Toplumda tipik davranış biçimleri vardır, genelin gösterdiği tipik davranışları gösteren kişi normal ve uyumlu olarak algılanırken, bu davranışları göstermeyen şu ya da bu şekilde tipik davranışlardan uzaklaşan kişi anormal olarak adlandırılır. Genelin gösterdiği tipik davranışlar derken belirli bir çizgi çizmek ve çizginin sınırlarını kesinleştirmek güçtür. Normalliğin ne olduğu toplumdan topluma ve tarihsel süreç içinde değişiklik gösterebilmektedir. Döneminde sapkın ya da anormal kabul edilen giyim, yaşam biçimi, cinsel tercihler ve bir çok unsur günümüzde normal görülürken, tam tersi durumlar da söz konusudur. Bununla birlikte insanın davranışları içinde bulunduğu topluma uygun olmalıdır ki kişi garipsenmesin, toplum dışı kalmasın, anormal olarak nitelendirilmesin.

Cinsel ilişki davranışının da normları vardır. Kişiler cinsel kimliklerinin ve isteklerinin dışında bazı kurallara, adet ve göreneklere göre davranmak zorundadırlar. Konuya genel olarak bakarsak, toplumumuzda bir kadın evlenene değin cinsel ilişkiye girmez, bir deneyim geçirmeden, belli arzularını bilemeden- tatmin edemeden evlenir. İstediğiyle öpüşemez, sevişemez vs. Bu nedenle kadın için evlilik cinsel ilişki kurabileceği, bu hakkın ona verildiği bir kurumdur. Ya da cinsel ilişki ona öylesine uzak kalmıştır ki, evlilik kurumunun uyulması gereken bir ögesi halini almıştır. Erkek için durum biraz daha değişiktir. Ergenlik döneminden itibaren cinsel ilişkiye girme şansı olsa da, erkek de sevdiği- hoşlandığı her kadınla birlikte olamaz. Çünkü kadının cinsel ilişkiye girmemesi normatif bir davranıştır. Bunun sonucunda erkek isteklerini gidermek için değişik yollara yönelebilir, bazı durumlarda sevmediği veya hoşlanmadığı ama ilişki yaşamaya gönüllü görünen kadınlarla birlikteliği tercih edebilir. Erkek cinselliğinin ön plana çıkarılarak yetiştirildiği ve özgürlüğünün olduğu bir ortamda, isteklerini elde edememe çelişkisini sık sık şaşırarak duyumsar. Onun için de evlilik, rahat edip, güven duyacağı, güzel uyaranlarla ilişkiye gireceği bir ortamdır.

Konuya bu açıdan bakınca çok katı bir tablo ortaya çıkıyor gibi görünse de, ülkenin genel normları bu yönde işlemektedir. Diğer yanda bugünün kent kadını evlilik öncesi pek çok deneyim geçiriyor, cinsel ilişkiye giriyor, erkek de istediği kadınla birlikte olabilmektedir ve evlenmeden birlikte yaşayanlar var diye de düşünülebilir. Duruma bu şartlar altında bakacak olursak, karşımıza yine bazı sorunlar çıkar. Her ne kadar belli sosyal ekonomik düzeyin üstünde ve ayrıcalıklı düşünen bir kesim olsa da, kişiler yaşadıkları kültürün normlarını çok küçük yaşlarda öğrendiklerinden, bunlardan tamamen soyutlanmaları beklenemez.. Bu yeni kadın ve erkek tipleri de kendi içlerinde normallikten uzaklaşmalar gösterebilmektedir, Cinselliğin sıradanlığını vurgulasalar da, sonuç evlilikte noktalanır.

Birbirini seven ve cinsel ilişki kurabilen kadın ve erkek ise, ilkin kendi iç sonra da çevre baskılarıyla uğraşmak zorundadırlar. Erkek ve kadın farklı düşünüyor görünseler de, temelde yatan düşünce ve sorular benzerdir, “Benimle birlikte, acaba bu yapısı mı? Yoksa ben onun için değerli miyim? Benimle benim için mi, yoksa cinsel ihtiyaçları için mi bir arada ya da evlenmek mi istiyor?”. Bu sorularını yanıtladıklarında, yani birbirlerini sevdiklerini düşünüp ya da bunu düşünmeden cinsel ilişkinin fizyolojik bir gereksinim olduğunu düşünerek ilişkilerini sürdüreceklerdir. Ancak ilişkileri uzun süre devam ederse, bu sefer de çevre devam eden ilişkilerinin ne zaman evlilikle sonuçlanacağını sorar.

Normallikten kasıt, genelin gösterdiği davranışlar ve toplum tarafından kabul edilebilirlik olduğundan, sonuçta toplumumuzda cinsel ilişki normal bir davranış değildir. Ancak cinsel ilişkinin gerçekleştiği evlilik kurumu normal kabul edilmektedir.

İşte bu noktada ortaya bir çelişki çıkmaktadır. Cinsel ilişki normal bir davranış kabul edilmezken, içinde cinselliğin de olduğu evlilik nasıl normal kabul edilebilmektedir? Çelişkiyi ortadan kaldırmak istediğimizde iki durumla karşılaşırız.

Cinsel ilişki normal bir davranış değilse, evlilikte de cinsel ilişki olmamalıdır. İnsanın doğası var, olur mu öyle şey diyenler olursa şunu kabul etmeleri gerekecektir, cinsel ilişkinin olduğu evlilik normalse, demek ki cinsellik de normaldir.

Her iki kavram ayrı ayrı normal olduklarında bir araya gelince bütünlenirler. Kavramlar yaşamdaki davranışları adlandırmak- çelişkileri ortadan kaldırmak için vardır.

Konuk Yazar