Biri böyle bir şarkı yapmış mıdır? Eminim vardır.. Söylenecek söz kalmayacak demişlerdi…. Denilen çoğu şey gibi oluyor…

Annemin annesi, 1. ve 2. Dünya Savaşları’nı görmesine karşın, şimdilerde anlıyorum ki sakin duruşlu bir kadınmış. Oralardan Cumhuriyete gelmiş, yağ lambalarından televizyon izlemeye varmış da, gene de çok söylenmezdi dünya değişimi hakkında, belki de değişim doğaldı onun için. Ne de olsa bir doğu kasabasında mavi gözlü-sarı saçlı kız olarak büyümüş, 16’sında kiraz toplarken  metrelerce yüksekten Çokmar deresine düşmüşse  de ne olacaktı ki, nedir bu derenin adı, “ Çok yılan var demektir”.

Benim için çok yaşlı idi çocukken ve de yaşadığı döneme çok bağlı. Onun gibi olmayacağım diyordum. Bu yaşlılar cidden de sıkıcı, herkesi ağırlamak için olmadık işler yapardı, pastalar – çörekler, yemeklerin tadına bakar ve” İmm, bu kötü olmuş “derdi. İyi olan bir şey yoktu zaten, insanların onu beğenmemesi vardı sonuçta, dünya değişse de o anlamıyordu. Ben öyle olmayacaktım, hiç yaşlanmayacaktım.

Annem siz şanslısınız diyordu bana, biz arada kalmış kuşağız, bak anneme o kendi dünyasında iyi. Bize ne oldu. Biz Cumhuriyeti gördük, kolsuz elbiselerle bisiklete bindik, tango yaptık – çeyiz işledik de ne oldu, hep baskı, hep korku, birini sevip evlendik. Siz öyle misiniz ya, sizi psikoloji bilgileri ile büyütüyoruz, dikkat ediyoruz, özeniyoruz her şeyinize…

Biz şanslıydık demek ki… Çocuklukta radyodan  renksiz televizyona geçen, aya ilk ayak basılmasını gören bir nesildik. Annemin halası, ”Sizi kandırıyor onlar, nura ayak basılmaz “ dese de, biz ona gülüyorduk. Biz şanslıydık çünkü, okullara gidiyorduk ve geleceğimiz ellerimizdeydi…

 

Annemin annesi yaşadığı dünyadan şikayet etmedi, o kendine ilişkin şeylerden şikayet etti. Annem geçmiş ve geleceği yorumlayarak görüşlerini bildirdi.

Bense bizden sonra gelecek kuşağı bekleyen güzel dünyanın hayallerini kurdum. Biz hiç de şanslı kuşak değildik çünkü. Terörün kol gezdiği bir ortamda büyüdük, sevgilerimiz gün ortasında gibi ama karanlıktı. Umudumuz vardı ama, gelecek güzel olacaktı..

Gelecek neslin bayrağını sağlam taşıyıp, özgür ve sevgi dolu bir dünyaya götüreceğine inancımız sonsuzdu.

Hiç de böyle olmadı ama.

En çılgın benim, 80 yaşına da gelsem en uçta ben varım, benzemem eski kuşağa ben derken, öyle  nesiller geldi ki ardımızdan, eminim annemin annesi olsa daha cesur dururdu yaşamda..

Kuşaklar 5 yıl ara ile değişti, matematiksel katlanma sayısı arttı. Umuyordum ki, yeni nesil  dünyayı, cinselliği, aşkı, yaşamı iyi kavrayacak.

Olmadı ama, kültür şoku yaşandı. Geçişler hızlı oldu- sindirilemedi.

Gelişmiş ülkelerde her şey sırası ile bulundu- yaşandı, önce  bilgisayar ve onun gelişimi, sonra cep telefonu, cinselliğin doğallığı. Bize ise  hazır Pazar olarak geldi..

Çağları aştı da geldi. Buyrun alın  şeklinde. Oysa insanlar doğarlar, bebeklik – ergenlik yasarlar, bizde böyle olmadı.. Anında yaşadı yeni nesil tüm nimetleri ve hazımsızlık dağları aştı..

Hani annem şanslısınız  demişti ya,.biz çok şansız çıktık bu yaşam oyununda… Sanıyordum ki gelişeceğiz, ben  80 yaşında da aşık olurum dersem bunu anlayacak zihin olacak.

Hiçbiri olmaz  artık;

Çünkü yeni bir nesil var…

Aşk ne diyorum; “Ne bileyim” diyor. Sevgilinle ne yaşamak istersin diyorum, “cola içip konuşuruz, sonra chat yaparız” diyor. Yaşamda amacın ne diyorum; “O ne?” diyor… Benimle konuşma istersen diyorum, “nedenmiş akıl yaşta  değil baştadır” diyor. Olgun insanları severmiş, tamam olgunuz da senle konuşmak  bana bir şey eklemedi diyince, “ninemle konuşmam ki” diyor. Kimle konuşursun sen deyince de, “Fıstık olacak” diyor. Antep fıstığımı, İran fıstığı daha dolgun olur?

İşte yeni çağ… Biz ne sohbetler ederdik 17 yaşımızda, dünya güzel olacaktı, insanlar birbirini anlayacaktı, nesiller değişecekti ve kadınlarla – erkekler daha anlamlı olacaktı.

Annemin annesi ve annem bir erkeğe bağlanıp, başlarına ne gelirse gelsin onu unutamayarak, yaşam gericiliğinde bulunmuş olsalar da, gene de kendilerine göre modern miydiler acaba? Hani bu dünyaya en uyumlu bendim geleceğe açıktım, ne oldu bana?

Kabul etmiyorum, aşk ne  bileyim deyip de, PC ardında olan yeni nesli.

 

Hani akılları çok da – ama yok olanları?..

Akıl yaştadır ve ülke öğretendir…

Bana bir şey olduğu yok… Sadece şanssız kuşaktık…

Sadece çağ hızlı atladı…

Çağları aşmak gerek…

Bahar Turunç