Bahanelerden ibaret yaşamın içinde duran, sıkılaşan kadınlar. Onların kalçaları, ciltleri sıkı olmalıdır ya da gergin durmalıdır yoksa, ‘’yok sayarlar’’ kendilerini. Mutlu olmaları için çok güzel olmaları gerekir. Yaşlanmayı katiyen kabul edemezler. Hayatları bu üçgen içinde geçer. Gergin, güzel, genç. Ben onlara benzerliklerinden dolayı 3G kadınları demek istiyorum.

 3G kadınları kendilerine dayatılan güzelliklerin peşinde koşmaya bayılırlar. Son derece teknolojik, aktif ve sportmenlerdir. Bazılarının küçük köpekleri vardır. Marka çantalarının içinde aksesuar olarak onları gezdirmeye bayılırlar. Genellikle gündüz saatlerinde, şık bir cafe de ya da akşam üstü çok hoş manzarası olan yerlerde görünmeye özen gösterirler. En popüler konserlerde ya da sosyal projelerde en önde yerlerini alırlar. Bu onların sosyal yaşamın içinde ben’de varım deme biçimleridir.

Tüm hayatları program dahilindedir. Yeme içme alışkanlıkları mutlaka uzman doktorların kontrolleri altındadır. Spor hocaları, kişisel yaşam koçları ile hayatları iç içe geçmiştir.

3G kadınları, sabahları aynaya baktıklarında eğer yüzlerinde hoşlarına gitmeyen çizgiler olmuşsa güne panik atakla başlayabilirler. Kimselere görünmeden soluğu estetik doktorlarında alırlar. Ve sonra hayatlarına kaldıkları yerden devam ederler.

3G kadınları, çok ciddi olmaya özen gösterirler. Karmaşayı sevmez ve dışa odaklı olmalarından dolayı kendilerine bay-bayan resmiyetinde yaklaşırlar. Dolayısıyla samimiyetsiz ilişkileri yüzünden kendileriyle de bir türlü ilişkiye girmezler.

İşte sorun tam da burada başlar. Onlar, hayattan haz almadan yaşadıklarının farkında bile değillerdir. Sevgiye bakış açıları sadece dışa odaklıdır. Bu anlamda kendilerine dokunma cesaretleri yoktur ve kendilerini sevme becerilerini geliştiremezler ama şehir masturbasyonuna alışmışlardır. Bunun anlamı çok ironiktir: Kendimi seversem, bu kendimi keşfetmek olur ve bu da dışa odaklı masturbasyonu bırakmak anlamına gelir. Master; yani kendi içsel ustaları ile ilişkiye giremezler.

Aslında temel sorunları kendileri olamamalarıdır. Sevgili olamazlar, eş olamazlar zira kendileriyle eşleşmemişlerdir.

Bu tarz kadınlar, günümüz kadının öncü gruplarıdır. Bilerek ve isteyerek ölümün soğukluğunu koz olarak kullanan tüketim sektörünün, tuzağına düşmüş kurbanlarıdır. Daima genç kalmaları enjekte edilen kadınlardır. Diğer sıradan dediğimiz kadınların baştan çıkarıcı liderleridir. Dişiliğini yaşamak yerine kadınlığını ortaya çıkarmaları istenilen kesimin, hedef kitlesidir. Bu sayede dişiliğin kontrol altına alınması sağlanmıştır.

Nedir dişiliği yaşamakla kadınlığını ortaya koymakla arasında ki fark? Cevap çok basit. Dişi olmak; tüm erili de rahimde taşımak demektir. Bunun zevkini çıkarmak demektir. Dişiyi ve erili yan yana getirmek demek; yaratanın kendisi olmak demektir. İçerinin gerçek güzelliğini fark ederek, dışarıya saçılan tüm parçalarını toplamak demektir.

Cinsel enerjilerini erkeğine eril olarak sunmak demektir. Eriliyle tüm kıvrımlarda bütünleşmek demektir. Bu bütünleşmiş halinin; dişi ve enerji evlililiğinden gerçek çocuğunu doğurması demektir. Ve bu çocuk, herşeyi fark eden, gören, bilişi kozmik zekaya ait olan bir çocuk olarak büyüyecektir demektir.

İçselleşmenin çocuğu olan bu güç, arzu edilen bir durum değildir. Zira yaratım lotus çiçeği gibi açılmak ve bunun devamında da tüm potansiyellerini ortaya koymak demektir. Bu bir kadında ortaya çıkması istenilen bir kavram değildir. Onun baskınlığı egemen dünyanın erkek hakimiyetine son vermek demektir. Buna müsade edilemez. O yüzden kadınlığını ortaya koymak işin en güzel ve en kolay tarafıdır. Erile dönmeyen erkek , kendi dişilini kucaklayamaz. Ve işte orada hükmetme gücü başlar.

Uyuşturulmuş ve kolaylıkla yönetilen kadınlar sahneye çıkarak tüm özendirilicilikleriye, ölüme meydan okuyan teknolojilerle ve daima genç kalma fantezileri ile kandırılırak tuzağın içine düşmüşlerdir.

Dışa odaklı ama kendilerinin içinde olmadıkları hayatlarıyla, ruhun notalarına dokunmadan günü tamamlarlar. Kendilerine partner olamayan bu kadınların, gece kendi partnerlerleriye bütünleşmeleri zaten imkansızdır. Ağız birlikleri aynıdır:

“Bu gece olmaz, çok yorgunum.”

Esra Ö. Erdoğan