İnsanoğlunun klasik davranışıdır, kendi başına aklıyla beraber yaşamayı bir türlü beceremez. İlle de inanacağı daha doğrusu inanırsa yalnız kalmayacağı, birileri tarafından destekleneceği yolları arar, durur.
Bunlardan ilki…
Tanrı’nın verdiği aklı kullanamadığı ve “Yürü ya kulum” dediğini duymadığı veya duyamadığı için körü körüne, bilgisiz ve bilinçsiz bir din inanışıyla yola çıkmasıdır. Bunu günümüz Türkiye’sinde bütün açıklığı ile yaşıyoruz. Bunun sonucu “hiç” akılda, “vahim”, “az ve ortalama akılda” “başkaları tarafından kullanılma” sonuçları ile tezahür etmektedir. Aklını kullanarak bilimsel yolda ve bilimsel sonuçlarla yürüyenler ise din ve imanlarını ortalık yerde, başkalarının aklı ile veya ortalık yerde göstere göstere değil “Tanrı ile Kul” arasında olması gerektiğini bilerek ve gerektirdiği şekilde yaşarlar.
Gelelim ikincisine…
Bir inanışa tam anlamıyla sahip olanlar veya hiç sahip olmayanlar ise (ki yine bunlarda da kendi aklını kullanamama eksikliği mutlaka vardır) ya kendi yarım yamalak inanışlarını tamamlayabilecek başka yan inanışlara ya da hiç olmayan inançlarına yeni alternatifler bulmak amacıyla günümüzde new age ya da yeni çağ denilen ve spritüalizme dayanan bilgilere bir dinmiş edasıyla sarılırlar.
Çünkü hayatta başarıya ulaşmak ve adam gibi yaşamak için ille ki inanca ihtiyaç vardır. Halbuki bu inanç, ille de bir din veya yeniçağ dinleri şeklinde tezahür edecek ya da etmesi gereken bir meret değildir.
Asıl olan sadece ve sadece kendine “inanç” tır.
İnsanların spiritüalimden yararlanarak kendilerine inanmaları, kendilerini tanımaları, düzeltmeleri ve yaşamlarını düzene sokmaları beklenirken kayıtsız şartsız dine ya da daha doğrusu dini yöneten ruhban takımına teslim olmaları veya ikinci olay gibi yeni çağ dinleri yaratan şaklabanlara teslim olmaları tamamiyle Tanrı kavramını anlamayış, akıl yoksunluğu, olanı kullanma yetisi eksikliği veya akıl tutulmasıdır.
Bunun sonucu neyi doğurmaktadır?
Bunun sonucu esas amacın yüksekliş olması gerekirken bu insanların batışını getirmesidir.
Yıllardır bu çeşit Yeni Çağ (new age) gruplarının içindeyim ve gözlemlerim şunlar;
Bir sürü insan spiritüalizmin önemini ve gerekliliğini kavrıyor ama bunların %80’i asıl amacı kavrayamadığı için güzel olandan gittikçe uzaklaşıyor.
Neden kavrayamıyorlar?
Birincisi kendi akıllarını kullanamadıkları için,
İkincisi kullanamadıkları akılı başkalarına kullandırttıkları için,
Üçüncüsü o anda bir şekilde ve bir nedenle zayıf ve kırılgan oldukları yani sarılacak bir şeyler aradıkları için,
Dördüncüsü iki üç şey öğrendiklerinde dünya mektebini bitirdiklerini yani “OL”duklarını zannettikleri için
Halbuki insanoğlu hiç bir zaman “OL”maz, sadece bir nebze olsun kendini geliştirir, yükseltir ve insan gibi yaşama ulaşmaya, becerilerini geliştirmeye çalışır. Meyve bile “OL”duğu zaman dalından düşer ve ağacın dibinde çürür. Halbuki mühim ve esas olan hiç bir zaman tam “OL”amayacağını bilmek ve mümkün olduğu kadar dalında kalmaya, kalabilmeye gayret etmektir. Ancak dalında kalabilenler çevrelerine yararlı olabilirler, öğrendiklerini, kendilerini, gün gelip onlara aktararak…
Bunları kavrayamayanlar ne yapıyorlar?
Bunların içinde de yine aklını kullananlar ve kullanamayıp kullandırtanlar mevcut…
Kullananlar:
“zeka” ile “kurnaz”lığın büyük farkını görmezden gelerek işi kurnazlğa döküyorlar ve bu çeşitli nedenlerle aklını kullanamayan %80’ini çeşitli yollarla kullanmaya başlıyorlar. Spiritüalizmden yola çıkarak; kimi yeni “new age” dinler yaratıyor kendine göre, kimi yükselmiş ruhlardan ya da meleklerden ya da UFO’lardan haber taşımaya başlıyor (ki bunların çoğu sonuçta bu kendi dalaverelerine kendileri de inanmaya başlıyor ve kendilerini mürşid, aklını kullandıkları zavallıları da mürid olarak görmeye başlıyorlar), kimileri amerikan kapitalizminin durdurulamayan etkisi ile yepyeni ruhsal olgunlaşma ve tedavi yöntemleri yaratmaya ve bunların satışı ile uğraşmaya başlıyorlar, kimileri de ben “OL” dum diyerek etraflarına kısıtlı 10-15 kelime ve bunlardan kurulmuş ve klasikleşmiş cümlelerle sözde müritlerine akıl dağıtmaya başlıyorlar. Ve bunlar doğal olarak eleştirenleri hiç sevmezler…
Kullanamayıp kullandırtanlar:
Zaten çoğunlukla bozuk olan ruh hallerinin eşliğinde kendileri koyverip yukarda saydığım “Kurnaz” tiplemelere kendilerini kayıtsız, şartsız teslim ediyor, onların yaptıklarını doğru diye kabul edip vakitlerini onları besleyerek ve onlara tezahürat yaparak boşa harcıyorlar ve yükseldiklerinin hayalini kuruyorlar. Yani aslında dibe batışlarını hızlandırıyorlar. Bu tipler de “akıllarını kullanmaya hiç niyetleri yoksa” akıl hocalarına yalakalığa devam ederler ve onlar gibi bu tipler de eleştirenleri hiç sevmezler
Aklını kullanabilen ve “kurnaz” değil “zeki” olanlar ne yapıyor?
Onlarda spiritüalizmin doğrularını dinselleştirmeye değil, içselleştirmeye çalışıyorlar. Hiç bir zaman ben “OL”dum demiyorlar çünkü hiç bir zaman tam “OL”amayacaklarını biliyorlar. Çeşitli yöntemlerle %80’i bilinçlendirmeye, onların akıllarını bir menfaatleri olmaksızın, harekete geçirmeye çalışıyorlar, Bilim dışı konularla yeni iş olanakları yaratarak “para” peşinde koşmuyorlar ve kapitalist düzene asla yem olmuyorlar. İnsanları kullanmıyorlar, onlarla bilgi birikim ve tecrübelerini paylaşıyorlar.
Bu alemde siz hangisisiniz?
Kendinizi gerçekten görebiliyor musunuz?
Yoksa 3-5 kelime ile sınırlı bir kısır döngü içinde misiniz?
NOT : Spiritüalistler dünyasında en çok kullanılan ve beni çok hasta eden o
3-5 kelimeyi de yazmadan edemeyeceğim. Bunlardan ilki “Yargılıyorsun”… Her olayda ve buna bağlı kişileri eleştirdiğinde mutlaka kullanılır.
Bir başkası “kendinle yüzleşip ‘KARMA’ nı düzeltmelisin” Yüzleşme kısmı doğru da “Karma” ne menem bir şey biyor musun?
Bir başkası “Senin çakraların tıkanmış” damar yolu mu kardeşim nasıl tıkanmış. (zamanında Karma temizliği yaparak yolunu bulanları, çakra açarak ekmek yiyenleri yaşamış ve görmüş biri olarak bu kelime ve cümlelere hasta olmamak imkansız)
Bir başkası “Hayırlara vesile olsun” bu da Adnan hoca ve meleklerinin “inşallah” ve “maşallah” ları gibi bir cümle…
Ve bir başkası “Senin tekamülün daha tamamlanmamış” Senin ki tamamlanmış mı? da bizimkinde tamam olma durumunu arıyor, sorguluyorsun? Daha neler var neler sayfalar yetmez, uzar gider.
Bütün bunları neden yazdım?
Şurda 21.12.2012 de dünyanın sonuna 5 kala, UFO’lar gökten Şirince’ye inip orada yer bulabilen ve şarap içmekle meşgul akıllı ve yarım akıllıları, süper entellektüel ve spiritüalistleri kurtarmadan önce bazı şeyleri sizlerle paylaşmak şart olmuştu, onun için yazdım.