1. Spora ilk başlama sendromu…

Oyy anam oyyyyy!!!

Bu hafta spora (fitness) başladım. İlk gün süper iyiydi. Allahhhh, tutmayın beni durumundaydım. Koşu bandında sanki mutluluğa doğru (Hülya Koçyiğit gibi değil ama) koşuyordum. Ertesi gün de hiçbir şeyim yok; gayet iyi, enerjiktim. Çarşamba spor iyi gitti yine. Ama bu sefer biraz daha acımasızlardı. Bayan hoca dikildi başıma, gitmez. Benimle birlikte tüm setleri saydı. Hiç birinde de kaytaramadım. Bir o alete gidiyorum, bir “dumbbell curl” (ağırlık yani, bu arada ben bile daha yaptığım hareketlerin isimlerini öğrenemedim, hoca şimdi bilmem ne yapacağız diyor ben de anlamadan peşinden gidiyorum) hareketlerini yapıyorum…

Bu arada salon bir sürü Herkül ile dolu (Tabi bayanlar da var, sadece Herkül dediğim için yanlış anlaşılmasın.) Aman yaa, bir insan o kasları nasıl o kadar şişirip büyütebilir. Hele bir tanesi halter kaldırıyordu, şok oldum. Adama bir çaksa o, soluğu sanırım ayda alır. Öyle bir izlenim veriyor.

Benim de amacım salonun Zeyna’sı olmak.

Ayyyy, valla çok fena ağrıyor bacaklarım. Makas diye bir hareket var, aman aman! Mahvetti beni:)) İnanın 2 gündür yürürken bacaklarım boşa gidiyor. Hele bir de otobüse binip inerken görün beni:)) Seksenlik nineler gibiyim, tutuna tutuna çıkıyorum.

Akşama gene spor var. Azmettim ve bırakmayacağım. Zaten birkaç kereden sonra vücut alışıyor, biliyorum. Daha önce üç yıl yapmıştım çünkü…

Hafta sonu bakalım nasıl olacağım. Yampiri yampiri yürürüm artık.

2. Spora devam

Ahahayyyy… Spor salonunda bir eğleniyorum sormayın!

Salonun her yanı aynalarla kaplı zaten. Spor yapan insanları buralardan kesiyorum gizli gizli. Etrafıyla ilgilenmiyormuş gibi görünen bayanlar arasında, parmak uçlarında telaşlı telaşlı yürüyeni var, oflaya puflaya dambıl kaldırmaya çalışanı var, sayıları tek tek sayacağı yerde kestirmeden gidip çift çift sayanı var, dilleri bir karış dışarıda olanları var, upppp uzunnn saçlarını o kadar terine rağmen savurta savurta koşu bandında koşanı var… Valla baktıkça bana sıkıntı basıyoorrr.

Hele erkekler tam bir sirk. Üçgen vücutlarıyla Herkül endamıyla yürüyenleri mi istersiniz, başında bandana ile Banderas triplerinde olanı mı istersiniz, punk gurubu üyesi gibi deri eldivenlerle çalışanlarını mı istersiniz… Hepsi var…

En komiği de yatıp ağırlık kaldırırkenki halleri. Düz banka yatıp alıyorlar halterleri, hoca da başlarında tutarak yardım ediyor ve bir yandan da bağırıyor: “BAAASSSS BAASSS BAAAAASSS” (yani ağırlığı kaldırması için gaz veriyor güya…)

Tammm o anda benim içimden de “bass basss paraları layylaayyaa bi dahaaaa mıı gelcezzz dünyaaa yaa” diye kıvırtasım geliyooo:)

Aahhaayyy adamların yüz ifadelerini bir göreceksiniz, sanki bir kilo limonu aynı anda ağızlarına sıkmışsınız gibi oluyorlar, ekşitilmiş yüzleriyle ağırlık kaldırıyorlar. Hele hele iyice abartmış olanlar artık o ağırlıkları kaldırırken iyice kabız olmuş durumdalar. Ikına sıkına spor yapıyorlar… Zorlanmadan dolayı IIHHHH IIIIIIIHHhhhhh!!!! diye garip garip sesler de çıkarıyorlar. Ama o sesler nerelerden çıkıyor, bir onu kestiremiyorum işte.

Ama bi çocuk var (yirmili yaşlarda bişi), accaip kıskanıyorum. Bir çıkıyor koşu bandına, tutabilene aşk olsun! Yüz kilo neft yağı mı sürmüş ne? Fişek gibi yaaaa… Sırf hasetliğimden bir gün çelme takıcam ona, o koşu bandının bandı ile bir olsun, dönsün dursun.

Geçen hafta yerde yatmış karın hareketlerini yapıyorum (ki bu çok zor bi hareket, insanı oldukça zorluyor; artık var ya, nefesinizi nerenizden aldığınızı şaşırıyorsunuz.)

Bir baktım tepemde tipin biri bitti, “- kolay gelsiiiinnn, aa bakın bu hareketin bir de şöylesi var” deyip az ötemde yatıp hareketi göstermeye başladı. “Tamam, teşekkür ederim” dedim, devam ettim. Daha sonra “bench mac” ve “lat put” (bunlar da kolları çalıştırdığınız ağırlıklı aletler) yaparken, “-kollarınızı dik tutun, nefesinizi söyle böyle ayarlayın” falan, bana direktifler veriyor. Ahaaa bi gıcık kaptım… Sonra baktım herkese salça oluyor. Gittim salon sahibine kim olduğunu sordum. Yaaa çocuk meğer yeni işe giren spor hocasıymış. Onun için böyle ahkâm kesme ve çokbilmişlik taslıyormuş. Çocuk işini yapıyor anlayacağınız, ben biraz geç anladım o başka. Ama hareketleri yaparken doğru yönlendirilmek çok önemli. Yoksa kendinizi boşa yormaktan başka bir işe yaramıyor…

Ahahahaaa, bu yeni hoca da arada bir hava atıyor ki sormayın. Aralarda step bölümündeki aynaların karşısına geçip kendini ve kaslarını seyrederek Matrix gibi dönme hareketleri falan yapıyor. Neo mudur nedir? Diyorum ya tam sirk bizim orası.

Ben mi nasıl görünüyorum salonda?

Hiç sormayın…

Eminim tam komedi filmi karesi gibiyim. ‘Makas’ hareketini yaparken de korku filmi aktristi gibiyim:))) O hareketi yaparken yüzümü dehşet ifadesi kaplıyor… Gerçi, özellikle de bu son günlerde, hepten Zeyna gibi hissediyorum kendimi ya neysseee.

Bir gün, hangi hareketti hatırlamıyorum, gözlerimi kapatmış, kaşlarımı çatmış, fısıltı halinde setleri sayıyorum. Artık hareketin devamını yapmaktan baygınlık geçirmek üzereyim ama accaip yoğunlaşmışım. Setin bitmesine 10 sayı kala gözlerimi bir araladım, salon sahibi hoca tam karşımda, hafif başını eğmiş şaşkın şaşkın bana bakıyor: “-Spor mu yapıyorsun, işkence mi çekiyorsun belli değil, senin gibisini de ilk kez görüyorum burada” dedi. Amma kopmuştum haaaa… O an kendime dışardan bir gözle baktım, gerçekten çok çok komik görünüyordum…

Bir gün de tam bisiklete bindim, elimde cep telefonum, Elif’e (canım arkadaşım) mesaj yazacağım, bir baktım ta kendisi tam karşımda, amma sevinmiştim. Yanındaki vatandaş (erkek arkadaşı yani) benim nasıl ciddi ciddi bisikleti çevirdiğimin çok taklidini yapmıştı. “-Sanki dünyanın en ciddi işini yapıyor gibiydin” diyor.

Ben de bu sirkin içinde bir tipim işte…

Ayyyy valla amma dedikodu ettim haaa. Bir de o salona giden bu gruptan bi arkadaş çıkarmış… “-Kuleeee o anlattığın kişi benim” dermiş.

Fitnesse giden arkadaşlarrrrr…

Sizin gittiğiniz salonda da böyle manzaralar var mı? Öyle spor salonlarını bilenleriniz anlattıklarımı hayallerinde daha rahat canlandırabilir…

3. Spor salonundan manzaralar

Ben spor yaparken çok eğleniyorum yaaa. Yeni bir sürü kişi başladı bu aralar. Eski daimi gelenlerin vücutları yerinde, şişme erkek gibi duruyor birçoğu. Hepsi de kendinden pek bir emin yürüyor salonda. Ama ya yeni gelenler. Kassız cılız kollarında accccık pazı olsun diye nasıl da hevesle yapıyorlar hareketleri. Birkaç kez dambıl kaldırdıktan sonra hemen aynada pazılarına bakıyorlar, çıkmış mı kasları diye. Sanki hooop, hemen kas olacak. Nasıl zorlanıyorlar o ağırlıkları kaldırırken. Yazık onlara yaaa…

En çok yeni gelen iki tipi inceledim dün. Birincisi pek kısa boylu, aynı Cem Yılmaz’ın Gora filmindeki tipleme gibi. Saçları eeennn sağdan ayrılmış ve iyice alnının üstüne kadar yapıştırılmış. Favoriler de uzun. Model tabiri caizse tam inek yalamış gibi. İşin en komik kısmı o saçlara birde taç takmış. Ama normal bizim bayanların taktığı gibi başının üstüne doğru değil. O alnına yapıştırdığı saçlarının tam üstüne kondurmuş kraliyet tacını. Havai tatilindeymiş gibi bir de çiçekli şortu var. Pek de yakışmış hani… Pıntırık pıntırık yürüyor sağa sola.

İkinci tipin de yüzüne değil hep ayaklarına baktım! Spor yaparken Ninja ayakkabısı giymiş. Altı incecik lastik, siyah bütün bir çorap gibi duruyor ama başparmağının arasında ayırım var. Parmak arası çorap gibi bişi. İki saat anlatamadım bi modeli. Adamın ayakları çok ilginç duruyordu. Keçi ayağı gibi, toynaklı. Adamın yüzüne bakmayın, sanki bir keçi spor yapıyor.

Neyse sonra bir ara kendimi incelemeye başladım (her zaman yaptığım gibi) lat put öne çekiş yapıyorum (yaa böyle ağırlıklar var, onları elle tutma yerinden kavrayıp tüm gücünüzle aşağı çekiyorsunuz işte) benim tırnaklar hafif uzun, kırmızı ojeli. Böyle güç gerektiren aletlerin üzerin de ellerim pek bir narin duruyorlar. 5’er kiloluk dambıllarla çalışırken de komik duruyor. Küçücük kadın elinde koca ağırlıklar. Ne tezatlık…

Ayy salonda da biri beni izleyip böyle yazsa keşke. Kim bilir benim ne hallerim vardır. Gerçi aynalardan sürekli saçım başım yerinde mi, rimelim akmış mı, rujum duruyor mu diye kontrol ediyorum. Eee, spor yapmak bakım işi ne de olsa.

Aaa, spor yaparken de çok konuşturuyorlar beni. İlk günler ne güzel ciddi ciddi kimseyle muhatap olmadan yapıyordum sporumu. Dört aydır daimi gelenlerle ister istemez bir konu oluyor konuşuyoruz. Aayy bir abla var, hayatını, akşama ne pişirdiğine kadar biliyorum artık. Geçenlerde gençlik resimlerini getirmiş bana, yarım saat onlara baktık. Zaman zaman İtalya’ya gidip gelen bir sinema tarihi hocası var, o da bana ya aşk şehri olan Roma’yı ya da fıkra anlatıyor. Yeni birileriyle tanışınca ne iş yaptığını anlatıyorlar. Birinin güvenlik şirketi var, biri maliyede, biri dublajcı, biri Türkiye Af Örgütü’nde… falan falannnn… Yaaa daha dördüncü, beşinci kez gördüğüm kişiler bana adımla hitap ediyorlar. Burada da meşhuuur oldum.

İşte böyle gelip beni konuşturuyorlar sonra da hoca tepeme dikilip “çenen değil, kasların işlesin” diyor.

Dün arkadaşımın bana yedirdiği lokma tatlıları yüzünden ekstra spor yapmak zorunda kaldım. Salona benden sonra gelenler benden önce çıktılar valla.Aman neyse, o kadar da olur. Lokma tatlısı da pek bir nefisti.

Bir gün gelin siz de izleyin. Pek keyifli oluyor gerçekten…