(Sevgili Dedem Hüsnü Kurt’u dün kaybettik. Onun anısına geçen sene dedem ve anneannem için yazdığım yazımı yolluyorum, Elveda Dede…)

Siz hiç anneanne ve dedenize, ‘anneanne ve dede’ olarak değil de; sizler gibi birer insan oldukları gözüyle baktınız mı? Onların da genç olduklarını, sizler gibi aşık olduklarını, sizler gibi aşk acısı çektiklerini yada en uç örnekler sizler gibi cinsel yaşamları olduğunu-en azından isteklerinin olduğunu-, bir zamanlar gerçekleşmesini bekledikleri hayallerinin olup halen hayaller kurduklarını ya da tartıda 3 kilo fazla gelince bunu sadece sağlıkları açısından olmayan bir şekilde önemsediklerini…. Kısaca siz onları küçüklüğünüzden beri birer idol olmuş ve bayramlarda ziyaret edilen yaşlı kişiler kimliğinin ötesinde birer insan olarak gördünüz mü? Ben ilk defa bu sene gördüm, çünkü ilk defa onlarla çok ilgilendim, ilk defa dedemle başbaşa oturup kız muhabbeti yaptım ve ilk defa onların geçmişini öğrendim ve ilk defa karşımda Hüsnü ile Münire’yi gördüm. Ve çok çok mutlu oldum.

Onları ilk ziyaretim Ramazan Bayram’ında oldu. Her bayramda rutin olarak gider ve ellerini öperdik sülalece ama bu sefer kafamda şu düşünce vardı. “Hasan oğlum onların tadını çıkart, gelecek bayrama olmayabilirler”. ‘Kimin ne zaman öleceğini Allah bilir’ tarzında muhabbetler vardır ama 85’ini geçmiş insanların da her an bizlerden ayrılabileceklerini düşünmeden edemiyor insan. Neyse ben eve girdim ve anneannem koştu geldi hemen “asistan bey geldi” diye. Zaten araştırma görevlisi oldum olalı toplumdaki yerim değişti ve bunu çok ilginç olaylarla deneyimliyorum. Bizim mahallede dükkanı olan bir amca var beni ilkokuldan beri tanır. Geçen gün kapının önünden geçiyorum “ooo hocam, buyur gel” diyor. Ben Hulusi Amca’dan öyle birşey beklemediğim için hiç üstüme alınmıyorum, yoluma devam ediyorum, arkamdan “Uğur Uğur” diye dönünce baktım. (İlkokuldan beri adımın Hasan olduğunu öğretmeye çalışıyorum ama Uğur kaldı; ben de artık öyle kabul ettim) :). Velhasıl kelam özeelikle birçok konuğun olduğu bir ortama girince asistan torunlarının olması anneanne ve dedeler için gurur kaynağı oluyor. Sonra tabii klasik aile muhabbetleri falan. Ortam rahatlayınca dedemin yanına gittim çöktüm. “Hadi dede biraz senle karı-kız muhabbeti yapalım, söyle bakalım var mı yeni çıtırlar?” dedim. O da bana baktı şöyle bir “Efennndim!!!”. “Çıtır çıtır dede, çıtır kız yanii dede”; “Ne çıtırı yaaa, senden bize çıtır mı kaldı?” diye cevabı koymaz mı!! Öyle soruya böyle cevap yani!! (Ah Dede ahh, aslında o çıtırlar bizi yiyor da bakma erkekliğe sürdüremiyoz) 🙂 Sonra oturduk muhabbet etmeye başladık falan. Bir ara bir fal mevzusu açıldı. Dedi ki “zamanında bizim köyde bir çoban vardı, iyi fala bakardı, ben de anneannenle evlenmeden önce ona gitmiştim; aklımda bir kız var Hasan Çavuş olacak mı? diye sormuştum; hehe!!! olacak” demişti dedi. Bir an kalbim o kadar ısındı ki. Onun, o andaki genç hali gözümün önüne geldi. O benim 85 yaşındaki dedemdi ama o da 20 yaşında olmuş ve benim gibi heyecanlar yaşamıştı. Gerçi o zamanın ilişkileriyle bu zamankilere bakarsak herşey çok farklı ama yine de aşk aynı aşk. Zaten bugün anneanneme “hiç aşık oldun mu?” diye sordum. “Ben” dedi “zamanında bir doktorla anlaşıyordum adı İhsan’dı, ama babam beni başından atmak için dedenize verdi. Bak şimdi karşımda yine söylüyorum ben dedene hiç aşık olmadan, mecburiyetten evlendim” dedi. Dedem de durur mu “O zaman değildin ama bak şimdi oluyorsun, sonuna geldik diye mi hanım” diye yapıştırdı. İkisi de güldüler. Ben dedemin bu kadar hazırcevap olduğunu hiç bilmezdim. Maşallah laflar beş beş!!! Teyzemi öpüyordum, biraz da şakacı bir şekilde “muaaaaahhhh, muaaaaahhh!!!” diye ordan cevabı hemen koydu: “Sen böyle muahh muahh diye öpersen, kızlar tabii ki seni bırakır”. O kadar gülmüşüm ki… Hemen sarıldım bir öptüm. Sevgili dedem benim. Zamanında 5 yaşındayken yanında “eşşoğlueşek” diye küfredince şraaaaakk diye tokadı yapıştırıvermişti Saadettin İlkokulu’nun öğretmeni Hüsnü Kurt. 4-5 yaşındayken kuzenimle beraber çorabını kokuyor mu diye koklar ve kaçardık. Ben daha 3 aylıkken kucağında olduğum fotom var ve en doğal halimi o çıtırlardan önce o görmüştü. :))

Anneannem ise ayrı bir güzellik. Dedem her ne kadar yaşlandığını belli ediyorsa da anneannem maşallah cin gibi. Gözler enerji saçıyor. Benim sevgili balık burcu saf anneanneciğim yıllardır çocuklarının o kadar derdini çekmesine rağmen halen dimdik ayakta ve halen de tüm dertleri o çekiyor. Kendisi çok ama çok iyi bir insandır. Pamuk nine falan modlarında da değildir maşallah, bir partinin kadın kollarını verin çekip çevirebilir bedeni izin verirse. Bana hep bebekliğimi anlatır görünce. Beni bir koltuğa koyarmış ve yanıma da yastıklar dizermiş, sonra da mutfağa gidermiş. Yanımda da teyzem üniversiteye hazırlanmak için çalıştığı için rahat olurmuş. Ama oğlan kurtlu be anam, yerinde durmuyor ki, o gelene kadar ben ayaklarımı oynata oynata kanepenin kenarına kadar gelir ve tam düşecekken beni yakalarmış. Küçükken ben anneannemlere giderken o kadar sevinirmişim ki “anneneyi cepici, annaneyi cepici” diye şarkı söylermişim. O kadar güzel anım var ki ona dair….

Yalnız o kadar puşt bir torunları var ki ikisinin de… Dün telefon açtım anneanneme ve “Biz Mersin Belediyesi’nden arıyoruz; Regaip Kandiliniz kutlu olsun demek istemiştik” dedim. O da şaşkın şaşkın “Evettt, yalnız Regaip Kandili geçeli çok oldu” dedi kibar kibar. “Olsun hanımefendi bu belediyemizin yeni halkla ilişkiler faaliyeti, biz kutlamak istedik” dedim. O da “teşekkür ederim” dedi, tam kapatıyordu ki “anneanne yaaaa, tanımadın mı ” deyince. “Sen misinnn Hasannn, hay arsız oğlannnn” diye güldü. Çok sevimliydi yaaaa.
Bir defa da daha üniversiteye yeni girmişim ve Nakara’dan ilk defa geliyorum. Top sakal falan bırakıp, şapka takmışım. Anneannemlere gittim. Dedem kapıyı açtı, suratıma baktı baktı. “Evet!!!”, “Biz Emsan Çelik Tencereleri’nden geliyoruz, size bir tanıtım yapmak istiyorduk” dedim. “Yok almayacağız” dedi ve şaaaaaak!!! suratıma kapıyı kapattı. Kapıda kaldım mı öölece!!! Neyse sonra tekrar açtı ve “dedeeeee tanımadın mı?” diye üstüne atlayınca tanıdı beni. Gerçi dedemle öyle vukuatlarımız çok vardır. Tek gözünde katarakt olduğu için dikkat etmezse tanıyamayabiliyor. Bir defasında da beni kuzenimin eski nişanlısı zannedip terslemişti. Bayağı bozulmuştum. :))

Özellikle bu sene içinde onlarla bu tarz çok sıcak ve bana, onların “anneanne ve dede” kimliklerinin ötesini gösteren o kadar olay yaşadım ki. Gerçekten çok ama çok mutluyum hem bu yüzden, hem de gerçekten çok güzel ve renkli bir ailem olduğu için. Birgün biliyorum ki artık elini öpmeye gidip, hatun muhabbeti yapabileeğim bir dedem olmayacak (ki babamınkiler öleli 15 sene oldu); keza bana muhteşem ıspanak böreği yapan ve kız arkadaşlarımla çok ilgilenen bir anneannemde, ama ne gam onlar ben ölene kadar benimle olacak ve ben buralardan onların yanına gidince de sonsuza kadar beraber olacağız.

Sevdiğim insanlarla sonsuza kadar birarada olacağımı bilmek, beni o kadar mutlu ediyor ki… Ne ölmekten korkuyorum, ne de onları kaybetmekten… Ve fırsatım varken çıkarabildiğim kadar çıkartacağım onların tadını… Umarım daha çooook bayramlar görürüz birlikte….

Sevgilerle…

Hasan “asistan torun” Çeliktaş