Sevgilinizi elinizde tutmak için 100 seçenek’ listelerinin modası geçiyor. İlişkiyi devam ettirmek için artık önünüzde beş yol var, uygun olanı seçiyorsunuz, mutlu mutlu yaşıyorsunuz.

İlişkiler neden bir türlü yürümez? Başlangıçta büyük bir aşk, heyecan dolu kalp çarpıntıları, kırmızı panjurlu hayaller; sonrasında ise ayrı tellerden çalan, birbirine dokunmaya bile tahammül edemeyen iki yabancı. Tamam aşkın geçici olduğunu söylemeyen kalmadı bu dünyada ama sevgiye ne oluyor? Uzun süre birbirlerine hala aynı heyecanı duyan şanslı çiftler neden azınlıkta kalıyor da, büyük bir çoğunluk sevgiyi tüketip yolları ayırıyor ve büyü bozuluyor? Evli olsun olmasın bir çok çift için alışılmış sorular bunlar. Genelde gönül işleri kötü gittiğinde, ayrılık zilleri çalmaya başladığında gündeme gelirler. Kütüphaneler karşı cinsi en iyi anlatan kitaplarla dolar, aile terapilerinde çözüm aranır. Dergilerin de en gözde konularındandır; ‘Ona sevdiğinizi anlatmanın 20 yolu’, ‘aşkınızı devam ettirecek 50 yol’, ‘erkeğinizi elde tutmanın 100 yolu’.

Peki yollar bu kadar çoksa çoğu çift neden aşkı canlı tutmayı hala beceremiyor? Yazar Gary Chapman da bu sorulara cevap vermeye çalışanlardan biri. ‘Tüm bu yollar kanserli bir hastaya aspirin sunmaktan öteye gidemezler’ diyor ‘5 Sevgi Dili’ kitabında ve açıklıyor; ‘20, 50, 100 tane değil, sadece beş tane sevgi dili var ve ilişkiyi sürdürmenin yolu da karşı tarafın sevgi dilini konuşmaktan geçiyor’. Kitap bu beş dili detaylı bir şekilde açıklayıp, ilişkilerimizi düzeltmenin metotlarını sıralarken, bu mucizeyi başaran çiftlerin de hikayelerini anlatarak içimize su serpiyor. En azından hiç bir şey için geç olmadığını öğreniyoruz.

Her şeyden önce anlamamız gereken; her insan sevgiyi farklı şekillerde ifade ediyor ve algılıyor. Chapman da bunları beş sevgi dili olarak tanımlıyor kitabında; onay sözleri, nitelikli beraberlik, armağanlar, hizmet davranışları ve fiziksel temas. Eğer sevginizi karşınızdakinin anlamadığı bir dilde ifade ediyorsanız, o sizin sevgi gösterdiğinizi anlayamıyor. Belki eşiniz cesaret verici sözler duymak istiyor ama siz bir akşam yemeğinin onu neşelendireceğini düşünüyorsunuz. Veya çocuklardan, televizyondan uzakta sizinle beraber olmayı arzuluyor; verdiğiniz bir çiçek ona hiç bir şey ifade etmiyor, değer verdiğinizi anlatmıyor. Yani tüm sorun çiftlerin iki ayrı dili konuşmasından kaynaklanıyor. Çözüm ise onun anladığı birinci sevgi dilini keşfedip, konuşmayı öğrenmek. Biraz uğraş gerektiriyor belki ama o kadarcık yorgunluğa da değer herhalde. Sonuçta belki de upuzun bir ilişki sizi bekliyor.

*Eğer eşinizin ya da sevgilinizin birinci sevgi dili onay sözleriyse; demek ki asıl ihtiyacı; sevgi dolu iltifatlar, cesaret verici, destekleyici sözler. Ona sevginizi hissettirmek istiyorsanız emir cümleleri yerine ricalarda bulunmayı deneyin, her fırsatta duygularınızı ifade edin, işlerinde ona cesaret vermeyi unutmayın. Tabii işi abartıp devamlı pohpohlamak da ters etki yaratabilir, yapmacıklığa, hatta biraz yalakalığa kadar da gidebilir. O yüzden işi kararında ve zamanında yapmaya dikkat etmeniz gerekiyor.

*Partnerinizin birinci sevgi dili nitelikli beraberlikse, o zaman fiziksel bir birlikteliğe, konuşmaya ihtiyaç duyuyor demektir. Beraber daha çok zaman geçirin, mesela sinema, tiyatro günleriniz olsun, birlikte yemek yemeğe çalışın, dikkatinizi vererek onu dinlemeye özen gösterin. Böylece hem paylaştığınız birçok şey olacak; hem de bu şekilde onun duygusal gereksinimini gidereceksiniz.

*Eşinizle vakit geçiriyorsunuz, ona güzel sözler söylüyorsunuz ama o hala mutsuz, hala yakınıyor. O zaman ona bir hediye vermeyi deneyin, bu onu daha önce hiç olmadığı kadar mutlu ederse, anladığı sevgi dili belli; armağan alma. Yazar kitabında da sevginin görsel sembolleri olarak tanımlıyor armağanları. Para açısından bir sıkıntınız yoksa bu sizin için kolay sayılabilecek bir yol ama sırf sevgimi belli etmek için bu kadar para harcayamam da diyenler olabilir. Unutmayın ki armağanların illa pahalı olması gibi bir kural yok, onları satın aldığınız gibi bulabilir ya da yaratabilirsiniz. Bahçeden koparılmış küçük bir çiçek, basit bir kartın üzerine yazılmış bir not bile bu sevgi diline sahip olan partnerinizi mutlu etmeye yeter.

*Dördüncü sevgi dili ise hizmet davranışları. Yemeği pişirmek, masayı hazırlamak, alışverişi yapmak, çocuğa bakmak, köpeği gezdirmek… Liste uzar da uzar. Aslında bir hayli de yorucu bunları yapmak, enerji ve çaba gerektiriyor. Erkekler için de pek cazip bir yol olmasa gerek. Ama kimse sizden kendinizi harap etmenizi istemiyor. Eşiniz hizmet davranışları göstermenizden sevildiğini algılıyorsa ev işlerinde onun yükünü hafifletecek küçük bir jest bile onun için çok daha fazlasını ifade eder.

*Tüm bu davranış şekilleri eşiniz için hiçbir şey ifade etmiyor olabilir, belki de onun tek ihtiyacı küçük de olsa fiziksel bir temas yani beşinci sevgi dili, yazara göre de sevgiyi iletmede en güçlü araç. Eşinizin sevgi dilinin fiziksel temas olduğunu keşfettiğinizde sevginizi ifade edecek yollar artık sizin hayal gücünüze kalmış. El ele tutuşma, öpüşme, sarılma, dokunma, sevişme…Sevginizi bu yollarla partnerinize hissettirmeye pek itirazınız olmayacaktır herhalde.

SİZİN BİRİNCİ SEVGİ DİLİNİZ Partnerinizden önce kendi sevgi dilinizi keşfetmeniz; ihtiyaçlarınızı, karşı taraftan beklentilerinizi ortaya çıkararak bir anlamda kendinizi de keşfetmenize yardım eder. Bunun için üç yol var:

* Partnerinizin hangi davranışı sizi çok derinden incitir? Bunun zıddı genellikle sizin sevgi dilinizdir.

* Ondan en çok neyi rica edersiniz? En sık istediğiniz şey sevildiğinizi en çok hissetmenizi sağlayacak şeydir.

* Ona sevginizi düzenli olarak ne şekilde ifade edersiniz? Sevgiyi ifade etme yönteminiz sevildiğinizi hissetmenizi sağlayacak dilin de işareti olabilir. Eğer iki dil size eşit görünüyorsa, o zaman belki de iki tane sevgi diline sahipsiniz. Bu da hiç kuşkusuz eşiniz için iyi bir haber, çünkü elinde size sevgiyi hissettirecek iki seçeneği var.

Sevgiyle kalın…

Kızkulesiii