ama çok özel konumlar hariç, anneniz babanızı, babanız da annenizi güzel bulmasaydı siz hiç doğabilir miydiniz? Onlar birbirini güzel buldu, sevdi ve siz doğdunuz. Demek ki bizlerin hamuru güzellik ve sevgiden oluştu. Öyleyse “Güzellik sizde zaten var olanı dışarı yansıtabilmektir”

 

Herşey ama herşey çok güzel ve yerli yerinde deriz de bunun tam manasını da bilemeyiz değil mi? İşte bakılması gereken ve kalpten görülmesi gereken, yaradılış özünün ta kendisidir, bazen aslında hat olarak hiç güzel değil ama çok hoş deriz değil mi, bu hoşluk hiç de hat hat güzel olmayan insana nasıl gelmiştir ki, özünü, gerçek kimliğini kişiler yansıtabildikçe güzelleşir, güzel görünür ve fark edilir.

 

Biz insanlar fark edebildiğimiz herkesi de çok sevmeyiz, güzeli de çok sevmeyiz, bunu daha sonra anlatacağım, şimdi yaradılış konumuza geri dönelim.

 

Böyle bir güzeli sevme, birlikte güzellikler yaratma, kendinden bir parçaya can verme arzusu ile annemiz babamız bizi yaratma çalışmaları yaparken biz sınavların en büyüğünü veririz bunu biliyor musunuz? Hiç kolay değildir ilk yarışı kazanmak, rahim duvarına çarpıp ölen milyonlarca sperm arasından bu işi başarabilmek en zor sınavdır. En güzel, en çok sevilecek, biz, böyle bir savaşta galip gelmiş dünyadaki tüm sınavları rahatça geçebilecek liyakatı almış olanlarız.

 

Herkes kendi annesi ve babası için dünyanın en güzeli, en çok sevilesi olanıdır, bu hiç de yalan değildir, dedim ya bizlerin hamuru güzellik ve sevgidir. Ufak bir farkla bu çok doğrudur, sadece kendi çocuklarımız değil tüm yaradılış çok güzel ve sevgi doludur. Peki, bu ayrımcılıkla ailelerimiz hata mı yapar? Aslında bu ayrıcalığı hiç yapmamaları mı gerekmektedir? Şimdi çok şaşıracaksınız ama en doğrusunu yaparlar, siz çok özelsiniz, eğer sizi herkesdeki güzelliği, sevgiyi görerek yetiştirselerdi, öz güveniniz olamazdı, “ben de herkes gibiyim işte, ne farkım var ki” gibi sümsük, işe yaramaz bireyler yetiştirirlerdi. Oysa onların bu aşırı sevgisi, sizi herkesten güzel görmesi, sizlere özgüven ve kimlik verdi. Doğaya bakın, yaratan yarattığı her şeyi bir şekilde korumaya alır, güller çok güzeldir ama korunmaları için dikenleri vardır, ceviz, kabuk altındaki sandık kabuğa saklanır gibi çeşitli örnekler verilebilir. Doğadaki herşey başka bir şeyin korunmasından sorumludur.

 

İşte ailelerimiz de bu güzelliği bu sevgiyi korumaya kendilerini mecbur ederler. Demek ki güzellik ve sevgi, korumacılığı da beraberinde getirir. Güzellik sevgiyi, sevgi korumayı beraberinde getiren iç içe kavramlardır.

 

Daha küçücük bir spermken muazzam bir sınav vererek yaşama gelmeye hazırlanan biz, güzelliklerle donatılmamalı mıyız, elbette başarımız, elbette güzelliğimiz, elbette varlığımız, hem de sırf var olabildiğimiz için kutlanmalı, korunmalı. Bizler hem de her birimiz işte en azından bu yüzden çok hem de çok değerliyiz. ‘Kuzguna yavrusu…’ misali ayırımcılık yapan ailemizden ilk olarak hak ettiğimiz değeri alırız. O bizi biz yapan güzellik, o bizden yansıyan enerjinin ta kendisidir.

 

Sırf var olabildiğiniz için çok güzelsiniz.


İnsanlık güzelliğe hayrandır, bizler güzel severiz, güzele âşık oluruz değil mi? Yalan,  kocaman bir yalan. Güzel bizim değilse, aslında onun biz olduğumuzun, güzelliğin bizde olduğunun farkında değilsek, biz güzeli kıskanır, yaşamı çekemez, ya kendimize ya da ona kâbus haline getiririz. “Ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca” gibi. Alın size kocaman bir çelişki, evet hem güzel severiz, hem kıskanırız karmakarışık kaotik bir yaşam yaşar dururuz. Güzellik, ağız, göz, burun, boy, posta değildir arkadaşlar.

 

Şimdi 21 yaşında olan kızım ilkokuldayken hem bana hem öğretmenine yaşatmıştı bu gerçeği. Öylesine severdi ki öğretmenini çok hem de çok güzel görürdü onu, kalbi tertemiz öğretmenimiz beni bağışlasın aslında fiziksel olarak da cidden çirkin sayılabilecek bir hanımdı. O sıralarda çok güzel bir bayan televizyonda büyüklere okuma yazma öğretirdi benim Zeynom bakar bakar “ama benim öğretmenim çoook güzel” derdi. Hatta bir seferinde öğretmeni bile “Figen Hanım, demek ki güzellik de sevgiyleymiş” demişti. Bakan gözün ne gördüğü , yüreğin bundan ne hissettiği gerçekten çok önemli.

 

Güzellik gibi bir kavramın kaosa sebebiyet verebileceğini hiç düşünür müydünüz? Doğanın güzelliği bizi nasıl dinlendirir, huzur verir oysa ki kıskançlık sebebinin güzel oluşunuz ya da enerjinizin güzel olabileceği aklınıza hiç geldi mi? Sanırım ben de bu konuda hiç negatif düşünmemiştim, en az sizler kadar hayretler içinde kaldım bu konuda yazarken demek ki rüyamdaki kargaşa karmaşa buymuş.

 

Herkes kötülüğü, herkes negatifi çok çabuk görür ve negatif tespitler insanın dikkatini hemen çeker, son derece iyi niyetli yapılan bir işteki çirkinlikleri tespit etmekte üzerimize yoktur. Demek ki yeni nesiller için öncelikli görevimiz güzellikleri göstermek ve görebilmek olmalı çünkü hamurumuz sevgi, çünkü hamurumuz güzellik. Gözler bakmasını bildikçe, kalpler görebildikçe o öz, o bizi biz yapan enerjinin muhteşemliğine hayran kalmamak mümkün mü?

 

İnsanlar niye intihar eder biliyor musunuz? Eminim birçoğu yaşamaya değer hiçbirşey göremedikleri için, güzellikler etrafta dans ederken onlar güzellikleri fark edemedikleri için intihar ederler. Oysa sevdiğiniz ya da sevmediğiniz her şey ve herkes öylesine güzel, öylesine muhteşem ki eğer bu güzellik herkeste olmasa sırf özünüzden dolayı çok hem de çok kıskanılmayı hak edersiniz.

 

En sıkıntılı anınızda hayatla tüm bağlarınızı koparmak üzere olduğunuz anlarınızda, kendinize bakın, eğer sizden yayılan güzellik de sizi kendinize getiremiyorsa başkasının güzelliğini nasıl göreceksiniz ki? Unutmayın siz güzellik, siz sevgisiniz. Kendinizi tanımladığınız beden ya da sahip olduğunuz maddi değerler, hiçbiri gerçek siz değilsiniz, dolayısı ile bunlar için üzülüp, bunlar için sevinmek kadar yanlış bir şey olamaz, bu değerler her an kaybedilebilir. Bunlar farkında olmadan kaosa, kargaşaya sebebiyet verenlerdir, siz kim ve ne olduğunuzu fark etmediğiniz için kıskaçlıklar, ayrımlar yaşarsınız. O muhteşem güzellik gerçek sizi siz yapandır ve o her yerde ve her şeydedir onu isteseniz de kaybedemez yitiremezsiniz

 

Yarattığınız güzellikler cenneti için iyi ki varsınız ve çok güzelsiniz.

Figen Danışman