Son zamanların yeni tartışma konularından biri de iPhone ve benzeri akıllı telefonlardaki ibadet uygulamaları. Ancak bu tür uygulamalar için kullanılan “ibadet uygulamaları ” ifadesi ibadet kavramının özü açısından bakıldığında çok sınırlı bir alanı kapsar. Çünkü ibadetbir dinin ya da inanç sisteminin buyruklarını yerine getirmek gibi çok genel bir tanımdır. Oysa ki akıllı telefonlardaki, yeni çağ uygulamaları genelde bir dine özgü belirgin bir ritüelin uygulanması şekilde ortaya çıkar.  Kıblenin yerini göstermek ya da mum yakmak gibi.

 
İşin özünde ise her hareketimiz bir dua, bir talep niteliğinde olması yatar. İş çıkışı metroya binmek için iki adım daha yürüyüp merdivenleri kullanmak yerine, bedensel engeliler için özel hazırlanmış asansörleri kullanmak aslında bir talebimizin ya da duamızın farklı birşekilde dile getirilmesi olabilir mi? Her gün ağzımızdan çıkan onlarca kelime evrenin yerine getirmesini istediğimiz gizli taleplerimizdir belki de! İşe bu boyutuyla baktığımızda her şey çok ürkütücü gözükebilir. Ancak sonuçta hepimiz seçtiğimiz hayatlarımızdansorumluyuz.
 
Neyse dönelim konumuza. iPhone gibi akıllı telefon uygulamalarında Müslümanlar için Kabe’nin yerini gösteren uygulamalardan, Budistler için sanal tütsüye ya da Yahudiler için Hannukah mumlarına kadar bir çok uygulama var. Dalai Lama bu tür uygulamaları kullanmakta hiçbir sorun olmadığı ilk ifade eden din adamlarının başında geliyor.
 
Peder Tom Eichenberger ise bir pazar ayinine, iPhone’undan kilise çanı şeklinde çalan telefon zilini mikrofona doğru çaldırarak başlamakta bir sakınca görmedi. Bu davranışı ile teknolojinin bu tür yeniliklerinin de destekçisi olduğunu belirtti. Birçok din adamı bu uygulamalara destek vererek teknolojin gelişmenin yanında olduklarını daha doğrusu temsil ettikleri dinin çağın gerekliliklerine uygun bir din olduğu imajını vermeye çalışıyorlar. Sanırım böylelikle taraftar kitlelerini arttırmayı hedefliyorlar.
 
Düşünün ki fil kafalı tanrı Ganesh’e hindistancevizi sunmak için sadece bir cep telefonu yeterli. Güncel bir uygulama ile bunu istediğiniz anda dilediğiniz yerde yapabilirsiniz. İlginç uygulamalardan bir diğeri de Tanrı’ya bir dua yazıp gönderiyorsunuz. Küçük bir saat dönüyor ve biraz sonra duanızın gönderildiğine dair bir mesaj alıyorsunuz. Nasıl çok ilginç olabilir değil mi? Aslında tüm bunları zihnimizde canlandırmak bile hayalimizin gerçek olması için yeterli…
 
Son dönemlerde insanların facebook gibi sosyal medyada kendilerini tanımladıkları yerlerde dinsel kimliklerini ifade etmeleri kaçınılmaz gözüküyor.  İnsanların hangi uygulamaları kullandıkları kendilerini ifade etmelerinin farklı bir yolu. Uygulamalar ile sosyal kimliğimizi ve ait olduğumuz sınıf, mezhep, din gibi sosyal statülerimizi ifade etmenin bir yöntemi olarak kullanıyoruz. İşin özünde sosyal medya denilen mecrayı tamamen bu önermenin üzerine inşa ediyoruz. Kimliğimizi ortaya koyarken seçimlerimizle kendimizi belli ediyoruz.
 
Bazı ritüellerle ifade etmeye çalıştığımız (!) inancımız şüphesiz bize iPhone’dan daha yakın. Sadece zihinde hayal ederek bile bir insan her an kendi gerçekliği yaratabilecek bir güce sahipken nedense bunu bir de icatları ile göstermeye çalışır ki? Şimdi ve şu anda her saniye yeniden bilincimizin farkında olduğumuzda yapabileceklerimizi belki de ellerimizde de görmek istiyoruzdur. Örneğin bir uygulama ile bir dileğimiz için mum yaktığımızı hayal edelim ya da bir dua. O sırada aklımızdan ve zihnimizden geçirdiğimiz her duayı aslında o anda var ederiz. Bunu somutlaştırma ihtiyacımızsa zaten tüm tüketim maddelerinin kapısını açan bir anahtar.
 
Bu tür uygulamalar teknolojik gelişmenin vazgeçilmez bir parçası olup zaman ve mekan kavramlarının da sanal bir alemde hiçliğe büründüğünün farklı bir göstergesi. Daha soyut gibi gözüken uygulamalar aslında bizi daha fazla maddeye bağlı hale getiriyor. Dualarımızın bile bir yerlere gittiğini similasyon bile olsa gözlerimizle görmek istiyoruz. İlla gözümüzle “görmek” istiyoruz.
 
İşte bu da yeni insanın yarattığı kendi gerçeği. Ben ise bu yazıyı İstanbul’un nemli havasında evimizin balkonunda yeni netbookta yazıyorum. Bir yandan da artık mac e mi geçsem diye düşünüyorum. Bu da yakında mac geçeceğimin ilk tohumu. Şimdi sıra sizde ne istiyorsunuz ilk tohumu ekin ve isteklerinizi kendinize e-posta atın.
Elif Oktav Erdemli