Yine sert gireceğim konuya, ama eğer bir toplumu cinsel açıdan baskılarsanız, cinsel suçlar artar.
İlk konu şu, cinsellik asla ayıp değildir.
Özeldir, özel hayattır, kimse kendi yaşantılarını kimseyle paylaşmak zorunda değildir, bu doğru.
Paylaşanlar da suçlu değildir, o da onların seçimidir, ve bu da kimseyi ilgilendirmez.
Nefeslerinizi, lokmalarınızı, yudumlarınızı aynı doğallık kategorisinde değerlendirin, bireysel seçimleriniz, size ait.
Ama kalabalıkta öpüşenler, sarılanlar, hatta elele tutuşanlar, birilerinin bilinçaltına dokunuyorlar diye yadırganıp yargılanıyorlarsa, bu onların değil, onları yadırgayan ve yargılayanların sorunudur.
Abartıyorum zannedebilirsiniz, ama bence insanlığın en büyük sorunu, Ortadoğu ahlakı ve Roma hukuku baskısından sınırlanan, bastırılmış cinsellik.
En yakınım ve kan bağım olan bir kadın, ilk eşinden boşandığında, bir akşam beraber çıkmıştık.
Ona, ve sonra bütün yakın olduğum kadınlara, dedim ki, “bütün Türkiye artık bakire olmadığını biliyor, neden kendini bakire-rahibe rolüne hapsediyorsun? Gez eğlen, flört et, yaşa ve deneyimle.”
Gerçi sonra biraz abarttı, ama canlandı ve özgürleşti.
Etrafımdaki erişkinlere bakıyorum, eril bir cinsellik övgüsü dışında, herkes konuyu yok sayıyor.
Erkekler aktif ve talepteymiş gibi, kadınlar pasif ve arzdaymış gibi.
Neredeyse herkes riyada, herkes aseksüel.
Bir de gece olması meselesi var, her zaman perdeler kapalı, kapılar kilitli, ve günahlar sonrası uykuyla arınma beklentisi.
Bunlar gerçekten trajikomik.
Cinselliği alenileştirmek zaman ve mekan koşullarında uygun olmayabilir, kültürdür, örftür, gelenektir.
Ama cinsellik yokmuş gibi davrananlar, günah ya da ayıp sayanlar, büyük bir riya içindeler, kendilerine de, dünyaya da, evrene de yabancılaşıyorlar.
Cinselliğin tek kuralı var.
Erişkinler arasında ve gönüllüyse, her şey normal, ve diğer her şey de anormal.
Mağazada tezgahtara, lokantada garsona, trafikte diğer şoföre, ve aslında her yerde, diğer herkese öfkelenen, ters davranan, ve kavga edenlerin neredeyse tümü, cinsel açıdan tatminsiz insanlar.
Bugünkü siyasetin neredeyse tamamındaki çatık kaşların sebebi de bu olmalı.
Bireyler cinsel açıdan gergin olmazlarsa, bütün dünya, uzun bir ömrün gerçek sırrını keşfeden, ve cinsel açıdan gergin olmama kültürünün beşiği olan Akdeniz olabilir aslında.
Mekan açısından bakarsak bugünkü batı, zaman açısından bakarsak eski doğu, bu konularda komplekssiz.
AKP öncesi Türkiye de öyleydi.
Yasemin Evcim, Tan ve Bulvar gazeteleri, Playboy, Playmen filan, aptal eril cinsel enerjiye bir deşarj kulvarı açıyordu.
Bugünkü baskılar, hem toplumsal gerginliğe, hem de çok tartıştığımız cinsel suçlara neden oluyor.
Toplumdaki gerginlik için OHAL de kalksın, hak, hukuk, adalet de geri gelsin, özgürlükler filan da önemli.
Ama cinselliği yok sayan, ayıplayan, ve tatmin olamadığı için şiddete ve suça yönelen insanlar için, bir mecra da şart.
Eğer aday, ve sonrasında başkan olsaydım, ilk yapacağım şey, bütün özgürlükleri önemsesem de, bu mecraya güç vermek olurdu.
Çünkü, kendi başına çözüyor da olsa, cinsel enerjisi baskıda olmayan insanların oluşturduğu toplumlarda, kutuplaşma, kavga, öfke, şiddet, suçlar, taraftar bulamaz.
Cinsel gerginlik tuzağına hem bireysel, hem de toplumsal olarak düşmeyelim.
Savaşmayan toplumlar için, sevişen, sevişebilen bireyler lazım.