Yeni bir yıl daha geliyor. Kimileri yeni yılı yeni bir ümit olarak görürken kimileri için de herhangi bir günden çok farklı değil. Normalde, herhangi bir günden farklı olmaması gerekirken, aslında yüklenilen anlamları ile ve özel bir zaman olması nedeniyle, Yılbaşı kutlamaları benim için de büyük önem taşımakta ve en çok zevkle kutladığım günlerin başında gelmektedir.

 

Yılbaşının takvimimizin bu gününe denk gelmesi de aslında çok uzun bir geleneğin sonucudur. Önce takvim ne demek ona bakalım .

 

Takvim sözcüğü, Türkçe’ye Arapça’dan geçmiş olup “düzeltme” anlamını taşımaktadır. Takvimler, insanların zaman ölçmelerinin doğal sonucu olarak bu zorunluluktan doğmuştur. Takvimler esas olarak dörde ayrılır :

          Güneş takvimleri

          Ay takvimleri

          Güneş-Ay takvimleri

          Bunların dışında kalanlar

 

Bizim bugün kullandığımız takvim ise Roma takviminin gelişmiş bir şeklidir. Bu takvimin kökenleri de çok eskilere uzanır. Bu takvim aslında Roma kültürü ile şekillenmiş (hatta Mart, Ağustos gibi ay adları direk Roma takviminden gelişmiştir) kilise ile son şeklini almıştır.

 

Roma takviminde eskiden İlkbahara gelen Yılbaşı daha sonra bu tarihe gelmiştir. Aslında bu tarihe gelmesi de tesadüf değildir. Aralık ayındaki Kış Gündönümü ile günlerin yeniden uzamaya başlaması aslında doğal olarak yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilmiş ve takvimde yeni başlayan bu ay Yılbaşı olarak kabul edilmiştir. Zaten batı dillerindeki January ya da Janvier sözcüğü de Roma’daki eşik tanrısından adını almaktadır.

 

Batı kültüründe ise Yılbaşı kadar Noel kutlamaları da bu zamana heyecan katmaktadır ve aslında başlangıç bu tarihe denk gelmektedir. Bir görüşe göre Noel kutlamalarının kökeninde Mezopotamya’da Babil tanrısı Marduk ile ilgili kült vardır. Bu, Mezopotamya yeni yıl kutlamaları ile alakalı bir külttür ve 12 gün süren törenlerde Marduk’un ölmesi ve yeniden dirilmesi büyük bir yer tutar. Bir başka görüş de ilk yeni yıl kutlamalarını Osiris kültü ile ilişkilendirir. Bu da Osiris’in yeniden doğuş kültü ile birliktelik gösterir. Aynı şekilde başka Mezopotamya kültlerinde de yeni yıl kutlamaları vardır.

 

Aslında yeni yıl kutlamalarının kökenine inersek iki farklı zamanda kutlama olduğunu görürüz. Bunlardan en eskisi ve yaygın olanı , yeni yılı İlkbahara yerleştiren adettir. Yeni yıl kutlamalarının özünde Güneş takvimi vardır ve mevsimlerin döngüselliği esastır. Kışın geçerek , baharın gelmesi ve Doğa’nın yeniden canlanması yeni bir başlangıcı belirtmekte ve bu başlangıç bir çok kültür tarafından kutlanmaktadır. Eski Roma takviminin de Mart ayında başlaması bu nedendendir. Bu kutlamalar günümüze Newroz, Hıdırellez  gibi özel günlerle, “Mart içeri , pire dışarı “ gibi deyimlerde günümüze yansımıştır.

 

Yeni yıl başlangıcı olarak kabul edilen bir başka zaman da günlerin uzamaya başladığı Aralık sonudur.  Bu tarihteki kutlamalar da bir çok kültürde vardır.  Bu kutlamaların tarihine ve değişik kültürlerde nasıl yer bulduğuna biraz daha ayrıntılı bakalım:

 

Yunan Kültüründe, Kış Dönümü bayramı, Kronos şenlikleri adı altında kutlanmaktaydı. Yunan kültüründeki, en neşeli bayramlardan biri olan bu bayram sırasında Kronos ile Zeus’un savaşı canlandırılır, herkes, kölelerle birlikte yemek yerdi.

 

Kış Dönümü bayramı olan  Saturnalia, Saturn adına kutlanan en önemli Roma bayramıdır. Yunan Kronos baytamına benzer. Bu bayram Roma çağında 17 Aralık’ta başlamakta (Bazı yazarlara gore 19 Aralık) ve yedi gün sürmekte idi. Bu bayram sırasında günlük yaşam her haliyle tersine döner, hatta kölelere dahi hizmet edilirdi. Roma’da Saturnalia, büyük kitleler tarafında coşkuyla kutlanmaktaydı. Bu bayramın son günleri ise mumların yakıldığı, hediyelerin verildiği şenliklere dönüşürdü. Roma Hrsitiyanlaşınca Saturnalia kutlanmamaya başlanmış ancak, Saturnalia’nın sonunu , en kısa günü, temsil eden Brumaila , uzun sure kutlanmaya devam etmiştir. Ayrıca bu şenlikte de türlü talih oyunları oynanırdı, hatta hediyeler verilirdi. (Tarihsel süreklilik, bu oyunlardan Milli Piyango’nun Yılbaşı çekilişine kadar gelmiştir)

 

Bu tarihe denk gelen bir başka Roma bayramı ise,  Son Invictus (Yenilmez Güneş) adına kutlanan, Dies Natalis Invicti Solis’tir. (Yenilmez Güneş’in Doğum Günü) 25 Aralık tarihine denk düşen günlerde kutlanan bu bayram aslında Roma’ya Suriye’den Baal tapınımından geçmiştir. Bu tarih aynı zamanda Mitra kültü ile de ilişkilendirilmiştir. Bir çok doğu inancının karıştığı bugün aslında Işığın Karanlığa karşı olan savaşından galip çıkması olarak da kutlanmaktaydı.

Başka kültürlerde de bu günlere denk gelen bayramlar bulunmaktadır. Çinlilerin Dong Zhi bayramı da Yin’den yang’a geçişi anlatmakta ve diğer kültürlerde olduğu gibi, şölenlerle aile toplantıları ile kutlanmaktaydı. Aynı şekilde Japon Tuji bayramı da bu dönemde kutlanıyordu. Ukrayna’daki Dazh Boh ve Rusya’daki Sviatki bayramları da yine bu tür bir bayramdı.

YULE VE NOEL

Pagan inancına sahip olanlar için Yule senenin en önemli dönemlerinden biridir. Kış gündönümünü belirten bu gün Keltlerden ve eski kuzey halklarından miras kalan bir gündür. Eski Avrupalılar kötü ruhlara inanırlardı ve kötü ruhlar en çok uzuz ve soğuk kış gecelerinde korku saçarlardı. Bu yüzden günleri uzamaması aynı zamanda kötü ruhlara karşı da kazanılan bir zaferin göstergesiydi ve törenlerle kutlanmaktaydı.

 

Yule, Geol, Yole, Jiuleis, Juul, Feailley Geul adları ile de adlandırılan bu bayramın kökleri çok eskilere uzanmaktadır. Eski Anglo-Sakson dilinde “bayram” anlamına gelen “Jule” sözcüğünden gelen Yule, eski İngilizce’de Geol ya da Geoal diye de adlandırılmıştır. Eski Kuzey toplumlarında Jol olarak da bilinen Yule,  Odin’in eski hali olan Yoldir ile de ilişkilendirilir . Got toplumlarında ise bu bayram Jiuleis diye adlandırılır.

 

Yule pagan inancında yeni yılın başlangıcını bildirir. Aslında bazı toplumlarda bu Samhain olarak kabul edilse de genel Kabul Yule yönündedir.

 

İskandinavya’da da güneş tanrı belli bir süre için yok olurdu (Yunan mitolojisinde Apollon’un Hiperborea’lıların ülkesine gitmesi gibi) 35 gün sonra bir keşif grubu gönderilirdi ve akıbeti öğrenilmeye çalışılırdı. İlk ışıklar gözüktüğünde de keşif kou sevinçle dönerdi. Bu bayram “Yuletide” diye anılırdı ve ateşler yakılarak kutlanırdı. (Günümüzde Noel de İngilizce’de bu isimle anılmaktadır. Yule log da şömineye atılan odudur , bu da bu inancın izlerini taşımaktadır) . Hatta bazı yerlerde  ağaçlar bahar gelmiş gibi süslenirdi.

 

Asátrú dinini benimseyenler tarafından ise bu dönem 20 – 31 Aralık arasında 12 gün olarak kutlanır. (Mezopotamya ile olan benzerliğe dikkat) Bu dönem içinde aile fertleri ziyaret edilmeli, hediyeler verilmeli ve ağaçlar süslenmelidir. Bu çok önemli pagan bayramı halkın belleğinde her zaman yaşamıştır.

 

Peki Noel nereden çıkmıştır?

 

Aslında Noel’in ortaya çıkışı İncil’e dayanmaz. O zamanlar bilinen dünyanın her tarafında olan bu pagan bayramını yok edemeyeceklerini anlayan kilise babaları son çare olarak bu günü İsa’nın doğum günü olarak kutlamaya karar vermişlerdir.

 

Dördüncü yüzyılda Papa I. Julius ,İsa’nın doğum gününü 25 Aralık olarak ilan etmiştir. Yani bu tarihe kadar İsa’nın doğum günü 25 Aralık olarak kutlanmamış olup (bazı yerlerde 6 Ocak olarak kutlanmıştır ki bu Ortodoks dünyasında devam etmektedir) ancak o tarihten sonra Noel adeti çıkmıştır. Yani İsa’nın doğumundan yüzyıllar sonra.

 

Ancak, Noel o zamanlarda bizim bildiğimiz gibi değil sadece dinsel törenlerle kutlamıştır. Daha sonra yukarıda saydığımız pagan bayramlarının etkisi ile, her birinden bir şey alarak, Noel bugünkü şekline dönmüştür.

 

Komikti, Akdenizli Aziz Nicolas da Kuzey ülkelerindeki kış mevsimini sembolize eden yaşlı adama dönüşmüştür. Aynı şekilde , Anadolu’da da , Kuzey ülkelerinde de varolan çam süsleme adeti (ya da kışın yeşil kalan bitkiler kültü diyelim), yine Adonis’i hatırlatırcasına İsa’nın doğum günü ile özdeşleşmiştir.

 

Noel Baba’nın kıyafetine gelince, hep merak edilir Akdenizli Aziz Nicolas niye öyle giyinir diye. Onun da kıyafetini modacılar belirlemiştir. Evet modacılar. Bu bildiğimiz kıyafet çok yeni, umduğunuzdan da yeni tasarlanmıştır. 19. yy’dan gelen geleneğin devamı olarak, 1931 yılının Noel kampanyasında Coca Cola tarafından bu kıyafet tasarlanmış, Noel Baba’ya giydirilmiş ve çok tutmuştur. (Tabii burada Walt Disney’in de katkılarını inkâr etmemek gerek) Coca Cola bu geleneği zaten hep sürdürmektedir. Dikkat edin, Noel’e yaklaşırken “yeşil kapak” promosyonları oluyor ve Coca Cola şişeleri yeşil-kırmızı oluyor.

 

Sonuç :

Sonuçta Noel, 21-23  Aralık tarihlerine denk gelen  Kış Gündönümü kutlamaları ile alakalı olan, Tanrı’nın doğum günü kültlerinin Hıristiyanlığa uyarlanmış bir halidir.

 

Bizde ise Noel kutlamaları, Osmanlı’da , ülke içinde yaşayan Müslüman olmayan halklara ve Avrupalılara özenti olarak, 19.yy’da başlamıştır. Halkımız hâlâ bunun ne olduğunu bilemez. Noel Baba Yılbaşı’nda gelir zanneder, “Yılbaşı çamı” süsler, hatta bütün yabancı dizilerde ve filmlerde Noel “Yılbaşı” diye tercüme edilir.

 

Eee, Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz. Protesto mu edelim?

 

Hayır. Bugün Kuzey yarımküre halklarının tarihi kadar eskidir ve kutlanmaktadır. Pagan inanışında amaç insanın ritmini Doğa’nın ritmine uydurmaktır.

 

Evet, kış geldi, günler artık daha kısa, Güneş gitgide bizden kaçıyor. Karanlıklar Hakim oldu. Ancak Yule , Işığın zaferidir. Günler yeniden uzamaya başlar ve İlkbahar gelecektir. İşte biz de kendi içimize Işığı çağırabiliriz. Ve her şeyin artık daha güzel olacağını karanlıkların kalkacağını imajine edebiliriz. Bu ritm ile bir olabiliriz.

 

Ben kendi adıma mumlar yakıp ışığı bekliyorum. Ya siz?

Erhan Altunay