Dünya aşkına!
Çocuklarımız aşkına!
Allah aşkına!
Lütfen artık uyanalım ve dünyada olup bitenleri ciddi bir şekilde takip edip, elele verelim…
Şu an, şu saniye bile bizim yapacaklarımız var! Bu zavallı, hasta ve bizden yardım bekleyen gezegenimiz için bundan sonra hepimiz aktif olarak birçok şey yapmalıyız!
Dünyada yazılacak birçok konu var, ama bence en acil yazılıp çizilecek olan konu budur! Gazetelerde, televizyonda, sinemada bile son günlerde bu konu dile getirilse de, biz günlük işlerimize dalıp, rutinimizi ve keyfimizi bozmaya pek niyetli değiliz gibi… Yakında bazı sesler yükselecek: “Öff, yine mi şu küresel ısınma, kapat şu televizyonu!”… Ya da “şekerim, şimdi çok moda şu küresel ısınma… bak şuna, bu da reklam için moda’ya uyup konuyu dile getiriyor!..”
Öte yandan, uzak bir yerlerde buzullar hızla erimeye devam ediyor! Tehdit altında olan milyarlarca insan ise, televizyon karşısında oturup, pizza yemeye ve maç seyretmeye, ya da Rio’da karnaval ile ilgilenmeye, ya da borsayı takip etmeye, hiçbir şey olmamış gibi, devam ediyor! Bir de, yetmiyormuş gibi, belli başlı şirketlerin ayağına basıldığı için, bu son derece önemli konu çürütülmeye çalışılıyor. Sanki o patronların çocukları Jüpiter’de sakin ve deniz manzaralı villalara sahipmiş gibi, konuyu tamamen devre dışı bıraktırmaya çalışıyorlar. Ve bunu yaparken bilim adamlarına, sahte raporlar için binlerce dolap para ödeyip, bilimin saygınlığını da zedeliyorlar. Al Gore’un dediği gibi, terazinin bir tarafında külçe altın, diğer tarafında ise gezegenimiz! Külçe altın çook cazip geliyor, ne yapsınlar!
Sevgili dünyalılar! Gezegenimiz olmasa, biz nerede yaşayacağız acaba?! Mars’ta borsa henüz kurulmadı ve Venüs’te güzellik yarışmaları düzenlemek için yeterli bir altyapı yok, ne yazık ki! Kaç bin yıl boyunca büyük ruh üstatları evrenin kanunlarına göre yaşamamız gerektiğini söyledi, bunlara uymadığımız zaman kendimizi ve gezegenimizi yok edebileceğimiz konusunda bizi uyardı. Ama bu konuları düşünmek yerine her zaman seyredilecek bir eğlence bulunuyordu. Böyle sıkıcı konularla kim ilgilenmek ister ki?!
“Etik kurallar mı? Gerçek sevgi mi? Derin inanç mı? Merhamet ve saygı mı? Doğa ile bir olmak mı? Başkasına bilinçli olarak zarar vermemek mi?.. Bunlar ütopik şeyler! Bunlar romantik şairlerin beyinlerinde uydurdukları ve hayatta hiç gerekmeyen şeyler” diye yorumlanıyordu çoğu zaman…
Yalnız, iklim bozuklukları ve eriyen buzullar ile insanın kendisi arasında yakın bir alaka olduğu kanıtlandı bile! Bozuk, negatif bilinç ve hayata yüzeysel yaklaşım yaşadığımız dünyanın dengesini sonunda bozdu. İnsanın benmerkezci yapısı bu bozukluğun baş yaratıcısıdır. Sebep sadece ters yöne çevrilen nehirler ya da yeraltı atom bombası patlamaları gibi fiziksel zorlamalar değildir! Ruh ve maddenin birbirlerinden ayrılmaz iki öğe olduğunu düşünürsek, bu fiziksel faktörlere birçok ruhsal, manevi sebep eklenecektir: Kin, öldürme arzusu, kara büyü, önyargı ve onun yarattığı sonuçları, çıkar uğruna başlatılan savaşlar, kıskançlık… Bunların verdiği zarar da çok büyük!
Bazı manevi üstatların ifadelerine göre, bu son derece zararlı ve çirkin duygu, düşünce ve faaliyet selinden dolayı, dünya gezegeni’nin çevresinde gözle görülmeyen, ama çok ağır katman görünüşü taşıyan bir kabuk var, ve bu koyu renkli gaz şeklindeki kabuktan dolayı, canlı varlık olan gezegenimiz uzaydan yeteri kadar nefes alamıyor, ve ona gereken enerjetik besinler atmosferine giremiyor… İster inanalım, ister inanmayalım… Bunu belki 500 yıl sonraki teknolojik cihazlar kanıtlarsa o zaman inanırız. Ama o zaman belki buna artık ihtiyacımız da kalmamış olacak… Bilimsel araç-gereçler de kalmayacak!
Biliyorum, çok ürkütücü. Bunları düşünmek, yazmak ve okumak oldukça rahatsız edici. Ancak bunları düşünmezsek, yakın gelecekte dünyada yaşamak da oldukça rahatsız edici olacak, ve artık yapacak hiçbir şey kalmayacak. Durum ne kadar geri dönülemez noktaya yaklaşmış olsa da, bilim adamları tarafından sunulan bir takım çözümler problemleri biraz olsun hafifletebilir ve gerileme sağlatabilir. Verilen öneriler, hepimizin elimizden gelecek çok basit şeyler. Yeni kurulmuş internet sitesini ziyaret ederek, bunları öğrenebiliriz: www.iklimkrizi.net
Bu sitede örneğin, standart akkor ampulümüzü tasarruf ampulü ile değiştirerek, yılda 75 kg karbondioksit tasarrufu sağlayabileceğimizi öğreniyoruz. Ya da, evimizden çıkan çöplerin sadece yarısını geri dönüştürerek yılda 1200 kg karbondioksit tasarrufu sağlayabileceğimizi! Ve birçok bunun gibi öneriler var. Çok basit, ama çok etkili!
Bir de “Uygunsuz Gerçek” filmini izleyelim ve arkadaşlarımıza tavsiye edelim. Çok çarpıcı. Şu anda film, ama yarın gerçeğe dönüşebilir. Artık bekleyecek, konuyu da bekletecek zamanımız kalmadı!
Ben de, bugünlerde bir karar aldım: Tüm konserlerimde insanların dikkatlerini bu konuya çekeceğim. Zaten yıllardır bu konularda konuşma yapıyor, yazılar yazıyor, ve konserlerimde görüntü desteği ile bu konulara dikkat çekiyorum. Ama her konserde bunu yapmıyordum. Artık konserin içeriği ne olursa olsun konuyu açmaya karar verdim; bunu bayrak olarak taşıyacağım… Çünkü, salonda bulunan 1000 kişi arasında 500 kişi bile konu ile yakından ilgilenirse ve elinden geleni yaparsa, bu bile bir başarı sayılacak. Hiçbir zaman “sanat için sanat” görüşünde değildim. Müziğin ve sanatın insanlar için var olduğuna inanıyorum, ve sanat vasıtası ile bu küresel tehlike zamanında elimden gelen bir şey varsa, kendi adıma sonuna kadar, eksiksiz yapmaya çalışırım.
Lütfen, sizler de ellerinizden geleni yapın!
Dünya aşkına!
Çocuklarımız aşkına!
Allah aşkına!