Bahar benim için başlı başına bir silkinme anıdır; tıpkı bir ayı gibi kış uykusuna yattığımı düşünürüm ben; bedenim ve zihnim kış boyu mızmızlanır. Kış aylarında hiçbir gelecek planı yapamam, ruhumu temizlemeyi bırakın, evimi bile temizleyemem. Çekmecelerimi açıp da lüzumsuz eşyaları bile atamam kışın; uyduruk kağıtlar, gazeteler bile birikir dururlar.

Ve kış aylarında erken kalkmak da istemem, geç yatmak da. Evden çıkmak da istemem, bir yere gitmek de. Kimseyle konuşmak istemem. “E ne yaparsın kadın kış boyunca?” derseniz, mırıl mırıl konuşup, herkesin canını sıkarım, vakit bulursam kitap okurum ve azıcık da yazı yazarım derim. Ama bahar öyle mi? Daha şimdiden neler yaptığıma bir bakın… Dağ gibi çamaşırları ütüleyip duruyorum mesela, her şeyi yıkayıp duruyorum, kışlık battaniye mesela sinirimi bozuyor artık, hop çamaşır makinesine. Çıkarıyorum, bakıyorum, bahar gibi kokuyor artık, hadi o da ütüye. Ütü manyaklığım öyle bir hal aldı ki, son üç günde üç şişe ütü suyu bitirdim, tıpkı bir alkol bağımlısı gibi, “ütü suyu lazım bana” diyerek koşturuyorum evde, kocam sağ olsun getiriveriyor akşamları bir şişe daha…

Hem mesela altı aydır her şeyi tıktığım başucu çekmecemi boşalttım dün, içinden sinema biletleri, fener, boncuklar, eski gözlükler, kızımın tıkıştırdığı oyuncaklar, ilaçlar, bozuk paralar, küpeler ve kredi kartları, telefon numaraları yazan kağıtlar çıktı. Yarısını çöpe yollayıp başka çekmeceleri deştim sonra. Kızım beni izlerken pek eğlendi, ona iyi geldi bu hareketli anne modeli, attıklarımın yarısını çöpten çıkardı, ona lazımmış, odasına götürdü kimi eşyayı. Sonra mesela botları, gözüm görmesin diyerek toplayıp yatağın altına tıktım, giyilmeyen, olmayan ayakkabıları kapı kenarına istifledim, kızımın bilumum oyuncağı da bir torbayla kapıcının çocuklarını sevindirmeye gitti. Her Allah’ın günü öyle çok çöp torbası çıkarttım ki dışarıya, Yılmaz Bey bizim evin çöp ev olup olmadığını çoktan düşünür olmuştur herhalde.

Sonra deliler gibi bir temizlik yaptım evde; silmedik yer bırakmadım. Kocam, “Ev hanımı oldun sen valla” dese de ben bunu ev hanımlığı namına yapmıyorum, o da biliyor. Silkindim ve kendime geldim, kendime döndüm ve aslında kendimi buldum. Şimdi daha erken kalkıyorum mesela, kafamda bin bir proje var, ufak ufak düşünüyor, daha çok yazı yazıyor, daha çok nefes alıyorum. Hem balkona bir sürü saksı çiçeği aldım yeni, onlara bakıp neşe doluyorum… Kızımı bile daha çok dışarı çıkarıyorum artık, beraber salıncaklara gidiyoruz, çiçek topluyoruz, bir kafede soluklanıyoruz. Herhalde o da bu yeni anneden daha memnundur ve eskisinin geri gelmesini istemiyordur ama tabii bahar bu, hemencecik geçiverir, iyi değerlendirmek lazım…

Ece Arar