Geçmişi incelediğimizde, birçok UFO tarikatının varlığını ve hatta bazılarının günümüze kadar devam ettiğini de gözlemliyoruz. Tabii aslında UFO’ların, UFO araştırmacılarının ve Ufoloji diye tabir edebileceğimiz sözde bilimsel  konunun bu tarikatlar ile bir ilgisi yoktur ve olmamalıdır.

Bir tarikattan söz edebilmemiz için neler gerekmektedir; en başta bir “mürşid” pozisyonuna soyunmuş karizmatik bir kişiliğe, bir lidere ihtiyaç vardır. İkinci aşamada bu kişiye tapmaya, onun her dediğini yapmaya eğilimli, bilimsel bir eğitim almamış, manevi olarak boşlukta, bir yerlere dayanma ve varolma çabası içinde olan “mürit”lerin olması gerekmektedir. Üçüncü aşamada ise, uzaydan ve ya uzaylılardan bilgi alınıyor olması gerekliliği vardır. Bu bilgi bizzat lider tarafından alınıp müritlere iletilmekte ve genelde anlaşılmaz ve çok büyük söylemlerde bulunan bu bilgiler ile müritler daha da törpülenip, lider ve bilgi veren yüceltilmektedir. Devamında müritler parasal olarak da sömürülmeye başlanır. Hatta herkesin malını mülkünü satması ve ortak bir toprak alınarak komün halinde burada yaşanması ve tüm geri kalan paranın liderin yönetiminde olması en olası durumlardan biridir. Müritlere verilen çeşitli vaatler vardır. Genelde en başta “Ruhsal olgunluğa erişme ve bir başka boyuta geçme” vaadi gelir. Diğer vaatler “kıyamet olduğunda uzay gemisi ile kurtarılma”, “Hayatın yeniden başlamasında öncü kişiler olma” olarak devam eder. Bu arada çekici ve bağlayıcı şeylerde bu gruplarda kullanılır. Örneğin Seks, seks özgürlüğü ve çok eşlilik en çok kullanılan müridi avuçta tutma yöntemlerindendir.

Bilgiler alındıkça kitap haline getirilmeye ve yayılmaya başlanır. Bilgi veren uzaylı varlık bazı kehanetlerde bulunur, Genelde bunlar deprem, yanardağ patlaması, sel gibi afetlerdir. Tutan tutar, tutmayanların tarihleri değiştirilir ya da “olacak olan bu kötülüğü biz yaptığımız çalışmalar ile engelledik ve sizi bundan kurtardık” veya “olacak olan felaketi uzaylı dostlarımız, uzay araçları ile gelerek yaptıkları çalışmalarla ertelediler” söylemleri yapılır.

Tabii ki bunların hepsi külliyen uydurma veya obsesyondan (yani bedensiz bir varlığın, medyumun üzerinde ruhsal ve beyinsel olarak hakimiyet kurması ve onları da obsede etmesidir) ibarettir,

Tüm bunların gelişimi zaman içinde bu topluluklara ve topluluğu oluşturan insanlara, “akli ve psikolojik bozukluklar”, “para ve zaman kaybı”, “intihar ve hatta toplu intiharlar” ile geri dönecektir.

Uzaylılardan tebliğ almak sadece günümüze has bir olay değil, 1700’lü yıllardan beri, bu iddialar hep var ve bu konularda yazılmış bir çok kitapta mevcut… Şimdi geçmişte, bir takım UFO tarikatı olaylarını, UFO tarikatı görünümü sergileyen ve UFO tarikatı olarak nitelenen gruplar ve hareketlerine şöyle bir bakalım;

Cennetin Kapısı (Heaven’s Gate) Tarikatı

Örnek teşkil eden en önemli olaylardan biri bu tarikattır. 1975 yılında Marshall H. Applewhite tarafından kurulmuştur. Applewhite, uzaylılardan bilgi aldığı ve kendisine bu bilgilerin insanlar ile paylaşılması söylendiği için “Cennetin Kapısı” nı kurduğunu iddia etmektedir. Bu olay ile hatırlanan en önemli şey “Toplu intihar”larıdır. Tarikatın 39 üyesi 1997 yılında Hale-Bopp isimli kuyruklu yıldızı işaret kabul ederek ruhsal evrimlerini tamamlamak(!) amacıyla intihar etmişlerdir. Olaydan sonra ABD’nin California  eyaletinin, Rancho Santa Fe kentindeki lüks villada ölü bulunan 39 gencin bu toplu intihar eylemini en ince noktasına kadar planladıkları, elma sosu ile karıştırdıkları barbitürat denilen zehirli maddeyi içtikleri ve bu zehrin işlevini hızlandırmak içinde üzerine bir kadeh votka aldıkları anlaşılmıştır.  Devamında da başlarına havayı azaltmak için naylon torba geçirmiş, 18’i kadın, 21’i erkek olan bu kişilerin, yaşları 20 ila 40 arasında değişmekteydi. Hepsinin üzerinde siyah renkli aynı çeşit giysi vardı.  Bazılarının üzerinde intihardan önce neler yapmaları gerektiği yazılı kağıtlar çıktı. Yüzleri iki kişi hariç mor renkli eşarplar ile örtülmüştü. 13 kişilik gruplara ayrılmışlar ve gruplar halinde intihar etmişlerdi. Son gruptaki iki kişi diğer 11 kişinin ölümlerini kolaylaştırmada yardımcı olmak amacıyla gruptan ayrılmışlardı. Son grupta iki kişinin yüzünde örtü ve plastik torba olmamasından da bu anlaşılıyordu.

Grup üyelerinin hiçbiri sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanmıyorlardı, temizliğe çok önem veriyorlar ve saç kesimleri aynıydı ve erkek üyelerin hepsi Vazektomi yöntemi ile kısırlaştırılmışlardı. Tarikat merkezinde bol miktarda uzayla ilgili filmler ve dizilerin kasetleri bulundu. Hatta üyelerden biri Uzay yolundaki “Uhura” rolündeki Michelle Nichols’un erkek kardeşiydi.

Görünürde iyi giyimli, başarılı, akıllı ve iyi bir semtte oturan bu kişilerin toplu intiharını hazırlayan, onları bu işe inandıran Appelwhite ya da diğer adı ile “Bo” kimdi?

1975 yılında yeni yeni adını duyurmaya başladığında yanında sürekli hemşire Bonnie Lu Nettles (diğer adı ile “Beep”) bulunuyordu. İnsan isminin önemsiz olduğuna, İncil’de adı geçen Enok ve Elias’ın enkarnesi olduklarına ve 1997 yılında bir cinayete kurban gideceklerine inanıyorlardı. (Halbuki Bonnie 1985 yılında kanserden öldü) Ama ölümünden sonrada grupla ilişkisine, Applewhite’ın aracılığıyla medyumik ve telepatik bilgiler(!) vererek devam etti.

Applewhite bir vaizin oğluydu, müzikle ilgileniyordu, pek çok üniversitede müzik öğretmenliği yaptı. Ama St.Thomas Üniversitesinde adının bir seks skandalına karışması sonucu kariyeri ve parlak iş hayatı bir anda bitti. Bu yüzden bir kalp krizi geçirdiği ve ölümden döndüğü, ölümden döndüğünde gördüğü ilk kişinin de hemşire Bonnie olduğu ve ondan sonrada hiç ayrılmadıkları söylenmekte… Banka hesabında bol parası ve insanları ikna edecek inanılmaz bir karizması vardı. Müritlerine bir an önce bedenlerinden kurtulmalarını ve bu işlemden üç gün sonra yeniden dirileceklerini söylüyordu. Hale-Bopp kuyruklu yıldızının içinde uzaylılar tarafından yönetilen bir uzay gemisi olduğunu, intihar ettiklerinde ruhlarının onlar tarafından gemiye taşınacağını söylemişti. Müritler aldıkları bir teleskop ile kuyruklu yıldızı her gün seyrediyorlardı, fakat uzay gemisini göremedikleri için teleskopu daha sonra aldıkları yere iade etmiş ve ille de görmelerinin gerekmediğine karar vermişler ve sonunda da intihar etmişlerdi.

Hala bile bu grubun sinema oyuncusu, zengin ve ünlü birçok üyesi bulunmakta…

Güneş Tapınağı Tarikatı

1995’te Fransa’nın Vercors bölgesinde yanarak kömürleşmiş 16 ceset bulundu. Bunlarda kendi istekleri ile bu intihar yolunu seçmişlerdi. Grup liderleri Luc Jouret’de kendi isteği ile yaşamına son verenlerin arasında bulunuyordu.  1994 yılında “Güneş Tapınağı” ndan 50 kişilik bir başka grup daha toplu olarak intihar etmişti.

UFO’lar ile yakın ilişki halindeydiler, grup liderleri Proxima adlı bir gezegenden gelen uzaylı varlıklardan bilgi alıyordu. Uzaylı varlıklar yaklaşmakta olan kıyametten tarikat üyelerini kurtaracakları sözünü vermişlerdi. Yakın UFO ve uzaylı temasları yaşıyorlardı ve daha sonra ileri gelen, zengin tarikat yöneticilerinden birinin elinde Amerika’dan getirttiği çok gelişmiş hologram efektleri yaratan cihazların(!) bulunduğu ortaya çıktı.

Bu yönetici üyenin elindeki cihazlar ile diğer müridler için her türlü yanıltıcı görüntüyü yaratmaları mümkündü.

Adonai Kozmik Kardeşlik Birliği

Licerio Moreno noterlik mesleğini bir anda bırakarak kendini, uzaylılardan aldığı mesajları dünyaya yaymaya adadı. Çevresine toplananlar bir çok kere UFO gözlemleri ve psişik deneyimler yaşadılar. Licerio aynı zamanda Parapsikolog ve Astrolog olarak da ülke çapında faaliyetlerde bulunuyordu. Grup, 1986 yılından sonra gelen bilgileri kağıda dökme sürecine girdi. Asıl amaçları İsa’nın ikinci gelişine hazırlanmaktı ve grup üyeleri bir müddet sonra kendilerini “Şifre 33” adıyla anılan, “uzaysal ve ufolojik” bir misyonun içersinde buldular. İnanışlarına göre ki kutsal kitapta zaten bunu işaret ediyordu, uzaylılar bir gün onları almak amacıyla dünyaya gelecekti. Grup içinde yaptıkları toplu çalışmalar ile İncil’i ufolojik olarak yorumluyorladı. Ve “Şifre 33” ün anlamı şöyle açıklanıyordu;

2 Şubat 1988, yılın 33. günüydü ve o günden sonra yılın bitimine 333 günün kalmış olmasıydı.

Uzaylıların dünyaya dönüşlerinin İlk kanıtı, toplanmış 3000 kişinin gözü önünde,

1 Şubat 1988’de bir UFO’nun güneşin önünden geçmesi ile gerçekleşti ve gökte o sırada üç harf belirmişti “JVV“… Bu “Zafer kazanan İsa geliyor” anlamına geliyordu. (Jesus Viene Vencedor) Gruptan bir medyum, bu olayı günler önceden görmüş ve gelen mesajla birlikte anlatmıştı. Üzerinde 33 yazan, devasa bir uzay gemisi kendisine yaklaşmış ve o  sırada “Ben uzaydan gelen yaratıcı babayım” sesi birden kulaklarında yankılanmıştı.

Şifre 33’ün simgesi ise, grup için Davud’un yıldızını simgeliyordu. Biri düz biri ters iki üçgen… Ve bunun nedeni de Licerio’nun Titicaca gölü yakınlarında resmini çektiği üçgen şeklindeki UFO’lardı ve görüntüyü yakaladığında birinin düz kenarı yukarda, diğerinin sivri ucu aşağıda olacak şekilde uçuyorlardı.

“Adonai Kozmik Kardeşlik Birliği” bir sürü benzeri gibi dinsel bir UFO tarikatı görünümünde… Grup içinde bugüne kadar intihar vakası yaşanmadı ama daha ilerde ne olur bilinmez.

Edelweiss Tarikatı

Eduardo Gonzales Arenas bu tarikatın kurucusuydu. “Delhais” gezegeninden geldiğini iddia ediyor ve esas adının “Alain” olduğunu söylüyordu. Geliş amacı 1992 ‘de yaşanacak olan büyük nükleer felaketten dünyayı kurtarmak idi. Kurtulanları uzay gemileri ile “Delhais” e götürecekti. Tarikatına girenlerin vücudu kızgın demirle dövmeleniyordu. Dövmedeki sembol ise UMMO gezegeniydi.

Eduardo’nun kendi cemiyetini kurmadan önce hırsızlık ve sahtekarlıktan başı derde girmişti. Daha sonra uzaysal liderliğe soyunduğu günlerde de, grubun kadın ve erkeklerine cinsel tacizde bulunmak başta olmak üzere 28 ayrı suçtan yargılandı ve toplam 168 yıl hapis cezası aldı. 6 yıl hapiste yattı ve sonra delil yetersizliğinden şartlı olarak serbest bırakıldı. Daha ilerki tarihlerde İbiza’ya yerleşti, Geceleri devam ettiği eşcinsel barlarda, yanında İbiza’da tanıştığı Joan Marti adlı sorunlu bir müridi ile görünüyordu. Joan, daha sonraları sağda solda,  kendisine zorla tecavüz ettiği için Eduardo’yu öldüreceğini ve intikamını alacağını söylemeye başladı ve sununda da bir gün Eduardo’nun boğazını keserek onu öldürdü.

Tanrının Kurtuluşu Kilisesi

Tayvan’da kurulmuş olan bir UFO tarikatıdır. Liderleri 41 yaşındaki Chen, eski bir sosyal Bilimler öğretmeni… En iyi iki arkadaşı ise Hz.İsa ve Buda’nın onların bedenlerinde yaşadığına inandığı iki genç tarikat müridi idi… Tanrı ise zamanı geldiğinde dünyaya inecek ve Chen’in vücudunu araç olarak kullanacaktı!!!

Bu tarikatın 150 müridi geçtiğimiz aylarda tüm mal varlıklarını satarak Teksas’ın Garland bölgesine yerleşti. Bu yöreyi “Tanrının Ülkesini” (God’s Land) çağrıştırdığı için seçmişler.

En son söylemleri ;

“31 Mart 2005 yılında Tanrı bir UFO ile dünyaya inecek ve televizyona çıkacaktı.”

Ama sanırım Tanrı, bu gezisini biraz ertelemiş olmalı ki bu söylemleri gerçekleşmedi. Tarikat üyeleri üzerlerine her zaman giydikleri beyaz elbiselerini hiç çıkarmadan hala heyecanla bu ziyareti bekliyorlarmış. İntahar gibi bir vukuatları şu ana kadar yok.

Uzaylı Meyveş Nine’nin Tarikatı

Amerika’daki bir UFO tarikatı mensuplarının, 130 yaşında öldüğünden dolayı uzaylı olduğuna inandıkları “Meyveş Nine”nin köyü Trabzon, Sürmene’dedir. Buradan yaklaşık 30 dakika içinde beton düzgün bir yoldan Meyveş ninenin köyüne ve evine ulaşılabilir.

Meyveş Nine Kırım savaşı sırasında çocukken bir gemiyle Sürmene’ye kaçan bir ailenin çocuğu. Öldüğünde 130 yaşında çok dinç ve sağlıklı bir insanmış, Yörede anlatılanlara göre Meyveş Nine insanlara şifa vererek, onların hastalıklarını iyileştirebilen, öldüğü güne kadar, bahçesinde çalışan, sesi tıpkı bir genç kız sesi olan, iyilik timsali bir insanmış.

“Meyveş Nine” nin hikayesi, NASA’da akademisyen olarak çalışan ve onun torunu olan ve Prof. Dr. Alaattin Yıldız’ın uzun yaşamla ilgili bir arkadaşı ile yaptığı sohbet sırasında, arkadaşına ninesinin 130 yaşında öldüğünü ve bu yaşa kadar nasıl zinde ve genç kalabildiğini anlatmasıyla dünyanın ilgi odağı haline gelmiş ve bu olayın gelişimi sonucunda Amerika’daki UFO tarikatı mensupları bir fon kurup Sürmene’de Meyveş nine adına bir anıt mezar inşa etmek için girişimlerde bulunmuşlardır, Hatta anıt mezarın projesini İsrail’deki soykırım anıtının mimarı olan Derek Cooper’a yaptırmışlar bile…

Bir internet sayfası dahi bulunan Meyveş ninenin anıt mezarı çeşitli sebeplerle yapılamamış ama köyde şu anda bildiğimiz türden bir mezan var.

Tanrının On Emri

Tarihin en büyük toplu intihar vakası 1978’de Guyana Jonestown’da oldu. ” Dünyanın sonu geldi hepiniz cennete gideceksiniz” diyen lider Jim Jones isimli rahip müritlerini ölüme sürükledi. Tam 914 kişi siyanürlü bir içki içerek hayatına son verdi ve son anda bu içkiyi içmekten vazgeçenler ise vurularak öldürülmüşlerdi. Bu olay hakkında daha fazla bilgi yok.

İkinci büyük olay ise Uganda’da yaşandı. Kendilerine modern tıp ve eğitim yasaklanan bir tarikatın 650 üyesi kendilerini yakarak intihar etti. Polis “Tanrının on emri” adlı bu tarikat üyelerinin başkent Kampala’nın güneydoğusundaki Rukingeri adlı bölgedeki Kanungu adlı kasabada bir kilisede toplanıp saatlerce şarkı söyledikten sonra kendilerini ateşe vererek intihar ettiklerini açıkladı.

Tarikat üyeleri 3 gün boyunca bu intihara kendilerini hazırladılar… İki gün önceden kilise önünde çantalarını, paralarını, giysilerini ve kilisede bulunan bazı şeyleri yaktılar ve daha sonra yakın köylerdeki akrabalarını ziyaret ettiler. Son gün ise Meryem ananın kendilerini almaya geleceğine inanarak beklemeye başlamışlardı.Tarikatın lideri “Peygamber” lakaplı Joseph Kibweteere artık dünyanın sonunun geldiğini ve cennete gitmek için hazırlanmaları gerektiğini söylemesiyle tüm tarikat üyeleri kendilerini kiliseye kapatarak orayı ateşe verdiler.

Daha sonra yapılan açıklamalarda ve gazete haberlerinde kilisenin tüm camlarının içerden çivilenerek iptal edildiği ve kilise yanarken Kibweteere’nin orada olmadığı ve bir yardımcısı ile beraber Avrupa’ya kaçtığı söylendi. Kibweteere’nin daha önce 31 Aralık 1999 da dünyanın sonunun geleceğini söylediği ve bu tarihi daha sonra 31 Aralık 2000 olarak da değiştirdiği öğrenildi.

Ölenlerin büyük çoğunluğu kadınlardan ve çocuklardan oluşuyordu!   

“Raelian Hareketi”

UFO’cular olarak da adlandırılan  ve simgesinde “gamalı haç” ve “Davut Yıldızı” bulunan  Rael tarikatı üyeleri, yeryüzündeki yaşamın uçan daireler ile uzaydan gelen zeki varlıklar tarafından yaratıldığına, insanın genetik kopya ürünü olduğuna ve ilk insanların, hayvanların ve bitkilerin bundan 25.000 yıl önce dünyaya inen uzaylılar tarafından “ölü materyal”den yaratıldığına inanıyorlar. 84 ülkede toplam 60.000 müritleri olan uzay ve seks tarikatı diye de biliniyorlar. Seks ve para tuzağı ile, manevi olarak boşlukta olan kişileri kendi saflarına kattıkları söylenen Raelian tarikatı, 24 Ekim 2004’de İstanbul’da da bir toplantı düzenledi ve bu olay “Deşifre” adlı TV programında tüm detayları ile incelendi.

Bu yayın üzerine tarikat üyeleri Bu TV’nin mahkemeye verileceğini duyurmuşlardı.

Fransız asıllı eski bir gazeteci ve otomobil yarışçısı olan Claude Vorilhon tarafından 1973 yılında kurulan “Raelian Hareketı” tarikatının yöneticilerinden biri olan Brigitte Brosselier biri ABD’de, diğeri de ABD dışında iki laboratuarda “insan klonlanmasına yönelik çalışmalar yaptıklarını” ve amaçlarının “insanlık tarihine ışık tutmak” olduğunu açıklamıştı.

Merkezi Kanada’nın Montreal kentinde olan UFO tarikatı, ilk etapta Hz.İsa ve Adolf Hitler’i  kopyalamayı planlıyor. Vorilhon bir konuşmasında “Hitleri kopyalayıp sonra onu yargılayacağız ve bundan tüm museviler çok mutlu olacaklar” demişti.

Tarikat liderinin son peygamber olduğu, bundan önce gönderilen peygamberlerinde uzaylıların elçileri olduğu, Nuh’un gemisinin aslında bir uzay aracı olduğu, Allah diye bir şey olmadığı ve dünyanın uzaylılar tarafından yönetildiği bu tarikatın inanışları ve söylemleri arasında…

Tarikat lideri ve yöneticileri ABD’nin yakın zamanda insan klonlanmasını yasaklaması üzerine hükümeti mahkemeye vereceklerini, bu kararın anayasaya aykırı olduğunu iddia etmişlerdi. Klonlama konusunda müşterilere hizmet verdikleri “Clonaid” adlı birde şirketleri bulunmakta…

Haziran 2005 ‘de altı ay içinde ilk taşıyıcı annelerin klonlanmış bebekleri dünyaya getirecekleri söylenmişti ve bu taşıyıcı annelerden biride Brigitte Brosselier’ın kızı idi…

Bilim adamları Vorlhon için “Bu adam büyük bir çılgın ve bir şekilde durdurulması gerekir” demişlerdi.

Ülkemizde adı “Uzaysal Tarikatlar” diye Geçen Gruplar

Mevlana Dünya Kardeşlik Birliği

Kendilerine uzaydan ilahi kitap geldiğini iddia eden bir grup olan Mevlana Dünya Kardeşlik Birliği çoğunluğunu kadınların oluşturduğu bir grup… Grubun kurucusu Bülent Çorak adlı bir bayan ve grupta kendisinin peygamber olduğuna inanılıyor. İstanbul’da 1300 kadar üyesi olduğu ve birbirlerini taşıdıkları çantadan tanıdıkları söyleniyor. Bu çanta içine koydukları “fasikül” olarak adlandırılan kitabı el altından dağıttıkları biliniyor. Bu grupla ilgili birçok şey Hulki Cevizoğlu’nun hazırladığı “Ceviz Kabuğu” adlı programda Zekeriya Beyaz tarafından anlatıldı ve tartışıldı.

Kitapta yazılan ve söylenenlere göre bu kitap uzaydan gelen Yüce Rab tarafından Bülent Çorak’a verilmiş.

Yine Zekeriya Beyaz’ın söylediğine göre grubun yüzde doksanı kadın ve bu kadınlar eşlerinden boşanarak, sahte kadın peygambere bağlanmışlar.

Gruplar 18 kişilik hücreler halinde çalışmaktadır. Aynı programda telefonla bağlanan Yaşar Önal adlı kişi uzay toplantısına bir kere katıldığını, toplantıda 18 kişi olduklarını ve sonunda çantası olan bir kadının “önce bağlantı kuralım” diyerek bir yeri telefonla aradığını ve telefonda karşı tarafa günün tarihini söyleyerek “18 kişiyiz” dediğini anlattı. Bir başka telefonla bağlanan İlkay Türker adlı kişi ise “üniversite mezunu oğlunun bu tarikata üye olduğunu ve o tarikattan bir bayanla evlendiğini, artık oğlunun kendilerini aramadığını ve evine bile kabul etmediğini” söyledi.

Maronlar

“Türkiye’de şeytanın lanetinden kendilerini uzaylıların kurtaracağına inanan bir çok grup ve örgüt var. Bunların en önemlilerinden biride liderliğini Cenap Başman’ın yaptığı Maron tarikatı” diyor Aksiyon dergisi…

Derginin geçmiş senelerde yayımlanan bir sayısındaki  haberde Antalya’da toplu intiharları engellenen bir grup gençlerle birlikte tekrar gündeme gelen bu UFO ve uzaylı kaynaklı örgütlerin çeşitli zamanlarda bir çok intihara sebep olduklarını ve bu gruplardan en önemlilerinden birinin de Adanalı bir eczacı olan Cenap Başman’ın  liderliğindeki, Maron tarikatı olduğunu ve bu tarikatın üyelerinin 2013 de kıyametin kopacağına ve Atlanta medeniyetini tekrar kuracaklarına inandıklarını bildirdi.

Tarikat içersinde mühendisten, öğretmene ve profesörlere kadar toplumun birçok kesiminden kişi var. Aksiyon dergisi, “Başman kendisinin peygamberlerin enkarnesi olduğunu ve ancak kendisiyle birlikte olanların kıyametten kurtulabileceğini” yazıyor diyor haberinde…

Maron adı verilen hareketin eski yöneticilerinden olduğunu söyleyen Dr. Ünal Yılmaz, Başman’ın medyumik bazı özelliklerinin olduğunu, insanların şeytan ile korkutularak gruba bağlandığını aktarıyor. Yine eski üyelerden dedektif Dr. Joseph erdem ise şunları söylüyor :

“2013’de kıyametin kopacağını, Hıristiyan veya Müslüman kim olursa olsun onların yanından ayrılmazsanız bundan kurtulacağınızı söylüyorlar, Başman ‘hadi evlatlarım bugün ölüyoruz’ dese arkasından gidecek çok sayıda insan vardır.”

UFO araştırmaları merkezi başkanı Haktan Akdoğan ise bu grupları “UFO’ların bilinmezliğini kullanan şarlatanlar” olarak niteliyor.

Evet böylece bu araştırmanında sonuna gelmiş bulunuyoruz. Yurtdışında UFO tarikatları ile ilgili oldukça kötü sonuçlanmış birçok olay var. Ülkemizde ise bu tarikat sınıflarına yer yer girdiği anlaşılan, yer yerde benzerlik gösteren zaman zaman medyada boy göstermiş, irdelenmiş ve yaptıkları yanlışlar ortaya dökülmüş, tutarsızlıkları anlatılmış iki grup var gözüküyor. Umarız bu iki gruptan da gelecekte kötü sonuçlar alınmaz ya da alınmadan engellenebilir. Bu yazının hazırlanmasındaki amaç birilerinin kötülenmesi, yargılanması  değil… Amacımız, eğitimsiz, her söylenene inanabilecek düzeyde bulunan ve manevi boşlukta olan insanların hem yurtdışı, hem de yurtiçinden bazı oluşumlara, gruplara ve örgütlere katılırken bu yazıdan faydalanarak kandırmacaları ve doğruları görmeleri, kendilerine bu yazıdan pay çıkartmaları, daha dikkatli olmaları ve aklın yolundan ayrılmamalarını sağlamak düşüncesidir.

Kaynakça:

Ufo gerçekleri ve yalanları – Farah Yurdözü,

Ruhsal güçleri geliştirme teknikleri – Ergun Candan,

Ufo ile ilgili çeşitli  web sitelerindeki yazılar,

Ufo forumlarından alınan bilgiler,

Aksiyon dergisi, Akşam, Hürriyet, Milliyet ve çeşitli

İnternet gazetelerinde çıkan haber ve makalele

Reha Ersavcı