Bu nasıl bir dünya?.. Bir göz atın. İlk bakışta tek gördüğümüz anlaşmazlık, rekabet ve kendimizi daha doğru ve önemli gösterme pahasına bizimle karşı fikirde olanları şeytanlaştırmak.
Politikada sol eğilimliler sağı şeytanlaştırılar veya tam tersi. Eğitimde reform ve modernleştirme çabaları ırkçılık ve sendika fiyaskolarıyla sonuçlanır. İlaç sektöründe büyük ilaç firmalarının hükmeden gücünü görürüz; mahkemelerde görev yapan doktorlara milyonlar ödenir, araştırmalar yönlendirilir, (bir zamanlar bunların hepsi ahlaksızlık olarak değerlendiriliyordu) insan vücudunu mekanikleştiren model yaygınlaştırılır… Artık tip okullarının şirketlere desteği doktorların satış elemanlarına dönüşmesine ve bir ilaçtan diğerine arka çıkmalarına yol açıyor (aynı şekilde bir zamanlar ahlaksızlık olarak değerlendirilen).
Başkan Bush yakın zamanlardaki bir konuşmasında, ileride sentetik hormonların ve beyin kimyasallarının olacağını ve “ıyı hisset” ilaçlarının küçük denizaltılar şeklinde vücut içinde hareket ederek belirli moleküler etkileşimleri değiştireceğini söyledi. Sadece bununla kalmayıp aynı zamanda yapay kanda üretiyorlar.
Çoğu insan için son damla, bir zamanlar enerjiyle dolu reform hareketlerinin artık eski etkisini kaybetmeye başladığı gerçeğiyle başa çıkmak oldu. Yeni nesil daha vurdum duymaz. Medya bir yerlerde rating peşinde. Kısacası dünya artan bir oranda kontrolden çıkıyor, sistemdeki cürüme ve rüşvet tırmanıyor, teröristler daha fazla saldırıda bulunacaklarına dair sözler veriyorlar ve tüm vatandaşlar yardımsız durumdalar.
Yine de ilahi bakış açısından, çılgın dünyaya bir bakış atmak yeterli değil.Toplumun kayıtsızlık veya farkında olmamaya karşı hareket etmediğine ikna oldum, hiç bir şeyin kontrolünü kaybetmiyoruz. Başlangıçtan beri hiç bir şey üzerinde kontrolümüz olmadı zaten. Sahip olduğumuz tek şey katkımız.Bu kadar. Bazen bizim katkımız veya görüşümüz o an etraftaki mevcut eğilim tarafından onaylanır bazense başka bir yöne gider.
Şu çılgın yıllarda gözlemlediğimiz şey, aslında evrimsel sarkaçın anlık bir hareketi, yavaşlayıp başka bir yöne doğru hareket kazanmadan önce, anın en aşırı uca doğru son bir dalgalanması. İnanıyorum ki sezgilerimiz yoluyla anlamamız gereken, 18.yy filozofu Hegel’in öngördüğü şekilde, dünyanın gelişiminin diyalektik bir yol izlediği. İlk olarak bir inancınız veya yaşam şekliniz vardır ve sonra birileri buna karşı çıkarak tersi bir iddia geliştirir, bir antitez. Daha sonra bunların dışında bir yerde başka bir uzlaşma alanı ortaya çıkar, karşı pozisyonların daha iyi bir şekilde entegre edilmesinden dolayı ortaya çıkan ve daha iyi çalışan bir yaşam şekli. Bu durumda daha iyi bir sentez elde etmiş olursunuz. Sarkaç başka bir yöne hareket eder.
Şu anda materyalistlerin son zaferini, insanlık üzerinde çok uzun süredir hakim olan dünyevi görüşün çılgınca aşırı uçlara yönelişini görüyoruz.Fakat halihazırda, canlı ve ruhsal bir yönelim gelişmeye başladı.Ancak henüz yeterince yayılmadı çünkü bu yeni görüşün politik ifadesi tam olarak gelişmedi. Bu daha çok kapitalizm ve komünizm arasındaki tez-antitez tarışmalarının tekrarlanmasına benziyor, aydınlanmış bir toplum yaratmak için insanlar üzerinde bunu zorla uygulamak ve büyük bürokratik bir hükümetin kişisel girişimleri ve materialist hayatı değiştiren bir sistem kurması gibi düşünülüyor.
Şu anki mevcut durumla ilgili sentez, kişisel girişimleri ve kendiliğinden gelişen , doğal yaratıcılığı savunmalı, ancak bu sistemi ahlaki anlayış çeçevesinde çevre kirliliği, kültürel değerlerimizi koruma, tüketici ve çalışanların haklarını koruma ve yeni spiritual bakış açılarıyla birleştirmeli.
İnanıyorum ki dışarıda herhangi bir isim altında oluşmaya başlayan bu ilahi bakış açısı, henüz üzerinde düşünmeye başladığımız yeni bir sentez. Bedenlerimizi enerjisel olarak algıladığımız ve yeni bir beslenme tabanlı ilaç sistemini gerektiren bir sentez.
Bu yeni sistem karar verme sürecimizde sezgilerimizin rehberlik yapmasını, eşzamanlı bir şekilde hepimizin daha zeki ve üretici olabileceğimiz uygun ekonomik pozisyonlara kaymamızı, güç kavramını yumuşatmayı ve yukarıda değinilen ahlaki kuralları hayata geçirmemizi sağlamali. En önemlisi evrimsel prosesin ne için olduğunu bilmeli: zıt görüşlerin en iyi taraflarını alarak, bunları her iki tarafında kabul edebileceği yeni bir görüş haline getirmek ve bu sayede uygun adımlarla insan kültürünün mükemmeliğine doğru yürümek.
Bu, şeytanlaştırmanın çıkmazında kilitli kalmaktansa gelişimin bir adım daha atmasına sebep olucaktır.