Bir yerlerde okumuştum; bizim milletimizden seri katil çıkmazmış. Böyle buyurmuş bir kriminal psikolog ya da her ne ise titri, görevi, pozisyonu. İşte tam da bu yüzden seri katil olmaya karar verdim büyüyünce. Bir kere rekabet ortamı olmadığı için büyük işler yapabilirim. İkincisi, dünyaya adımı duyurabilirim: Nadide bir seri katil! Turkish delight’a yoldaş! Türkler yine bir ilke imza attı! Ted Bundy’ye rakip Türk!

Ama öncelikle 14 yaşında olacağım, büyüyünce, 40 değil. Asla 40 olmak istemiyorum. Çünkü 40 olduğun zaman cümle içinde kullanmaya başlıyor fikri rakiplerin bu iki haneli reel sayıyı. Rekabete hile karıştırılıyor. Yüksek Rekabet Kurulu’nun bu konuda bir şeyler yapması lazım. Elleri kıçlarında oturuyorlar. Daha 30’u görmemişlerin dillerine pelesenk oluvermiş: “40’ına geldin ama…” hiç düşünmüyorlar kendileri 40 olduğunda benzer tümcelerin başlarına ne çoraplar öreceğini.

Evet, önce 14 olayım ve mümkünse orada da kalayım istiyorum. Zor yaştır bir erkek için 14. Ne erkeksindir ne çocuk; garson boy. Annemle alışverişe çıkardık. Çocuk beden olmaz, büyük beden olmaz. Aralara sıkışmış bir erkekimsi velet. Amma velakin, 14 yaş bu kadar kasmamıştı beni. O yaşta aşk yoktu. Para pul derdi yoktu. En fazla dudak üstü kıllarına ne yapsak da yapsak tripleri yaşanırdı, bir de kıyafet mevzuları.

Evet, süper fikir, önce 14 yaşında olunacak en fazla 35 görülecek. Ondan sonrası tehlikeli. İnsanın sırtına ekstra sorumluluklar biniyor. “40 yaşına geldin ama ….” ile başlayan her cümlenin açtığı bir yara var. Bu yaralar kurudukça hiç de gerek duyulmayacak sorumluluklar peydah oluyor. Düşün dur. 40 oldum da ne oldum? Bir kere 40 olduysan seri katil olma şansını kaybediyorsun. İstatistikler öyle söylüyor. 40’ında sonra azanı teneşir paklayabiliyor ama bıçak, tornavida ya da baseball sopası seri halde kullanılamıyor. 40 olmamak için güzel bir neden daha.

Diğer taraftan büyünce erkek de olmamak lazım. Ha nasıl olunamayacağını bilemiyorum ama olunmasa ne iyi olur. Hele 40 yaşında bir erkek asla olunmamalı. Polis ol, doktor ol, subay ol ama erkek olma sakın. 40 yaşında bir erkek; evlerden ırak! Erkek olmamak başarılabilirse bir başkomser, bir binbaşı, hiç olmadı profesör olunabilir 40ında ama erkek olmak cehennem azabına eş değer. Ne demiş Atam, herkes doktor, mühendis, devlet adamı olabilir ama erkek olamaz! Yok, öyle dememişti ama olsun. Can Dündar biraz daha abartsa Mustafa’nın emir onbaşısına böyle bir laf ettiğini öğrenebilirdik o “insani” filmden.

Lafı açılmışken Can Dündar’ın “40 yaş erkeği” adında bir yazısı var kendi sitesinde yayınlanmış. 40lık erkeği başka bir yönden anlatıyor aynen Mustafa Kemal’i tam ters istikametten beyaz perdeye yansıttığı gibi. Demek ki pencerelerimiz farklı. Olsun varsın. Sonuçta her birimiz kendi kuyruk acılarımız doğrultusunda çığlık atıyoruz.

40 yaşına gelmiş ve erkek olmak mevzusunu kafasına takmış bir adam ne yapar? Gider kulaklarına küpe takar. Kırmızı pabuçlar satın alıp yırtık kotlar geçirir poposuna. Dövme yaptıranlarına rastlanmıştır. Kilo vermek için debelenir. Spora koşturur ama sadece koşturur maalesef, hiçbir zaman adam gibi koşamaz. Kilo verir ama spor değildir nedeni, susamışlık, açlıktır. Libidosu tavan yapar ama sadece tavan yapar. Tavandan satışını gerçekleştirmeye cesaret edemediğinde pek bir kar etmesi mevzu bahis değildir. Evliyse “40 yaş erkeği” modundadır, bekarsa Don Juan de Marco. Bir sevgili, nişanlı, sözlüsü varsa ya terk edilir ya da kendisi kaçar. Paniktir çünkü. Bisiklet üzerinde sakız çiğneyemediği gibi 40 yaşında erkek olmayı da beceremez zira. İki iş bir arada yürümez. Odak sorunu yaşar. Zaten yakın gözlüğü yakındır.

40 yaşına ulaşmış bir erkek için en iyi kurtuluş yolu 41 olmaktır. 41 uğurlu sayıdır. Maşallah tekrarlarının ulaştığı son noktadır. Ev artı benliktir. En önemlisi ise 40tan uzaklaşmışlığın birinci yıldönümüdür.

41 çok uzak görünüyor. Seri katil olma şansını da kaçırdım istatistiksel açıdan. İntihar desen, o da istatistiğe takıldı. 35ten sonra pek görünen bir vaka değilmiş erkekler için. Ah işte! Erkek dedim yine. Vaz mı geçsem?

Konuk Yazar