Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün olağanüstü yaşamı boyunca başından son derece ilginç ve gizemli olayların geçtiği biliniyor. Bu yazımda da bunların bir kısmına yer vermeye ve çeşitli kaynaklardan derlediklerimi biraraya getirmeye çalışacağım. Aslında bu yazıyı 1998 yılında TUVPO web sitesinde yayınlanmak üzere derlemiştim ve bu yazı şu anda internet üzerinde başka yazılarla birleştirilip, karıştırılarak birçok yerde kaynak belirtilmeden yayınlanmaktadır.
Muhiddin Arabi gelecekle ilgili yazdığı kitabında ;
“Devleti Aliyye yıkılacak.
Batıdan uzun boylu,mavi gözlü bir adam gelecek.
Baktığı zaman karşısındaki insanı eritecek.
Şerbest Fırka kuracak.
Adına da Serbest Cumhuriyet denilecek.
Dünyaya milletini tanıtacak ve 15 sene hükümdarlık sürecek” demiştir…
Hakkında aktarılan ve yazılanları yanyana getirdiğimizde Atatürk’ün üstün şahsiyetinin yanısıra birde olağanüstü ve bilinmeyen bir yanının da olduğu gözler önüne serilmiş olacaktır.
İLK BAŞ KALDIRISI
Atatürk, oldu olası Arapça derslerinden, yere bağdaş kurarak oturmaktan ve dizleri üstünde durarak yazı yazmaktan hıç memnun değildi.Yine dizlerinin üstünde durmaktan dizlerinin ağrıdığı bir gün ayağa kalkarak dersi ayakta dinlemeye başladı.Fakat bu seferde hocası bundan memnun olmamıştı ve Atatürk’e yerine oturmasını söyledi.Atatürk ise dizlerinin ağrıdığını ve oturamayacağını söyledi.
Bunun üzerine hocası sinirlenip, deliler gibi haykırarak ;
“Neee bana karşımı geliyorsun ” dedi.
Atatürk bunun üzerine;
“Evet karşı geliyorum” dedi.
Tam bu anda diğer bütün çocuklarda ayağa kalkıp, “Evet karşı geliyoruz” diyerek aynı şözleri tekrarlayınca,hoca ne yapacağını şaşırarak onlarla uzlaşmak zorunda kalmıştı. Bu önün ilk baş kaldırısıydı.Liderlik vasfının ve kitleleri peşinden sürükleyen karizmasının ilk ortaya çikisiydi.
15 YIL HÜKÜM SÜRECEKSİN…
Atatürk hakkında yapılmış birçok kehanet vardır. Bunların en ilginci önün el falına bakan bedevinin söyledikleridir. Mustafa Kemal arkadaşları ile Bingazi’ye, Trablusgarp savaşına katılmaya gidiyordu. Yolda bir Bedevi’ye rastladılar. Bedevi el falına çok iyi baktığını ve genç subaylara da isterlerse bakabileceğini söyledi. Hepsi ellerini açarak bedevinin söylediklerini dinlemeye başladı. Sıra Mustafa Kemal’e gelince, o önce baktırmak istemedi ama arkadaşlarının ısrarı karşısında, sonunda o da elini bedevi’ye açti. Bedevi ele bakar bakmaz yerinden sıçradı ve heyecan içinde ;
“Sen padişah olacaksın,” dedi ve ilave etti “15 yıl hüküm süreceksin”.
Genç subaylar gülüştüler ve yollarına devam ettiler. Aradan yıllar geçti, Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı oldu. Cumhuriyetin 14. yılında hastalandı. Karaciğeri kötüye gittiğinde çevresindekiler ona “Artık içme, Paşam” dediler. Atatürk onlara bir zamanlar yolda rastladıkları falcı bedevi’yi hatırlattı ve gülerek, “Arap vaktiyle söylemişti. Bizim padişahlık nasıl olsa 15 yıl sürecek… Hesapça bu son senemizdir” dedi… Yıl 1938 ‘di…
SECCADE ÜZERİNDEKİ KEHANET
Bilindiği gibi Hint halkı Atatürk’ü ve Türk halkını yanlız bırakmamıştı. Kurtuluş savaşından yıllar sonra, 1929 yılında Bir hintli Mihrace Atatürk’ü Pera Palas’taki 101 No’lu odasında ziyarete gelmişti. Mihrace’nin Atatürk’ü hangi nedenle ziyaret ettiği ve adı ve ziyaret sebebi hala bilinmiyor. Mihrace’nin ziyaretindeki bir sır da getirdiği hediyede yatmaktadır. Bu hediye altın sırmalı, hint işi ipek bir seccadedir. Seccadenin üzerinde bir şamdanın asili olduğu düz bir kemeri, her iki yanında birer güvercin bulunan beş kubbeli bir diğer kemerin çevrelediği görülmektedir. Bordür de fillerden oluşmaktadır. En ilginç yer ise her iki kemerin arasında orta kısımda dal kıvrımları ve güllerin çevrimi ile oluşan boşlukta Romen rakamlı bir saatin bulunmasıdır ve saat. 09.08’i göstermektedir. Atatürk Mihracenin ziyaretinden 9 sene sonra saat 09.05 ‘te vefat etmişti. Seccade halen Pera Palas’ ta bulunmaktadır.
GELECEĞE AİT OLAYLAR
Atatürk birçok defa geleceğe ait olayları büyük bir kesinlikle haber vermişti.
Atatürk 1931 yılında, 2.Dünya savaşı’nin patlamasının yakın olduğunu söylemiş ve bu konudaki düşüncelerini General McArthur’a söyle anlatmıştı. “Versay antlaşması, 1. Dünya Savaşı’na yol açan nedenlerden hıçbirini ortadan kaldırmadı. Tersine rakipler arasındaki uçurumu büsbütün derinleştirdi. Şimdi içinde yaşadığımız barış dönemi, sadece bir ateşkesten ibarettir. Avrupa’nın geleceği Almanya’nın alacağı tavra bağlıdır.” General McArthur’a göre,savaşın 1940-1945 yılları arasında çıkacağını söyleyen Atatürk, Almanya’nın ancak Amerika’nin savaşa katılması ile yenileceğini ifade etmiştir. Atatürk hayatının sonlarına doğruda söyle diyordu; “Bir dünya savaşı yakındır. Bu savaş sonucunda, dünyanın durumu ve dengesi baştanbaşa değişecektir.”
Atatürk, Mussolini hakkında da şu görüşlerini açıklamıştı:
Mussolini bir maceraperesttir. Milletini bir uçuruma sürüklemektedir. Her tarafa saldırıyor. Bu adam yüzünden, çok şımarmış olan bu millete dersini vermeyi çok isterdim, lakın yakında bir küçük millet onlara layık olduğu dersi verecektir. Ve şunu da hatırlatırım ki, bir gün gelecek, Mussolini’yi kendi milleti linç edecektir.” Bu görüşleri aynen gerçekleşmiştir.
ATATÜRK’ÜN RÜYASI
Atatürk’ün bir rüyasını da Dr.Reşit Galip Bey’den öğrenmekteyiz, “Mustafa Kemal [1]Ankara’ya geldikten bir süre sonra ilginç bir rüya görmüstü. Ertesi gün bana söyle anlattı ;
“Reşit Bey, rüyamda bana ‘Paşam [1]İnönü’den ne haber?’diye sordunuz. Bende vaziyet kritiktir’ cevabı verdim. ‘Kritik nedir? Anlamadım ki!’dediniz. Bende ‘Bunun cevabını 15 dakikaya kadar veririm’ diyerek odama çekildim.”
Mustafa Kemal bana bu rüyasını anlattığında düşman henüz İzmir’e çıkmamıştı, İnönü mevkii de henüz bir önem taşımıyordu. Aradan yıllar geçti, 2. İnönü Savaşı’nın kritik günlerinden biriydi. Mustafa Kemal’in arabası Millet Meclisinin önünde durdu. Hemen yanına koşarak, telaş ve endişe içinde, “Paşam, İnönü’den ne haber?” diye sordum. Aynen şu cevabı verdi;
“Vaziyet kritiktir”.
O zaman ben;
“Kritik nedir? Anlamadım ki!” dedim.
O da ;
“Sana bunun cevabını 15 dakikaya kadar veririm” dedikten sonra gülümsedi ve;
“Hani Ankara’ya geldikten sonra bir rüya görmüştüm,hatırladın mı?”
Hafızamı yoklayarak, rüyasını anlattım. Gülerek;
“İşte, rüya ayniyle vakidir. Ben İsmet’i tanırım, göreceksin 15 dakikaya kadar kendisinden müzafferiyet haberi alacağız.”
Gerçekten de 5 dakika geçmeden bir telgraf gelmiş ve 2. İnönü Savaşı’nın da zaferle sonuçlandığını öğrenmişlerdi…
ATATÜRK’ÜN 1907’DE ÇİZDİĞİ T.C. HARİTASI
Atatürk[1]Kurtuluş savaşından çok önce, ittihatçıların Trakya’da 1907’de yaptıkları bir toplantı sırasında, bir Türkiye haritası çizmişti. Orada bulunanların anlattıklarına göre, o günkü Osmanlı devleti sınırlarıyla hiçbir ilgisi olmayan ve o zaman hiçbir anlam veremedikleri bu harita, gelecekte, yine Atatürk’ün kuracağı Türkiye Cumhuriyeti’nin haritası olacaktı. Haritada bugünkü sınırlarımıza uymayan tek bir fark vardı ; Atatürk, bizden ayrılmasına gönlünün bir türlü razı olmadığı Kerkük’ü de Türkiye topraklarına katmıştı.
DENEME UÇUŞU
Uçakların ilk deneme ve gelişme dönemleriydi. Fransa’da yapılan bir uçak gösterisine katılan, birçok ulusun temsilcileri arasında, Osmanlı ataşesi olarak Mustafa Kemal’de katılmıştı. Gösteriyi izleyenler, sırasıyla uçağa bindirilerek gezdiriliyorlardı. Sıra Mustafa Kemal’e geldiğinde, gösteride bulunan ve genç ataşenin komutanı olan şahıs, birden bir rahatsızlık duyarak Mustafa Kemal’in uçağa binmesine engel oldu. Öteki temsilcilerle havalanan uçak kısa bir süre sonra düştü ve içindekilerden sağ kurtulan olmadı.
ATATÜRK VE “9” VE “19” RAKKAMLARI
Atatürk’ün hayatında “9” rakamının kendine özgü önemli bir yeri olmuştur.Örneğin Atatürk’ün doğum yılı olan 1881 rakamı, “9” rakkamı ile birçok ilişkiler göstermektedir.
1+8=9
8+1=9
18=2×9
81=9×9
18+81=99
19×99=1881
Atatürk’ün harb okuluna girdiği tarih : 1899
Vatanı kurtarmak için Samsun’a ayak bastı : 19/05/1919
Bandırma vapurunda yolcu sayısı 19 ‘dür.
İttihat ve Terakki’nın yıllık toplantısına Trablusgarp delegesi olarak katıldı : 22/09/1909
Sivas kongresinde Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesini kurdu : 04/09/1919
Erzurum Mebus adaylığını kabul etti : 19/10/1919
TBMM tarafından kendisine gazı ünvanı verildi ve Mareşalliğe terfi ettirildi : 19/09/1921
Atatürk 19.yüzyılda 19 yıl yaşamıştır.
Atatürk 19.yüzyılın bitmesine 19 yıl kala doğmuştur.
Atatürk’ün ilk askeri görevi, 19.Kolordu Komutanlığıdir.
Mustafa Kemal Atatürk : 19 harften oluşmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün nüfus cüzdanının numarası da 993814-B idi.
Bu sayı dizisindeki 938 rakkamı öldügü yılı hatırlatmakta geriye kalan 9 ve 14 rakkamı da ölüm saatinin yakın bir benzeridir.
“Ne mutlu Türküm diyene” =19
“İstikbal göklerdedir” =19
ATATÜRK’ÜN ÖNSEZİLERİ
Bunlar bir gün olacaktır… Görürsünüz, işitirsiniz…
Prof. Dr. Afet İnan “Atatürk hakkında hatıra ve belgeler” adlı kitabında ilginç bir hatırasını naklediyor:
Atatürk 09 Ocak 1936 Perşembe günü, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nın açılış dersinde okuması için Afet İnan’a :
“Tarih belgelerinin ilerideki keşifleri buna dayanacaktır. Her tarihi kişinin söylediği sözler toplanabilecek ve böylece biz onları kendi seslerinden ve sözlerinden dinleyebileceğiz.” diyerek yazıyı verir. Buna karşılık Afet İnan :
“Bu çok uzak bir gelecekte belki olabilecek keşfin benim ifadem olarak verilmesine cesaret edemeyeceğimi” kendisine söylediğim zaman canı sıkıldı ve söyle dedi:
“Bunlar bir gün olacaktir…Görürsünüz, işitirsiniz…”
30 yıl sonra
Atatürk tarafından bu yazının verilmesinden 30 yıl sonra yine aynı ay ve günlere tesadüf eden, 01 Ocak 1966′ da söyle bir haber yayımlandı :
“Venedik’in Saint Georges Adası’ndaki Benedictis Manastırı Labratuvarları’nda, manastır rahiplerinden Pellegrio’nun yönetiminde, seslerin ayırımı esasına dayanan çok dikkate değer araştırmalar yapılmaktadır. İtalya İçişleri Bakanlığı, 1962 ‘de başlayan bu çalışmaları kontrol etmektedir. Fakat elde edilen sonuçlar halen açıklanmamıştır. Saint Georges Adası’ndaki bilim kurulunun geçmişe ait sesleri toplayacak, elektronik araçlar üretmeye çalışmaktadırlar. Bilim adamları özellikle Demosten, Pitagor ve Jul Sezar’in söylevlerinden kendi sesleri ile parçalar elde etmeye uğraşmaktadırlar.”
Haberin sonunda ise daha açıklayıcı bilgilerin şu anda verilemeyeceğinden bahsediliyordu.
ATATÜRK’ÜN GÖRDÜĞÜ SON RÜYA
26 Eylül 1938 tarihinde Atatürk, rahatsızlığı ile ilgili olarak ilk defa hafif bir koma atlatmıştı.Prof.Dr.Afet İnan,olayı söyle anlatıyor:
“O geceyi rahatsız geçirdi[1]ilk hafif komayı o zaman atlatmıştı.Ertesi sabahki açıklamasında”:
“Demek ölüm böyle olacak” diyerek “uzun bir rüya gördüğünü” söyledi ve “Salih’e söyleikimizde bir kuyuya düştük, fakat o kurtuldu” dedi.
Atatürk’ün, burada “kuyuya düşme” sembolü ile gördüğü rüya vizyonu, kendisinin de söylediği gibi ölümün habercisiydi.
Salih Bozok’un kuyudan kurtulması ise bilindiği gibi, Atatürk’ün vefat ettiği gün, buna çok üzülen Salih Bozok’un da intihar etmesi ve sonunda önün kurtarılmasını simgeliyordu. İşte bu ATATÜRK’ün son rüyasi idi…
“Bir yolcunun yolda yürüyebilmesi için, ufku görmesi yeterli değildir, ufkun ötesini de görmesi gerekir…”
Kaynaklar :
Yakınlarından Hatıralar, Sel yayınları,1955
Atatürk’ten Hatıralar,Celal Bayar,1955
Atatürk’ün Bana Anlattıkları,Fatih Rıfkı Atay,Cumhuriyet yayınları,1982
Atatürk’le konuşmalar,Ergün Şarı, Der Yayınları,1981
Atatürk’ün kehanetleri, Ali Bektan, Şınırötesi Yayınları
Kuran,İslamiyet, Atatürk ve 19 Mucizesi, Cenk Koray, Altın Kitaplar