Bali, neden tüm dünyanın ilgisini çekiyor düşüncesi geldi sabah sabah. Sadece doğası mı, eğlencesi mi, kültürü mü; yoksa başka etkiler de var mı acaba?

Evrende temel 3 kuvvet vardır ki Hindular her birini bir tanrı ile özdeşleştirmişler: Brahma (Yaratım), Vishnu (Koruma), Shiva (Yıkım).

Balililer Shivaist yani bu üçlüden yıkım tanrısına tapıyorlar. En büyük tapınakları Shiva’ya adanmış. Bu ilk seferde kafanızı karıştırır, nasıl yani bu kadar güzel bir ada nasıl yıkım tanrısına tapar ki…

Balililer, doğayla uyumlu yaşayan ve ona büyük saygı duyan bir toplum. Yıkım hayatlarının içinde; adaları iki aktif yanardağın üzerinde kurulu, her yönden tsunami alabilirler ve de elbette deprem bölgesi. Neyi ararsanız var adada. Fakat onlar bu durumla barışıklar. “Yıkıma saygı duyarız, böylece etkisinin de azalacağına inanıyoruz.” demişti bir Balili. Hatta bir kere yanardağ patladığında attığım mesaja: “Halleder bizim rahipler iyiyiz merak etme” yanıtı yollamıştı da şaşırmıştı çok. Gerçekten de bir süre sonra yanardağ sakinlemişti. 1967’de patladığında ise bir köy kendini feda etmiş sakinleşmesi adına. Yani Batılı bir kafa için anlaşılması pek mümkün olmayan bir durum bu.

Zaten Bali’ye Batılı kafası ile giderseniz oranın ruhunu anlamakta çok zorlanırsınız. Orası başka bir dünya. Belki de bu yüzden onca Batılıyı çekiyor.

Her ne kadar Shiva bu kadar etkili olsa da yaratım da çok güçlü adada. Halk eğitilmiş ve her birinin bir sanatı var. Adanın her yeri sanat galerisi gibi. Resimler, heykeller, nice güzel eserler, evler sürekli karşınıza çıkıyor. Yani Brahma da güçlü.

Koruma derseniz zaten ada en başından Endonezya içinde korunuyor. 250 milyonluk Müslüman bir coğrafyada tek Hindu bölge burası. Keza doğayla uyumları ve ona olan saygılarından bahsetmiştim. Sürekli gülümseyen, saygılı bir halk. Bir de üstüne gidip adaya dünyanın en büyük ikinci heykelini diktiler ki Shiva heykeli değil bu, Vishnu yani Korumaya adanmış.

Velhasıl kelam bu 3 kuvvenin dengesine olan şahitlik belki de bu adanın en büyük çekimini oluşturuyor. Yıkımın kol gezdiği ama Yaratım ve Koruma ile dengelenmediği dünyalarımızda nadide bir örnek Bali.

Peki ya biz? O da bir başka yazının konusu.

Hasan 'Sonsuz' Çeliktaş

18 Kasım 1976'da Mersin'de doğdu. Toros Koleji'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü'ne girdi. Fakültesini çok sevdiğinden mezuniyeti sonrasında oradan ayrılamadı ve asistan kadrosunda eğitim hayatına devam etti. 2005'te ise İzmir'e yerleşti. 2001 yılında "Sonsuzlukotesi" mail grubunu kurmasıyla başlayan yazarlık hayatı, önce 2002'de sonsuzlukotesi.com'u, daha sonra da 2004'de derKi.com'u kurmasıyla devam etti. Bir yandan da Cosmopolitan, Esquire, Yeni Aktüel, Zodiac, Akşam Brunch gibi dergilerde ve Akşam Gazetesi'nde serbest yazar olarak yazıları yayınlandı. 2011'de ise Anadolu topraklarından doğup Amazon.com'da yayınlanan ilk Türk Spiritüel dergisi "The Wise"ı oluşturdu. Halen yazmaya devam ediyor. Duru Sonsuz ile Özün Dünya'nın babası sıfatıyla onlara rehberlik yapmaya çalışıyor...