1970’lerde doğanlara “İlk hatırladığınız TV haberi nedir?” diye sorsanız, sayılanlar arasında “Mehmet Ali Ağca’nın Papa’ya suikasti” mutlaka yer alır. Papa II. Jean Paul’ün zor kurtulduğu bu saldırı dünyayı sarsmıştı bir zamanlar. Ama sadece bu suikast haberi değil elbet II. Jean Paul’den hatırımızda kalanlar. O kadar çok karşımıza çıkıyordu haberlerde ve o kadar içimizde yer alıyordu ki, sanki bir dinin ruhsal lideri değil de bizim yurtdışında yaşayan amcamız gibi olmuştu. Öldüğünde de tanıdık birisini kaybetmenin hüznünü yaşadık, her ne kadar bize “yabancı” bir kişilik olsa da. Sonra “Star Wars”taki Senatör Palpatine’e benzeyen Kardinal Ratzinger, Papa 16. Benedict olarak karşımıza çıktı ve barışçıl hamleleriyle dikkati çeken halefinin aksine ortalığı birbirine katan açıklamalar yapan ve gerginlik yaratan bir görüntü sergiledi.
Son olarak 12 Eylül 2006 tarihinde Almanya’da Resenburg Üniversitesi’de öyle bir konuşma yaptı ki Müslüman dünyası ayağa kalktı haliyle:: “Bana Muhammed’in getirdiği yenilikleri göster. Sadece kötü ve insanlık dışı şeyler bulacaksın. Tıpkı vaaz ettiği dinin kılıç gücü ile yayılması emrini verdiği gibi. Dine davet için, şiddet ve tehdit yerine, iyi konuşma kapasitesi ve doğru akıl yürütme gerekir…” sözlerinin Muhammed’in güçten yoksun olduğu ve tehdit altında bulunduğu ilk dönemlerine denk geldiğini belirten Papa, “Dinde mecburiyet yoktur.” dedi. “Hıristiyanlık ile akıl arasında sıkı bir bağ var.” diyen Papa, İslam’da ise Tanrı kavramının çok soyut olduğunu ve bu nedenle böyle bir bağın olmadığını söyledi. Papa ayrıca “İslami cihad akla ve Tanrı’ya karşıdır.” diye konuştu. İşin bizim açımızdan şenlikli tarafı ise, papanın Kasım ayında Türkiye’ye gelecek olmasıydı ve zaten bu geliş ve olası yaşanabilecekler hakkında bir sürü spekülasyonlar yapılırken, bu sözler ortamı daha da alevlendirmişti. Peki tüm bu tartışmalar ve spekülasyonların ötesinde kimdir papa, görevi nedir, nasıl böyle bir güce sahip olmuştur?.. İşte bu yazımızda bu soruların yanıtlarını aradık.
Papa ve Papalık
Roma İmparatorluğu sırasında yayılan Hıristiyanlık içinde iki büyük mezhep gelişmiş ve sonradan bölünen İmparatorluğun iki başkenti de bu mezheplerin merkezi olmuştur. Bu mezheplerden Ortodoksluğun merkezi Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul ve lideri de Fener Rum Patrikhanesi’ndeki “Patrik”ken, Katolikliğin merkezi de Batı İmparatorluğu’nun başkenti Roma ve lideri de “Papa”dır. Yani papa, kısaca Katolik Kilisesi’nin lideridir.
Papa kelimesinin anlamı, Yunanca “baba” anlamındaki “pappas”tan gelir ve kiliseye ilişkin saygı belirten bir unvandır. Papa kelimesi, 8. yüzyıldan bu yana Batı’da “Roma Piskoposu”, “Roma Katolik Kilisesi’nin Başı” ve “Papalık’ın Görevlisi” için kullanılmaktadır. Papa, aynı zamanda şu unvanlara da sahiptir; İsa’nın Vekili; St. Peter’in Varisi,Evrensel Kilise’nin Başpiskoposu, Batı’nın Patriği, İtalya Başpiskoposu, Roma Eyaleti’nin Başpiskoposu, Vatikan’ın Hükümdarı ve Tanrı’nın Hizmetkarlarının Hizmetkarı.
Papa pek çok yetkiye ve güce sahiptir: Piskoposları Vatikan’a bağlı piskoposluk bölgelerine tayin edebilir, kararlarını onaylayabilir ya da veto edebilir, kilise ayinlerinde düzeltmeler yapabilir ve ayinsel kuralları sorgulayabilir, kilise hukukunu değiştirebilir, dini emirleri onaylayabilir ya da kaldırabilir, bir hakim gibi davaları yönetebilir, genelgeler ve kiliseye göre Katolikler tarafından kesinlikle inanılması gereken inanç ve ahlaki değerler hakkında mutlak beyanatlar çıkarabilir.
Papa ölene yahut kendi isteğiyle çekilene kadar görevini sürdürür. Hiçbir makam ve kurul papayı görevinden alma ve yargılama yetkisine sahip değildir. Papanın istifa etmesi bile mümkün değildir, çünkü İsa, çarmıhtan inmemiştir, yani papa, ölene kadar kutsal görevinden feragat edemez. Papanın ciddi sağlık nedenleri bile görevinden el çektirilmesi için geçerli değildir. Papanın düşüncesini herhangi bir biçimde belli etmesi görevine devam etmesi için yeterlidir.
Tarihte Papalık
Hz. İsa’nın havarilerinin çabaları sonucunda, tüm önleme çabalarına karşın Roma İmparatorluğu’nda Hıristiyanlık yayıldı ve 381 yılında Roma, Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul etti. Havari Aziz Peter’in Roma’daki vekiline de ”Papa” adı verildi.
Papa, Katolik Hıristiyanların lideri payesine ancak 453 senesinde kavuşmuştur. O zamana kadar Papa, “Roma piskoposu” payesini taşırdı ve hatırı sayılır Hıristiyan din adamlarından biriydi, fakat mesela İstanbul piskoposundan bir üstün değildi. Hatta İmparator Konstantin zamanına kadar diğer herhangi bir piskopostan farkı yoktu. İmparator Konstantin’in, Hıristiyanlara ayrıcalıklar tanıyıp, Roma İmparatorluğu’nun Hıristiyanlaşmasının önünü açtığı donemde Roma piskoposu olan Slyvester (m.s. 314-335) yeterince otoriter ve agresif olmadığı için papalık olgusunun yerleşmesi oldukça gecikmiştir. Fakat Sylvester’in bu pasif tavrın, papanın önem kazanmasında olumlu etkilerde de bulunduğu düşünülmektedir. Örneğin 325’te yapılan ve Hıristiyanlığın şimdiki halinin şekillendiği İznik görüşmelerine Hıristiyan dünyasının dört bir yanından din adamları giderken, Sylvester bu görüşmelere bir şekilde katılmadı. Konferans esnasındaki çeşitli tartışmalar bir çözüme ulaşmayınca da Sylvester’a başvuruldu ve o noktadan itibaren de Roma piskoposu sağduyunun ve uzlaşmanın sembolü görülmeye başlandı.
Roma piskoposunun esas önem kazandığı olay ise Hun saldırıları esnasında gerçekleşti. Hun imparatoru Atilla’nın Roma’ya girip, imparatorluğun sonunu getirmemesi için hiçbir sebep yokken, dönemin Roma piskoposu Leo gidip onunla görüşmüş ve görüşme sonrasında da Atilla,istiladan vazgeçip Macaristan’a geri dönmüştür. Bu olay sonrasında papanın saygınlığı daha da arttı ve Hıristiyan dünyasının yasayan en yetkin kişisi halini aldı.
754 yılında Frank hükümdarı Genç Pippin’in Papa’ya hediye ettiği topraklarla, sonradan Papalık Eyaletleri olarak anılacak yapının tohumları atıldı. 800 yılında da Papa III: Leo, Frank Lideri Şarlman’a Roma İmparatoru olarak taç giydirdi ve bu, papaların bin yıla yaklaşan bir süre boyunca kral ve imparatorlara taç giydirmeleri geleneğinin ilk adımı oldu.
Papaların elinde geniş yetkiler vardı. Bir kimseyi aforoz ederek dinden çıkarabilirlerdi ve aforoz edilen kişi, toplum hayatının dışına itilirdi. Krallar bile aforoz edilmekten çekinirlerdi. Papa’nın enterdi ilan ettiği ülkede ise bütün dinsel faaliyetler durdurulurdu. Krallar bu duruma düşmek istemedikleri için Papa ile iyi geçinmeye çalışmışlardır. Ortaçağ’da krallar ve senyörler, kiliseye büyük topraklar bağışladılar. Böylece kilise örgütü oldukça zenginleşti.
Papalık Devleti (Vatikan)
Papalık Devleti ya da sadece Papalık ise tarih boyunca İtalya yarımadasında yer alan ve Papa’nın askeri ve siyasi bakımlardan yönettiği devlet birimine verilen isimdi. Papalık sadece Katolik kilisesini dinsel bakımdan yönetmekle kalmıyor, ordu oluşturuyor, savaş yapıyor ve barış antlaşmaları imzalıyordu. Papalık bir devlet olarak 1870 yılına kadar varlığını sürdürdü. O tarihte Savoy hanedanının İtalya’yı tek bir bayrak altında toplaması sonucu işlevini kaybetti. 1929 yılında Papalık İtalya’yla Lateran Antlaşmasını imzalayarak Vatikan’ı kurdu. Bu tarihten sonra Vatikan şekil değiştirmekle birlikte Papalık’ın bir devamı olarak bağımsız bir devlet halinde varlığını devam ettirmektedir.
Papa II. Urban
Papalar, Haçlı Seferleri’nin gerçekleşmelerinde başat rol oynamışlardır. Bu yönde de ilk adımı atan ve I. Haçlı Seferi’nin başlamasında büyük rol oynayan papa, II: Urban olmuştur. 1095’in mart ayında, II. Urban Bizans İmparatoru I. Alexius Commenus’tan Müslümanlara karşı yardım talebi aldı. Bunun üzerine, sayısız İtalyan, Fransız ve Burgonyalı piskoposunun katıldığı büyük bir divan toplandı. Aynı yılın kasım ayında gerçekleşen Clermont Divanı’nda, II. Urban, Avrupa tarihindeki en etkileyici konuşmalardan birini yaptı ve Fransızları, Kutsal Topraklar’ı Selçuk Türkleri’nin elinden almaya davet etti. Papa’ya göre Fransa zaten fazla kalabalıktı ve Filistin toprakları (vaat edilmiş ülke) süt ve bal doluydu. Papa, Fransızlardan kılıçlarını Tanrı’ya hizmet için kullanmalarını istedi ve Fransızlar, onu “Dieu le veut!”(Tanrı böyle istiyor!) diye yanıtladı.
II. Urban, 29 Temmuz 1099’da, haçlı birliklerinin Kudüs’ü ele geçirmesinden 14 gün sonra öldü. Ancak öldüğünde bu gelişmenin haberi henüz İtalya’ya ulaşmamıştı.
Papa II. Jean Paul
Papa II. John Paul, asıl ismiyle Karol Józef Wojtyła Katolik kilisesinin Polonya kökenli ilk Papa’sıydı. 4 Temmuz 1958’de dönemin Papa’sı 12’nci Pius tarafından Ombi Piskoposluğu ve Kraków Yardımcı Piskoposluğu görevine atandı. 30 Aralık 1963’te Kraków Başpiskoposu oldu, Kendisine, 26 Haziran 1967’de Papa VI. Paul tarafından kardinallik unvanı verildi. VI. Paul’ün ölümünün ardından Vatikan’daki papalık seçimi, 26 Ağustos 1978’de tahta I. John Paul’ün oturmasıyla sonuçlandı. Ancak yeni papa, bu görevde sadece 33 gün kalabildi. 16 Ekim 1978’de Papa seçilen Wojtyła, bu yeni görevde kendisi için seçtiği ismi, selefinden esinlenerek belirledi. II. John Paul adını alarak Papalık tahtına geçti ve 455 yıl sonra Vatikan dışından gelen ilk Papa oldu. II. John Paul’ün, Berlin Duvarı’nın yıkılışı ve iki Almanya’nın birleşmesi ile Doğu Bloku ve Varşova Paktı’nın çöküş süreci ve SSCB’nin dağılması sürecinde büyük rol oynadığı biliniyor.
Papa XVI. Benedikt
Benedictus PP. XVI, asıl adıyla Joseph Alois Ratzinger (16 Nisan 1927, Almanya) taşıdığı Papa ünvanıyla dünya çapında 1 milyarı aşkın üyesi bulunan Katolik Kilisesi’nin yeni ruhani lideridir.
Kardinallik payesini, 27 Haziran 1977’de dönemin Papası VI. Paul’den aldı. Ratzinger, Polonyalı Papa II. John Paul’e olan yakınlığıyla tanınıyordu. Tutucu bir Alman Kardinali olarak tanınan Ratzinger Papalığa seçilmeden önce 24 yıl süreyle Katolik Kilisesi içinde eski Engizisyon Kurumu’nun devamı niteliği taşıyan Dinsel Öğretiler Kurulu’nun başkanlığını yapmıştı. Başkanlığı boyunca bu kurul muhtelif Katolik ilahiyatçılarının ve din adamlarının “görüşlerinden dolayı sorgulandığı, kızağa çekilmekten görevden almaya” kadar uzanan cezalar yağdırmaktan da çekinmeyen bir kurum haline dönüşmüştü. Benedikt, 78 yaşında papa seçildi ve 1730’dan bu yana seçilen en yaşlı papa oldu.
XVI. Benedikt’in, kendisinden önce gelen Papa II. Jean Paul’e göre İslam dinine ve Müslümanlara karşı daha katı bir yaklaşımı savunduğu düşünülmektedir. II. Jean Paul, Hristiyanlarla Müslümanlar arasında diyalog kurulmasına önem vermişti. XVI. Benedikt ise diyalogdan ziyade Müslümanlara karşı dinsel bir tartışma açma eğilimi göstermektedir. Papa, 12 Eylül 2006 tarihinde Almanya’nın Regensburg Üniversitesi’nde, 14. yüzyıl Bizans İmparatoru II. Manuel Paleolog’un bir müslüman alimi ile konuşmalarında söylediği sözlere dayanarak, cihad havramı ve İslamiyet’in getirdiği yenilikler konularında dile getirdiği imalı görüşlerle uluslararası tepki toplamıştır.
Papa seçilmeden önce Kardinal Ratzinger Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine olumsuz baktığını açıkça ifade etmişti. AB’nin bir medeniyet olduğunu ve Türkiye’nin bu medeniyete ait olmadığını savunuyordu. Bu nedenle Türkiye onun papa seçilmesini hiç istememişti.
Kadın Papa Efsanesi
Kadın bir Papa’nın varolup olmadığı tartışma konusu esasında. Basınımızda kadın Papa hikayesi, papalık seçimleri esnasında Murat Bardakçı’nın şu satırlarıyla gündeme geldi: “Kardinallerin en yaşlısı, yeni Papa`nın ayıptır söylemesi, testislerini muayene edecek ve Latince, “Duo testis bene bene data”, yani “İki adet testisi var, uygundur” diye müjde verip yeni ruhani liderin `erkekliğini` ilan edecek. Bunun nedeni ise 853 yılında Joan adında bir kadının erkek zannedilerek Papa seçilmesi.”
Fakat bu satırlara karşıt görüş Halit Kakınç’tan geldi: “Papa 8. Jean’ın aslında kadın olduğu, 2 yıl tahtta oturduktan sonra Lateran’a giderken yolda bir erkek çocuk doğurduğu ve bu yüzden oğluyla birlikte bir atın arkasına bağlanıp sürüklenirken recmedildiği, Orta Çağa ait bir mitos’tur. Bu mitos’a göre, Almanya’da doğan İngiliz asıllı Jean Anglicus, erkek kıyafeti giyerek kilisenin katı hiyerarşik basamaklarını tırmanmış ve papa olmuştur. Ancak bu konuda hiçbir kanıt mevcut değildir. Öykü, eski zaman tarzı bir şehir efsanesi haline gelmiş, hatta 15. Yüzyıl’da heykeli bile yapılmıştır. Zamanla söylentiler farklılaşmış, ceza olarak bir manastıra kapatıldıkları, oğlunun Ostia’ya başpiskopos olduğu bile rivayet edilmiştir. Vatikan’ın uzun süre ses çıkarmaması üzerine, öykünün zımnen kabul edildiğini ima eden yorumlar ortaya atılmıştır (J.N.D. Kelly, Oxford Dictionary of Popes). Gerçekte – 8. Jean denilen kişi, 872-882 arasında papalık yapmıştır. 9. Yüzyıl’ın en önemli papalarından sayılır. Roma Katolik İmparatorluğu’nu canlandırma çalışmaları ve Akdeniz korsanları ile mücadelesiyle ünlüdür. Kadın papa ve tahtın altından hayaların denetlenebileceği delikler bulunduğu söylentileri, folklorik kökenli olabilir. Öykünün hiçbir tarihi delili yoktur. Olay, Vatikan’ın konu protestan rahiplerince dillendirilene kadar kadın papa mitosu’nu ciddiye almamasından doğmaktadır.”
Papa Nasıl Seçilir?
Yeni Papa seçimi, eski Papa’nın ölümünden sonraki 15-20 gün içerisinde başlar. Dünyanın dört bir yanında görevli 118 kardinalden oluşan Kardinaller Meclisi, yeni Papa’yı seçmek için Sistine Şapeli’ne kapanır.ve Vatikan’ın özel korumaları İsviçre Muhafızları kapıları kilitleyip yeni Papa seçilinceye kadar çıkmalarına izin vermez. Bu seçim sürecine “conclave” yani Latince “kilitli” deniyor. Oy pusulaları iki kez katlanıp 50 santimetrelik gümüş bir kadehe atılıyor ve iki sabah,iki öğleden sonra olmak üzere günde 4 oylama yapılıyor. Oyların üçte ikisini alan isim yeni papa oluyor, ancak yedinci oylamada bir isim seçilmemişse kural değişiyor ve bu kez oy çoğunluğunu sağlayan isim yeni Papa olarak seçiliyor.
Yeni Papanın seçildiği nasıl anlaşılır?
İsim belirlenemediği sürece oy pusulaları kimyasal bir madde karışırtırılarak siyah duman çıkaracak şekilde yakılıyor. Vatikan’ın bacalarından çıkan siyah duman, halef belirlenemediği anlamına geliyor. Seçim olduğunda ise pusulalar kimyasal madde karıştırılmadan yakılıyor ve beyaz duman çıkararak “Yeni Papa seçildi” mesajını veriyor.
En uzun süre papalık yapanlar:
- Pius IX (1846–1878): 31 yıl, 7 ay and 23 gün (11,560 gün).
- John Paul II (1978–2005): 26 yıl, 5 ay and 18 gün (9,666 gün).
- Leo XIII (1878–1903): 25 yıl, 5 ay and 1 day (9,281 gün).
- Pius VI (1775–1799): 24 yıl, 6 ay and 15 gün (8,962 gün).
- Adrian I (772–795): 23 yıl, 10 ay and 25 gün (8,729 gün).
- Pius VII (1800–1823): 23 yıl, 5 ay and 7 gün (8,560 gün).
- Alexander III (1159–1181): 21 yıl, 11 ay and 24 gün (8,029 gün).
- St. Sylvester I (314–335): 21 yıl, 11 ay and 1 day (8,005 gün).
- St. Leo I (440–461): 21 yıl, 1 ay, and 13 gün. (7,713 gün).
- Urban VIII (1623–1644): 20 yıl, 11 ay and 24 gün (7,664 gün).
En kısa süre papalık yapanlar:
- Urban VII (15–27 Eylül 1590): 13 Gün
- Boniface VI (Nisan, 896): 16 Gün
- Celestine IV (25 Ekim–10 Kasım, 1241): 17 Gün
- Theodore II (Aralık, 897): 20 gün
- Sisinnius (15 Ocak– 4 Şubat, 708): 21 gün
- Marcellus II (9 Nisan–1 Mayıs 1555): 22 gün
- Damasus II (17 Temmuz– 9 Ağustos, 1048): 24 gün
- Pius III (22 Eylül–18 Ekim, 1503): 27 gün
- Leo XI (1-27 Nisan 1605): 27 gün
- Benedict V (22 Mayıs – 23 Haziran, 964): 33 gün.