Son günlerde ‘en çevrecisinden’ bir slogan, aldı başını gidiyor: “Türkiye Kyoto’yu imzala…”

Aslında güzel, problemlerde çözümün bir parçası olmaya gönüllü ve yatkın bir milletiz. Ama biraz da ipin ucunu kaçırıyoruz sanki zaman zaman…  

Hrant Dink’in katledilmesi karşısında ortaya çıkıp nasıl “Hepimiz Ermeniyiz”, “Katil devlet” diye slogan atanlar olduysa…

Daha ülke ve millet olarak kendi özgürlüklerimize ve demokrasimize sahip çıkamamışken ‘aslında onlar yıllardır beraber ve problemsiz yaşadığımız aynı ülkenin fertleri ola ola’ bazı kişiler “Kürtlere özgürlük” diye bağırıyorlarsa ve “ırkçılık yapıyorlar” suçlamalarında bulunup aslında kendi yaptıklarının ırkçılık olduğunun farkında bile değillerse…

AB öne sürdüğü akıl almaz şartlarla egemenliğimizi ciddi bir şekilde tehdit ediyorken ve aslında bizi içlerine almaya hiç niyetleri yokken hala bir sürü aymaz aydınlar “Bu ırkçı, kafatasçı, milliyetçiler AB’ye girmeyi istemiyor” diye suçu kendi milletinde ve kendi insanlarında arıyorlarsa…

“Hükümet” olmaya bayılan, her hal ve şartta koltuğuna sıkı sıkıya sarılmış direnen politikacılar, her saniye aleyhimize çalışan müttefikimiz (!) ABD’nin her dediğine uyarak koltuklarını sağlamlaştırmaya çalışıyor ve hala “Müttefikimiz Amerika” diyebiliyorlarsa…

Yine aynı ABD dünya anamızın, çanına ot tıkayanlar sıralamasında birinci sırada ve Kyoto’ya imza atmamış birkaç ülkeden biriyse…

Ve büyük abisine uyum sağlamak amaçlı imza atmamış olan ülkelerden biri olan Türkiye’de, bir takım insanlar ortaya çıkıp “Türkiye Kyoto’yu imzala…” diye kampanya başlatıyorlarsa…

Bu konu hakkında ne düşünürsünüz?

İyi niyetli, yufka yürekli, saf bir millet ve onu kullanan büyüklü küçüklü şeytanlar(!), cinler(!) aklınıza gelmez mi?

Şimdi şöyle bir bakalım kutupları eritenlere ;

Fosil yakıtlardan CO2 salınımında “5400” (milyon ton) ile açık fark atmış şekilde dünya birincisi olarak ABD gelmektedir. 2, 3, 4 ve 5. sıradaki Çin, Rusya, Japonya ve Hindistan isebiraraya geldiklerinde ancak ABD’nin yaptığı salınımı geçebilmekteler, aynı salınımda Türkiye ise 25 ülkenin içinde sondan ikinci vaziyette… İlk beş ülkenin 11000 (milyon ton) civarında yaptığı CO2 salınımına karşı Türkiye’nin ki 200-250 (milyon ton) civarındadır.

Kişi başı sera gazı salınıma baktığımızda ise yine Kyoto’yu imzalamamış iki ülke göze çarpmakta ; Avustralya ve ABD… Çin ve Hindistan ise Kyoto’ya imza atmış olsalar bile karbon salınımlarını azaltmak için kendilerine bir hedef koymamışlar ve azaltmak zorunda da değiller…

Geçtiğimiz günlerde bir şey daha ortaya çıktı. Hollanda ithal palmiye yağından üretilen biyolojik yakıt ile CO2 salınımı düşürürken Endonezya’da çevre kirlenmesine veyağmur ormanlarına zarar vermiş. Nasıl mı olmuş. Artan talep karşısında köylüler palmiye ekmek için daha fazla toprak elde etme girişiminde bulunmuşlar ve palmiye üretmek için o toprağı önce tamamen kurutmak ve sonra da yakmak gerekli olduğundan atmosfere daha fazla sera gazı salınımına sebeb olmuşlar. Yani anlayacağınız bir ülke verdiği sözü tutarken bir başka ülke onların eksiğini telafi ediyor.

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri Teknolojisi Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Doğan Yaşar da bu konu hakkında şöyle söylüyor :

“Ben master ve doktorasini iklim bilimleri uzerinde yapan birisi olarak, ve halen de bu konuda lisansustu dersler veren biri olarak, KYOTO antlasmasini Turkiye’nin neden imzalamasi gerektigini anlamiyorum. Dunyada 1-2 ulke disinda, kimsenin atmosfere attigi Karbondioksiti indirmeyi kabul etmedigi halde, bu antlasmaya neden imza atmamiz gerektigini lutfen bana aciklayin. Zaten dunyadaki karbon dioksit emisyonunun %70’ini de 7-8 ulke atiyorsa. Bu ulkerden AB disindakiler de zaten bu olaya gulup geciyorsa… Bu isin bayraktarligini yapan AB ulkelerinden Almanya ve Ingiltere disinda kalan diger ulkeler toplam emisyonlarini 2012’ye kadar arttiracaklarini deklare etmis durumdalar. Indirecegini kabul eden Almanya ve ingiltere ise, indirdikten sonra bile bizim 3 katimizi atmaya devam edecekler. Lutfen bunlari iyi okuyun. Atmosfer ortak degil mi? Neden benim halen 4 katimi atmaya devam ediyorlar, indirkten sonra da 3 katimi atmaya devam edecekler? Madem ki bu gaz bu kadar olumcul, niye benim seviyeme indirmiyorlar.”

Şimdi ABD ve Bush hükümeti bu anlaşmayı niye imzalamıyor? Çünkü imzalasa Mr.Bush’un,“petrol lobisi” ile ilşkileri bozulacak. Halbuki Kyoto anlaşması ile faaliyetleri kısıtlanacak olan ABD’li endüstri devleri, Bush’a seçimlerde önemli destek vermişlerdi. Yani anlayacağınız bu konuda da din, iman para olmuş, menfaat olmuş, politika olmuş, koltuk olmuş. Eee aynı şeyler bizim ülkemizde de yok mu?

ABD ve Bush hükümetinin Kyoto’yu imzalamama gerekçeleri ne biliyor musunuz?

“Kyoto’nun Bilimsel kanıtlara dayanmaması” ve “ABD Ekonomisinin bundan zarar görecek olması”

İşin bir de şu yönü var şimdi koskoca ABD ve onun yanında 4-5 ülke daha,dünyanın canına % 70-80 oranında okurken ve bu işlerden büyük paylar kaparken, kimi Kyoto’yu imzalamaz kimi ise salınımını düşürmek için kendine bir hedef veya yüzde belirlemezken, Türkiye Kyoto’yu imzalar ve kendine salınımı düşürmek için bir yüzde belirlerse asıl kim sanayisini ve ekonomisini baltalamış olur. Onların yanında bizim esamemiz mi okunur?

Zaten Kyoto bir çevreci hareket olmaktan çok bana hep bir dünya ticaret anlaşması gibi gelir nedense ?!.

Bu arada vatan satılıyormuş, topraklarımız, yer altı kaynaklarımız peşkeş çekiliyormuş, Cumhuriyet ciddi şekilde tehlike altındaymış, boşverin canım bunlar önemli şeyler değil…

Medya yukardaki olaylar tam hız sürerken oralı bile olmazken ve hatta bir çok önemli konuyu görmezden gelerek, millet tarafından da görülmesini engellerken, şimdilerde harıl harıl önlerinde çevrecilerin isim listeleri, onları bulup toplayıp alelacele ekranlara çıkartıyorlar. Onlara “Dünya batıyor” mesajları verdiriyorlar. İnsanlara doğruları ve nereye doğru gittiğimizi göstermek, onları her konuda bilinçlendirmekten daha önemli konular var tabii…

Ya Türkiye’ye ne oluyor, nereye gidiyor? Sizlere “her şey güllük gülistanlık” mış gibi gösterirken…

Zaten batık durumda olan ekonomimizi, devlere yaranmak uğruna daha da batırırlarken….

Öyle ya da böyle biz imzalasak da imzalamasak da, şöför Amerika… Girdik Amerika denen korku tüneline, gidiyoz kıyamete…

Haydi halkım koş imzaya… “Türkiye Kyoto’yu imzala”