YALIN HALİ

Fırtına öncesi sessizliktir deyim yerindeyse. Her gece uyumadan önce evrene ellerinizi açıp ruhunuzu, varlığınızı, benliğinizi paylaşacağınız “o” kişiyi istersiniz. İzlediğiniz tüm romantik filmlerde “o aşk”ı bulmuş siz varsınızdır. Böyle aşkları sizin de yaşayacağınıza dair sonsuz inancınızla yüzünüzde bir gülümsemeyle çıkartırsınız DVD’yi, playerınızdan.. Geçmişe dair hesaplarınızı kapattığınızı, kendinizi nötrlediğinizi hatta bunun için deyim yerindeyse uzun bir “nadas” dönemi yaşadığınızı da bilirsiniz yalnız geçen geceler boyu… “O”nun size çok ama çok yakın olduğunu ve neredeyse köşeyi döndüğünüzde karşınıza çıkacağını hissettiğiniz bir dönemdir bu. Çevrenizde çeşitli “adaylar” vardır ama kalbiniz biliyordur ki hiçbiri “o” değildir. Hevesle ve umutla beklersiniz…

-A HALİ

Ve o hiç beklemediğiniz bir anda karşınıza çıkar. Siz umutla bekliyorsunuzdur bir süredir ama bir türlü karşınıza çıkmamıştır ve siz artık ümidi kesmeye de başlamışsınızdır neredeyse. Onca kapıdan “o da değilmiş” demek kırgınlığıyla yürürken sokaklarda omuzu çökük ve bitkin biçimde bir an evinize dönmek için ilk köşeden dönersiniz ve o karşınızdadır. Ağzınızdan çıkan tek nida şu olur: “AAAA!!!!”. İşte aşkın -A hali sizin “o”nunla karşılaştığınız ilk andaki şaşkınlığı anlatan bir durumdur, ruhun dilbilgisinde. Öyle şaşkınsınızdır ki diliniz tutulur. “Onu görünce şöyle olacak, böyle mutlu olacam” vs. gibi tüm planlar ve hayallerinizden eser kalmamıştır o şaşkınlık anında. Ve o belki sizi farketmeden yanınızdan geçip gitmiş olsa bile, bir an ruhunun size dönüp gülümsediğini hissederseniz içinizde. Bedenler belki farkında değildir o anda vaziyetin ama ruhlar olacak herşeyi bilip birbirine gülümsemektedirler.

-E HALİ

Sonra aklınıza soru işaretleri hücum etmeye başlar peşi sıra. “EEEEEE?” diye soruyordur içiniz bağıra çağıra. “O kimdir?”, sonra “onunla nasıl tanışacaksınızdır?”, sonra “acaba o da sizin hissettiğiniz şaşkınlığı ve hisleri yaşamış mıdır, yoksa siz kendi kendinize gelin güvey mi olmaktasınızdır?”, sonra “onunla birşeyler yaşayıp yaşamayacak mısınızdır?”, sonra “sizi telefonla aradığında gülümsemesinde bir anlam var mıdır?” şeklinde giden -E hali soruları ardarda sıralanır. Bu kısmı sürecin tatlı bir heyecan taşıyan, ama az biraz gerilimli ve yıllar sonra geriye dönüp bakıldığında insanın içini ısıtan keyifli bir dönemdir. Hele bir de “EEEEE?”lerin aslında karşındakinin kafasında da olduğunu hissettiğinizde, hatta bazı duyumlar aldığınızda ayaklarınız yerden kesildiği daha da ötesi ev tipi airbus biçiminde uçuşa geçtiğiniz zamanlardır. Kendini kasmayanlar için tadından yenmeyen bir dönemdir.

-İ HALİ

Artık ilişkiyi yaşamaya başlamışsınızdır ve içiniz chat dilindeki “iyi” anlamında “-İİİİİİİİİİ :)))))” diyordur sürekli. Onunla elelesinizdir sürekli. Caddeler size daha renkli, mevsimler daha sıcak veya soğuk, ışıklar daha parlak, insanlar daha mutlu, şarkılar daha keyifli, telefon zili daha heyecanlı, kıyafetleriniz daha özenli, gülümseyişiniz daha parlak, boyunuz daha uzun, kilonuz daha hafif, kalbiniz daha pıtı pıtı, kelimeleriniz daha güçlü, sesiniz daha güzeldir… sizin için. Ev tipi airbus iyice havalanmış ve Paris semalarında seyrediyordur.

-İ halinin bir de tam ters bir durumu vardır ki o da “-İİİİİİİİ!!!!” şeklinde tiksinme dolu bir ifadeyle “benden uzak dursun” manasında söylenen bir vaziyettir. Yaşanılan hayalkırıklığına koşut oranda “-İİİİİİ”nin tonlaması artmak veya azalmaktadır. Büyük oranda karşılığı alınmayan bir aşkın sonrasında gelir bu çığırtma. Kalbiniz acıyordur ve içiniz durumu kabul etmek istemiyordur. Uzun süren bir bekleyiş sonunda karşınıza çıkan “o”ndan beklediğiniz tepkileri alamamak yada beklediğiniz gibi birisi olmadığını anlamak -i!letir adamı, ama bu satırları yazarken bile ruhum bu şekilde bir “-iiii!!!” halini kabul edemiyor açıkcası. Çünkü “o” karşınıza boşu boşuna çıkmadı. Aynı zamanda bir insanın aşk sonrası uğradı hayalkırıklığı karşısında “-iii!!!” çekmesi de pek içten gelmiyor bana. sadece bir bastırma yada rahatlama belki de. Çünkü “aşk”, kişinin kendi içinde büyüttüğü bir histir ve önemli olan karşıdakinin kim olduğu değil; kişinin içinde taşıdığı “aşık olma ve aşktan korkmadan sonucunu düşünmeden onun içine cumburlop atlayabilme yetisi”dir. Yarın bir başka köşede bir başka “o” çıkabilir insanın karşısına, çünkü dünyada tek bir tane “o” yoktur. Ama tek bir tane “sen” vardır ve sen “aşık olabilme yeti”ne olan inancını yitirdiğinde -ki yetini kaybedemezsin inancın dışında- karşına binlerce “o” çıksa bile bir tanesi için bile “-İİİİİİİİ :))))” diyemezsin. Boşuna dememiş yüce birisi “Aşk benim aşkım, paylaşırsak zevkle ama onu istemiyorsan, benim aşkımdan sana ne???” diye…

-DE HALİ

Aşk burada mola verir. Birçok şey paylaşılmış, yaşanmış ve büyümüştür. İlişki artık dönüm noktasındadır ve her iki taraf da gelen büyük dönemecin farkında ve korkmaktadırlar. Korkmaktadırlar çünkü ilişki artık daha üst bir noktaya taşınacaktır ve her iki taraf için de aslında yabancı topraklardır buralar ve adım atmadan önce düşünülmesi gerekir. İki tarafında kafasında “-DE???” soruları horon tepmektedir. Karşıdaki kişi artık sadece büyülü ışıklar ve yıldızlar altında yürüyen Tanrı’nın yeryüzündeki eşsiz yansıması değildir; o iyi yanlarıyla hatalarıyla, günahlarıyla sevaplarıyla kanlı canlı bir insandır ve esas cesaret isteyen Tanrı yansımasıyla değil, kanlı canlı o insanla birlikte yürüyebilmektir o pek de bilinmeyen yolları. İşte bu zamanlar iki tarafında çokça düşündüğü, eskisinden durgun olduğu, korktuğu ve büyük oranda bu korkunun farkında olmadığı, sık sık yalnız kalıp düşünmek istediği, ilişkinin sorgulandığı dönemlerdir. Dışarıdan dikkatli bakan birisi iki ruhun da sonraki adımı atmak için dinlendiği ve güç topladığı bir dönem olduğunu görebilir aslında, ama maalesef olayın içindeki ruhlar durumu farketmemekte ve paniklemekte ve hatta panikle birlikte birbirlerine eziyet etmektedirler. En güzeli “-DE???” dönemlerinde birbirini rahat bırakmak ve iki tarafında durumu salim kafayla değerlendirmesine izin vermektir, ama kaybetme korkusu adı verilen fitne fücur pek rahat bırakmaz oyunun gereği…

Bir de “-İİİİİİİİ!!!!” halinin sonrasında yaşanan bir “-DE…” hali vardır ki unutulmaya, içe tıkılmaya, reddedilmeye, hatta aşşağılanmaya çalışılan o kişi, bir yada birkaç haftalık bir periyod sonrasında bir anda o kırgınlığı yaşayan kişinin aklına gelir ve sessiz gözyaşları içinde şu cümleleri söyler kalbi ona: “-de… ben ona aşıktım ve halen de aşığım”. Zor bir durum tabii, ama hayatta bunlar da var deyip bir sonraki hale geçelim isterseniz.

-DEN HALİ

Kararını vermiş, birbiriyle her koşulda yürümeyi seçmiş, evrene “o benim eşim ve etten kemikten hali en güzeli” haykırışında bulunmuş… sevgili, eş, dost, arkadaş gibi tanımların ötesinde “yol arkadaş”lığını yaşayan aşıkların halidir. Aşkın en olgunlaşmış, yerine oturmuş ve keyifli dönemidir. İki tarafta birbirini iyi tanımakta ve birbirine saygı duymaktadır. Birbirlerine duydukları bu saygı aralarındaki “bütünleşme”yi sağlamış ve aşkı sevgiyle harmanlayıp keyifle içilen çikolatalı pipo tütünü kıvamına sokmuştur. Bu bağlamda “-DEN hali” bir ruhun dilbilgisi halinden çok, tıpkı iki farklı dili konuşan ruhun ortak bir dilde buluşması gibi, ingilizcedeki “then” kelimesiyle karşılanır; yıllar geçtikçe de her bir “-den”e “-den” eklenir ve “denden”ler ortaya çıkar. Ama bu “denden”ler sadece yılların ve ilişkinin devamını ifade etmek için altalta gelir, diğer türlü ilişkinin içeriğini ifade etmeye döndüğü anda bir süre sonra “denden”ler “nokta” ile sonuçlanabilir. Her “-den”i bambaşka bir “-den” biçiminde yaratmak ve yaşamak artık her iki tarafın elindedir…

Devam edemeyenler veya “iiii!!!!”ler sonrasında “-de…”leri yaşayanlara ise ya içmek kalır ya da yazmak, taa ki bir daha ki yalın hale kadar…

Hasan 'Sonsuz' Çeliktaş

18 Kasım 1976'da Mersin'de doğdu. Toros Koleji'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü'ne girdi. Fakültesini çok sevdiğinden mezuniyeti sonrasında oradan ayrılamadı ve asistan kadrosunda eğitim hayatına devam etti. 2005'te ise İzmir'e yerleşti. 2001 yılında "Sonsuzlukotesi" mail grubunu kurmasıyla başlayan yazarlık hayatı, önce 2002'de sonsuzlukotesi.com'u, daha sonra da 2004'de derKi.com'u kurmasıyla devam etti. Bir yandan da Cosmopolitan, Esquire, Yeni Aktüel, Zodiac, Akşam Brunch gibi dergilerde ve Akşam Gazetesi'nde serbest yazar olarak yazıları yayınlandı. 2011'de ise Anadolu topraklarından doğup Amazon.com'da yayınlanan ilk Türk Spiritüel dergisi "The Wise"ı oluşturdu. Halen yazmaya devam ediyor. Duru Sonsuz ile Özün Dünya'nın babası sıfatıyla onlara rehberlik yapmaya çalışıyor...