Düzenli bir sistemdeki rezonans ve uygunluk takyon alanına erişmenin anahtarıdır (ve belki aşıkların o kadar sağlıklı olmalarının nedeni budur). Dr. Glen Rein muhtemelen bu alanda en ilinen bilimadamıdır ve bu son araştırma bilinmeye değerdir. Dr. Rein kadim bilgeliğin doğru olduğuna inanıyor. Duyguların ve sağlığın oturduğu yer beyin değil, kalptir. Kalp beden içine ruhun giriş noktasıdır.
Dr. Glen, FFT (fast fournier transformation) kullanarak, kalbin EKG sini bir frekans diyagramına dönüştürdü, daha önce hiç kimsenin düşünmediği bir şey. Beyin frekanslarının bir çok haritalanması gerçekleştirildi, ama Dr. Glen kalbin beyinden elektriksel olarak çok daha güçlü olduğunu belirtiyor. Beyinde EEG yaparken kalp aktivitesi gözlenmeli.
Onun bulduğu şey şaşırtıcı olduğu kadar önemlidir. Hayal kırıklığı, mutsuzluk, öfke, nefret, kıskançlık ve benzeri şeyler gibi negatif duygular kaotik, zayıf, yüksek frekanslı kalp dalgası grafiği üretiyor. Diğer taraftan sevgi, takdir etme ve minnettarlık gibi pozitif duygular grafikte çok düzenli, düşük frekanslı, ama çok güçlü dalgalar üretiyor. Bunun önemi göreceğimiz gibi bilimsel verilerden çok fazlasıdır. Kalbin elektromanyetik alanının bir modeli mükemmel, torroidal bir şekil gösteriyor. Dr. Rein’e göre, böyle bir şekil süptil enerji transdüktörüdür, bir enerji formunu başka bir enerji formuna çevirir, çünkü takyon enerjisi olarak adlandırdığımız enerjiler gibi yüksek enerjilerin voltajını azaltmasını sağlayarak sonsuz sayıda harmonik üretir. Enerji güç kaybı olmadan harmonikler vasıtası ile yolculuk yapar. Bunu enerjiler için bir merdiven olarak düşünün. Sadece, sevgi ve birbirine bağlılık hislerinde olduğu gibi kalp tutarlı (koherent) olduğunda enerji güç içinde gelebilir. Düzenli bir sistemdeki rezonans ve uygunluk takyon alanına erişmenin anahtarıdır. (Ve belkiaşıkların o kadar sağlıklı olmalarının nedeni budur)
Bu, Dr. Badgley farklı maddelerin yaşam alanına girdiğinde nabız atışını (kalp atışının bir ölçümü) etkilediği zaman keşfettiği şeydir. Dr. Rein niyetlerine göre, şifacıların bobini daha sıkı sararak veya çözerek DNA’nın absorpsiyon spektrumunu değiştirebildiği deneyler yöneterek bunu kanıtlamaya karar verdi. Hatta, bu, spektrograf operatörünün deneyin ne zaman gerçekleştiğini bilmediği zaman bir mil uzaktan yapıldı. En önemlisi, Bu hayret verici şeye ulaşma yeteneği sadece şifacılar kalp frekanslarını yüksek bir koherent (uyum) haline değiştirdikleri zaman gerçekleşti, başka deyişle onlar sevgi içinde olduklarında.
Bundan psikonöroimmunolojinin yeni alanı olan, duyguların ve sağlığın arayüzeyi ile ilgili iyi bir fikir elde edebiliriz. İnsanlar önce ve en başta kendilerinin şifacısıdır. Onlar kendi sağlıkları için tamamen sorumludur, bunu bilsinler ya da bilmesinler. Sizi iyileştirebileceğini iddia eden herhangi biri bir yalancıdır. Gerçek bir şifacı zihin/bedenin kendisini iyileştirmesine yardım eder. Eğer sağlıklı kalmak için beden kendi takyon enerjisi stoğuna gerçekten gereksinim duyuyorsa, o zaman belki bunun çoğu kalpten gelmektedir, sağlıklı enerjiyi bedene besleyen bir çeşit dinamo. Kronik olarak negatif bir insan, depresyonlu, kızgın, suçluluk hisseden, endişeli veya nefret dolu insan, kendi kalp dalgalarını bloke ederek ve bozarak kendi iyileşmesini, yaşamın sağlıklı kaynağını baltalar. En sonunda hastalık ortaya çıkar. Mutlu insanlar sağlıklı insanlar olmaya eğilimlidir.
Bu ayrıca tarih boyunca kutsal insanların sevgiyi Tanrı’ya giden yol olarak vurgulamalarının gerçeğini de açıklar.