Babası hiç değilse cayır cayır müzik yapıyordu!

Ray Charles, müzik tarihinin en aykırı figürlerinden biri olarak bilinir. Tepkiliydi, yapılmamışı yapmayı seviyordu. Kilise müziğini, içkilerin su gibi aktığı barlarda yorumlamaktan hiç çekinmedi. Çünkü küçük yaşta kaybettiği kardeşini bir söz vermişti; büyüyünce çok ünlü biri olacaktı.Gözlerini kaybetmesi bile onu engellemedi. Büyük
şehrin çarklarından, daha da büyüyerek geçti. Zencilerin toplumda “öteki” olarak görüldüğü, beyazlarla aynı musluktan su içmelerinin bile yasaklandığı bir dönemde, aşağılananların sesi oldu. Şöhret basamaklarını tahmin edilemeyecek kadar hızla tırmanan Charles, şöhretin getirdiği kötü alışkanlıklara da bulaşmıştı. Ciddi bir biçimde uyuşturucu tedavisi gördü. Kimse onun düzensiz yaşamıyla ilgilenmedi çünkü sanatını “inanılmaz” tabir edilecek şekilde icra ediyordu. Kariyeri boyunca 12 Grammy Ödülü aldı. Hayatını konu alan film gişe rekorları kırdı. Albümleri hala dünyanın dört bir yanında milyonlarca satılıyor. İşte o babanın oğlu: Ray Charles J.R, 2005 yılının Şubat ayında Los Angeles’ta, uyuşturucu kullandığı iddiasıyla tutuklanır. Ray Charles J.R, babasından kalan mal varlığını hızla tükettiği için daha önce de gündeme gelmişti. Bu kez, baltayı taşa vurmuştu ama kefaletle serbest bırakıldı. Uzun dönem, sivil yaşamında da polisin gözlem altında tuttuğu Ray Charles J.R, şu anda maddi sorunlarla boğuşuyor.

 

Babandan hiç mi öğrenmedin Jordie!

Cruyff, kimilerine göre dünya futbolunun gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu. Hollanda’nın uyguladığı “total futbol” anlayışının temel direği olan Cruyff, hız ve futbol zekâsını birleştiren ender yeteneklerden biriydi. Futbola Ajax’ta başlamış, bu kulüple altı lig, iki lig kupası ve üç Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası şampiyonluğu yaşamıştı. 1973’de Barcelona’ya transfer oldu. Avrupa’da iki kez “Yılın Futbolcusu” seçildi. 1974 Dünya Kupası’nda takımının kaptanlığını yapan Cruyff 51 kez milli oldu. Futbolu bıraktıktan sonra teknik adam olarak Barcelona’da görev yaptı. Barcelona’nın, devam eden başarısının altındaki en büyük imza olarak görülüyor. Cruyff’un gölgesi, 33 senedir Barcelona’nın üstünde ve oğlu Jordi Cruyff, bir dönem bu gölgenin altında yatarak küçümsenmeyecek bir şöhret yapmıştıJordi Cruyff’un futbol dünyası tarafından tanınması, babasının Barcelona’yı çalıştırdığı döneme rastlıyor. Kimilerine göre yetenek olarak babasının dörtte biri bile etmeyen Jordi Cruyff, Barcelona’da arada bir ilk 11’de yer bulmasını da babasının torpiline borçluydu. Soyadı sayesinde, Manchester United forması da giyen Jordi, Alaves sözleşmesini feshedince Espanyol’e geçti. Jordi, yeteneğin genetik olmadığının en güzel örneklerinden biri.

Hun’un uyutmayan hapları

Türk sinemasının diğer bir jönü Ediz Hun, sinemadaki başarılı kariyerini siyasette de sürdürmüştü. Milletvekili seçilen, Çevre Bakanlığı yapan Hun, hayvan hakları konusundaki çabalarıyla sık sık gündeme gelmişti. Hun’un bu imajı, oğlunun uyuşturucu kullanmak suçundan mahkûm edilmesiyle sarsıldı. 2002 yılında, Bilkent Üniversitesi’nde okurken, uyuşturucu kullanmaktan 10 ay hapse mahkûm olan Burak Hun’un avukatı Sadık Erdoğan, müvekkilinin üzerinde bulunan hapları yoğun ders temposunda uyumamak için kullandığını ileri sürse, Hun’un mahkûm olmasını önleyememişti. Mahkeme 10 aylık hapis cezasını para cezasına çevirmiş, Burak Hun’da hapse girmekten kurtulmuştu.

Özal soyadı bir yere kadar

Baba mesleğini sürdürmeye çalışanlar listesine girmeye çalışanlardan biri de Ahmet Özal. Öyle ya da böyle, Turgut Özal siyaset sahnesine girdiği 1980’li yıllardan, öldüğü güne kadar Türkiye’nin gündemini belirleyen başlıca siyasi aktördü. Turgut Özal’ın siyasi hayatı kadar, soyadını taşıyan aile bireylerinin yaşamları da ülke gündemini fazlasıyla meşgul etmişti. Ahmet Özal, soyadının verdiği avantajla iş hayatına bodoslama girmişti. İlk yıllarında ciddi ticari başarılar elde etmiş, ulusal yayın yapan bir kanalın sahibi bile olmuştu. Turgut Özal’ın ölümünden sonra, diğer tüm aile bireylerinin olduğu gibi Ahmet Özal’ın da yükseliş grafiği tersine dönmüştü. Önce ticari hayatın zorluklarıyla baş başa kalmış, daha sonra da siyasi girişimlerde başarısız olmuştu. Ahmet Özal halen, babasının çizgisinde politika yapan bir siyasi partide, böyle bir parti bulamazsa da kendi kuracağı bir partide siyaset yapmak istediğini beyan ediyor.

Siyah İnci’nin oğlu Edinho

Dünyanın en iyi futbolcularıyla ilgili bir tartışma başladığında Pele’nin adı mutlaka anılır. Bugünkü nesil onun maçlarını canlı olarak izleyememiştir. O yüzden hâlâ çoğumuz için bir bilinmeyendir. Maradona’yı biliriz, hareketleri ezberimizdedir ama Pele’ye ilişkin böyle hafıza kayıtlarımız yoktur. Fakat adının bu derece anılıyor olması boşuna değildir. Kariyerinde binin üzerinde gol atmış, sayısız kupa kazandırmıştır. 1958’de Dünya Kupası’nı kazanan Brezilya’nın yıldızı olduğunda daha 18 yaşındadır. Kariyeri böyle sürüp gider… Pele’nin oğlu Edson Cholbi do Nascimento, 1991’den 1999’a kadar, babasının yıllarca oynadığı Santos takımında yedek kaleci olarak forma giyer.Babasının hatırına kadroda tutulduğu herkes tarafından bilinmektedir. 1992 yılında, caddede yapılan araba yarışında bir motosiklet sürücüsünün ölümüne yol açtığı için altı sene hapse mahkûm edilmiş ancak cezası daha sonra kaldırılmıştı. “Edinho” olarak da tanınan yaramaz evlat Nascimento, tam bu cezadan yırtmışken, bir uyuşturucu baskınında çete üyeleriyle birlikte tutuklanıp, altı ay hapse girmekten kurtulamaz. Edinho, sadece uyuşturucu kullandığını, ticaretiyle ilgisi olmadığını açıklamasına rağmen, babasının soyadına sürdüğü lekeyi temizleyemez.

Konuk Yazar