Bizim spiritüel camiadaki kardeşlerimiz severler bazı özel tarihleri. İşte 08.08.08, 07.07.07 falan gibi. Ama en çok beklenilen tarih 21.12.2012’dir. 90’lı yılların ikinci yarısından beri sayısız spiritüel kitapta bu tarih verildi değişim için, tabii bir de Maya takvimi hikayesi var malum. Bu tarih Maya takviminin bittiği tarih. Şimdi heyecanla gün sayıyor bazıları. Bir gece MSN’de bir arkadaşım bana dedi ki “Ne güzel değil mi, Hasan? 2012 gelince herkes bizim gibi düşünecek.” Dedim, “Allah korusun!”. Ben şu anda bile spiritüel olduğunu iddia edenlerin çoğuna tahammül edemiyorum ve muhabbetlerine hiç karışmıyorum; bir gezegen dolusu böyle hülyalı gözlerle bakan sevgi kelebekleriyle yaşamak… Allah korusun! (Bu gezegene ayağı yere sağlam basan, ama ruhu da tanıyan, adam gibi adamlar lazım. Öyle beyazlar içinde paso ot yeyip, meditasyon yapan, aklı bir karış havada ve hayattaki kırgınlık ve yoksunluklarıyla yüzleşmekten kaçıp, kendini spiritüelliğe vurup, kurtuluşu böyle bir kaçışta arayanlara değil…)

İşin diğer tarafı ise arkadaşımın yaşayacağı hayal kırıklığı. 22 Aralık 2012’de sabah uyandığında hiçbirşeyin değişmediğini görünce büyük hayalkırıklığı yaşayacak çok insan biliyorum. Haberler yine aynı haberler olacak, dünya aynı dünya, gece her türlü uhrevi deneyimi yaşadıktan sonra sabah coşkuyla uyanıp hayata neşeyle atıldığınızda yüzünüze bile bakmayan ve size gümm diye hangi dünyada olduğunuzu hatırlatan bakkal amca da aynı bakkal amca olacak. İsterseniz çıkıp sokağa “Çakraaa, meditasyoooon, Mayalaaaar, hani nerdeeee!” diye bağırın. Millet dönüp size garip garip bakar çok çok. Artık yaşadığınız hayal kırıklığıyla kendinizi e-postalara mı vurursunuz, yoksa aldatılmış hissedip tüm ruhsal kanallara sayıp söver misiniz, ya da tüm spiritüel kitaplarınızı atmaya mı kalkarsınız, ya da kendinize yeni bir tarih belirleyip onu mu beklemeye başlarsınız…O gün gelince yaparsınız bir şeyler artık. Ama 22 Aralık 2012 günü yaşam yine “bildiğiniz” yaşam olacak.

Peki bunca tantana, yazı, iddia, kitap, koca bir uygarlık… Bu tarihi uydurdular mı? Yoo, bence o tarihte bir şey olacak, hem de dünyanın o tarihten sonraki yüzyıl hatta binyıllarını etkileyecek bir şey yaşanacak. Ama biz onu “hemen” hissetmeyeceğiz. O gün yaşanacak olan şey bir “spiritüel gündönümü” aslında. Tıpkı yaz veya kış gündönümleri gibi.

21 Aralık 2012, ruhsal karanlığın dünyada en uzun yaşanacağı gündür. Tıpkı 21 Aralık’ın en uzun gecenin yaşandığı gündönümü olması gibi. Ruhsal karanlık veya Star Wars filmlerinden yola çıkarak anlatırsam “Gücün karanlık tarafı”, binlerce yıldır sürdürdüğü hakimiyeti o gün en yoğun yaşayacak. Ama ertesi günden itibaren bizim hissedemeyeceğimiz kadar yavaş bir hızda, yıl ve yıl ruhsal aydınlığın, yani gücün aydınlık tarafının, İNSANlığın tarihi başlayacak. Bunun etkilerini kendi hayatlarımızda görmemiz çok uzun yıllar alabilir belki ama ben bu hayatlarımız içinde de bu aydınlığın etkilerini görebileceğimizi hissediyorum. Ha bunu nasıl olacak, en ufak bir fikrim yok; ama biliyorum işte. Ha ruhsal karanlığın etkisini arttırdığını nasıl biliyorum? Dünyaya ve ülkemize bakmanız yeterli. Karanlığın nasıl direndiğini ve dünyaya hakimiyetini sürdürebilmek ve yaşayabilmek için nasıl çalıştığını herkes görebilir aslında. Ama bir yandan da ne kadar çalışırsa çalışsın, İNSANlaşan insan sayısı da artmakta. Burada spiritüel bilgilere artan ilgiden bahsetmiyorum. Benim için aydınlanma ölçütü, ne kadar spiritüel kitap okuğunuz, hangi sırları bildiğiniz, hangi aktivitelere katıldığınız değil, ne kadar ADAM, ne kadar İNSAN olduğunuzla ilgili çünkü. Ne kadar çok İNSAN olursa dünya üzerinde, o kadar rahat yaşanır bu süreç ve bu bağlamda bizlere de düşen, yan gelip yatmak değil, kendimize ve bu gezegene verebileceğimiz en güzel desteği; kendimiz olarak, İNSAN olma yolunda yürüyerek vermemiz. Öyle elele tutuşup toplu meditasyon yapmanın faydaları da vardır elbet, ama kendinizle yüzleşmenin, kendinize karşı dürüst olmanın, eksiklerinizle hatalarınızla yanlışlarınızla kendinizi kucaklayabilmenizin etkileri çok daha mühim. Dünya gezegeni üzerindeki toprağa ne kadar çok aydınlanmış insan temas ediyorsa, bu geçiş o kadar kolaylaşır. Diğer türlü gene olur, ama bu sefer bizi fena halde kanırtır. Ayrıca İNSAN olmak kadar keyifli bir duygu yok. (beşer-insancık-insan-İnsan-İNSAN diye yaparsam sıralamamı fikriniz olur belki neden özellikle İNSANı kullandığıma dair .)

Velhasıl kelam, İNSAN olmaya niyetiniz varsa hiç öyle 2012 falan beklemeyin, çünkü 2212’de olsa tarih sizin içinizde o niyet, yüreğinizde o cesaret yoksa o tarih senin, bu tarih benim ha babam bekler durursunuz, sonra da “Yaaa niye değişmiyor bir şeyler, Usta” diye yakınırsınız.

Değişim zamanı ŞİMDİdir, siz niyetinizi açıkyüreklilikle belirtin, İNSANlık yolu size açılsın.

22 Aralık 2012’de de Dünya’nın aydınlanma kuşağına girişini birlikte kutlayabilmemiz dileğiyle…

Hasan 'Sonsuz' Çeliktaş

18 Kasım 1976'da Mersin'de doğdu. Toros Koleji'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü'ne girdi. Fakültesini çok sevdiğinden mezuniyeti sonrasında oradan ayrılamadı ve asistan kadrosunda eğitim hayatına devam etti. 2005'te ise İzmir'e yerleşti. 2001 yılında "Sonsuzlukotesi" mail grubunu kurmasıyla başlayan yazarlık hayatı, önce 2002'de sonsuzlukotesi.com'u, daha sonra da 2004'de derKi.com'u kurmasıyla devam etti. Bir yandan da Cosmopolitan, Esquire, Yeni Aktüel, Zodiac, Akşam Brunch gibi dergilerde ve Akşam Gazetesi'nde serbest yazar olarak yazıları yayınlandı. 2011'de ise Anadolu topraklarından doğup Amazon.com'da yayınlanan ilk Türk Spiritüel dergisi "The Wise"ı oluşturdu. Halen yazmaya devam ediyor. Duru Sonsuz ile Özün Dünya'nın babası sıfatıyla onlara rehberlik yapmaya çalışıyor...