Geçtiğimiz Mayıs ayında Almanya’nın Münih kentinde Türk basınında, hatta dünya medyasında fazla yer almayan bir toplantı gerçekleştirildi: Bilderberg. 5-8 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen bu toplantının medyada fazla yankı bulmaması aslında son derece doğal. Çünkü bu yıl 53’üncüsü düzenlenen bu toplantının en büyük özelliği kamuoyundan mümkün olduğunca gizlenerek yapılması ve şimdiye kadar hiçbir toplantıda konuşulanların basına açıklanmaması. Peki nedir bu Bilderberg, neden bu kadar önemli ve en önemlisi işlevi nedir?

 

YUVARLAK MASA TEORİSİ: CFR – BILDERBERG – TRİLATERAL KOMİSYON
 

Yazar Talat Turhan’ın “Yuvarlak Masa organizasyonları” kategorisi altında ifade ettiği üç komisyondan biri olan Bilderberg Komisyonu, adını 1954 yılında ilk kez toplandığı Hollanda’nın Oosterberk şehrindeki Bilderberg Oteli’nden alıyor. Kurucuları, Hollanda Prensi Bernhard ve Polonyalı sosyolog Dr. Joseph Hieronim Retinger. Retinger, Bilderberg’in babası olarak biliniyor. Prens Bernhard ise bir Nazi SS üyesidir. Bilderberg’in finansmanını sağlayan güçler ise ABD’deki Rockefeller Vakfı ile servetlerinin (2000 yılı itibariyle) üç trilyon dolar olduğu tahmin edilen banker Rotschild ailesidir.
 

Bilderberg aslında, New York’ta 1921 yılında “DIŞ İLİŞKİLER KONSEYİ (THE COUNCIL OF FOREIGN RELATIONS – CFR)” adıyla kurulan, legal görünüşlü olmakla birlikte faaliyetlerini gizli yürüten komisyonun Avrupa ayağı. 1973 yılındaysa Japonya’nın da dahil olduğu “ÜÇLÜ KOMİSYON (TRILATERAL)” un kurulmasıyla sistem genişler. Trilateral’ın kurucuları; CFR başkanı, dünya petrol devi David Rockefeller ve Jimmy Carter’ın ulusal güvenlik danışmanlığını yapmış olan Zbignew Brzezinski’dir. Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Emin Gürses Brzezinski’nin 1973’teki bir demecini  şöyle naklediyor: “‘ABD-Avrupa-Japonya işbirliği olmazsa günümüzün temel sorunlarıyla etkili bir şekilde baş etmek mümkün değildir’. Bu üçlü işbirliğinin geliştirilmesinin ABD’nin dış politikasının temel önceliği olması gerektiği de ifade edilmiştir Brzezinski tarafından.”

Tüm bu yapıların ortak amacı, kapitalizmin dünyadaki hakimiyetinin yaygınlaştırılması, uygulanacak uluslararası politikaların karar alıcılara dayatılması ve sistemin işleyişinin tek elden sağlanması. CFR için kimi siyaset bilimciler “Dünya Gladyosu” tabirini kullanıyor. Bilderberg, CFR’nin uluslararası boyuta yayılmış halidir.

 

 

BILDERBERG NE YAPIYOR?
 

Bilderberg toplantılarında; dünyanın yönetimi, hangi ülkeye ne kadar yatırım yapılacağı ve küreselleşme konularında görüşmeler yapılıyor. Bu toplantılar, küresel ekonomi ve siyasete uluslararası sermayenin çıkarlarına göre yön veriyor. Bu toplantılara dünyanın her yerinden Batı değerlerini taşıyan, alanlarında etkili isimler katılıyor. Dünya seçkinlerinin katıldığı Bilderberg, dünyanın gidişatını belirliyor; dünyanın parasının yönetimi, alınacak kararlar, uygulanacak politikalar burada belirleniyor. Bilderberg’e bu yüzden “Dünya Hükümeti” deniliyor. Doç. Dr. Emin Gürses’e göre bu grubun amacı, “Atlantik ülkeleri arasında, bu ülkelerin seçkinlerinin öncülüğünde ilişkileri geliştirmek için bir dayanışma oluşturmak ve Atlantik egemen sınıfının ve destekçilerinin uluslararası sistem planlama merkezi gibi çalışmaktır.” Talat Turhan ise Bilderberg toplantılarının ana amacını şöyle ifade ediyor: “Dünya siyaseti üzerinde önceden programlamalar yapmak ve projeler geliştirmek. Konuşulacak ve tartışılacak konular önceden tespit edilir. Ama bu tespiti, örgüt hiyerarşisinin üst kademesinde yer alanlar yapar. Davet üzerine katılanlarsa sadece görüş beyan eder. Grubun kendi iç hiyerarşisi açısından daimi üyelik, üyelik ve herhangi bir toplantıya katılma arasında önemli farklar vardır. Bununla birlikte toplantılara katılmak da grupla bir bağ kurmayı ve siyasi sahnede grubun kararlarına ters düşecek tutumdan kaçınmayı birlikte getirir.”

 

GİZLİ SAKLI TOPLANTILAR
 

Bilderberg toplantıları, komisyonun kurulduğu 1954 yılından itibaren hemen her yıl Mayıs ayında yapılıyor. Bilderberg’in en önemli özelliği toplantılarının tamamının gizlilik esasına göre yapılması. Toplantıya katılanlar ve toplantının yeri açıklanır ancak içeride konuşulanlar tamamen gizli tutulur. Bu toplantılara değil kayıt cihazı, kağıt kalemle bile girilemez. Hiçbir tutanağı, kaydı, arşivi, belgesi yoktur. Katılanların hiçbiri toplantının içeriği hakkında en ufak bir açıklama yapmaz. Doç. Dr. Emin Gürses, Bilderberg toplantılarının neden basına yansıtılmadığını sorduğumuzda şu ilginç yanıtı veriyor: “BASINDA DÜNYANIN NASIL YAĞMALANACAĞININ AÇIKLANMASI NE TEPKİ ALIR, BİLİNİYOR BU EKİP TARAFINDAN. Böyle bir riski göze alamazlar. Aksi taktirde demokrasi denen şeyin önemli ölçüde belirli merkezlerin propaganda ve yönlendirmelerinin ürünü olduğu açıkça ortaya çıkar. Bu da planlarını bozabilir. 1998’de İskoçya’da yapılan toplantıda Scottish Daily Mail’in muhabiri toplantı alanına girdiği için gözaltına alınmış ve sekiz saat sonra serbest kalabilmişti. Toplantıların gizli yapılması eleştirilerine, toplantılara birkaç kez çağrılı olarak katılmış olan Financial Times’dan gazeteci Martin Wolf, gizliliğin söz konusu olmadığını, toplantıların özel olduğu için kapalı olduğunu yazmıştır. İngiltere’nin en önemli gazetecilerinden C. Gordon Tether, Bilderberg toplantıları konusunda olumsuz haber yaptığı için Financial Times’daki görevinden atılmıştı 1976’da. DÜNYAYI ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA ŞEKİLLENDİRMEYE ÇALIŞAN BATILI EGEMEN GÜÇLER MEDYANIN BÜYÜK PATRONLARINI DA SAFLARINDA TUTMAKTADIR. ONLARIN ARACILIĞIYLA HABER AKIŞINI KONTROL ETMEYE ÇALIŞIYORLAR.” Yazar Talat Turhan ise gizlilik kuralıyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Toplantılar son derece gizli koşullarda ve özel ortamlarda yapılır. Katılanlar yaklaşık üç günlük toplantı süresince dış dünyayla bağlantılarını koparmak zorunda kalır. Örgütün üyesi olanların dışında hiçbir gazeteci veya yazar toplantıya alınmaz. Üye olanlar da dışarıya bir şey sızdırmaz. Dolayısıyla medyanın toplantıların içeriği hakkında herhangi bir bilgi edinmesi olağanüstü zordur.”

 

SEÇKİN KATILIMCILAR
 

Bilderberg’e tüm dünyadan seçkin devlet adamları, başbakanlar, bakanlar, ünlü gazeteciler, büyük medya kuruluşlarının başkan ya da temsilcileri, çok uluslu şirketlerin sahip ya da temsilcileri ve büyük sanayiciler davet ediliyor. Kuruluş misyonunu bugün de sürdüren komisyon, adeta dünyanın kaderini çizenlerin kaderini çiziyor. Bu toplantıya katılan bir gazeteci kısa bir süre sonra bir medya grubunun başına geçebilirken, herhangi bir siyasetçi kitleleri peşinden sürükleyen bir lider haline gelebiliyor. Jimmy Carter, Bill Clinton, Tony Blair gibi isimler Bilderberg’e katıldıktan sonra kendi ülkelerinde iktidar basamaklarını kısa sürede tırmandı. Bunun en önemli örneği Margaret Thatcher. Bilderberg toplantısına katıldıktan sonra Thatcher’ın bir anda yıldızı parlar ve Reagan politikalarının İngiltere şubesi olarak kısa zamanda “Demir Leydi” unvanına sahip olur. Thatcher, Bilderberg’in az sayıdaki kadın katılımcıları arasında şanslı olanlardan. Çünkü Emin Gürses’e göre, “Bilderberg erkek egemen bir örgüt. 1954-78 arası toplantıya katılan 900 erkek var. Eşleri kesinlikle davet edilmiyor. Bu sürede 10-12 kadar alanında öne çıkmış ya da uzman kadın katılmış.”
 

Tabii Bilderberg, yıldızını parlatacağı politikacıları kendilerine dayatılacak politikaları uygulayabilecek, dünya görüşü Bilderberg kriterlerine yakın duran isimlerle toplantılarına davet ediyor. Bilderberg’in katılımcılarıyla ilgili olarak yine Emin Gürses’e kulak vermekte fayda var: “THE OBSERVER GAZETESİ’NDEN İKTİSATÇI BILL HUTTON BILDERBERG’İN LİDERLERİNİ GLOBALLEŞMENİN BAŞ PAPAZLARI DİYE ADLANDIRIYORDU. Eski ABD Dışişleri Bakanı Dean Acheson, Fiat’ın patronu Giovanni Angelli, Alman sanayici Otto Wolff Von Amerongen, Lediden Üniversitesi’nden (Hollanda) uluslararası ilişkiler profesörü Ernst H. Van der Beugel, Chase Manhattan Bank’ın başkanı David Rockefeller gibi isimlerin yanında idari komitede İngiltere’de dışişleri ve savunma bakanlığı da yapmış olan NATO eski genel sekreteri Lord Carrington, Türkiye’den Selahattin Beyazıt gibi iş adamları, İngiltere’den K. Clarke gibi tanınan milletvekilleri, ABD’den Richard C. Holbrooke, Henry A. Kissinger, Paul Wolfowitz, eski Dünya Bankası başkanı James D. Wolfensohn, The Economist’in editörü Andrew Knight, Richard Perle gibi isimler dikkate alındığında ULUSLARARASI SİSTEMİN KONTROLÜNÜ ELİNDEN KAÇIRMAK İSTEMEYENLER KENDİ PLANLARINI DESTEKLEYENLERİ BILDERBERG’E DAVET EDİP YÖNLENDİRİYOR. BUGÜN 120 CİVARINDA BATI AVRUPALI VE KUZEY AMERİKALI SEÇKİN HER YIL BILDERBERG GRUBU ADI ALTINDA TOPLANIYOR. BP, EXXON, FORD, GENERAL MOTORS, IBM, SHELL, UNILEVER GİBİ ULUSLARARASI FAALİYET GÖSTEREN ŞİRKETLER DE BU TOPLANTILARDA ÜST DÜZEYDE TEMSİL EDİLİYOR.”
 

BBC’nin bir haberine göre Bilderberg, dünyanın en güçlü organizasyonlarından biri. Henry Kissinger gibi dünyanın önemli fikir ve düşünce adamlarının Bilderberg’in felsefesi üzerinde oldukça etkili olduğu biliniyor. Hatta bu toplantıların gündemlerinin Rockefeller ile Kissinger’ın başını çektiği küçük bir grup tarafından belirlendiği iddia ediliyor. Komisyonun daimi üyelerinin arasında başı çeken diğer bir isim de Stanley Fischer. Fischer, Rockefeller ve Kissinger gibi her toplantıya katılıyor. Kimi iddialara göre de dünyayı sarsan pek çok ekonomik kriz Fischer’in katıldığı Bilderberg toplantılarının ardından patlak veriyor; 1997 Asya ve 1998 Rusya Krizleri gibi. Bilderberg konusuna değinen az sayıdaki köşe yazarından biri olan Akşam Gazetesi yazarlarından Güler Kömürcü’ye göre Bilderberg, dünyayı yöneten gizemli örgütlerden biri: “Üzerinde yaşadığımız bu gezegenin gerçek efendileri ABD ya da AB veya benzeri güçlü sandığınız devletler-uluslar değil, dünyanın gerçek efendileri; Forbes dergisinin listesine giren “dünyanın 100 zengini” ile Bilderberg-Kuru Kafa ve Kemikler-Opus Dei ve de benzeri “masonik” yapıya sahip üç beş seçkin kulübü. Ki dünyanın en zengin 100 ismi de zaten çoğunlukla bu seçkin kulüplerin tepe yönetimini oluşturuyor.”

 

KOMPLO TEORİSİ Mİ GERÇEK Mİ?
 

Komplo teorileri son yıllarda bu kadar rağbet görürken, Bilderberg’in gizemli niteliği tabii ki onun da bu teorilerden payını almasına neden oluyor. Kimileri Bilderberg’in İlluminati’nin alt kollarından biri olduğunu iddia ederken, kimileri de gizlilik prensibinin normal olduğunu ve Bilderberg hakkındaki bu gibi iddiaların komplo teorisinden ibaret olduğunu düşünüyor. Kaynak Yayınları tarafından yayınlanan “Dünyayı Yöneten Gizli Örgütler” kitabının yazarı Erol Bilbilik ise bu durumu şöyle yorumluyor: “Emperyalizmin, egemenliğini NATO, CFR, Trilateral ve Bilderberg gibi bir dizi örgüt aracılığıyla sürdürdüğü bilgisi her ortaya çıktığında, bu sistemin görevlilerince ‘komplo teorisi’ itirazları ile karşılanır. Bunun en önemli nedeni, gizliliği koruma çabasıdır.” Yazar Talat Turhan bu noktada Bilderberg’i “İlluminati şebekesinin dünyayı tek merkezden yönetmek amacıyla geliştirdiği Anglo-Sakson dünya egemenliğinin Yuvarlak Masa teorisine göre şekillendirdiği CFR’nin Avrupa ayağı” olarak tanımlarken, Doç. Dr. Emin Gürses Bilderberg’in İlluminati ile ilişkilendirilecek bir yapısının olmadığını, Bilderberg’in dininin globalleşme olduğunu belirtiyor.

 

KATILAN TÜRKLER
 

Bilderberg konusunda Türkiye’nin ayrı bir önemi var. Bilderberg toplantılarının ikincisi 1959’da Yeşilköy Çınar Otel’de gerçekleşir. Toplantı, Türkiye’nin Bilderberg’e ikinci ev sahipliği Bülent Ecevit’in de katılımıyla 1975’de Çeşme Altınyunus Oteli’nde yapılır. 2003 yılında Paris’te düzenlenen toplantıdaysa ayrıca Türkiye Forumu düzenlenir. Bilderberg’in Türkiye Masası Başkanlığı’nı 20 yıl süreyle İngiltere Kraliçesi ile yakın arkadaş olan Selahattin Beyazıt sürdürür, sonra bu görevi Vehbi Koç’un kızı Suna Kıraç devralır. Şimdilerdeyse bu görev Mustafa Koç’un.
 

1954’ten itibaren Bilderberg’e pek çok ünlü Türk katılmış. Suna Kıraç, Rahmi Koç, Cem Boyner, Süleyman Demirel, Gazi Erçel, Hikmet Çetin, İsmail Cem, Bülent Ecevit bunlardan sadece bazıları. 5-8 Mayıs 2005 tarihinde Almanya’nın Rottach-Eagern şehrinde düzenlenen son toplantının Türkiye katılımcılarıysa Ali Babacan, Mustafa Koç, Hürriyet Gazetesi yazarı Cüneyt Ülsever ve Global Menkul Değerler Yönetim Kurulu üyesi İmre Gencer oldu. Toplantının ağırlıklı konusuysa Ortadoğu idi.


GÖRÜŞLER
 

Talat Turhan

Yazar

Örgüt, ilk toplantının gerçekleştirildiği otelin adını alarak Bilderberg Grubu olarak adlandırılmıştır. Nasıl ki bu dünya egemenliği teorisinin ekonomik ayağı Mont Pelerin Cemiyeti de ilk kuruluş toplantısının yapıldığı İsviçre’deki Mont Pelerin kasabasının adını almışsa. CFR üyelerinin birçoğu aynı zamanda Bilderberg üyesidir. Bilderberg’in kuruluşunda, özellikle CIA’nın rolü olduğu bilinmektedir. 1999 yılı Haziran ayında yayınladığım “Çeteleşme” adlı kitabımda 1954 ile 1998 yılları arasında yapılan tüm Bilderberg toplantılarının ve bunlara katılan Türklerin dökümünü verdim. Bu yılın Şubat ayında yayınladığım Küresel Çete adlı kitabımdaysa 1998’den sonraki toplantıları ve Türkiye’den katılımcılarını irdeledim. Bu listeler incelendiğinde, katılımcıların bir süre sonra toplumun siyasal ve ekonomik yönetiminde mutlak söz sahibi olacak kişilerden seçildikleri apaçık görülecektir. BİR BAŞKA GÖRÜLEBİLECEK ŞEY İSE, BUGÜNLERDE “KÜRESELLEŞME” ADIYLA YEPYENİ BİR OLGUYMUŞ GİBİ DAYATILAN ŞEYİN, ASLINDA YARIM YÜZYILDIR DÜNYANIN TEK BİR MERKEZDEN YÖNETİMİ PLANINDAN BAŞKACA BİR ŞEY OLMADIĞIDIR.

 

 

Güler Kömürcü

Gazeteci-Yazar

Akşam Gazetesi

Kimilerine göre “siyonist zirve”, kimilerine göre zenginler kulübünün A takımı olarak tarif edilen Bilderberg toplantılarında genellikle davetli listesi, gelecek planlaması yapılırken “isimlerinin önüne yıldız” ilave edilecek, ellerinden tutulup yukarı çıkarılacak “seçilmis” isimlere göre hazırlanıyor ki Bilderberg davetlileri de genellikle döndüklerinde kendi ülkelerinde merdivenleri hızla tırmanmaya başlayarak bu öngörüyü haklı çıkarıyor. Ancak bu kural Türkiye’den giden davetlileri kapsamıyor, tuhaf ama, Bilderberg’e Türkiye’den katılanların çoğu, döndükleri bir iki yıl içinde tam aksine hızlı kariyer kaybı yaşıyor; Gazi Erçel, Mehmet Ali Bayar gibi… Peki ya yarın? BILDERBERG DAHA NE KADAR “GELECEĞİN EFENDİSİ” OLACAK? Bence bunun cevabını şu an net olarak kestirmek güç, çünkü “asimetrik tehdit algılamasının” değiştiği, hızla “umulmadık kuvvet dengelerinin iktidar sahnesine çıkmaya başladığı” günümüzde, “Bilderberg” gibi etkili örgütlerin de güçleri “tartışılmaz mutlak” olmaktan çıkmaya başlıyor. Gelişmeler dünün ve bugünün belirleyicisi olan bu seçkinler kulüplerinin yaşadığımız “asimetrik savaş” ortamında “asâlarını” öyle eskisi gibi pek kolay taşıyamayacaklarını gösteriyor.

 

Doç.Dr. Emin GÜRSES

Sakarya Üniversitesi

Uluslararası İlişkiler Bölümü

 

Bilderberg Komisyonu çoğu yerde söz edildiği gibi gizli bir örgüt müdür?

Gizli bir örgüt değildir. Bilderberg toplantıları öncelikle bir Atlantik Birliği girişimidir ve 2. Dünya Savaşı’ndan çıkartılan derslerle kapitalist enternasyonal dayanışmanın yeniden inşa edilmesi ve bunun sürdürülmesi amacını taşımaktadır.

 

Toplantılarında konuşulanların açıklanmaması, orada gizli saklı bir şeylerin döndüğünü mü gösterir, yoksa dünyanın en önemli isimlerinin ne konuştuğunun kamuoyuna açıklanmaması normal midir?

Dünyanın önde gelen sermayedarları, dış politikada karar vericiler Bilderberg toplantılarında gelecekte uluslararası sistemin nasıl bir biçim alması gerektiği konusunda açık planlar yaparlar. Bu toplantılar, ülkelerinde ve dünyada etkili olan kişileri belirli bir doğrultuda yönlendirmek için yapılır. Gündemleri genelde bilinir fakat dışa kapalıdır. Dünyanın geleceğinin biçimlendirilme planları yapılırken ve bunun için uygun siyasi liderler de öne çıkarılırken alınan kararlar kamuoyundan gizlenir. ULUSLARARASI İLİŞKİLERİ BATILI BÜYÜK ŞİRKETLERİN VE DESTEKÇİLERİNİN ÇIKARINA UYGUN ŞEKİLLENDİRECEĞİNİZİ, KAMUOYUNA DUYURURSANIZ OLUMSUZ TEPKİLERİN DOĞABİLECEĞİ VE BÖYLECE HESAPLARINIZIN OLUMSUZ YÖNDE ETKİLENECEĞİ AÇIKTIR.

 

Bilderberg’in katılımcıları neye göre seçilir?

Toplantılarda genellikle başbakanlar, maliye bakanları, başkanlar, büyükelçiler, dışişleri bakanları, büyük borsa yatırımcıları, uluslararası bankaların temsilcileri, büyük medya kuruluşlarının başkan ya da temsilcileri ve büyük sanayiciler yer alır.

 

Toplantıya katılanların önünün açılması ve yükselmeleri tesadüf müdür?

Birkaç örnek bize bir ipucu verebilir: Bill Clinton Almanya’da 1991’de yapılan toplantıya katıldı, Ağustos 1992’de başkan adayı oldu, 1993’de ise başkan seçildi. Tony Blair, Nisan 1993’de Yunanistan’da yapılan toplantıya katıldı, Temmuz 1994’de İngiliz işçi partisi lideri oldu, Mayıs 1999’da ise başbakan seçildi. Romano Prodi, 1980’lerde idari komitedeydi, 1999 Haziran’ında Portekiz’deki toplantıya katıldı, 1999 Eylül’ünde AB’de başkanlık koltuğuna oturdu. George Robertson, İskoçya’da 1998’de yapılan toplantıya katıldı, Ağustos 1999’da NATO genel sekreteri oldu.

 

Bilderberg Komisyonu uluslararası siyasetin belirlenmesine mi yarar? Eğer öyleyse bunu ne şekilde, hangi mekanizmalarla yapar?

Bilderberg, global tartışma forumudur ve ileride kapitalist sistemde doğabilecek sorunları görüşmek üzere toplanır. 3-6 Haziran 1999’da Portekiz’de yapılan 47’nci Bilderberg toplantısında, değişim sürecindeki Atlantik ilişkileri konuşuldu. NATO, Avrupa politikası, yeni yükselen pazarlar, uluslararası mali yapı, Rusya’daki gelişmeler gibi konular öne çıktı.

İngiltere’nin Bristol şehrinde yaşayan gazeteci ve sol siyasi faaliyetlerin içinde bulunan Tony Gosling, Irak’a saldırı kararının 2002 Bilderberg toplantısında alındığını ifade etmiştir. ABD’nin eski Bonn büyükelçisi George McGhee, Ortak Pazarı oluşturan Roma Antlaşması’nın (Mart 1957) temelinin Bilderberg toplantılarında atıldığını söylemiştir.

 

Bilderberg Komisyonu, İlluminati denilen örgüte giden basamaklardan biri midir?

İllimunati gibi örgütlenmelerle ilişkilendirilecek bir yapı yok. GLOBALLEŞME BILDERBERG’İN YENİ DİNİDİR. Henry Kissinger’in, globalleşmeyi Amerikan hegemonyasının diğer bir adı olarak  açıklaması dikkate alınırsa, Bilderberg’in neden kendine bağlı akademisyen ve gazeteciler aracılığıyla globalleşmenin kaçınılmaz ve doğru bir yol olduğunu vaaz ettirmesinin nedeni daha iyi anlaşılabilir.

 

 (İlk Yayın: Esquire Dergisi)

Metin Under