Chicago’da reklamcılıkla uğraşan Nick Marshall (Mel Gibson) talihsiz (!) bir kaza sonucunda kadınların aklını okuma yeteneğini kazanır. Yaşadığı talihsiz kazadan sonra çeşitli vesilelerle yaşantısına giren kadınların aklından ne geçerse okuyabilen Nick Marshall böylece kadınların en hassas noktalarını da keşfetme imkanına sahip olur. Bir süre sonra yeni patronu Darcy McGuire’ı (Helen Hunt) etkilemek amacıyla da bu yeteneğine başvurmakta sakınca görmez… Ne var ki Nick bu çekici ve akıllı kadına aşık olur. 2000 yapımı bu romantik komedi filmini bir çoğunuz hatırlarsınız. Oldukça eğlenceli bir filmdi.

Filmi izledikten sonra Mel Gibson denen adama daha doğrusu oynadığı karaktere acıdığımı hatırlıyorum. Bir çok erkeğin cevabını bulmak için yanıp tutuştuğu ve hatta uğrunda bir ömür harcadıkları sorunun cevabını çok acı bir şekilde deneyimledi filmde.

Sigmund Freud’un bile “Otuz yıldır insan ruhunu araştırıyorum, yine de kadınların ne istediğini anlamadım.” dediği bir konuda bu kadarcık acı katlanılabilir aslında.

Yıllardır tartışılır bu konu. Her tartışmada bir dolu laf edilir, bir dolu çıkarımlarda bulunulur ama bir türlü genellemeye varılamaz. Erkeklerin dünyasında biraraya gelindiğinde (ki bu genellikle içki masası olur.) memleketi kurtardıktan sonra mutlaka kadınların ne istediğine gelir dayanır konu. Kadınlar ne ister. Gerçekten bu sorunun cevabını bilen var mı aranızda?  

 

Araştırmacı gazeteci ruhumu tatmin etmek için yüzyılımızın en güzel icadı internette dolaşırken çok hoş cevaplar buldum bu konu hakkında. Hatta bazı gazetecilerin bu konuyu köşelerinde işlediklerini öğrendim. Mesela Nilay Örnek hanım cafe Milliyet’teki köşesinde etrafındaki onlarca erkeğe sormuş “Kadınlar ne ister?” diye. Gelen cevaplar efendim;

Her zaman daha fazlasını.

Sizin o anda veremeyeceğiniz her şeyi.

Yiyip yiyip kilo almamayı.

İktidar.

İltifat.

Vazgeçilmez olmak.

Biraz Brad Pitt, biraz Jonny Depp, biraz George Clooney…

“Eğlenceli sevgili” isterler sonra da “Seninle ciddi bir şey konuşulmuyor” derler.

Sürpriz yapmanızı isterler Sonra da “Aklına eseni yapıyorsun. Hayat bu kadar kolay değil!” derler.

Erkekleri parmaklarının ucunda oynatmak.

Metroseksüel görünümlü maço erkek.

 

Bu satırların hepsi kimliği belli olmayan şahısların kendi özgür iradeleriyle yaptıkları yorumlardır. Hanımlar alınmasın. Ama haklı ve yerinde olan bazı tespitlerde var hani yani.

Bu yorumları okuduktan sonra gayri ihtiyari bende kendi çevremde olan insanlara sormaya başladım aynı soruyu. Özellikle hanım arkadaşlarıma. Çünkü erkekler bu konuda ne yazık ki, çeken taraf oldukları için çok fazla nesnel olamıyorlar.

Genelde erkekler “Ne isteyecek birader. Okkalı bir osmanlı istiyorlar!” cevabını yapıştırıyorlar. Biz erkekler kadınları pek anlamıyorsak onları en iyi anlayacak olanlara, hemcinslerine sormak daha faydalı olur diye düşünmüştüm. Ama asıl kıyamet ondan sonra koptu. Emin olun biz erkekler yine kadınlara karşı en insaflı davrananlarmışız. Kadınlardan aldığım cevapları burada paylaşmaya cesaret edemedim.

Fakat tüm bu soru ve cevapları bir araya getirince farkettim ki, kadınlar ne ister sorunun cevabını ne erkekler verebiliyor ne de kadınlar. Dipsiz bir kuyu. İşte o zaman karar verdim sorduğum soruyu değiştirip cevap aralığını biraz daha daraltmaya.

“Kadınlar ne ister?” yerine “Kadınlar kendilerine nasıl bir erkek ister?” sorusunu sormaya başlayınca insanlara bazı cevaplar birbirleriyle benzeşmeye başladı.

Esprili bir erkek olsun. Komik olması yeter, ama biraz da yakışıklı olsun. Paralı olursa da hayatta yok demem. (Sanırım Cem Yılmaz’ı tarif etti çaktırmadan.)

Yakışıklı, kibar, centilmen, anlayışlı, nazik, düşünceli olsun yeter. (daha ne kaldı ki?)

Çocuklarını seven, beni ihmal etmeyen, evine bağlı olsun. (Dikkat ettimiz mi, hiç tek bir kriter veren çıkmadı daha)

Özel günlerimizi unutmayan ve beni sürekli hazırladığı süprizlerle şaşırtan birisini isterim. (Nispeten insaflı çıktı)

Beni sahiplensin.

Biraz maço olsun ama kaba değil.

Metroseksüel olsun.

Liste uzayıp gidiyor… Ama bu farklı istekleri sıralayan kadınların olmazsa olmazları hep aynıydı nedense. “Beni sahiplensin. Korusun kollasın. İhtiyacım olduğunda kanatlarını açıp beni altına alsın.” Ne kadar masum bir istek aslında. Doğanın kendisine ne kadar uygun bir ihtiyaç. Doğada da aynen böyle değil midir? Erkek tohumlarını vereceği dişisi için hemcinsleriyle savaşırken, dişi bu savaşçıların içinden en sağlamını, en güçlüsünü seçer kendisine çiftleşmek için.

Kadın güçlü olanı ister. Dik duranı. Kendisini koruyanı, kollayanı. Kendisi için savaşanı ister. Seçeceği erkeğin güçlü olmasını ister. Gücüne kapılıp gitmeyi ister. Gerektiğinde yumruğunu masaya vuran erkekler karşısında eriyip gider kadınlar. Yoksa gitmez mi?

 

Bazen bu gücün vücud bulmuş hali ensesi kalın, banka hesapları kabarık bir holding patronu olabilir, bazen de sadece kasları aşırı gelişmiş bir kabadayı. Sert imajından ziyade güçlü duruşudur kadınlara çekici gelen.

Çoğumuz şaşırmaz mıyız dünyalar güzeli hanım kızlarımızı tipi kayık, sırtında çuval bile durmayacak tıfıl gençlerle ya da göbekli, kelli felli adamlarla gördüğümüz zaman? Biz de olmayan ne var bu adamlarda diye sormaz mıyız birbirimize?“Para” diyecek kadar yüzeysel olmayalım lütfen. (daha da yüzeysel yorumlar var, biliyorum) Paradan öte birşeyler var. Güçle alakalı. Başarıyla alakalı. Ne istediğini bilmekle alakalı.

Bunun dışında kalan ve hayattan ne istediğine karar verememiş ya da isteğini yitirmiş, hayata küsmüş adamlar; hayatın anlamını çözmek için felsefenin derinliklerine dalmış erkekler sadece gizem yaratır kadınlarda. İnceleme arzusu yaratır belki ama tamamen bilimsel araştırmaları için. Araştırır, inceler, kısa sürede çözer ve sıkılırlar bir süre sonra. Çünkü kadınlar neyi istemediklerini bilme konusunda daha başarılıdırlar.

Bakınız Kadir abimize. Yıllardır imaji gram zedelenmedi. Hala bir kaya kadar sağlam duruyor imajı. Adama etek bile giydirdiler ama yine de kadınların hayranlığından ve beğenisinden bir tek gram bile eksiltemediler.

Peki neden bu kadar masum ve doğanın gereği olan bu isteklerini ifade edemiyor bizim güzel kadınlarımız? Kırılganlıkları ve güce duydukları ihtiyacın anlaşılmasından neden korkuyorlar?

Sanırım bu yazı kendi soru limitlerini doldurdu. Daha fazla soru sormak kadınlarımıza haksızlık yapmak olur. En azından ne istediklerini biraz anlayabilmiş olmakla yetinmeli ve nedenlerini fazla sorgulamamalı. Aslında fazla değil bizlerden bekledikleri. Çok zor da değil. Sadece çok geç olmadan cevap vermek lazım beklentilerine.

Eğer yumruğunuzu zamanında masaya vurmazsanız, kafanızı duvara vurmak durumunda kalabilirsiniz. Tercih sizin. Kadınların istedikleri belli. Asıl siz ne istiyorsunuz? Gerisi teferruat…