Bütün insanların yaşamı barış içinde yaşadığını hayal edin. Benim bir hayalperest olduğumu söyleyebilirsiniz, ama bunu söyleyen bir tek ben değilim. Umarım bir gün siz de bize katılırsınız, ve tüm dünya bir gibi olur. -John Lennon

Gezegenimiz yaşanması daha güvenli bir yer haline mi geliyor? 11 Eylül olayları ve daha sonra onu takip edenler, bunu böyle gibi göstermeyebilir. Fakat, dünya hadiselerine daha geniş bir açıdan bakarsak, kolaylıkla görülebilir ki gezegen daha güvenli bir hale gelmektedir.  

60’larda büyümüş olan ve 70’li ve 80’li yılları deneyimlemiş olanlar da öylesine bir zamanı hatırlayacaklardır ki, gezegenin çoğu kısmının yok olmasının yarım saat kadar bir zaman içinde gerçekleşebileceği gerçeği ile yaşadık. Soğuk savaş sırasında on binlerce nükleer savaş başlığı ABD’nin, Sovyetler Birliği’nin ve dünya’daki daha bir çok ülkenin önemli büyük şehirlerine hedeflenmişti. Bir dakika içinde ateşlenmeye hazırdılar ve bu, gerçek bir tehlikeden olabileceği gibi sahte bir alarmdan veya sistem hatasından da kaynaklanabilirdi.

Tüm insanlık, genç olsun yaşlı olsun, gezegensel bir nükleer savaşın getireceği dehşetin kabusunu görüyordu. ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki rekabet öylesine fazlaydı ve silahlanma yarışı o denli hızlı gelişiyordu ki, bu problemin çözülebilme ihtimalini görmek çok zordu. Çoğunluk gezegenin bir geleceği var mı diye merak ediyordu ve hayal dahi edilemeyen bir dehşetin korkusu yaptığımız her şeyi etkiliyordu.

Ve her şeye rağmen, bizler yaşadık. Gezegen yok edilmedi. Bir şeyler değişti. Sovyet hükümetinin bir sonu geldi ve onun yerini alan bir çok ülke şimdi bizim dostlarımız ve bu bu dostluk sürekli artıyor. Bu gezegensel durum için son derece şaşırtıcı ve fazlasıyla olumlu bir değişimdir.

Gezegensel ruhsal farkındalığı birleştirmek, dünya barışını yaratmakta bir sonraki adımdır.

O zamandan beri, daha bir çok kriz durumu yaşanmıştır fakat bunların hepsi de soğuk savaşa nispeten daha önemsiz olmuştur. Çoğu çabuk halledilmiş, bazıları başka zorluklar çıkartmış olmasına rağmen, bunların yarattığı zorluklar ya çözülmüş ya da büyük oranda azaltılmıştır.

Körfez savaşı, Kosova problemleri ve diğer yerlerde bunun nasıl gerçekleştiğini görebiliriz. Ve şimdi yeniden gezegensel güvenliği zedeleyebilecek bir tehlikenin ortasındayız. 11 Eylül olayları, dikkati çok kesin bir şekilde enternasyonel terör eylemlerine çekti ve bu durum çok kısa bir sürede terörizme savaş açılmasına yol açtı ki bunun çok uzaklara varan, derin etkileri olabilirdi. Bu gerçekten gezegensel yönleri olan çok zor bir sorundur ve buna rağmen, gördüğümüz gibi, geçmişte bundan daha zor sorunlar çözülmüştür.

Şu sıralar dünya barışını tehdit eden sorunlar aslında, gerçekte kriz durumlarının şifalandırılmasına daha çok benzemektedir. Bunlara yol açan enerjiler ve gerçekler her zaman vardı, ama ancak şimdi yüzeye çıkıyorlar ve ilgi bekliyorlar. Eğer gerçek ve kalıcı barış istiyorsak, onların temsil ettiği politik ve dini çekişmeleri tanıyıp bilmeye ve şifalandırmaya gönüllü olmalıyız. Bunlar barışa tehdit olmaktan ziyade, gerçekte barışı getirecek işlemin bir parçasıdırlar.

 

Krizin Wei Ji denen bir Çin karakteri vardır. Bu karakterin ilk kısmı tehlike demektir, ve ikinci kısmı ise fırsat anlamına gelir. Yani her krizin içinde bir fırsat yatar, öğrenme, şifalandırma ve gelişme fırsatı. 11 Eylül olayları neticesinde de bir çok fırsat ortaya çıkmıştır ve bunlar şimdiden bir çok kazanç sağlamıştır. Bunların en önemlilerinden biri, olaydan haberdar olur olmaz spiritüel kişilerin derhal şifa ve dua yollamaya başlamış olmasıdır. Bu, tarihteki en büyük spiritüel insanlar grubunun biraraya gelmesine ve gezegeni şifalandırmak için bir olarak çalışmasına neden olmuştur. Geçmişte yer almış olabilecek tüm sınırlar bertaraf edilmiş ve bu da tüm kalplerimizi tamamen açabilmemizi sağlamıştır. Farkındalıktaki bu birlik, bir mıknatıs gibi hareket etmek, Reiki enerjisini ve diğer şifa enerjilerini öylesine çok daha fazlasıyla ve çok daha yüksek bir titreşimle çekmiştir ki bu daha önce gezegende hiç deneyimlenmemiştir. Gezegensel spiritüel farkındalığın bu birliği aslında dünya barışının bundan sonraki en önemli adımının başlangıcıdır. Bu hem kişisel hem de gezegensel şifalandırmanın daha önce hiç deneyimlenmemiş bir seviyesine imkan sağlamıştır.

Şifalandırma enerjisinin artışındaki bu etkiler şimdiden görülmektedir. ABD ve Ruslar ve daha bir çok millet birbirine daha yakınlaşmıştır. Taliban’ın Afganistan’da gücünün elinden alınması oradaki kadınların ve çocukların daha güvenli olmasına yol açmıştır. Bu, kadınların ezildiği diğer ülkelerde de bilincin yükselmesine neden olmuş, tüm gezegende kadın haklarının daha büyük başarı ile temsil edilebilmesi ihtimalini artırmıştır. Global ölçekte, kendi farkındalığımız, kendi gücümüz ve neyi yaşatıp yeşerteceğimiz bilinci artmaktadır.

Gezegende olayların hızı arttıkça, hem giderek artan yeni ve kendine özgü çözmemiz gereken durumlar artmakta, hem de bizlerin dünyanın nasıl çalıştığını anlama hızımız artmaktadır. Bir başka deyişle, global ölçekte, kendi farkındalığımız, kendi gücümüz ve neyi yaşatıp yeşerteceğimiz bilinci artmaktadır. Bu da, daha fazla kişinin öncekilerden çok daha derin bir şekilde varlığımızın gerçek nedenini anlamasına ve o hedefe ulaşmak için motive olmasına neden olmaktadır.

60’lar ve 70’ler de popüler bir ilerici olan Buckminster Fuller’in ortaya koyduğu bir fikir özellikle şu günlerde bizler için çok anlamlıdır. O sistemler teorisini ve matematiği global durumlara uygulamıştır. Dünyada yaşam hızı arttıkça, sadece iki sonuçtan birine gidebileceği neticesine varmıştır. Bu ya tümüyle yıkımımıza ya da tümüyle barış ve uyum içinde bir dünya yaratacaktır.   

Bu prensip dengetekerinde görülebilmektedir. Bir dengetekeri yavaş dönerken oluşan dengesizlikleri fark edilmez. Hızı arttıkça, dengesizlikleri giderek daha çok fark edilmeye ve titreşim yaratmaya başlar. Bu titreşimler giderek kuvvetlenir ve dengetekerine hızı ile birlikte giderek artan baskı yükler. Eğer hızı artmaya devam ederse, bir noktada titreşimler öylesine yıkıcı olur ki dengetekeri patlar. Diğer yandan, eğer dengetekeri kademeli olarak hızı arttıkça dengelenir ise, çok yüksek bir hıza ulaşarak tasarlanma nedeni olan getirilerini verecek bir şekilde uyumlu ve dengeli olarak çalışır.

Aynı şey gezegenimiz için de geçerlidir. Gezegenimizdeki yaşam hızı arttıkça, yeni meseleler ortaya çıkar. Biz bunları dengelemeye çalıştıkça, hem bu meselelerden etkilenmiş olanların hem de ayrıca içselbağlılığımızdan dolayı tüm insanlığın uyumuna katkıda bulunuruz. 

60’lardan bu yana dünya durumlarına baktığımızda, toplam global yıkım tehdidinin geçtiğini ve şimdilerde daha ufak tehditlerle yüyüze olduğumuzu ve adet olarak daha fazla olmalarına rağmen, onları daha çabuk hallettiğimizi de görüyoruz. Bu da öyle bir öğrenme eğrisi yaratıyor ki görünüşe göre hızı yıkım yaratabilecek tehditlerden daha fazla. Bundan anlaşılabileceği gibi barış dolu ve uyumlu bir dünya ulaşabileceğimiz kadar yakınımızdadır.

Dünya barışı bu denli güçlü bir ihtimal iken ve bunu yaratmaya yönelik bilinçli ve bilinçsiz bir çok kuvvet etken iken, bu yine de kendiliğinden olmayacaktır. Eğer buna erişmek istiyorsak, her zamankinden daha çok global barış üzerine odaklanmalıyız.

Global ekonomi uzun süredir bir gerçeklik. Bu, milletlerarası dostane işbirliğini daha yüksek bir düzeye taşıdı. Dünya barışına giden bundan sonraki adım daha ruhsal bir düzeyde gerçekleşmelidir. Şimdi ihtiyacımız olan global bir ruhsal cemiyettir. Eğer bu gerçekleşecekse, o zaman tüm dini ve ruhsal gruplar birbirini onurlandırmalı ve saygı göstermelidir. Bunun bilgelikle yapılması gerekmektedir ve her bireyin dini veya spiritüel kendi seçtiği yolda veya hiç bir yolda olmayışı diğerlerinin de aynı hakkı kullanmasını engellememelidir. Bu farkındalık gezegensel boyutlara ulaştığında, gezegenin ruhsal farkındalığı da inanılmaz yeni bir seviyeye ulaşacaktır.

Tüm grupların ruhsal uygulamaları ve duaları birbirleri üzerinde sinerjik bir etki yaratacaktır. Bunun meydana çıkartacağı ruhsal güç her bireyin  herkesin bir olduğu farkındalığını etkinleştirecek ve düna barışı da bunu takip edecektir.

Gezegende, her ülkeden,  tüm spiritüel ve dinsel altyapılardan gelen bir çok insan Reiki uygulaması yapmaktadır. Bu nedenle, Reiki uygulaması global spiritüel bir toplum yaratma yolunda çok anlamlı bir katkıda bulunmaktadır. Şimdi, global sorunları şifalandırmak için Reiki yollamak şimdiye kadar olduğundan çok daha önemlidir. Bunu yaparak yaratılan sinerji yaptığı iyiliği misliyle arttırmaktadır ve dünya barışının daha kısa bir süre içinde gelmesini sağlamaktadır.